Mütercim ve yazar Cemal Aydın: "Kendimize gelebilmemiz için Mevlana'yı çokça okumamız gerekir"
Mütercim ve yazar Cemal Aydın, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Mesnevi" adlı eserine ilişkin, "Bizim kendimize gelebilmemiz, Batı'yı körü körüne taklitten kurtulabilmemiz için Mevlana'yı çokça okumamız gerekir." dedi.

İstanbul
Aydın'ın, İslam düşüncesinin, sanatının ve tasavvuf geleneğinin en büyük başvuru kaynaklarından olan Mesnevi'yi "Açıklamalı Mesnevi" adıyla tercümesi Timaş Yayınlarından okurla buluştu.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Mesnevi'nin ve Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Türk kültüründeki önemini, Mesnevi'nin bilimsel yönlerini ve dünyanın farklı ülkelerindeki Mesnevi yaklaşımlarını AA muhabirine anlatan Aydın, Mesnevi'yi tercüme etmekteki en büyük motivasyonunu şu cümlelerle ifade etti:
"En büyük motivasyonum, bizim sözde aydınlarımızın, Batı ve Rus klasiklerini okumayı bir iman esası, aydın olmanın olmazsa olmazı olarak görürken 'Ne varmış Mesnevi'de?' demelerinin beni çileden çıkarması, öfkeden deliye döndürmesiydi. Sadece Batı ve Rus klasiklerinin yazarlarını değil, bütün dünya klasiklerinin yazarları, Mevlana'nın topuğuna erişemez çünkü Mevlana Kur'an-ı Kerim'i ezbere bilen, Peygamberimizin hadislerinin hafızı olan, kendi döneminin bütün bilim dallarında en üst dereceye ulaşmış biriydi. O hem ilahi ilhamlara açık ruha hem de çağının bütün ilimlerini kucaklamış beyne sahipti."
Mesnevi tercümesindeki dil ve üslubun her seviyedeki okur tarafından rahatça anlaşılabilecek derecede sade olduğunun altını çizen Aydın, "Açıklamaları sayfa altında ve bölüm sonunda dipnotlar şeklinde değil de beyitlerin sonunda parantez içinde vererek okuyucuyu yormayan, rahatça okunabilecek bir Mesnevi sunmaya özen gösterdim." diye konuştu.
"Mesnevi'yi baştan sona dikkatle okuyan kişi, Mevlana'nın büyüklüğünü görür"
Aydın, Mevlana'nın din ilimlerinin yanı sıra kendi çağının fizik, matematik, tıp, psikoloji, psikanaliz, astronomi, coğrafya ve felsefe dahil bütün bilimlerde yüksek ilim seviyesinde bir fikir adamı olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Mevlana, Mesnevi'nin ikinci kitabının 42. beytinde şöyle der: 'Ey güneş, sen dünyanın alt tarafını aydınlatmak için bu gül bahçesini terk edip gidiyorsun.' Dünyanın düz değil de yuvarlak olduğunu apaçık gözler önüne seren bu sözler, (Nikolas) Kopernik'ten 300 yıl önce söylenmiştir. Öte yandan, üçüncü kitabın 26. beytinde de şöyle der: 'Hepsinin de ağzı açık olan varlık zerreciklerini seyrediyorum; onların ne yediklerinden bahsedecek olsam, bu söz uzar gider.' Velilerin en büyüklerinden olduğu için Mevlana'nın böyle bir keşifte bulunması, yani mikropları kalp gözüyle görmesi hiç şaşırtıcı değildir. Özellikle onları, yemek için ağızları açık zerrecikler diye tarif etmesi, tamamıyla mikropların durumuna uygundur. Fakat Mevlana o dönemde, yani 13. yüzyılda, 'Mikroplar var.' diyemez ve insanlara bunu kabul ettiremezdi. Çünkü Hazreti Mevlana'dan 6 asır sonra gelen Pastör'ün 19. yüzyılda, 'Göze görünmez birtakım yaratıklar var ki, insanı yiyor, hastalıkların ve ölümlerin sebebi oluyorlar.' demesine, kendi döneminin hekimleri bile inanmamıştı."
Uzun yıllar öğretmenlik ve gazetecilik yapmasının bir kitabı okura en iyi şekilde sunabilme melekesini ve yeteneğini kazandırdığını vurgulayan Aydın, öğretmenliğin ve gazeteciliğin insana bir metni en anlaşılır ve en sade şekilde açıklayıp yazmayı öğrettiğini söyledi.
