Dolar
32.33
Euro
34.89
Altın
2,211.73
ETH/USDT
3,590.00
BTC/USDT
70,784.00
BIST 100
8,981.50
Analiz

Beyaz, Avrupalı, makbul mülteciler ve 'diğerleri'

Batılı medya kuruluşları Ukraynalı mültecilerin içinde bulundukları kötü durumu insani bir yaklaşımla yansıtırken Orta Doğu ve Afrikalı mültecilerin hikayelerini yok sayıyor.

Prof. Halid A. Beydun  | 25.03.2022 - Güncelleme : 25.03.2022
Beyaz, Avrupalı, makbul mülteciler ve 'diğerleri'

İstanbul

Wayne Eyalet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Halid A. Beydun, Batı medyasının son dönemde farklı ırklara mensup mültecilere yönelik ayrımcı, ırkçı ve ikircikli tutumunu medya etiği tartışmaları bağlamında AA Analiz için kaleme aldı.

***

Emperyal çıkarlar arasında sıkışıp kalan Ukrayna, pek de imrenilecek bir coğrafyaya sahip değil. Yeniden canlanan Rus İmparatorluğu ile Avrupa’nın “baştan çıkarıcı” çekimi arasında kalan ülkenin demokrasiye olan meyli, Şubat sonunda Rusya’nın işgaliyle sonuçlandı.

Medyada da açık şekilde görüldüğü üzere çok sayıda Ukrayna vatandaşı, ülkesinde kalarak Rusya’nın saldırılarına karşı mücadele etti. Ukraynalıların bu cesur direnişi, özel dikim takım elbiselerinin yerini asker yeşili yorgunlukların aldığı, ülkenin karizmatik lideri Vladimir Zelenskiy nezdinde somutlaşmış oldu.

Beyazların üstün olduğu düşüncesinin Batı medyasındaki anlatılara hakim olduğu görülüyor. Bu düşüncenin bekçileri de çoğunlukla beyaz Batılılar ve doğal olarak gazetecilik lensleri de bu perspektiften -dışlayıcı bir biçimde- görüyor dünyayı. Her ne hikmetse popülistler ve uzmanların Ukrayna’daki duruma ilişkin ırkçı değerlendirmeleri karşısında liberal ve merkez medya temsilcileri birlikte hareket ediyor.

Kiev ve Lviv’in yanı sıra muhtelif köy ve şehirlerden kaçan milyonlarca Ukraynalı mültecinin televizyon ve telefon ekranlarında eş zamanlı yayımlanan görselleri, savaş tiyatrosu sahnelerini aratmıyor. Rusya’nın işgalinin ardından Washington Post [1] için kaleme aldığım makalede de bahsettiğim üzere, “Dünya, anında -haklı olarak- molotofkokteyli atan, gönüllü askeri birlikler oluşturan Ukraynalıları ‘özgürlük savaşçıları’ şeklinde lanse ederek onları takdir etti.”

Tüfek kullanan orta yaşlı kadınlar, eski ağır sıklet şampiyonlarının vatan sevgisi için lükslerinden feragat etmeleri [2], tahliye tekliflerini reddeden [3] ve "Bu, beni canlı olarak son görüşünüz olabilir.” diyen bir devlet başkanı… Tüm bu görseller, Davut’un Calut’a karşı mücadelesindeki gibi “kötülük karşısında mücadele eden iyiler” anlatısını güçlendirdi.

Ukraynalılar “gerçek” mülteciler, peki ya Müslümanlar ve Afrikalılar?

Kuşatma altına alınan mazlum Ukraynalılarla ilgili bu büyük anlatı yadsınamaz. Bu anlatı, Batı medyasının Ukraynalıların direnişine ve komşularının yanı sıra Avrupa ülkelerine akın eden milyonlarca Ukraynalı mülteciye desteklerini şekillendiren şey oldu. Ayrıca kıta genelinde ve ABD’de göç konusundaki geleneksel ayrımları da ortadan kaldırdı. Zira göç artık -en azından Ukraynalılar için- ihtilafa neden olan bir konu değil.

Öte yandan Batılıların neden oldukları savaşlar ve ekonomik zorluklar nedeniyle ülkelerinden edilen Arap, Müslüman yahut siyahi mülteciler, “oldukça tehlikeli bir biçimde sorun çıkarmaya” devam ediyor. Batı’nın bu şok edici çifte standardı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının hemen ardından açıkça afişe oldu.

ABD ve Avrupa’daki medya kuruluşları ve siyasi uzantıları, Ukraynalı mültecilerin içinde bulundukları kötü durumu insani bir yaklaşımla yansıttı. Valizlerini toparlayıp vatanlarından kaçmak zorunda kalan “gerçek” insanların içinde bulundukları durum oldukça süslü bir şekilde betimlenerek bu mülteci krizi dünyanın her yerine duyuruldu. Zira Ukraynalı mültecilerin “gerçek” isimleri ve “gerçek” hikayeleri vardı haber metinlerinde. Onların “gerçek” çocukları ve “gerçek” hayatları, evlerinden uzakta, yaban ellerde belirsiz bir geleceğe terk edilmişti.

