Dolar
42.25
Euro
49.24
Altın
4,213.28
ETH/USDT
3,436.70
BTC/USDT
102,397.00
BIST 100
10,601.05
Kültür, insana dair

Taş plak koleksiyoncusu iki arkadaş geçmişin seslerini geleceğe taşıyor

Taş plak koleksiyoneri Yunus Savaş ile Hakan Balcı, unutulmaya yüz tutan taş plak kültürünü yaşatmak için yürüttükleri sosyal sorumluluk projeleriyle geçmişin seslerini geleceğe taşıyor.

Özlem Limon  | 13.11.2025 - Güncelleme : 13.11.2025
Taş plak koleksiyoncusu iki arkadaş geçmişin seslerini geleceğe taşıyor Fotoğraf: Beyza Cömert/AA

İstanbul

Türkiye'nin müzik tarihinde iz bırakmış sanatçıların plaklarını, anılarını ve duygularını kayıt altına alan ikili, hem kültürel mirasa sahip çıkıyor hem de bunu gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Hakan Balcı ve Yunus Savaş, farklı ülkelerden topladıkları nadir taş plakların hikayesini, koleksiyonun oluşturulma sürecini ve gramofon dinletilerini AA muhabirine anlattı.

Yunus Savaş, taş plak koleksiyonculuğuna, 25 yaşında gramofon alma hevesiyle başladığını söyledi.

Satıcının uyarısıyla plakların gramofondan daha önemli olduğunu fark edip bu alana yöneldiğini anlatan Savaş, sosyal medyanın olmadığı yıllarda her ay bit pazarlarında geç saatlerden sabaha kadar tezgahları gezdiğini, bazen arabasında alarm kurup uyuyarak tezgahların kurulmasını beklediğini dile getirdi.

Savaş, Seyyan Hanım'ın "Hasret" plağını bulma sürecinin kendisini çok heyecanlandırdığını belirterek, "Bir de tüm Türkiye'nin tutmasa bile merakla takip ettiği Fenerbahçe-Galatasaray maçına dair plağım var. 1930 yılında 100 adet plak özel basılmış. 'Papazın Çayırı' dedikleri o yerde Fenerbahçe-Galatasaray maçını mizahen anlatıyor." dedi.

Koleksiyonu oluştururken en nadir ve özel parçalara odaklandığını vurgulayan Savaş, "Ülkemiz için 200 kültür dalından bir tanesi taş plak. Bu bizim kültürümüz. Ülkemizde 40 bine yakın eser yapılmış ve dünyada birinci sıradayız. Yöre yöre taş plaklar var. 1890'ların sonundan 1965 yılına kadar dar ama karanlık bir süre çünkü sanatçıların resimleri dahi yok. Aradığımız bazı sanatçılar var. İzini bulamıyoruz. Her şeyi bilen Google, şurada 60-70 yıllık sanatçıyı bulup çıkaramıyor. Bu sanatçımız zamanında konserler vermiş, TRT'de, radyoda, TV'de çıkmış sanatçılar..." ifadelerini kullandı.

Birçok kurumun kapısını taş plak projesi için çaldıklarını anlatan Savaş, şunları kaydetti:

"Ülkemizde şu anda 10 tane taş plak okuyan sanatçımız var. Yaşayanlar içinde en genci 78, en yaşlısı 98 yaşında. İnsanları ilk okuduğu seslerle buluşturup onların o andaki duygularını, serüvenlerini dinleyelim dedik. İlk önce Rıza Konyalı'ya gittik. İzmir Fuarı'nda Müzeyyen Senar'ı keşfediyor ve plak basıyorlar. İlk plağını dinlerken kendini tutamayıp ağladı.'Benim cebime parayı koyan, benim şu anda Rıza Konyalı olmamı sağlayan bu plaktır.' deyip ağladı. Bedia Akartürk'e geçtik. Kendisi İzmir Ödemiş'te yaşıyor. Harika bir müzesi var. Biz dedik ki 'Müziğe nasıl başladınız?' Akartürk 'Sokaklarda söylerdik.' dedi. İlk taş plağını 14 yaşında okuduğunu anlatarak bize anılarını anlattı. Bu tarafa geldik. Seha Okuş gibi büyük bir sanatçı. 98 yaşında Yeşilçam'da iz bırakmış bir sanatçı. Yeşilçam'ın Dört Yapraklı Yoncası'nın (Fatma Girik, Türkan Şoray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit) sesleri Belkıs Özener... Yeşilçam'ın arka sesi. Yeşilçam'ı izlerken özellikle şarkılarının gelmesini beklediğimiz sanatçı. Diğer taraftan Nesrin Sipahi. Fenerbahçe Marşı şu anda statta bile hala okunuyorsa Nesrin Sipahi'nin ağzından okunuyor. Mustafa Canan'a gittik. Mustafa Canan, Müslüm Gürses'i ilk dinleyen kişi. "

Yunus Savaş, Hakan Balcı ile yürüttükleri "Ahde Vefa" projesini tamamlamak üzere olduklarını, ardından buna 45'lik plak okuyan sanatçılarla devam ederek kültürü yaymayı hedeflediklerini belirtti.

