Karahan, fiyat istikrarının "yastık altı altın" talebini azaltacak önemli unsurlardan biri olduğunu açıkladı
TCMB Başkanı Karahan, konuşmasının yanlış aktarıldığını belirterek, "Vatandaşlarımızı enflasyondan sorumlu tutmadım. Bilakis, fiyat istikrarının yastık altı altın talebini azaltacak en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ettim." dedi.

TBMM
TCMB Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
"Yastık altı altınlar enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor" yönündeki iddialara yanıt veren Karahan, son günlerde bir programda yaptığı konuşmasının sosyal medyada yanlış şekilde aktarıldığını söyledi.
Karahan, Hollanda'da geçen cuma küresel makrofinansal istikrar konulu panelde konuşmacı olarak yer aldığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bu konuşmada doların değişen rolüne, dolardaki son dönemde ortaya çıkan değer kaybına ve bunun sonucu oluşan dünyadaki altın talebine, bunun sebep olduğu altın fiyatlarındaki yakındaki artışa vurgu yaptım. Dolardaki düşüşün gelişmekte olan ülkelerde pozitif arz şoku olduğunu, yani enflasyonu düşürürken büyümeyi güçlendirdiğini vurguladım. Normalde gelişmekte olan ülkelerde doların değer kaybetmesi hem büyümenin güçlenmesi hem de enflasyonun düşmesi demek."
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Bu dönemde dolardaki bu hareketin Türkiye için farklı etkilerinin olabileceğinden bahsettiğini dile getiren Karahan, çünkü yastık altında önemli bir altın stoku olduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Karahan, tahminlerinin yastık altı altın stokunun 400-500 milyar dolar aralığında olduğuna işaret ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Çeşitli kuruluşlara baktığımızda yurt içi ya da yurt dışı kuruluşlar benzer verileri kullanarak farklı yöntemlerle yaptığı analizlerde benzer miktarlarda tahminlere ulaşıyorlar. Daha yüksek olduğunu iddia edenler de var. Genel olarak 400-500 milyar civarı aralığında olduğu tahmin ediliyor. Son bir yıldaki fiyat artışının varlık etkisi 100 milyar doları geçiyor. Altın fiyatlarındaki artış da bu varlık etkisi kanalıyla tüketim talebini destekliyor. Bu yeni söylediğim bir şey değil. Bu konuya dair araştırmalarımız vardı. Bunu mayıs ayında bir blog çalışmasıyla web sitemizde paylaşmıştık. Ben de aslında bu geçen hafta olan Hollanda'daki panelde bu bulguları paylaştım. Yeni bir iletişimde bulunmadım. Yaptığım konuşma hiçbir şekilde vatandaşlarımızı enflasyondan sorumlu tutmuyordu. Bilakis, fiyat istikrarının yastık altı altın talebini azaltacak en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ediyordum. Çünkü Türkiye'de bu kadar yüksek altın stoğu olmasının nedeni geçmişten gelen enflasyonist tecrübe."
TCMB döviz dönüşüm desteğinde süre uzatımını değerlendirecek
Karahan, döviz dönüşüm desteğinin uzatılıp uzatılmayacağının, gelecek dönemde yaşanacak gelişmeler ve bunun Merkez Bankası bilançosu üzerindeki etkileri de dikkate alınarak değerlendirileceğini bildirdi.
Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını da yanıtladı.
Enflasyonla ilgili sorular üzerine Karahan, şöyle konuştu:
"Enflasyon konusunda sebepten bağımsız olarak sorumlu kurum biziz. Sebebi kontrolümüz dışında olduğu durumda dahi sorumluluk bizde. Zirai don, kuraklık, okula dönüş etkisi. Bunlar bahaneler değil. Böyle oldu diye sorumluluktan kaçacak değiliz. Sadece enflasyondaki hedeflerden sapmanın tespitlerini yapmaya çalışıyoruz ki bu sapmalara doğru politikalarla tepki verebilelim."
Karahan, parasal sıkılaşmayla birlikte enflasyonda yüzde 75'ten yüzde 33'e ciddi düşüş kaydedildiğini belirterek, "enflasyon hiç düşmedi" söylemine katılmadığını dile getirdi. Son dönemdeki verilerin talebin dezenflasyon süreciyle uyumlu olduğunu gösterdiğini anlatan Karahan, enflasyon beklentilerinde de iyileşme gözlemlediklerini söyledi.
Sıkı para politikasındaki kararlılığın, etkin iletişimin ve ara hedeflere bağlılığın enflasyondaki düşüşün devamını sağlayacağını vurgulayan Karahan, şöyle devam etti:
"Enflasyonla mücadeleyi maratona benzetiyoruz. Maraton koşarken yol koşullarına göre hızınızda farklılıklar olabilir. Dezenflasyon sürecinde de çeşitli sebeplerle bazen hızlandığımız gibi bazen de yavaşlayabiliriz. Önemli olan hedefe doğru kararlılıkla ilerlemeye devam etmek. Atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerimizle uyumlu olarak düşmesini sağlayacağız."
Karahan, kur korumalı mevduat (KKM) ödemelerini bugüne kadar açıkladıklarını belirterek, "2023'te 833 milyar lira, 2024'te 240 milyar lira ödeme yapıldı. Bu sene bakiye çok daha düşük seviyeye geldi. Martta hareketlilik olmasa belki de maliyet olmayacaktı. Bu yılın ilk 9 ayına baktığımızda KKM ödemeleri şu anda 43 milyar lira. Bunlar kesinleşen rakamlar değil." diye konuştu.
"Carry trade" işlemlerine kur garantisi yok"
Karahan, "carry trade" işlemlerinde kur garantisinin söz konusu olmadığına dikkati çekerek, yatırımcıların bu riski alarak yatırım yaptıklarını söyledi.
Yılbaşından bu yana Türkiye'nin "carry trade" getirisi bakımından gelişmekte olan ülkelere göre üst sıralarda olmadığını kaydeden Karahan, şöyle devam etti:
"Bizden daha yüksek getirisi olan birçok ülke var. KKM ödemeleri ile 'carry trade' arasında temel bir fark var. KKM ödemelerini TCMB yapıyor. Bundan dolayı ya da başka sebeple zarar olması durumunda ilerleyen dönemde hazine ile mahsuplaşıyor ama 'carry trade', swap ve diğer çeşitli işlemleri bankalar ödüyor. Bankalar bunu kendi fonlamalarını sağlamak için yapıyorlar. Ancak yapmak zorunda değiller, herhangi bir yönlendirme de söz konusu değil. Sadece şartlar itibarıyla kendi likiditelerine baktıklarında o işlemleri karlı görüyorlar ve yapıyorlar."
Karahan, enflasyon odaklı hareket ettiklerini, burada da faizi belli bir seviyede tutmaları gerektiğini vurgulayarak, bu durumun yansıması olarak da hazinenin faiz giderlerinin artabildiğini, bunun birçok ülkede de örneklerinin yaşandığını ifade etti.
"Teknoloji yoğun sektörlerin istihdamı artıyor"
Reel kurun, ihracat ve sanayi istihdamı üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını, esas belirleyici unsurun yurt dışı talep olduğunu dile getiren Karahan, ihracatın yarısına yakınının da "avro" cinsinden gerçekleştiğini söyledi.
Karahan, son bir yılda üretici fiyatlarının sanayide yüzde 25, avronun ise yüzde 28 arttığını anımsatarak, üretici fiyatlarında rekabetçilik kaybının söz konusu olmadığını, burada yaşanan zorluğun temel sebebinin dış talepte yaşanan zayıflık olduğunu belirtti.
Türkiye sanayisinde yüksek katma değere kayan dönüşümün söz konusu olduğunu, bunu da olumlu değerlendirdiklerini bildiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Teknoloji yoğun sektörlerde istihdamının arttığını görüyoruz. Bu da orta vadede ekonomimizin kırılganlığını azaltan unsur olacak. Öte yandan yaptığımız analizlere göre, konkordato talep eden firmaların ve bu firmalarla ticari ilişkisi olanların ekonomik payları oldukça sınırlı. Biz sadece konkordato ilan eden şirketlerin büyüklüklerine bakmıyoruz. Onların ticaret yaptığı şirketleri de dahil edip baktığımızda yine görünüm çok değişmiyor. Bunların ciroda, ihracatta ve istihdamdaki payları nispeten sınırlı."
Karahan, kendilerinin asgari ücretle ilgili de herhangi bir yönlendirmelerinin olmadığını belirterek, ayrıca bu konuda karar verici veya tavsiye veren bir kurum olmadıklarının da altını çizdi.
Eylülde politika faizinde 2,5 puanlık indirim yaptıklarını hatırlatan Karahan, "Haziran başına göre baktığımızda ortalama fonlama maliyeti 8,5 puan geriledi. Ticari kredi faizleri de haziran-eylül aralığında 11,3 puan azaldı. Ancak mevcut enflasyon ortamında talep ve beklenti yönetimi için para politikasındaki sıkılığın epey bir süre korunması gerekecek." diye konuştu.
"Fiyat istikrarını sağlayana kadar sıkı para politikasını koruyacağız"
Hanehalkının 12 ay sonrası için yıllık enflasyon beklentisinin yüzde 53, reel sektörün de yaklaşık yüzde 37 olduğuna işaret eden Karahan, uygulanan sıkılaşmayla beklentilerdeki düşüşün genele yayılan şekilde devam ettiğini ifade etti.
Karahan, vatandaşın enflasyon algısını daha çok belirleyen ürünlerin temelde gıda kalemleri olduğunu belirterek, "Taze meyve ve sebze. Bu ürünler özellikle sık sık yapılan harcamalar. Bir de kira. Bu iki kalemde manşet enflasyonun üstünde seyrettiği için hane halkının enflasyon algısı biraz daha yüksek. Bu sadece bizim ülkemize özgü bir unsur değil. Birçok ülkede baktığımızda, hane halkı beklentilerinin gerçekleşen enflasyonun birkaç katı üstünde olabildiğini görüyoruz." dedi.
Temel hedefleri olan fiyat istikrarını sağlayana kadar sıkı para politikasını koruyacaklarının altını çizen Karahan, enflasyonun bu şekilde düşeceğini söyledi.
"Döviz dönüşüm desteğinde gelişmeler dikkate alınacak"
Karahan, döviz dönüşüm desteğine ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Burada ihracatçıların kur kaynaklı maliyetlerinin düşürülmesi ve aynı zamanda bankamızın, döviz rezervlerinin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Bu kapsamda önceden yüzde 2'lik desteğimiz söz konusuydu. Küresel ticarete ilişkin belirsizlikler arttığı dönemde bunu 31 Ekim'e kadar yüzde 3 olacak şekilde yükselttik. Bu uygulamanın uzatılıp uzatılmayacağı, önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmeler ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki etkiler de dikkate alınarak değerlendirilecek."
"Para politikası kararlarımızı alırken verilere, enflasyon hedeflerimize bakıyoruz"
Karahan, bütçe açığının bir önceki yıla göre düşeceğini tahmin ettiklerini ifade ederek, "Bu da özellikle deprem harcamalarının azalmasıyla enflasyondaki düşüş sürecine katkı verecek." dedi.
Ekonomik açıdan etkili olabilecek tüm yurt içi ve yurt dışı gelişmeleri takip ettiklerine işaret eden Karahan, "Para politikası kararlarımızı alırken verilere, enflasyon hedeflerimize bakıyoruz. Gerçekleşen verilere göre enflasyonu ara hedeflerimize tutarlı olacak seviyede düşürmek için gereken para politikası kararlarını alıyoruz." ifadelerini kullandı.