AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için gayret sarf edeceğiz
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, "Gündelik hayatımızın içerisinde her türlü mücadelemizi vereceğiz ama genç ve mutlu bir şekilde güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için gayret sarf edeceğiz." dedi.

Trabzon
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Bize sıradan bir ülkenin evlatları gibi böyle gündelik olaylar içerisine hapsolmak yakışmaz. Gündelik hayatımızın içerisinde her türlü mücadelemizi vereceğiz ama genç ve mutlu bir şekilde güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için gayret sarf edeceğiz." dedi.
Kurtulmuş, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Kariyer Kulübü tarafından KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi'nde organize edilen "Türkiye'yi Yarınlara Taşımak" konulu söyleşinin açılış bölümünde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığını belirterek, gerçekten evrensel ölçekte dünyaya yön vermiş büyük medeniyetlerin geçtiği hem İslam öncesi hem İslam sonrasındaki dönemlerde dünyanın tabiri caizse merkezi olmuş bir coğrafyada yaşadıklarını söyledi.
Selçuklunun ve Osmanlının torunları olarak da çok büyük birikime ve evrensel bakış açısına sahip olduklarını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Her milletin kendi kodları olur. Bizim milletimizin kodlarından birisi de budur, asla küçük düşünmeyiz, büyük düşünmeyi kendimize hedef almak, geniş ufuklu bir şekilde meseleleri müzakere etmek ve bu anlamda elimizdeki imkanları, fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizin çok güçlü olmasını temin etmek... Bu anlamda sanki her birimizin de bire bir vazifelerinden birisi olarak bunu görüyoruz. Onun için Türkiye'yi yarınlara taşımak sorumluluğunda olan genç bir kadronun, Türkiye'nin geleceği için büyük bir ümit olduğunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin en büyük gücü aslında ne ekonomisidir, ne sahip olduğu altyapısıdır, bunlar eyvallah gücümüzdür ama en büyük gücümüz ve Türkiye'nin en büyük yatırımı da gençlerdir ve gençlere yapılan yatırımlardır. Dolayısıyla siz genç kardeşlerimin çok iyi bir şekilde yetişmesi, çok donanımlı şekilde hayata hazır hale gelmesi ve büyük ufuklar, büyük hedefler sahibi olarak da hayatını geliştirerek yoluna devam etmesini öncelediğimizi ifade etmek isterim."
Kurtulmuş, gençlerin önünde fikri anlamda iki büyük hedef bulunduğunu vurgulayarak, bunlardan birisinin ekonomi, sosyoloji, siyaset, küresel rekabet gücü, savunma sanayisi, kültür ve sanat gibi her alanda güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak olduğunu anlattı.
Bunun için mücadele edeceklerini ve bu hedeften asla vazgeçmeyeceklerini dile getiren Kurtulmuş, "Bize sıradan bir ülkenin evlatları gibi böyle gündelik olaylar içerisine hapsolmak yakışmaz. Gündelik hayatımızın içerisinde her türlü mücadelemizi vereceğiz ama genç ve mutlu bir şekilde güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için gayret sarf edeceğiz. Bu, bizim aslında 84 milyon vatandaşımıza karşı bir sorumluluğumuzdur. İkinci hedefimiz ise dünyada yeni, hakkaniyetli, adil bir küresel sistemin kurulması için gayret sarf etmek ve mücadele etmek." şeklinde konuştu.
"Dünya, bugün fevkalade büyük haksızlıkların içerisinden geçiyor"
Kurtulmuş, "Dünya beşten büyüktür" sözünün tesadüfen söylenmediğinin altını çizdi.
"Sadece dikkat çekmek için ortaya konulmuş olan bir hedef ve bütün dünya milletleri için, özellikle mazlum milletler için kendilerine böyle bir çıkış yolu bulabilecekleri bir sestir." diyen Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"Dünya, bugün fevkalade büyük haksızlıkların içerisinden geçiyor. Olağanüstü yüksek bir düzeyde küresel gelir dağılımı adaletsizliği var. Dünyanın hemen hemen her yerinde, her bölgesinde savaşlar, iç çatışmalar, vesaire ortaya çıkıyor, aynı şekilde dünyada silah endüstrisi milyarlarca insanın yoksulluğu ve sefaleti üzerinde bir büyük imparatorluk kuruyor. Görüyorsunuz, bütün bunların sonucu olarak özellikle doğudan batıya doğru giden büyük bir göç dalgası oluşuyor ve Avrupa, üç tane göçmen kendi kapısına dayandığı zaman ayakları titriyor, Ege'de Yunanistan insanlıktan sınıfta kalıyor, Avrupa'nın birçok ülkesinde de aynı şekilde. Dolayısıyla insanlığın huzur içerisinde yaşamayacağı bir dünya sistemiyle karşı karşıyayız. Dünyada yeni bir küresel siyasal sisteme ihtiyaç var yani dünya beşten büyüktür."
Kurtulmuş, Afrika'da iki ülkenin devlet başkanının gazetelere yansıyan basın toplantısına ilişkin şunları kaydetti:
"Afrika'da iki ülkenin devlet başkanı bir araya gelmişler ve basın toplantısında diyorlar ki 'Afrika'da bu kadar milyar insan yaşıyor, dünya sisteminde Afrika'yı temsil eden bir tek ülke bile yok.' Böyle büyük bir adaletsizlik, böyle büyük bir haksızlık asla kabul edilebilir bir şey değildir. İkincisi, dünya nüfusunun yüzde 0,7'si, dünyadaki bütün kaynakların yüzde 70'ine sahip, böyle bir haksızlık ekonomik olarak da çekilemez. Dolayısıyla ekonomide de küresel adaletli bir ekonomik sistemin kurulması lazım. Bunun için de öncülere ihtiyaç var. Öncüler bu salonun içerisindedir, öncüler Türkiye'nin evlatlarıdır, Türkiye'nin gençleridir. Türkiye'yi yarınlara taşıyarak inşallah dünyada da adil, hakkaniyetli bir sistemin kurulması için mücadele edeceksiniz."
"MGK, artık Türkiye'de bir vesayet kurumu olmaktan çıkartıldı"
Kurtulmuş, öğrencilerin siyasi ve aile hayatına ilişkin sorularını yanıtladı, gençlerin hayatlarına yön verirken yapabileceklerine ilişkin çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde yaşanan bazı olayları da katılımcılarla paylaşan Kurtulmuş, 1980 öncesi dönemde Türkiye'de gençlerin "sağcılar" ve "solcular" diye kamplara bölündüğüne işaret ederek, "Maalesef gençler sadece kavga eden, sadece karşısındakini yok etmeye çalışan ve gençlerin üzerinden verilen bu mücadele ile Türkiye'nin ileriye doğru gitmesinin önü kesilen bir ülke olması hedeflenmişti." dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'nin önünün daha sonra 12 Eylül darbesi ile bu sefer başka birtakım vesait odakları vasıtasıyla kesilmeye gayret edildiğini anlatarak, bu dönemin ardından en zorlu süreçlerden birisinin de 28 Şubat süreci olduğunu ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın o dönemde yaşadıklarını paylaştı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı'nda Anayasa kitapçığını Başbakan Bülent Ecevit'in yüzüne doğru fırlattığı olayı ve ardından yaşananları da katılımcılara aktaran Kurtulmuş, MGK'nın artık Türkiye'de bir vesayet kurumu olmaktan çıkartıldığını, bugünkü noktaya çok kolay gelinmediğini, artık herkesin kendi işini yaptığını, Türkiye'nin demokratik standartları yüksek bir ülke olduğunu ifade etti.
"Kuşak meselesi çok yanlış tartışıldı Türkiye'de ve böyle bir siyasi tartışma haline döndü"
Kurtulmuş, "Bu aralar çok moda olan bir kuşak ismi var, gençlerin bu isimden rahatsız olduğu da aşikar. Bu dönemin kuşağına siz farklı bir isim takacak olsanız ne isim takardınız?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"Kuşak meselesi çok yanlış tartışıldı Türkiye'de ve böyle bir siyasi tartışma haline döndü. Üniversite olduğu için siyaset yapmayacağım ama özellikle ana muhalefet partisinin birkaç sene önce olan yürüyüşü ile birlikte 'hak', 'adalet', 'hukuk' falan dendi ve eş zamanlı olarak bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Gençler iktidar partisinden, AK Parti'den uzaklaştırılıyor ve birden bu tartışmalarla iki algıyla birlikte eş zamanlı olarak bir 'Z kuşağı' tartışması geldi."
Her insanın kendi yaşadığı çağın özgün olduğunu ve herkes için yaşadığı dönemin biricik olduğunu belirten Kurtulmuş, insanları "Y" ya da "Z" kuşağı gibi adlandırmanın kalıplaştırma şekli olduğunu, kuşaklar üzerinden tanımlamanın doğru olmadığı kanaatini taşıdığını söyledi.
Kurtulmuş, illa bugünkü genç kuşaklara isim konulmak isteniyorsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi "TEKNOFEST" kuşağı denilebileceğini dile getirerek, "Bence her neslin şartları farklı ama bu milletin çocuklarının bütün nesillerinin hedefi ortak olmak durumundadır. Onun için nesilleri böyle isimler üzerinden bölüşüp kesintiye uğratmak yerine aynı süreklilik içerisinde yeniden güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için mücadele etmek bütün nesillerin ortak vazifesidir." diye konuştu.
Bugünün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olduğunun anımsatılması üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizim için her gün insan hakkıdır ve her bir insan Allah'ın yaradılışta şerefli bir kuludur ve bütün insanlar da yaradılıştan gelen eşit haklara sahiptir. Sadece 10 Aralık'ı değil, 10 Aralık'ı vesile kabul ederek bütün insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için bir farkındalık yaratılmasının, oluşturulmasının da faydalı olduğu kanaatindeyiz. Şu anda dünyanın birçok yerinde temel insan haklarının ihlal edildiği çok sayıda yer var, burayla ilgili konular gündeme gelsin ve mesela bunları bir dedikodu olarak gündeme getirmek değil, bunlar çözülsün ve insanlar daha yaşanabilir, daha özgür, daha saygın bir şekilde yer aldıkları bir dünyanın ferdi olarak yaşasınlar diye insan hakları alanındaki gelişmelere fevkalade ciddi dikkat etmemiz lazım."
Gençlerin en büyük sorunlarından işsizliğin çözümü noktasında neler yaptıklarının sorulması üzerine Kurtulmuş, "İşsizlik meselesi bugün açıklanan yeni rakam yüzde 11. Tabii ki Türkiye'nin en temel meselelerinden birisi. Güçlü, büyük Türkiye hedefi içerisindeyseniz yatırımın, istihdamın çoğaltılması, Türkiye'nin rekabet edebileceği imkanların ortaya konulması lazım. Allah'a çok şükür, geçmişle kıyaslandığında Türkiye'de çok sayısız yatırımlar oluyor. Sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın her hafta yaptığı birkaç tane yurt içi ziyaretlere bakın, her gittiği yerde onlarca fabrika açılıyor, bazı yerlerde organize sanayi bölgeleri açılıyor, vesaire. Türkiye'nin esas meselesi yatırımının güçlü bir hale gelmesidir ki çok şükür, kapasite kullanım oranlarımız artıyor, yatırımlar yapılıyor." şeklinde konuştu.
"Bizim amacımız Türkiye'de daha çok üretim ve üretimlerimizin de yurt dışında satılarak Türkiye'nin cari açığının yani döviz açığının kapatıldığı bir sisteme doğru evrilmek, 2013'ten bu yana adım adım buraya doğru geliyoruz." diyen Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Fakat bununla karşılaşırken birden hiçbir ekonomik gerekçesi yokken, hiçbir rasyonel gerekçesi yokken kurlarda birden füze gibi yukarıya çıkış oldu. Hiçbir iktisatçı kalkıp da 'Bu, şu sebepten dolayı olmuştur.' diyemiyor. Dolayısıyla dövizin yukarıya çıkmış olması tabii ki Türkiye'de halkın alım gücünü etkiliyor çünkü bazı mallar üzerinde dövizin etkisi olduğu için, başta enerjide dövizin etkisi olduğu için. Örnek olsun diye söylüyorum, zaten pandemi sırasında doğal gazda dünyada yüzde 359 dolar bazında artış olmuş, akaryakıt ürünlerinde ise yüzde 30-35 dolar bazında artış olmuş. Buna rağmen biz vatandaşımıza bunların aksettirilmemesi için mesela doğal gaz maliyetinin 4'te 1 fiyatına tüketiciye veriliyor, üstünü devlet karşılıyor. Ezcümle şunu söylemek istiyorum, bunlar gelir geçer, rahat olun, öyle bir telaşın içine girmeyin. Allah'ın izniyle Türkiye, bu türbülanstan, bu haksız yere ortaya konulan dövizdeki oynaklıktan ve bunun sonucu olarak piyasada faaliyet gösteren bazı fırsatçıların, bunu fırsat bilerek aşırı kar iştahından dolayı ortaya çıkan bu tablodan en kısa sürede kurtulacaktır. Nasıl kurtulacak, ne olacak, bütün bunların hesapları yapılıyor, sürekli bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor."
Kurtulmuş, istihdamı artırmak, ara eleman eksiğini gidermek için programların yapıldığını belirterek, daha çok üretim yapacaklarını çünkü daha çok üretimin istihdam anlamına geldiğini, yatırım yapılabilmesi için maliyetlerin düşürülmesi noktasında da gayretle mücadele ettiklerini söyledi.
"Bu yıl itibarıyla inşallah yüzde 10 kalkınmayı sağlayacak bir ülkeyiz"
Kurtulmuş, "2023'te biz gençleri neler bekliyor?" şeklindeki soru üzerine de Türkiye'de geçmiş yıllarda yaşanan ekonomik güçlüklerden bazı örnekler verdi.
"Türkiye'nin gerçekten çok kötü zamanlardan geçtiği süreçleri biliyoruz ama hep bu milletin temel şeyi, hep ümitvar olmasıdır." ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları dile getirdi:
"Ve çok şükür bugün geldiğimiz noktada Türkiye, işte bakın İHA'larınızla, SİHA'larınızla dünyanın en önemli ülkelerinden birisi. Türkiye, pandemi sırasında ekonomik kalkınma bakamından Birleşik Krallık'ın arkasından dünya ikincisi. Bu yıl itibarıyla inşallah yüzde 10 kalkınmayı sağlayacak bir ülkeyiz. Kalkınma ne demek? Sadece rakamlarla oluşan bir şey değil. Üretiyorsunuz, satıyorsunuz, fabrika oluyor, alışveriş oluyor, ihracat oluyor, vesaire, vesaire. Türkiye, yukarıya doğru çıkıyor, hızla yukarıya doğru çıkıyor. Tamamen eksiksiz, kusursuz mu? Hayır, değil, eksiklerimiz, kusurlarımız tabii ki olacak ama doğru bir yöneliş içerisinde gidiyoruz."
Kurtulmuş, 1960-1970'li yıllarda Türkiye'nin teknolojik hamlelerinin önünün kesildiğine işaret ederek, "Türkiye'nin teknoloji tarihi aynı zamanda da Türkiye'nin ihanet tarihidir bir tarafıyla." dedi.
Türkiye'nin bu süreçte yaşadığı sorunları örneklerle anlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin bugün teknoloji ve birçok alanda çok üst noktaya geldiğini söyledi.
Eski Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktar'ı rahmetle anan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Allah rahmet eylesin, Özdemir Bayraktar, nur içinde yatsın. Ben kendisinden çok dinledim, kendisi bu dönemde dahi karşı karşıya kaldığı şu İHA'ları, SİHA'ları yaparken o zarif ihanetleri bir anlatsa Türkiye'nin niçin önünün kesilmeye çalışıldığını daha iyi anlarız. Bu dışarıdaki Türkiye'yi bir müstemleke ülkesi gibi görenler, Türkiye'nin hiçbir stratejik adım atmasını istemezler. Fabrikaları olsun istemezler, uçakları olsun istemezler, motorlarını yapsın istemezler, arabaları olsun istemezler. Türkiye'nin yerli arabasını şimdi konuşuyoruz, 30 sene evvel bizim bunu yapmamız lazımdı. Hızlı trenlerimizi 20-30 sene evvel yapmamız lazımdı ama bir vesile ile Türkiye'nin her çıkışına, her gelişmesine çelme takanlar içerideki ve dışarıdaki işbirlikçileri Türkiye'nin gelişmesini engelledi."
Türkiye'nin sıradan bir ülke olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Bir başka ülke Akdeniz'de doğal gaz aradığı zaman kimsenin kılı kıpırdamaz ama Türkiye, Akdeniz'de doğal gaz aradığı zaman, orada doğal gaz bulmasının ne manaya geldiğini herkes bilir. Onun için Yunan'ı hareketlendirirler, onun için bilmem kimi hareketlendirirler ki Türkiye'ye çelme taksınlar. Herkes arar orada ama Türkiye orada arayıp bulduğu zaman çünkü Türkiye'nin ekonomik zenginliği demek, Türkiye'nin tam bağımsızlığı demektir. Türkiye, tam bağımsız ülke haline geldiği zaman... Bütün dünyaya nizam verebilecek bir birikime sahiptir, bir geçmişe sahiptir. Onun için küçük olaylarla Türkiye'yi meşgul ederler." ifadelerini kullandı.
"Bu sefer güçleri yetmeyecek"
Kurtulmuş, Türkiye'de 2013 yılından itibaren MİT krizi ve Gezi olaylarının yaşandığını, ekonominin üzerinde oyunlar oynandığını, bunlarda başarılı olamayanların 15 Temmuz'da darbe teşebbüsünde bulunduklarını söyledi.
"Eğer 1,5 saatte o olaylar Allah'ın izniyle ve milletin cesaretiyle tam tersine dönmemiş olsaydı bugün zaten bu salonda yoktum." diyen Kurtulmuş, şunları dile getirdi.
"Bütün bunları, büyük resmi yerine oturtturmak lazım. Büyük resmi yerine oturttuğunuz zaman, puzzle'ın parçalarını tamamladığınızda oyun şudur, yeniden büyük güçlü Türkiye'yi istemiyorlar ve bunun kurulması için ortaya konulan her türlü fikri sadece bugün değil, geçmiş dönemlerde de hep elemeye çalıştılar. Nuri Demirağ'ı, Nuri Killigil'i, vesaireyi hep, Devrim arabalarını bunun için önlediler. Bu sefer güçleri yetmeyecek. Allah'ın izniyle bu millet kararını vermiştir, bu millet bir daha onun, bunun 'Şurada otur, şu salonda bekle.' dediği terbiye salonlarında beklemeyecek ve Allah'ın izniyle bu büyük kalkınma hamlesini başarıyla yerine getirecek ve sonuç alacaktır."
Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesinde Başbakanlık binasında yaşadıklarını da anlatarak, "Allah bir daha öyle bir gün yaşatmasın. En acısı da siz Başbakanlıkta görev yapıyorsunuz ve üstünüzden Türk Silahlı Kuvvetlerine ait helikopterler ve uçaklar size karşı kasıtla geçiyor. Bu, gerçekten ağır bir şey, insanın içi kaldırmıyor. Milletin paralarıyla alınmış uçakların, helikopterlerin, tankların kapıya gelerek, milletin kurumu olan, milletin seçtiği insanların görev yaptığı Başbakanlığa karşı böyle bir şey yapması kabul edilebilir bir durum değildir. Allah bir daha bu ülkeye böyle bir şey göstermesin." diye konuştu.
Darbe teşebbüsü gecesinde özellikle 23.00-01.30 saatlerinin zor saatler olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Akıncılar Üssü'ndeki vatandaşların çalıları, samanları yakarak uçakların uçmasını önleme fikrinin de Başbakanlıkta çıktığını, bu sayede iyi sonuç alındığını söyledi.
"Makul ve meşru muhalefeti Türkiye için çok değerli bulurum"
Kurtulmuş, "TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarını gerçekçi buluyor musunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"TÜİK'le ilgili tartışmaya girmek istemiyorum. Dünyanın bütün modern devletlerinde devletin işlem yaptığı rakamları üreten bir kurum vardır. Efendim, enflasyon oranını nasıl belirleyeceğiz? Bunu bir değil, beş tane, on tane kurum yapmaya başlarsa o ülke yönetilemez bir hale gelir, aynı şekilde diğer istatistikler de. Adı üstünde Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye'nin istatistik bilgilerini Cumhuriyet tarihi boyunca toparlayan bir kurumdur, bunları değerlendirir. Kendi elinde başka birtakım bilgiler olanlar bunları kamuoyuyla paylaşabilir, hiçbir şey yok ama sonuçta resmi işlem yapmanız için elinizde resmi bir kurumun verisi olması lazım, Türkiye İstatistik Kurumu da bu kurumdur. Bunun üzerinden bir algı oluşturmaya çalışmak, 'Efendim, kusura bakmayın, Türkiye İstatistik Kurumuna güvenmeyeceğiz.' Kurumlara güvensizlik aslında siyasetçilerin hiç yapmaması gereken bir şeydir.
Merkez Bankasına güvenmeyeceksin, Türkiye İstatistik Kurumuna güvenmeyeceksin, Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenmeyeceksin, Türkiye'nin filanca bakanlığına güvenmeyeceksin. Filanca bakanlığına güvenmeyeceksin de filanca masada oturup içki içerken fikir söyleyen adamlara mı güveneceksin?"
Muhalefetin makul ve meşru eleştirisine sonuna kadar açık olduklarını belirten Kurtulmuş, kim iktidarsa olursa olsun devlet yönetiminin kurumlar üzerinden ve ciddiyetle olması gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, bunun tersi durumunda devletin yönetilemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye için en büyük felaket budur. Muhalefet yapmak başka bir şeydir. Makul ve meşru muhalefeti Türkiye için çok değerli bulurum. Keşke ellerinde projeleri olan, 'Siz şunu yanlış yapıyorsunuz ama doğrusu budur.' diyen, 'Türkiye'ye 2023-2053, vesaire bizim hedeflerimiz de şunlardır.' diye ortaya çıkan, makul ve meşru talepleri kitleselleştirmek için mücadele eden ve bunun üzerinden hükümete bir şekilde ayar vermeye çalışan muhalefet olsun, vallahi bundan gurur duyarız ama her şeye 'istemezük' diyen, her söylenen sözü 'yalan, yanlış' olarak tarif eden, her yapılan, atılan adımı, 'Bunun arkasında mutlaka başka bir iş vardır.' diye söyleyen ve yeri geldiği zaman da yalan yanlış bilgileri art arda sıralamaktan hiç hicap etmeyen bir muhalefet anlayışını kabul edemeyiz."
Kurtulmuş, "Ben çok kısa bir süre içerisinde bu kurlar üzerinden oluşan türbülanstan Türkiye'nin çıkacağına inanıyorum, biliyorum inşallah öyle olacak ama herkesin de doğru, yapıcı, yol gösterici, bir muhalefet anlayışı ile hareket etmesi lazım." ifadesini kullanarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kurumların itibarı ortadan kalkarsa... Sel bir köprüyü yıkarsa yaparsınız, bir daha yıkar, bir daha yaparsınız ama toplumsal güven ve hele devlet kurumlarına olan güveni yıkarsanız bu, sadece marjinal grupların ekmeğine yağ sürmek olur. Devlet kurumları yanlış yapmaz mı? Yapar, eksik olmaz mı? Olur. Hatalı devlet memuru olmaz mı? Olur. Onları da alır, düzeltir, yolunuza devam edersiniz ama 'Bu kurumun şu sunu beğenmedim, yık o kurumu.' Geriye ne kalır? Devlet böyle bir şey değil, devlet yönetimi böyle bir şey değildir. Biz bu anlamda devlet kurumlarının yıkılmasının, bu tabii çok aşırı bir söz olacak söylediğim, ne manaya geldiğini Irak'ın işgalinden sonra gördük. Bizim Türkçenin güzel bir lafı var 'Ya devlet başa ya kuzgun leşe.' Devlet, kutsal bir varlık değildir, vatandaşların görevlendirdiği, demokrasilerde helal oylarıyla iktidara getirdiklerinin millet adına yönettiği, göz kulak olduğu, millete hizmet eden bir kurumdur ama devletin kurumları, bilmem nesi, bunlar yıkıldığı zaman neyin ne olduğu belli değil. Onun için buna dikkat etmek lazım."
Gençlerin işsizlik meselesini bildiklerini, enflasyonun ne kadar büyük bir problem olduğunu gördüklerini belirten Kurtulmuş, "Bu problemin aşılması için bugünlerde inşallah hem asgari ücret hem devlet memuru maaşlarında düzenlemelerin yapılacağı çok sıkı bir çalışma içerisindeyiz, devletin bütün imkanlarını, maksimum gücümüzü kullanarak burada hem çalışanlarımıza, işçilerimize hem de memurlarımıza ve emeklilere en iyi, en azından enflasyona ezdirmeyecek bir sonucu Allah'ın izniyle ortaya çıkaracağız." dedi.
Kurtulmuş, merkezin fuaye alanında bulunan "2023'e Not Bırakın" panosuna, "Tüm hocalarımıza ve öğrencilerimize güçlü-büyük Türkiye yolunda başarılar dilerim." ifadesini yazdığı notu yapıştırdı.
Hediye takdimi ve özçekimin ardından sona eren söyleşiye Vali İsmail Ustaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, KTÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Halil İbrahim Okumuş, AK Parti İl Başkanı Sezgin Mumcu, diğer ilgililer ve öğrenciler katıldı.
Öte yandan Kurtulmuş, programları kapsamında Vali Ustaoğlu'na makamında ziyarette bulundu, Ayasofya Camisi'nin bahçesinde vatandaşlarla sohbet etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.