Akdeniz coğrafyasında orman yangını riski eylülün ilk yarısında da devam ediyor
Prof. Dr. Yusuf Serengil, orman yangını riskinin Akdeniz coğrafyasında hala devam ettiğini bildirerek, Akdeniz kuşağında iklimsel ve sosyal faktörlerin de riski artırdığını söyledi.

İstanbul
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Havza Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil, AA muhabirine, orman yangını riskinin birkaç nedeni olduğunu belirterek, "Rüzgarın şiddetli esmesi, sıcaklık ve nem koşulları, ormanlardaki yanıcı madde yükü yangınları doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla Akdeniz coğrafyasında hala risk devam ediyor." dedi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Türkiye'de Ege ve Akdeniz ile aynı yapıda olan Batı Karadeniz'deki bazı orman tiplerinin yangına hassas yapısına işaret eden Serengil, kızılçam ve karaçam gibi türlerin riski artırdığını, buna karşılık yapraklı orman ekosistemlerinde tehlikenin daha düşük olduğunu söyledi.
Ülkede, bu yıl yangınların ülkenin kuzeyine kaymasının tesadüf olmadığını vurgulayan Serengil, "Kuraklık ve artan sıcaklıklar yangına hassas bölgeleri genişletti. Bu nedenle yangınla tecrübesi az olan kuzeydeki köy ve kasabalar da risk altına girdi. Yangın çıkışları günde 40-50 farklı noktada yaşanabiliyor, bunların çoğu hızlı müdahaleyle büyümeden sönüyor. Ancak bazıları birkaç hektarı aşarak geniş çaplı yangına dönüşüyor." ifadelerini kullandı.
"İklimsel faktörler kadar sosyal faktörler de riski büyütüyor"
Serengil, yangınların sadece iklim koşullarıyla değil, sosyal etkenlerle de bağlantılı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kırsaldan kente göç yangına karşı koruyucu geleneksel bilgiyi zayıflattı. Köylerde yaşayan insanlar yangına karşı farkındalık sahibiydi, yangına müdahalede destek oluyordu. Bu insanların kentlere göç etmesiyle hem Türkiye'de hem Portekiz, İspanya, Fransa gibi ülkelerde kırsal alanlar yangına karşı daha kırılgan hale geldi. Dolayısıyla Akdeniz kuşağında iklimsel faktörler kadar sosyal faktörler de riski büyütüyor."
Serengil, ekim hatta kasımda da orman yangını riskinden söz etmenin mümkün olduğunu, kurak ve rüzgarlı havalarda mart ve nisanda bile yangın görülebildiğini bildirdi.
Yangınların Avrupa genelinde farklı dönemlerde yoğunlaştığını hatırlatan Serengil, "Bazen Yunanistan'da, bazen İtalya'da, bazen Türkiye'de artıyor. Yangın olmayan yıllarda ormanda yanıcı madde birikiyor. Birkaç yıl sonra bu birikim daha şiddetli yangınlara yol açıyor. Bu yıl İber Yarımadası haftalarca yandı. Türkiye'de ise köylüler anız yakmadıklarını söyleseler de çeşitli nedenlerle yangınlar ortaya çıkabiliyor." diye konuştu.
Türkiye'deki orman yapısının parçalı ve kırılgan olduğuna işaret eden Serengil, "Bizim ormanlarımız Almanya, Kanada veya Amerika'daki kadar güçlü ve büyük kütleler halinde değil. Çoğu yol ve yerleşimlerle bölünmüş durumda. Bu nedenle yangınların çok geniş alanlara yayılması her zaman kolay olmuyor ama kuzeye doğru genişleme riski gelecek yıllarda artacak. Özellikle Artvin ve çevresinde önümüzdeki 5-10 yıl içinde yangınlarla daha fazla karşılaşabiliriz." uyarısında bulundu.
Serengil, Türkiye'de eylül ortasından itibaren özellikle kuzey bölgelerde yağış ve gece nemlenmesinin başladığını belirterek, bunun yangın riskini kısmen düşürdüğünü söyledi. Orman yangınlarıyla mücadelede sadece söndürme yöntemlerinin yeterli olmadığını, önleyici adımların da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Serengil, yangının çıkmadan önlenmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye ve Yunanistan'da genel bir kuraklık eğilimi gözlemlendi
Avrupa Birliği'nin (AB) uydu izleme sistemi Copernicus'un 2-8 Eylül tarihlerini kapsayan haritasına göre, Türkiye'nin Batı ve Orta Karadeniz bölümü başta olmak üzere Ege ve Akdeniz sahilleri, Akdeniz coğrafyasında İber Yarımadası, İtalya ve Yunanistan, Fas ve Cezayir ile Bulgaristan, Romanya, Ukrayna'da yangın riskinin yüksek seviyede devam ediyor.
Benzer şekilde World Weather Attribution (WWA) raporunda da Türkiye ve Yunanistan'da iklim değişikliği sonucu şiddetli orman yangınları meydana gelme ihtimalinin 10 kat arttığı belirtiliyor.
Raporda, son yıllarda Türkiye ve Yunanistan'da gözlemlenen kuraklık eğiliminin Türkiye'de daha güçlü olduğu ve yangın öncesi dönem olan ekim-nisan aralığında toplam yağışın yaklaşık yüzde 14 azaldığı vurgulandı. Bu durumun yangınlara zemin hazırlayan yaz aylarında daha kuru hava koşullarına yol açtığına işaret edildi.
Raporda ayrıca, dünyada fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçişin hızlanmaması durumunda Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs adasının daha şiddetli ve kontrolü zor orman yangınları riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuldu.
Küresel ısınmanın devam etmesi yangınları şiddetlendirecek
Küresel sıcaklıkların mevcut politikalar altında bu yüzyıl içinde 2,6 santigrat dereceye ulaşması beklendiği vurgulanan raporda, bunun olması halinde, "sıcak ve kuru havanın bitki örtüsüne olan etkisi"yle gelecekte yangınların yüzde 18 daha şiddetli olması ve orman yangını çıkma olasılığının yaklaşık 6 kat artması öngörüldüğü belirtildi.
Öte yandan, rapora göre, yangınları başladıktan sonra kontrol etmenin ise yüzde 25 daha zorlaşması şiddetli hale gelmesi öngörülüyor.