Mültecilerin göçleri sırasında karşılaşılan ırkçılık örneklerinde de görülebileceği gibi beyaz olmayan mülteciler (Batılılar için) aslında gerçekte “yokturlar”. Zira beyaz olmayan mülteciler, ırkçılık karşıtı olduğunu iddia eden, “liberal, duyarlı” gazetecilerin ve tüm medya temsilcilerinin kendilerini tatmin etmeleri için başvurdukları “homojen, yekpare bir blokturlar”. Özellikle mültecilerin medyadaki görünürlükleri -yahut görünmezlikleri- bunun tam aksini gösterdiğinde!

Beyaz olmayanların hikayeleri yok sayılıyor

Tabii bir de beyaz olmayan mülteciler hakkında anlatılmamış ve yayımlanmamış hikayeler var. Örneğin, bir şekilde medyada konu edilseler dahi milyonlarca Suriyeli mültecinin kimliği meçhul kaldı. Kitlesel bir göç olmasına [5] ve farklı ülkeler ile kıtalara yayılan mücadelelerine rağmen Suriyeli mültecilerin içinde bulundukları durum oldukça yavan bir şekilde yansıtıldı. Batı medyasında Suriyeli mültecilere yönelik haberler, insani ve siyasi destek çağrılarında bulunan insan hikayelerinden yoksun. Bu haberlerin ekseriyeti yabancı düşmanlığı, popülist siyasetçiler ve uzmanların Müslümanlara karşı olan dirençlerine odaklanıyor.

Batı medyasının farklı ırklara yönelik değişken tutumu ancak bu kadar bariz olabilirdi. Ukraynalı mülteciler için insani çağrılar yapan medya kuruluşlarının yayınlarında bu durum açıkça görülebilir. Suriyeli ve Afgan mülteciler, uzun bir süredir vatansızlık ve medyanın sessizliği karşısında kalakaldı. France 24 gibi yayın organları ise onlardan sadece ülke içinde yayılan aşırı sağcı popülizm bağlamında bahsetme eğiliminde.

Örneğin, Ukraynalı mülteci krizinin tam ortasında Fransız haber kuruluşları nihayet “Arap mültecilerle” ilgili bir haber yayımladı. Ancak tam olarak hangi mültecilerden bahsedildiği belirtilmeyen bu haberde Ukraynalı mültecilere gösterilen gazetecilik hassasiyetleri gözetilmedi ve insan hikayelerine de yer verilmedi. Aksine “Arap mültecilerden” sanki birbirlerinden ayırt edilemeyen yekpare bir bütünlermiş gibi bahsedildi. Zira söz konusu haberler cumhurbaşkanı adayı aşırı sağcı Eric Zemmour’un nefret dolu ifadelerine sıkıştırılmış bir resimden ibaretti: “Eğer Ukraynalı mültecilerin Fransa’da bağlantıları varsa, Fransa’da aileleri varsa (…) onlara vize verelim.”

Zemmour, Ukraynalı mültecileri “Arap ya da Müslüman mültecilerle” kıyaslayarak, “Bizim gibi olan insanların yanı sıra bizden hoşlanmayan insanlar da var. Artık herkes Arap veya Müslüman göçmenlerin bizlerden çok farklı olduğunu ve onları topluma entegre etmenin giderek daha zor bir hal aldığını anlıyor.” dedi.

Medya organları, “Müslüman göçmenlerden” güvenli bir sığınağa ihtiyacı olan “gerçek” insanlar gibi değil de “asimile edilemeyen ecnebiler” şeklinde sürekli tekrar eden temalarla bahsetmeyi sürdürüyor.

Batı medyasına “beyaz üstünlüğü” düşüncesi hakim

Öte yandan bu ırkçı çifte standartları gündeme getirme ve buna meydan okuma çabası da takdire şayan. Fakat Arap, Afrikalı, siyah ve Müslümanlar söz konusu olduğunda ortalığı bir sessizlik kaplıyor. Avrupa ve Amerikan medyasında Ukraynalı mültecilere olan sempatiyi beyaz olmayan göçmenlere karşı yöneltilen yabancı düşmanlığı ile kıyaslayan haberlere pek nadir rastlanıyor. [6] Bununla birlikte bu yayınlarda da Afgan, Suriyeli ve Arakanlı mültecilerin asıl ihtiyacı olan, -Ukraynalı mültecilerle ilgili haberlerde olduğu gibi- insan hikayelerine yer verilmez.

Mültecilerin göçleri sırasında karşılaşılan ırkçılık örneklerinde de görülebileceği gibi beyaz olmayan mülteciler (Batılılar için) aslında gerçekte “yokturlar”. Zira beyaz olmayan mülteciler, ırkçılık karşıtı olduğunu iddia eden, “liberal, duyarlı” gazetecilerin ve tüm medya temsilcilerinin kendilerini tatmin etmeleri için başvurdukları “homojen, yekpare bir blokturlar”. Özellikle mültecilerin medyadaki görünürlükleri -yahut görünmezlikleri- bunun tam aksini gösterdiğinde!

Beyazların üstün olduğu düşüncesinin Batı medyasındaki anlatılara hakim olduğu görülüyor. Bu düşüncenin bekçileri de çoğunlukla beyaz Batılılar ve doğal olarak gazetecilik lensleri de bu perspektiften -dışlayıcı bir biçimde- görüyor dünyayı. Her ne hikmetse popülistler ve uzmanların Ukrayna’daki duruma ilişkin ırkçı değerlendirmeleri karşısında liberal ve merkez medya temsilcileri birlikte hareket ediyor.

CBS News muhabiri Charlie D’Agata, canlı yayında “Burası on yıllardır kaos içinde olan Irak veya Afganistan değil. Burası böyle şeyleri görmeyi hiç ummadığınız (….) medeni Avrupalılara has bir kent." ifadelerini kullandı. [7]

D’Agata’nın mesajı netti: “Avrupalı” bir bütün olarak, kutsal ve “nispeten” medeni olan her şeyi temsil eden “beyaz” demekti. 20 yıl boyunca Amerikan işgali ve terörüne maruz kalan, “kabalığın, aşırıcılığın ve sonsuz savaşın kaleleri” Irak ve Afganistan’ın tam aksine.

Buralardan kaçan, savaşlarla kırıp geçirilen beyaz olmayan bu göçmenler, gittikleri yerlere “terör tehdidini” de taşıyordu. Ukraynalılar kadar "beyaz" olamayan bu göçmenler, Rusya kuşatmasının mavi gözlü, sarı saçlı kurbanlarına sınırlarını ve kollarını açan Batılılar tarafından istenmeyen kişiler addedildiler. Bu nedenle de Ukraynalı mültecilere geniş yer ayıran medya için “işe yaramaz nesneler” oldular.

Medya etiği gözden geçirilmeli

Sarı gazetecilik [i], medyaya her zaman hakim olmuştur. Şu an ise gazetecilik etiğini çarpıtan, gücü elinde tutan, kendileri gibi inanan ve ortak geleneklere sahip insanların hikayelerini yücelten beyaz adamın anlatısı medyaya hakim. Arap ve Orta Doğu Gazeteciler Derneği, Ukrayna krizinin ele alındığı programlardaki ırkçı söylemler ile beyaz olmayan mültecilere yönelik ihmalleri ve kötü muameleyi hemen kınadı.

Konuya ilişkin yayımlanan bildiride “Haber merkezleri bir çatışmanın diğerine kıyasla ne kadar önemli yahut meşru olduğunu tartan, bunu ima eden kıyaslamalar yapmamalı. Diğer ülkelerdeki sivil kayıplar ve sivillerin yerlerinden edilmesi, en az Ukrayna’da olduğu kadar menfurdur.” ifadelerine yer verildi. [8]

Medya etiği, adil, dengeli ve objektif yayın ilkeleri üzerine inşa edilmeli. Beyaz adamın tokmağı ile gölgelenen bu görev ise haber merkezlerinde ve daha müdahaleci bir şekilde insanlığa hayat veren ekranlarda daha mücadeleci olmayı, bu yöndeki çabalara katkı sağlamayı gerektiriyor.

Mütercim: Tuğçenur Akgün

[i] Sarı gazetecilik veya sarı basın, okuyucunun dikkatini çekebilmek için sansasyonel ve abartılı manşetlerin kullanıldığı, ciddi bir araştırmaya dayanmayan, haber kaynağı belirtilmeden yapılan gazeteciliğe verilen addır.

[1] https://www.washingtonpost.com/opinions/2022/03/07/ukraine-palestinians-kashmir-yemen/

[2] https://www.espn.com/boxing/story/_/id/33363582/former-heavyweight-champion-vitali-klitschko-plans-fight-ukraine-brother

[3] https://www.msn.com/en-us/news/world/zelensky-told-european-leaders-this-might-be-the-last-time-you-see-me-alive-report-says/ar-AAUiYre?li=BBnb7Kz

[4] https://www.washingtonpost.com/world/interactive/2022/ukraine-war-children-refugees/

[5] https://www.worldvision.org/refugees-news-stories/syrian-refugee-crisis-facts

[6] https://www.brookings.edu/blog/how-we-rise/2022/03/03/the-russian-invasion-of-ukraine-shows-racism-has-no-boundaries/

[7] https://www.thewrap.com/cbs-charlie-dagata-backlash-ukraine-civilized/

[8] https://static1.squarespace.com/static/56f442fc5f43a6ecc531a9f5/t/621bd07b3dbc3174ca6a24ee/1645990011746/AMEJA+Statement+in+response+to+Ukraine+Coverage-2.pdf

[“Amerkia’da İslamofobi: Korkunun Nedenleri ve Yükselişini Anlamak” isimli kitabın yazarı olan Prof. Halid A. Beydun, Wayne Eyalet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi'dir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.