Cemal Aydın, Mevlana'yı ve Mesnevi'yi kötüleyen insanların Mesnevi'yi okumadıklarına ve kulaktan dolma bilgilerle ya da kendilerine okunan birkaç cümleden yola çıkarak Mevlana'ya ağır ithamlarda bulunduklarına şahit olduğunu söyleyerek, "Mesnevi'yi baştan sona tarafsız gözle ve dikkatle okuyan kişi, Mevlana'nın büyüklüğünü, takvasını, yüce ahlakını kesinlikle görür, anlar ve ona saygı duyar. Bir de şöhret olma budalaları var. Onlar, büyük İslam alimlerinin ve erenlerinin 'Şöhret afettir.' uyarısını hiç dikkate almayan, ille de şöhret olmak için çırpınan kimselerdir. Şöhret olma hastalığı devam ettikçe Mevlana'ya karşı ithamlar da devam edecektir. Onlar kendi kendilerini bir hesaba çekip de şöyle bir düşünseler, 'Allah Allah! Bu adam yedi asırdan beri nasıl oluyor da insanları hidayete kavuşturuyor? Ben ise bir tek kişiyi hidayete erdiremedim. Öyle birine haksızlık etmiyor muyum acaba?' derler." şeklinde konuştu.
"Mesnevi'yi inanarak okumak gerekir"
Batı'nın büyük filozoflarından Hegel'in Mesnevi'yi okuyunca "Mükemmel Celaleddin-i Rumi" diye haykırdığını belirten Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fransa'nın en üst bilim merkezi olan Centre national de la recherche scientifique'te (CNRS) çalışmış olan 'İslam'ın Güleryüzü' kitabının yazarı Prof. Dr. Eva de Vitray-Meyerovitch, Mevlana sayesinde Müslüman olmuştur. Pakistan'ın milli şairi ve dünya çapında düşünür Muhammed İkbal, ilhamını Mevlana'dan aldığını söyler. Ona saygısı öylesine sonsuzdur ki ülkesinden Avrupa'ya ve Batı'dan memleketine dönerken hosteslerden, pilota veya yardımcısına önceden sorup Konya üzerinden geçecekleri sırada kendisini haberdar etmelerini rica edermiş. Konya'ya yaklaşıldığı haberini alınca da hemen ayağa kalkar, şehrin üzerinden uzaklaşıncaya kadar saygılı şekilde durarak Mevlana'ya hürmetini gösterirmiş. Öte yandan Mehmet Akif, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar - ki onun 'Beş Şehir' kitabında Konya'yı anlatırken Mevlana için yazdıkları çok önemlidir - Fransa'da doktorasını yapmış olan Nurettin Topçu, Sezai Karakoç ve daha pek çok büyüğümüz Hazreti Mevlana hayranıydı."
Aydın, Mesnevi okuyanın kendisini bir ruh hekiminin karşısında hissedeceğinin altını çizerek, Mevlana'nın insana en iyi kurtuluş reçeteleri sunan, insana en güzel şekilde ayna tutan bir alim olduğunu dile getirdi.
Brezilyalı yazar Paulo Cuelho'nun "Simyacı" adlı romanının konusunu Mesnevi'den aldığını aktaran Aydın, "Maalesef kendi kıymetli büyüklerimizi bilmediğimiz için elin adamının bizden kopya ettiği kitabı hayranlıkla okuyoruz. Cervantes, 'Don Kişot' adlı o meşhur eserini yazabilmişse İnebahtı Deniz Savaşı sonrasında bize esir düştüğü ve 5 sene boyunca Cezayir'de Müslümanlar arasında kaldığı ve burada pek çok şey öğrendiği içindir. Dante, İtalyanların övüncü olan İlahi Komedya'sını, Peygamberimizin miraçta neler görmüş olduğunu anlatan 'Miraçnameler' veya 'Miraciyeler' denilen eserleri okuyarak kaleme alabilmiştir. Rus klasiklerini, Dostoyevski ve Tolstoy gibi önemli yazarları okuyan biri dönüp dönüp onları tekrar okuma ihtiyacı duyabilir mi? Fakat Mesnevi'yi okumaktan bıkmaz ve her okuyuşunuzda yeni bilgiler edinirsiniz, yeni duygularla donanırsınız." değerlendirmesinde bulundu.
Türk-İslam dünyasının manevi dünyasını Süleyman Çelebi, Yunus Emre ve Mevlana'nın şekillendirdiğine vurgu yapan Aydın, "Biz bu büyüklere hak ettikleri değeri vermezsek, gençlerimiz ve onlardan sonrakiler Batı'nın kültür uşakları olur, manen mahvolur gider. Bizim kendimize gelebilmemiz, Batı karşısındaki aşağılık kompleksinden, Batı'yı körü körüne taklitten kurtulabilmemiz için Mevlana'yı çokça okumamız gerekir. Mesnevi bize, bizi biz yapacak, Batı karşısında süklüm püklüm olmayacak onur, ruh, yücelik aşılar." ifadelerini kullandı.
Cemal Aydın, Mesnevi'yi inanarak okumak gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Okurlar, Mevlana'nın eşsiz bir dahi, gerçek İslam alimi ve yüz binlerce beyti doğaçlama söyleyebilen, İslam'ın güzelliğini şiirle anlatıp gönülleri ısındıran bir veli olduğunun bilincinde olarak okusun. Mesnevi'yi bu inançla okurlarsa elin adamının Simyacı romanından çok daha güçlü romanlar yazabilir, insanları hayran bırakacak filmler yapabilirler."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.