Minyatür sanatçısı Uğur Emre Yürük'ün "uçan şehirleri" Kuzguncuk'ta hayat buluyor
Minyatür sanatçısı Uğur Emre Yürük'ün Üsküdar Kuzguncuk'taki dükkanında yaptığı çalışmalar, yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekiyor.

İstanbul
Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi mezunu sanatçı, AA muhabirine, çevirmenlik ve yönetmen asistanlığı gibi işlerden sonra başladığı sanat yolculuğunu, ilham kaynaklarını, Muhayyer sanat atölyesinde minyatürlere sakladığı hikayelerini ve sokaktan geçenlerin çalışmalarına ilgisini anlattı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Babasının eskici dükkanı açmasıyla çalışmalarına başladığını belirten Yürük, "Muhayyer" isminin muhayyer kürdi makamından geldiğini dile getirdi. Sanatçı, 23 senedir dükkanın var olduğunu, kendisinin de 9 yıldır burada çalışmalarını yürüttüğünü belirtti.
"Hayali uçan şehirler, fantastik yapılar çalışıyorum"
Uğur Emre Yürük çocukluğundan bu yana farklı alanlarda hobileri olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Farklı disiplinlerle farklı malzemelerle çok çalıştım. Burada çalışmaya başladıktan sonraki kariyerim herhalde 8-9 seneye gelmiştir. Son 4-5 senedir tamamen mimari, hayali uçan şehirler tarzı fantastik yapılar çalışıyorum. Esnaf kimliğim de bulunduğu için, elimdeki modelleri sattıkça üzerine yeni teknikler deniyorum. Deneme-yanılma, daha çok yanılma yöntemiyle geliştirdiğim farklı tekniklerim var. Şu an için bildiğimiz alçıpan alçısı ile çalışıyorum. Gururla söyleyebilirim bunu. Mümkün olduğunca tek parçadan blokları elde oyarak çalışmaya gayret gösteriyorum. Renklendirme süreci de sulu boyayla yapılıyor. Ben boyama kısmı bittikten sonra genelde vernikle sağlamlaştırıyorum onları. Uzun süre dayanıklı, sevimli mimari motiflere dönüşüyorlar."
Oyunlar, kitaplar ve resimlerden ilham aldığının altını çizen Yürük, "Özellikle doğaçlama çalışmayı tercih ediyorum. Hayal gücümüz zaten bize ait değil aslında. Mutlaka bir yerlerden esinleniyoruz. Sadece mümkün olunca referans resmine bakmamaya, var olan şeyleri yapmamaya gayret gösteriyorum. Ekstradan bir mesaj kaygısı gütmüyorum. 'Bu burasıdır', 'Bu şunu simgeliyor' vesaire. Çok haz etmediğim şeyler bunlar. Mümkün olduğunca size huzur, ilham versin benim için yeterli." ifadelerini kullandı.
Sanatçı, ilk ilhamını çeviri yaptığı kitaptan aldığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çevirdiğim bir tane kitap vardı. Aslında orada geçiyordu uçan şehirler. Kendi hobilerim biraz daha askeri modeller, dükkana çok uymayacak parçalar, daha fantastik işlerdi. Ama onun böyle daha güzel, çocuksu bir havası vardı. Arkada çalıştığım büyük tablo... Zaten o 1,5 sene süren bir yolculuktu benim için. Orada biraz daha böyle çocuksu, masalsı bir konsept geliştirmiş bulundum. İlk ilham kaynağım o kitaptır diyebilirim. Bir de Hayao Miyazaki'yi çok severim. Fakat itiraf edeceğim, bunları yaparken 'Gökteki Kale' ve 'Howl'un Yürüyen Şatosu'nu' izlememiştim. Diğer filmlerini çok severim. Yaptığım sırada müşterilerim bana hatırlattı sağ olsunlar."
Eserlerin sergilenmesi ve satışının dışında aynı zamanda atölye çalışmaları da yürüttüğünü dile getiren Yürük, maksimum 4 kişiyi atölyesinde ağırlayabildiğini, küçük modellerle 3-4 saatlik çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
"Bu dükkan aslında buradan gelip geçen ufak çocukların yüzü suyu hürmetine dönüyor"
Dükkanın önünden geçenlerden çok farklı tepkiler aldığını anlatan Yürük, şöyle konuştu:
"Bu dükkan aslında buradan gelip geçen ufak çocukların yüzü suyu hürmetine dönüyor diyebilirim ve insanların pozitif geri bildirimleri sayesinde. Bazen hakaret eden birileri oluyor ufak tefek. Açıkçası ben de böyle bir şey görsem benim de ilk tepkim birazcık öyle olabilir, 'Bu nedir' tarzında... Her kesimden, 100 küsur milletten insanla sohbet edebilme fırsatı bulduğum için bütün zorluklarına rağmen birazcık beni ilerlemeye o teşvik ediyor. Devamında da tam olarak nereye evirileceğini hala bilmiyorum. Mümkün olduğunca hazır bir şeyler yapmamaya çalışıyorum."
Yürük, yaptığı işin bir keşif olduğunu belirterek, "Planlı bir şey olmadığı için o kaya parçasının içerisinden bir şey keşfetmeye çalışıyorum artık. 'Kasaba mı, köy mü, kale mi?' Ne çıkacaksa o an için. Ondan sonra kafamdaki renk skalasına göre de kombinliyorum. Asla bir standart renk teorim yok bu arada. O tarzda çalışmayı çok sevmiyorum. Bittikten sonra da zaten hani bütün o anksiyetem, sinirim vs. geçiyor. Genelden bir iş tamamlanana kadardır sinirim, stresim. Bittikten sonra da zaten biraz huzura kavuşuyorum." dedi.