Netanyahu yolsuzluk kıskacında: Trump'ın mektubu kurtarabilecek mi?
İsrail'de tam da erken seçim iddialarının gündemde olduğu bir dönemde Trump’ın böyle bir mektup göndermesi, seçim sürecinde Netanyahu lehine pozisyon aldığı şeklinde yorumlanmıştır.
İstanbul
Orta Doğu uzmanı Haydar Oruç, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yolsuzluk davasında affedilmesine yönelik olarak İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a gönderdiği mektubun anlamını ve olası etkilerini AA Analiz için kaleme aldı.
***
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
7 Ekim 2023'ten sonra Gazze’ye yönelik başlatılan saldırılarda şimdiye kadar 70 bin Filistinliyi katlederek 21. yüzyılın en büyük soykırımına imza atan İsrail’in soykırımcı Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir taraftan Gazze’de işlemiş olduğu savaş ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) hakkında vermiş olduğu tutuklama kararı; diğer taraftan da Kudüs Bölge Mahkemesi’nde hakkında devam eden yolsuzluk davasından dolayı giderek derinleşen bir meşruiyet krizine sürüklenmektedir.,
Trump'ın mektubuyla tekrar gündeme gelen yolsuzluk davası
Netanyahu’nun yolsuzluk davası yeni bir gelişme olmamasına rağmen ABD Başkanı Donald Trump’ın 12 Kasım’da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a hitaben yazdığı bir mektupta resmen Netanyahu’yu affetmesini istemesi tüm gözlerin yeniden yolsuz davasına çevrilmesine sebep olmuştur.
Trump’ın Gazze ateşkes planını dikte etmesi ve Netanyahu’nun da kendi koalisyonundaki itirazlara rağmen bu planı kabul etmesi nedeniyle bir hayli gergin olan İsrail siyaseti, Trump’ın iç politikaya ve yargı sistemine müdahale olarak yorumlanan mektubuyla iyice karışmıştır.
Oysa Trump’ın ateşkes planı sayesinde Hamas’ın elindeki rehinler serbest bırakılmış ve Netanyahu da bunu bir zafer olarak pazarlayarak, 2026 sonunda yapılacak seçimlerde yeniden seçilmenin hesaplarını yapmaya başlamıştı. Hatta Netanyahu’nun bu rüzgardan yararlanmak için erken seçime bile gidebileceği söyleniyordu. Ancak Trump’ın mektubundan sonra İsrail siyasetindeki hava yeniden değişmiş ve Netanyahu’nun sönümlenmeye başlayan yolsuzluk davası tekrar gündemin merkezine oturmuştur.
Netanyahu’ya isnat edilen suçlar ve dava sürecinin safahatı
Netanyahu hakkında ilk olarak 2016'da ortaya atılan yolsuzluk iddiaları dört ana başlıkta toplanmaktaydı. “Vaka 1000” olarak bilenen suçlama, Netanyahu’nun görevinden kaynaklı olarak pahalı hediyeler kabul etmesi ve bu hediyeleri beyan etmemesinden oluşmaktaydı. Netanyahu her ne kadar bu hediyelerin muhataplarıyla arasındaki dostluktan kaynaklandığını ileri sürse de hediyelerin değerinin yaklaşık olarak 300 bin dolar civarında olduğunun ortaya çıkması Netanyahu’nun savunmasını çürütmüş ve bu suçlama yolsuzluk yargılanmasına temel oluşturmuştur.
“Vaka 2000” olarak bilinen suçlama, Netanyahu’nun hükümet muhalifi olarak bilinen Yedioth Ahronoth gazetesine, hükümet yandaşı Israel Hayom gazetesi üzerinden baskı yapması, yani basına müdahale olarak isimlendirilmiştir. “Vaka 3000” ise İsrail Deniz Kuvvetleri’nin Alman Thysenn Krupp tersanesinden tedarik ettiği 3 adet Dolfin sınıfı denizaltı ve 4 adet Sa’ar 6 sınıfı korvet alımında bürokrasiye baskı yapıp yönlendirme ve rüşvet alma suçlamalarını içermektedir.
İletişim Bakanlığı’nın GSM ihalesine fesat karıştırarak telekomünikasyon firması Bezeq’in ihaleyi almasını sağlamak ve Bezeq’in büyük ortağı olan bir kişiye ait Walla haber sitesinden kendi lehinde haberler yaptırarak görevi kötüye kullanmak suçlamaları da “Vaka 4000” olarak tanımlanmıştır.
Başsavcılığın Aralık 2016’da re’sen başlattığı soruşturma kapsamında polisin yeterli delillere ulaşması üzerine, 20 Aralık 2018'de Netanyahu’nun hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle suçlanacağı açıklanmış olup, 21 Kasım 2019'da Netanyahu aleyhindeki yolsuzluk davası açılmıştır. 28 Ocak 2020'de sunulan iddianame Kudüs Bölge Mahkemesi tarafından kabul edilmiş, Vaka 3000 düşürüldükten sonra geriye kalan tüm suçlamalar için yargılama süreci 24 Mayıs 2020'de başlamıştır. 5 Nisan 2021'den itibaren tanıkların ifadelerine başvurmaya başlayan mahkeme, şimdiye kadar üç yüzden fazla kişinin ifadesine başvurmuştur.
Pandemi, Gazze soykırımı ve 12 Gün Savaşı nedeniyle uzayan dava sürecinde iddia makamı Temmuz 2024 itibarıyla suçlamaları ve delilleri mahkemeye sunmuş olup, bu tarihten itibaren Netanyahu’nun savunma sürecine geçilmiştir. Ancak Netanyahu’nun mahkemeye sürekli mazeret sunarak duruşmaları ertelemek istemesi nedeniyle savunmanın ancak Nisan 2026 gibi tamamlanacağı ve yolsuzluk davasında kararın 2027 sonlarına doğru çıkabileceği değerlendirilmektedir.
Netanyahu’nun yargıdan kaçma çabaları ve Trump’ın yargı sürecine müdahalesi
Netanyahu bir önceki hükümet döneminde de “görevdeki başbakanın yargılanmasının engellenmesine yönelik” bir tasarıyı meclisten geçirmeye çalışsa da muvaffak olamamıştır. Bunun üzerine mevcut hükümetin kurulmasından hemen sonra ortaya atılan sözde yargı reformu tasarısıyla, özellikle yüksek yargıya neşter vurularak bir taraftan Netanyahu aleyhindeki yargılama sakıt hale getirilmeye çalışılırken, diğer taraftan da iş yüksek mahkemeye kalırsa mahkemenin Netanyahu lehine karar verecek kompozisyona getirilmesi istenmiştir. Ancak Netanyahu ve işbirlikçilerinin tüm hamleleri boşa çıkmış ve yargılama ağır aksak da olsa şimdiye kadar devam etmiştir.
Trump’ın ilk döneminde de Netanyahu aleyhindeki soruşturmayı ve dava sürecini takip ettiği ancak duruşmaların Nisan 2021’de başlaması nedeniyle konuya taraf olamadığı bilinmekteydi. Buna rağmen Trump’ın ikinci döneminde Netanyahu ile yaptığı tüm görüşmelerde yolsuzluk davası gündeme gelmiş olup, Trump bu konuda ilk kez 26 Haziran'da konuşarak, “Netanyahu aleyhindeki yargılamanın iptal edilmesi gerektiğini” söylemiştir.
Gazze ateşkes planının imza töreni için Mısır’ın Şarm el-Şeyh şehrine gitmeden önce İsrail’e uğrayan ve Knesset’te bir konuşma yapan Trump, “Netanyahu’nun bir savaş kahramanı olduğunu ve hakkındaki yargılamanın sonlandırılması gerektiğini” söyleyerek, Herzog’un bu konuda af yetkisini kullanabileceğini ima etmiştir. Son olarak 12 Kasım’da yazdığı mektupta da Herzog’tan resmen Netanyahu’yu affetmesini talep etmiştir.
Trump’ın mektubunun yansımaları
Trump’ın mektubundan sonra bir açıklama yapan Herzog, “Trump’a en üst seviyede saygı duyduğunu ve İsrail’e verdiği sarsılmaz destek nedeniyle minnettar olduğunu ancak Cumhurbaşkanlığı affı için gerekli prosedürlerin yerine getirilmesi gerektiğini” söyleyerek, topu Netanyahu’ya atmıştır.
Netanyahu, partisi ve koalisyon ortakları ise Trump’ın talebini destekleyerek Herzog’tan derhal af kararı çıkarmasını istemişlerdir. Muhalefet partileri ise Trump’ın mektubunu şiddetle eleştirerek bunun İsrail’in iç işlerine müdahale anlamına geldiğini ve asla kabul edilemeyeceğini ifade etmişlerdir.
Ana muhalefet lideri Yair Lapid yaptığı açıklamada Trump’ın mektubunu eleştirerek, “İsrail kanunlarına göre cumhurbaşkanının af yetkisini kullanabilmesi için ilgili kişi hakkında hüküm verilmiş olması, kişinin suçunu kabul etmesi ve bu suçtan ötürü pişmanlık bildirmesi gerektiğini” söyleyerek affın gerçekleşmesi için koşulların uygun olmadığını söylemiştir.
Sonuç olarak, İsrail’de tam da erken seçim iddialarının gündemde olduğu bir dönemde Trump’ın böyle bir mektup göndermesi, seçim sürecinde Netanyahu lehine pozisyon aldığı şeklinde yorumlanmıştır. Ancak daha önceki seçim süreçlerinden de hatırlanacağı üzere, Trump’ın İsrail seçimlerine müdahalesi pek olumlu sonuç vermemiştir. Trump’ın bu hamlesinin Netanyahu’yu kurtarmak için yeterli olmayacağı değerlendirilmektedir. Trump’ın desteğinin Netanyahu’yu iyice zayıflatacağı ve yapılabilecek bir seçimde Netanyahu’nun iktidarı kaybetmesine bile yol açabileceği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, Trump’ın Netanyahu’ya af talebinin yasal olarak uygulanma imkanı olmadığı gibi, İsrail toplumunda yaratacağı olumsuz hava nedeniyle Netanyahu’yu bir daha dönmemek üzere siyaset sahnesinden silmesi de ihtimal dahilindedir.
[Haydar Oruç Orta Doğu uzmanıdır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