Birçok sanatçının, ilk okudukları plakları ya da toplamda kaç plak seslendirdiğini hatırlamadığını ifade eden Savaş, sanatçıların ortak anılarından birinin "Yeşilköy'deki stüdyolarda tren ve uçak sesleri yüzünden kayıtların sık sık durdurulması" olduğunu söyledi.

Savaş, sanatçıların çoğunun ise plaklarını dinlerken derin duygular yaşadığını anlattı.

​​​​​​​Elindeki özel plaklardan birinin de Zeki Müren'e ait BBC plağı olduğuna değinen Savaş, şunları kaydetti:

"Yurt dışında katıldığı bir program 23 Nisan'a denk gelir. Türk vatandaşlarını toplayarak 23 Nisan kutlaması yapılacağını söylerler. BBC de bunu kabul eder. Türk vatandaşları BBC'ye davet ederler. Çocuklar gelir. Ailelerle röportaj yaparlar. Küçük çocuklar şiirler okur. Orada ilk defa bir çocuk 'Manolya' eserini okur. 23 Nisan 1958, BBC'nin özel çıkardığı tek bir plak bu. Şu an o plak bende. Bir de meclis konuşmaları var. Örneğin Irak meclis başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelerek bir karşılama konuşması yapmış."

"Bunlara sahip çıktığımız sürece bu eserler kaybolmayacak"

Hakan Balcı ise sadece plak toplamayı değil, bu kültürel mirası sosyal sorumluluk projeleri, belgeseller, huzurevleri ve okullar aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırmayı ve unutulmamasını sağlamayı amaçladıklarını söyledi.

Balcı, plakların, geçmiş dönem insanlarının yaşadığı sıkıntıları, duyguları ve hayatlarını yansıtan güçlü belgeler olduğunu vurguladı.

Koleksiyonerlerden taş plak toplamanın zorluklarına değinen Balcı, "Taş plağı istediğiniz zaman insanlar vermek istemiyor. Çünkü bu taş plaklar çok nadir. Bazıları dünyada 3 tane, 10 tane... Eskiden çoluk çocuk o plakları fırlatıp kırıp atmış. Şimdiki dönem plastik plaklara geçilmiş. O taş plaklar günümüze maalesef ulaşamadı." diye konuştu.

Balcı, koleksiyonunda 1800'den fazla plak bulunduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"1500'ü kafa plak diyebilirim. Yani bulunması zor, nadide, özel, değerli plaklar. Bunların içerisinde mesela bir tane aşığın plağı var. Fransa'da bir müzayededen alıp Almanya'ya gönderttim o plağı. Bizzat gittim kendim oradan aldım. Dönerken de uçağı kaçırdım. Önemli olan bilet değil. O plağın kırılmamasıydı. Çünkü o plak o kadar nadir ki Türkiye'de 30-35 yıldır bu plağı arayıp bulamayan koleksiyonerler var. Ben onu bulduktan sonra herkes 'Nasıl buldu bu plağı?' demeye başladı. Bu da benim için keyif aslında."

En önem verdiği plağın Çanakkale ile ilgili olduğunu anlatan Balcı, şunları kaydetti:

"Şevket Bey diye birisi söylemiş. Tek yüzlü plak. Üzerinde Osmanlıca yazıyor. Sanatçının şu an biyografisi İstanbul Teknik Üniversitesinde araştırılıyor. Ölüm yılı 1920'lere denk geliyor. Dede Efendi'nin akrabalarından hatta torunlarından biri diye geçiyor. Tam detayı vermeyeyim çünkü biz de şu anda araştırıyoruz. Bu Türkiye için çok önemli bir eser. Muhtemelen bu plak dünyada bir tane. Bu benim Çanakkale'ye ışık tutmam gibi bir şey. O yüzden koleksiyonerliğin değeri burada ortaya çıkıyor. Bunlara sahip çıktığımız sürece bu eserler kaybolmayacak."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın