Dolar
32.59
Euro
34.97
Altın
2,343.60
ETH/USDT
3,140.60
BTC/USDT
64,635.00
BIST 100
9,791.69
Analiz

Irak'ta Kovid-19'la mücadele ve zorlukları

Irak'ta hükümetin aldığı Kovid-19 tedbirlerinin önünde birçok zorluk bulunuyor. Bunlar, Şii din adamlarının tutumları, geleneklerin yasanın önüne geçmesi, ülkenin yetersiz sağlık altyapısına ve petrol fiyatlarına bağımlı bir ekonomiye sahip olması.

Fatih Oğuzhan İpek  | 21.04.2020 - Güncelleme : 21.04.2020
Irak'ta Kovid-19'la mücadele ve zorlukları Fotoğraf: Murtadha Al-Sudani/AA

İstanbul

Geçen yılın kasım ayında Çin’in Hubey eyaletinin Vuhan kentinde çıktığı tahmin edilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ocak itibarıyla bütün dünyaya yayıldı. İran’da 19 Şubat’ta ilk vakaların tespit edilmesinin ardından, Irak’ta da ilk Kovid-19 vakası 24 Şubat’ta Necef’te İranlı bir medrese öğrencisinde görüldü. Bu medrese öğrencisi karantinaya alınıp İran’a gönderilse de Orta Doğu’da salgının merkezi konumuna gelen İran’ın Irak ile var olan ekonomik, toplumsal ve dini karşılıklı bağlantısı, kaçınılmaz olarak Irak’ı virüsün yayılımının engellenmesi hususunda savunmasız bıraktı. Başlangıçtan bir ay sonra Irak’ta bin 574 vaka tespit edilirken 82 kişi de hayatını kaybetti.

Salgınla mücadelede gerekli tıbbi malzemeler için aylık 150 milyon dolar harcanması gerektiği hesaba katıldığında dahi Irak’a sunulan destek yetersiz kalıyor. 

Adil Abdulmehdi hükümeti virüse karşı koordineli tedbirlerin alınması için, içişleri ve sağlık bakanlarının yanında diğer bakanların da bulunduğu bir kriz birimi kurdu. İlk olarak İran ve İtalya’dan Irak’a gelişler askıya alındı. Okul ve üniversiteler kapatılıp diğer geniş katılımlı toplantılar yasaklandı. Sağlık ve güvenlik kurumları dışındaki kurumların çalışma saatleri azaltıldı ya da işleyişlerine ara verildi. Cuma namazlarına ara verildi. Irak’ta tüm havalimanları iç ve dış uçuşa kapatıldı ve Bağdat’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Irak’ta vilayetler arası seyahatler yasaklandı. Fakat Abdulmehdi hükümetinin aldığı tedbirlerin önünde birtakım zorluklar bulunuyor. Bu zorluklar Şii din adamlarının tutumları, yasa tanımazlık ya da geleneklerin yasanın önüne geçmesi, Irak’ın yetersiz sağlık altyapısına ve petrol fiyatlarına doğrudan bağımlı bir ekonomik kapasiteye sahip olması şeklinde sıralanabilir.

Abdulmehdi hükümeti birtakım tedbirler alırken Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani virüsün yayılmasını önlemek için bir dizi fetva yayımladı. Sistani virüsün bulaşma ihtimali varsa sosyal mesafeyi korumanın dini bir mecburiyet olduğunu ve enfekte olduğu tespit edilen bir kişinin sosyal mesafeyi korumayıp başka bir kişinin ölümüne sebep olması durumunda “katil” sayılacağını açıkladı. Sistani aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nın dini ibadetlere katılmayı engelleyen ve dini mekanların kapanması gerektiren tavsiyelerine takipçilerinin itaat etmelerini istedi.

Hükümet krizine ve ABD ile İran yanlısı Şii milis gruplar arasındaki kontrollü çatışmaya ek olarak, petrol fiyatlarının düşmesi sonucunda ekonomik krizle karşı karşıya olan Irak’ın Kovid-19’la mücadelesi, uluslararası toplumun uzun vadeli desteğine ihtiyaç duyuyor.

Bununla birlikte, Şii lider Mukteda es-Sadr ve din adamı Ali Semavi hükümetin aldığı tedbirlere karşı çıkarak takipçilerine yaptığı açıklamalarla Irak’ta virüsün yayılmasına sebep oldu. Mukteda es-Sadr virüsün ABD icadı olduğunu iddia etti, insanların moralini etkilediği için türbelerin kapatılmasına ve namazlara ara verilmesine karşı çıktı. Bu minvalde Sadr, takipçilerinden Bağdat’taki İmam Musa el-Kazım türbesini ziyaret etmelerini istedi. Sadr’ın takipçilerinin yoğun olarak ikamet ettiği Bağdat’taki Sadr bölgesinde Cuma namazı kılındı. Sadr ile paralel olarak, bir diğer Şii din adamı Ali Semavi, takipçilerinin herhangi bir şart altında virüsten etkilenmeyeceklerini vaat ederek tüm dini ibadetlere katılmalarını teşvik etti. Mukteda es-Sadr ve Ali Semavi’nin hükümetin aldığı tedbirleri delmesi ve ülkede yapılan test sayısının yetersizliği göz önüne alındığında, Irak’ta daha fazla kişiye virüs bulaştığı tahmin ediliyor. Fakat hükümetin bu konuda şeffaf olmaması, vakalara ilişkin gerçek rakamları karanlıkta bırakıyor. Öyle ki Reuters haber ajansının Irak’ta binlerce kişinin virüse yakalandığını ve bunun ülke makamları tarafından kamuoyundan gizlendiğini iddia etmesinin ardından, Irak Medya ve İletişim Kurumu Reuters’ın Irak’taki çalışma ruhsatını 3 aylığına askıya aldı. Bilahare Cumhurbaşkanı Berham Salih’in araya girmesiyle askıya alma kararı iptal edildi.

Irak’ta virüsün yayılmasını önlemek için alınan tedbirlerin önündeki bir diğer zorluk ise yasa tanımazlık olarak öne çıkıyor. Gelişmelerin ardından, Bağdat ve diğer vilayetlerde şehir merkezlerinin dışında defin alanları belirlenmişti. Fakat çoğu Iraklı ölen yakınlarını kutsal addettikleri mabetlere yakın mezarlıklara defnetmek istiyor. Öyle ki bir aile Kovid-19’dan ölüp tahsis edilen defin alanına gömülen yakınının na’şını Necef’e nakledebilmek için, kalp krizinden öldüğünü gösteren sahte belgeler düzenlemiş ve nakil işlemini gerçekleştirmiş. Bu durum kuşkusuz hükümetin salgınla mücadelesini zorlaştırıyor.

Irak’ta Kovid-19’la mücadeleyi doğrudan etkileyecek bir diğer zorluk ise yetersiz ekonomik kapasite ve buna bağlı olarak yetersiz bir sağlık altyapısının bulunması. Dünyada hükümetlerin virüs sorununu çözme konusunda ortaya koydukları performansın seviyesini belirleyen kriterlerin, mevcut hükümetlerin kriz yönetme becerisi, ülkelerin sağlık altyapısı ve ekonomik kapasitesi olduğu göz önüne alındığında, Irak’ın virüs mücadelesinin ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğu görülüyor. Güçlü bir ekonomik kapasite olmadığında etkili bir sağlık altyapısı da kurulamıyor. Etkili bir sağlık altyapısı yoksa krizin başarılı bir şekilde yönetilmesi çok zor. Ülkelerin sağlık altyapısı ve ekonomik kapasitesi ise uzun dönemli politikaların sonucunda şekilleniyor. Krizi yönetmekten sorumlu olan mevcut Abdulmehdi hükümeti onlarca yıl çatışma, yolsuzluk ve kötü yönetim yaşayan Irak’ta çökmüş bir kamusal sağlık sektörü devraldı. Irak Sağlık Bakanlığı yeterli yatak sayısı, insan kaynağı ve vantilatöre sahip değil. Ülkedeki 18 vilayetten sadece beşinde test yapılabilecek sağlık teşkilatı bulunuyor. Bunun yanında, devlet-toplum ilişkilerindeki güvensizliğin bir sonucu olarak, aileler virüs tespit edilen ya da şüpheli vaka sayılan aile üyelerini (özellikle de kadınları) sağlık ekiplerine teslim etmek istemiyor. Ailelerin bu duruşu, kimilerince kabile davranışı veya toplumsal bir âdet olarak görülse de bu durum devlete olan güvensizliğin bir sonucu.

Irak’ın Kovid-19’la mücadelede yaşadığı bir diğer zorluk ise petrol fiyatlarına doğrudan bağlı olan ekonomik kapasite. Petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşler Irak ekonomisini krize sokuyor. Mart ayında Irak günlük 3,39 milyon varillik ihracatını sürdürse de Irak’ın petrol gelirleri Şubat ayına kıyasla neredeyse yarı yarıya düşerek 2,9 milyar dolar oldu. Petrol fiyatlarının 60 dolardan 30 dolara düşmesi ve bütün yıl bu seviyede devam etmesi durumunda, Irak gayri safi yurtiçi hasılasının 30 milyar dolar zarara uğrayacağı tahmin ediliyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşünün Irak ekonomisine günlük zararı en az 120-130 milyon dolar seviyesinde. Irak bütçesinin yaklaşık yüzde 90’ının petrol ihracatına dayandığı göz önüne alınırsa, petrol fiyatlarının mevcut seviyede seyretmesi halinde, Irak bir müddet sonra memurların maaşlarını veremeyecek ve temel hizmetlerin tedarikini sağlayamayacak bir duruma gelebilir. Başbakan Abdulmehdi düşen petrol fiyatlarının etkisini kırmak için tedbir alacaklarını açıkladı. Bu minvalde, Abdulmehdi hükümeti uluslararası petrol şirketlerinden, ham petrol çıkarmalarına karşılık her üç ayda bir yapılan 3 milyar dolarlık ödemeyi ertelemeyi talep etti. Bazı yetkililer ise petrol fiyatlarının aylar içinde eski seviyesine döneceğini ve Irak’ın bu süre zarfında 45 ile 60 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilen Merkez Bankası rezervlerini kullanabileceğini söylüyor. Merkez Bankası rezervlerini kullanma yolu Irak ekonomisi için riskli bir adım olacaktır. Zira petrol fiyatları eski haline dönene kadar Merkez Bankası rezervleri eriyebilir. OPEC+ üyelerinin üretim kotalarını kısma kararlarını devam ettirme konusundaki muğlaklık ve salgının kontrol altına alınması konusunda yaşanan belirsizlik nedeniyle genel talebin düşmesi petrol fiyatlarını aşağıya çekebilir. Bu tür kısa vadeli çözümler ne virüsle mücadelede ne de ekonomiyi düzeltmekte yeterli olacaktır.

Uluslararası toplumun uzun vadeli çözümlerine ihtiyacı olan Irak ancak kısa vadeli yardımlar alabildi. Çin salgının ilk günlerinde Irak’a sağlık ekiplerini gönderdi. 7 Nisan’da Belçika, Hollanda ve İsveç Irak’a virüs nedeniyle toplam 5 milyon dolar hibe etti. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in terör örgütü DEAŞ tarafından zarar gören altyapının onarımı için tahsis ettiği 22 milyon dolarlık fonun, Kovid-19’la mücadele kapsamında kullanılacağı açıklandı. Yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında ülkelere yardım için 508 milyon dolarlık fon ayıran ABD, en büyük payı ayırdığı Irak’a 25 milyon dolar aktardı. Bununla birlikte, salgınla mücadelede gerekli tıbbi malzemeler için aylık 150 milyon dolar harcanması gerektiği hesaba katıldığında dahi Irak’a sunulan destek yetersiz kalıyor. Irak’ta altı aydır yaşanan hükümet krizine ve (ABD-İran çekişmesinin bir sonucu olan) ABD ile İran yanlısı Şii milis gruplar arasındaki kontrollü çatışmaya ek olarak, petrol fiyatlarının düşmesi sonucunda ekonomik krizle karşı karşıya olan Irak’ın Kovid-19’la mücadelesi, uluslararası toplumun uzun vadeli desteğine ihtiyaç duyuyor.

[Fatih Oğuzhan İpek Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nde lisansüstü eğitimine devam etmektedir]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın