Dolar
32.32
Euro
34.81
Altın
2,301.87
ETH/USDT
3,119.70
BTC/USDT
63,448.00
BIST 100
10,276.88
Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İslam kıyamete kadar asla değişmeyecektir

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, "Dinimiz İslam ve kitabımız Kur'an-ı Kerim, Rabbimizin emri gereği kıyamete kadar caridir." dedi.

09.03.2018 - Güncelleme : 10.03.2018
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İslam kıyamete kadar asla değişmeyecektir

ANKARA

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde, "AK Parti 18. Dönem Siyaset Akademisi"nin açılışında yaptığı konuşmada, kurulduğu günden bugüne güçlenerek gelen akademinin 2008 yılı ocak ayında başladığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genel merkezinde, "AK Parti 18. Dönem Siyaset Akademisi"nin açılışında yaptığı konuşmada, kurulduğu günden bugüne güçlenerek gelen akademinin 2008 yılı ocak ayında başladığını hatırlattı.

Akademinin faaliyetlerine bugüne kadar 60 bin kişinin katıldığını ve bunlardan 25 bininin süreci başarıyla tamamlayarak sertifika almaya hak kazandığını belirten Erdoğan, "Bunun benzeri siyaset dünyasında yoktur, siyasi partilerde böyle bir şey yok. Çünkü onlar siyaseti, hiçbir zaman bir okul olarak görmedi ama AK Parti, bu işin aynı zamanda mektebi oldu. Ülkemizde halkın siyasete ilgisini artırmayı, her alanın uzmanları tarafından verilen bilgilerle daha bilinçli siyaset yapılmasını amaçlayan bu faaliyet diğer partilere de örnek olmuştur. Çünkü biz ilklerin partisiyiz." ifadesini kullandı.

Erdoğan, zaman zaman kendilerine 15 yıllık iktidarın sırrının sorulduğunu, gittikleri ülkelerde muhataplarının onca saldırıya ve sınamaya rağmen nasıl ayakta durduklarını sorduklarını aktararak, şunları söyledi:

"Bizim bu kadar enerjiyi nereden bulduğumuzu, yorulup yorulmadığımızı merak ediyorlar. Biz de onlara hep aynı cevabı veriyoruz. 'Milletiyle beraber yürüyeni alaşağı edebilecek hiçbir fani güç yoktur.' diyoruz. 'Hakk'ın ve halkın iradesinden başka irade tanımayız. Aşk ile çalışan yorulmaz, ne zaman ölürsek işte o zaman yoruluruz.' diyoruz. Her an ölümle iç içe olacağız."

Onun için her an ölecekmiş gibi ebedi aleme, hiç ölmeyecek gibi bu dünyaya çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, AK Parti'yi anlamak isteyenlerin başka yerlere değil öncelikle bu ilkelere bakmaları gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Bizim 15 yıldır devam eden, her gün daha da güçlenen hizmet yolculuğumuzun sırrını çözmek isteyenler, cevabı bu hasletlerde aramalıdır." dedi. 

"Kur'an-ı Kerim, Rabbimizin emri gereği kıyamete kadar caridir"

Değişim meselesinin asırlara ve her konuya sari bir husus olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Değişimi inkar etmek, kafasını kuma gömen deve kuşu misali kendi kendini kandırmak demektir. Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da ilkeler de vardır. Mesela İslam'ın son din olduğu asla değişmeyecek bir hakikattir. Bununla kimse oynayamaz. Biz buna böyle iman etmişiz. Mesela Allah'ın, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bize açıkça ifade ettiği hükümler, yani naslar asla değişmemiştir, değişmeyecektir.

Dinimiz İslam ve kitabımız Kur'an-ı Kerim, Rabbimizin emri gereği kıyamete kadar caridir. Bu da dinimizin ve kitabımızın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıyamete kadar gidecek olan tüm toplumlar, yaşanacak tüm hadiseler, ortaya çıkacak tüm yeni durumlar karşısında söyleyecek sözü olduğu anlamına gelir."

"Zamanın değişmesiyle ahkamın da değişeceği inkar edilemez"

Kur'an-ı Kerim'in, her an ve her zaman söyleyecek sözünün bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ama bunlardan hareketle yapılan içtihatlar, geliştirilen kurallar ve bunların uygulamadaki karşılıkları elbette zamana, şartlara, imkanlara göre değişecektir. Mecelle kaidesidir." dedi.

"Ezmanın tagayyürü ile ahkamın tagayyürü inkar olunamaz." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yani zamanın değişmesiyle ahkamın da değişeceği inkar edilemez. Kurallar bunlardır, bunlarla hareket edilir. Eğer biz, içtihatları değiştirmezsek yani uygulamaya ilişkin kuralları, içinde bulunduğumuz şartlara göre sabit olan naslara uygun şekilde yenilemezsek sadece kendi kendimizi kandırmış oluruz.

Müslümanlar eskiden olduğu gibi şimdi de kendilerini sürekli olarak geliştirmek durumundadır. Müçtehitlerimizin de tarihin seyri içinde yaptıkları bu değil midir? İnsanlığın bugün ulaştığı noktada sahip olduğu imkanları; teknolojiyi, iletişimi, şehirleşmenin getirdiği insan ilişkilerini nasıl yok sayabiliriz. Bu tutum biraz önce ifade ettiğim Mecelle kaidesine de aykırıdır." 

'Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Peygamber efendimiz, 'Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz' buyuruyor. Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim vasıtasıyla bize bildirdiği kati emirler ve Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesi ortadayken birilerinin çıkıp hayatın gerçekleriyle ilgisi, alakası ve bağı olmayan sözler edip kafaları karıştırması yanlıştır. Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir." şeklinde konuştu.

Bu tartışmanın en çarpıcı örneklerinin son günlerde kadınlar konusunda yaşandığını dile getiren Erdoğan, yalnızca ilmi zeminde, teorik bir tartışmanın konusu olacak hususların, toplum önünde alelade bir meseleymiş gibi konuşulmasını içeriğinin ötesinde yöntem olarak da doğru bulmadığını belirtti.

Türkiye'de pek çok örneği görülen ifrat, tefrit ortamında insanların, kime kulak vereceğini, neye itimat edeceğini şaşırdığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu konularda konuşma yetkisi benim değil, ben Diyanet İşleri Başkanı değilim. Ben Cumhurbaşkanıyım ama Cumhurbaşkanı olarak, bir Müslüman olarak üzerinde sorumluluğu olan bir insan olarak dinime getirilen bu zafiyete de bizim tahammülümüz yok. Burada bildiğimizi, inandığımızı da söylemek zorundayız. Temenni ediyorum ki, şu anda Başbakan Yardımcımız da burada, bu konuyla ilgili Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanımız alanı boş bırakmaması lazım. İşte bu tür adamlara bu alan boş kalır da bunlar konuşursa ortaya böyle zaaflar çıkar."

Önüne gelenin çıkıp da kadın, genç ve yaşlılarla ilgili ileri geri konuşmasının İslam'a getirdiği lekeyi, gölgeyi görmemezlikten gelemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "İslam'ı değişime kapalı bir din olarak göstermeye çalışan zihniyet ile İslam ile uzaktan yakından ilgisi olmayan çarpıklıkları dinimize mal etmeye çalışan zihniyet, aslında aynı gayeye hizmet etmektedir. Her iki yanlışın da önüne geçebilmek için Türkiye'de din eğitim ve öğretiminin sağlıklı bir temel üzerinde yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır." dedi.

'3171 terörist etkisiz hale getirildi'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı'nda şu ana kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısının 3171 olduğunu bildirdi.

Cerablus'a, El Rai'ye, El Bab'a da böyle yürüdüklerini anlatan Erdoğan, "Eğer bu sıradan sosyal medyada konuşanlar, var ya eğer onların dediği gibi hareket etmiş olsaydık, biz de yan gelip yatacaktık ama biz bir şeye inanıyoruz, o da nedir? 'Zulme rıza zulümdür.' ve sınırlarımızda bizi taciz edenlere karşı duramazdık." diye konuştu.

Zeytin Dalı Harekatı'na değinen Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Şu anda hedef Afrin. İyi bir noktaya geldik. Girerken sordum, son durum nedir? Etkisiz hale getirilenlerin sayısı 3171 oldu. Artık Afrin merkez kuşatılmış vaziyette. Her an Afrin merkeze inşallah girmekle karşı karşıyayız. İşte bunun için dün DEAŞ'ı yönlendirenler, bugün PKK'nın Suriye kolu olan PYD'yi, YPG'yi üzerimize salıyorlar. Konu Türkiye olduğu zaman bir anda düşmanlar dost oluyor, kapalı kapılar ardına kadar açılıyor, silah ve para oluk oluk akıyor. Şu anda PYD/YPG, bunlar maaşı nereden alıyor? Amerika'dan.

Biliyorsunuz bütçeyi açıkladılar. Ben bunları kendisine söylediğim zaman beyefendi rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun, bütçeye koydunuz. Bu silahları siz gönderdiniz. Zırhlı, öbür taraftan bütün ağır silahlar, silahlı silahsız insansız hava araçları, bunları bölgeye siz gönderdiniz. Nasıl müttefik oluyoruz? Ben tabii ekranda izletince de diyor, 'Her gün bunları televizyonlarınız izletirse Amerikan düşmanlığı çoğalır'. Biz bunların hiçbirini yapmadığımız halde Amerika'da Türkiye düşmanlığı aldı başını gidiyor, bunu neyle izah edeceksiniz? Dert ne biliyor musunuz; siz hiç konuşmayın, hep onlar konuşsun, siz susun. Kusura bakmasınlar, biz hak neyse bunu söyleyeceğiz."

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) daimi üye sayılarının değişeceğine inandığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin ilk on ülke arasına girmesi gerektiğini, ilk hedefin bu olduğunu aktardı.

"Kanal İstanbul çok ses getirecek"

Kanal İstanbul'la dünyada yeni bir ufku açacaklarının altını çizen Erdoğan, "Kanal İstanbul, çok ses getirecek. Sıradan bir olay değil o proje ama geciktik. Süratle inşallah şimdi Kanal İstanbul'un ihalesini hemen yapıp işi bitirmemiz lazım." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir asır önce olduğu gibi bir süredir, Türkiye'yi harita üzerinde yeniden tanzime niyetlenenler bulunduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Meselenin Arap, Kürt, Türkmen meselesi veya Sünni, Şii meselesi değil, asırlık planların yeniden icrası meselesi olduğunu da biliyoruz. Bu gerçeği sadece biz değil, bölge halklarının artık tamamı da görüyor. Yönetimlerin tercihleri ne olursa olsun, coğrafyamızda yaşayan kardeşlerimizle bu konuda tam bir mutabakat içindeyiz. Onun için güvenlik altına aldığımız her yerde insanlar askerlerimizin boynuna sarılıyor, bayrağımızın dalgalanışını gözyaşlarıyla takip ediyorlar. 'Türkler geldi, bizi teröristlerden kurtardı.' diyorlar. Bize zaten bu dualar yeter."

"Bunların gözü elmas görür, altın görür, petrol görür"

Bölücü terör örgütlerinin dün asfalta el yapımı bomba yerleştirdiğini anımsatan Erdoğan, İHA'ların tespiti ile bu teröristlerin öldürüldüğünü belirtti. Ancak arkadan gelen, içinde 30 kadar yolcu olan kamyonetin patlatıldığını ve aynı aileden 3 kişinin şehit olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ondan sonra utanmadan sıkılmadan 'Siviller öldürülüyor'. O iş sizin işiniz. Dünyada sivilleri asıl öldüren sizsiniz. Bu ara bir Afrika seyahati yaptık biliyorsunuz. Çok enterasan, bir tanesinin hanımı şunu söyledi: Hanımla beraberiz, dörtlü oturuyoruz. Helikopterlerle ismini vermeyeceğim ülkenin, buralara geldiler buralardan elmasları, altınları, pırlantaları toplayıp götürdüler. Peki ya hiçbir şey de yapmadılar mı? Yaptıkları hiçbir şey yok. Yollar her yer rezalet. Sadece işlerine yarayanı alıp götürdüler."

"Cinderes'e de girildi, orası bitti"

Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı kapsamında terör örgütünün Türkiye'nin sınırlarıyla irtibatını tamamen kestiklerini aktararak, "Afrin şehir merkezinin kuşatılmasının önündeki son engelleri de kaldırıyoruz. Herhalde şu anda 6 kilometre falan bir mesafe Cinderes'ten kalmıştır, o kadar yaklaştık. Allah'ın izniyle iyi gidiyor. Dün güvenlik birimlerimiz ve Özgür Suriye Ordusu Cinderes'e de girdi biliyorsunuz, orası bitti. Evler tek tek elden geçiriliyor." açıklamasında bulundu.

Terör örgütünün sivil halkı nasıl canlı kalkan olarak kullandığını herkesin gördüğünü dile getiren Erdoğan, bölge halkının teröristlerden kaçmak istediğini, ancak bölücü örgütün yola tuzakladığı patlayıcılarla insanları kalleşçe katlettiğini belirtti.

Bölücü terör örgütünün çocukları, kızları, daha bıyıkları terlememiş körpe delikanlıları anne babalarının gözleri önünde vahşice öldürdüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu görüntüler, gün gibi ortadayken kimi kuruluşlar bizi sivillere zarar vermekle itham edebiliyor. Ülkemizden birileri de hala çıkıp, 'Bizim Afrin'de ne işimiz var?' diyebiliyor. Bunları anlamak mümkün değil. Üstelik bunlar da Türkiye'de siyaset yapıyor. Eğer biz teröristleri Afrin'de imha etmezsek, onların gelip eylem yapacağı tek yer Türkiye'dir. Bu açık gerçeği hala anlamayan kimse ya gafildir ya da bilerek böyle davrandığı için haindir. Kimse kendini kandırmasın. Başkalarını kandırmaya da çalışmasın."

"Bugün Afrin'deyiz, yarın Münbiç'te olacağız"

Suriye'de yaşananların, herhangi bir kesimin kendi hakkını, hukukunu koruma, kendine bir gelecek inşa etme çabası olmadığının altını çizen Erdoğan, "Eğer niyet öyle olsaydı ele geçirilen yerlerde ilk iş bölgenin demografisini değiştirmek, insanların asırlardır oturdukları evlerine, yurtlarına hatta çocuklarına el koymak veya gözleri önünde onları yakıp yıkmak olmazdı." dedi.

Burada amacın bölgenin bağrına asırlar boyunca istenildiği gibi kanatılacak, istenildiği gibi oynanılacak bir hançer saplamak olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu hançeri tutan el de ondan fayda sağlayacak olanlar da şu anda bellidir. Bunları gayet iyi biliyoruz. Kimse bizden göz göre göre hem kendi bağrımıza hem de kardeşlerimizin sinesine böyle bir hançerin saplanmasına rıza göstermemizi, tepkisiz kalmamızı beklemesin. Biz istiklalimiz ve istikbalimiz için her şeyi göze aldık. Bugün Afrin'deyiz, yarın Münbiç'te olacağız. Ertesi gün Fırat'ın doğusunu Irak sınırına kadar inşallah teröristlerden temizlenmesini sağlayacağız."

"Onlar, kimlerle kuracaklarsa ittifaklarını kursunlar"

CHP'nin AK Parti grubunu ziyaretini anımsatan Erdoğan, "Bunların hepsi tezgah... Grubumuz böyle bir tezgaha prim vermedi. Geldikleri gibi gittiler. Çünkü biz bunları tanıyoruz, biliyoruz. Bunları biliyoruz. Ama böyle bir ziyaret talebinde bulundukları için de 'Gelmesinler.' demedi arkadaşlarımız, kabul buyurdular. Ondan sonra da gönderdiler. Çünkü hiçbir şeyleri bunların güvenilir değildir." şeklinde konuştu. 

Erdoğan, "Onlar, kimlerle kuracaklarsa ittifaklarını kursunlar. Zaten kimlerle el ele yürüdükleri belli. Kandil'de, Tendürek'te, Cudi'de, Gabar'da olanlara beraber yürüyorlar. Farkımız ne? Biz de milli ve yerli olanlarla, milletle beraber yürüyoruz. Farkımız bu. İnşallah bu dayanışmamızı gerek Mart 2019 gerek Kasım 2019 seçimlerinde taçlandırmak suretiyle en ideal noktaya kavuşturacağız. Allah'ın izniyle Türkiye yapılan hesapların tamamını darmadağın edecek güç imkan ve stratejiye sahiptir. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun."

Muhabir: İlkay Güder, Sinan Uslu, Yıldız Nevin Gündoğmuş, Aynur Ekiz

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın