ROKETSAN Genel Müdürü İkinci: Savunma sanayisinde dışa bağımlılık yüzde 20'ye düştü
SAHA İstanbul Başkan Yardımcısı ve ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, savunma sanayisinde yüzde 80 seviyelerindeki dışa bağımlılığın pek çok alanda yüzde 20’lere kadar gerilediğini bildirdi.
İstanbul
İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve SAHA İstanbul tarafından Türkiye savunma sanayisinin milli ve yerli yapısına katkı sunmak amacıyla 7'ncisi düzenlenen "Savunma Sanayii Buluşmaları" İstanbul'da sektörü bir araya getirdi.
"Tedarik Zinciri ve Sürdürülebilirlik" konularını ele alan bu yılki zirvenin açılışı Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii (SSB) Başkanı Haluk Görgün, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Musa Heybet, İstanbul Valisi Davut Gül, SAHA İstanbul Başkan Yardımcısı ve ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve sektör temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Zirvenin açılışında konuşan ROKETSAN Genel Müdürü İkinci, teknolojinin artık yalnızca bir rekabet unsuru değil, doğrudan güvenliğin, bağımsızlığın ve caydırıcılığın temel belirleyicisi haline geldiğini söyledi.
Savunma sanayisinde dışa bağımlılık yüzde 20'ye düştü
İkinci, savunma sanayisinde yüzde 80 seviyelerindeki dışa bağımlılığın pek çok alanda yüzde 20’lere kadar gerilediğini belirterek, "10 yıl önce 27 üye ile başlayan yolculuğumuza bugün için 49 şehirden, 52 farklı alanda faaliyet gösteren, büyük bir çoğunluğu KOBİ statüsündeki 1300’den fazla firma, 30 üniversite ve işbirliği içinde olduğumuz çok sayıda önemli kurum/kuruluş ile devam ediyoruz. Böylelikle sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda Avrupa Havacılık ve Uzay Kümeleri Birliğinin (EACP) de en büyük sanayi kümelenmesi olarak önemli bir ekosistem oluşturuyoruz." diye konuştu.
SAHA İstanbul’un yalnızca bir kümelenme değil, aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji üretme iradesinin kurumsal karşılığı olduğunu vurgulayan İkinci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"KOBİ’leri, tedarikçileri ve ana yüklenicileri aynı hedef doğrultusunda buluşturan, firmaları savunma sanayisinin yüksek standartlarına taşıyan, milli üretimi ileri teknolojiye dönüştüren güçlü bir yapıdır. Bugün KOBİ’lerimizin kritik projelerde etkin rol almasının arkasında bu anlayış vardır. SAHA İstanbul savunma sektörünün yanı sıra havacılık endüstrisi alanında da Türkiye’de ihtiyaç duyulan konular üzerinde çalışıyor ve süreçlerin yerlileştirilmesi konusunda öncülük ediyor. Bu çerçevede SAHA İstanbul bünyesinde oluşturduğumuz Milli Havacılık Endüstrisi Kümelenmesi (SAHA MİHENK) ile havacılık endüstrisinde kalite standartlarını düzenleyen Uluslararası Havacılık Kalite Grubunun (IAQG) yetkili bir organı olarak Türkiye’de havacılık endüstrisine faaliyet gösteren firmalarımız için sertifikasyon süreçlerinin yerli imkanlar ve daha uygun koşullar ile yürütülmesini sağlıyor, ülkemizdeki havacılık sanayisinin gelişmesi ve küresel tedarik ekosistemine eklemlenmesi için çalışıyoruz."
Murat İkinci, SAHA İstanbul olarak bir yandan havacılık endüstrisi alanındaki çalışmaları sürdürürken, diğer yandan da bu alandaki çalışmaları uzaya taşımak istediklerini söyledi. İkinci, "Türkiye'deki uzay endüstrisi ekosistemini geliştirmek ve Türkiye’nin Milli Uzay Programı'nda ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştirmek için de SAHA İstanbul bünyesinde oluşturduğumuz Milli Uzay Endüstrisi Komitesi (SAHA MUEK) ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Böylelikle uzay sanayisine çalışan veya çalışma potansiyeli bulunan firmalar ile Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve TÜBİTAK gibi kamu kurumlarını bir araya getirerek savunma sanayisinde yazdığımız başarı hikayesinin bir benzerini de burada yazmak, dünyadaki uzay bilimi ve endüstrisinin kalbi konumundaki Uluslararası Uzay Federasyonu'nun önemli üyelerinden biri olarak giderek genişleyen küresel uzay sanayisi ekosisteminde Türk firmalarının da yer alması için tüm paydaşlarımız ile birlikte çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
İkinci, 2026 yılında düzenlenecek ve uzay alanında dünyanın en prestijli organizasyonları arasında kabul edilen Uluslararası Uzay Kongresi’nin (IAC 2026) Türkiye’de gerçekleştirilecek olmasının da büyük bir gurur kaynağı olduğunu dile getirdi.
SAHA İstanbul olarak sektörün gelişimi için insan kaynağına da önem verdiklerini belirten İkinci, MBA Yönetici Geliştirme Programı ve sektörel eğitimlerle savunma ve havacılık sanayisindeki firmaların insan kaynağını güçlendirdiklerini kaydetti.
"SAHA EXPO 2024’te 6 milyar 189 milyon dolar değerinde ticari işbirliği sağlandı"
İkinci, SAHA EXPO 2024’te rekor düzeyde anlaşmalar imzalanarak toplamda 6 milyar 189 milyon dolar değerinde ticari işbirliği sağlandığını anımsatarak, "Bu anlaşmaların 4 milyar 332 milyon doları doğrudan ihracat olarak kayda geçti, bu da Türkiye’nin savunma sanayisinde küresel pazarda yükselen bir güç̧ olduğunu tekrar gözler önüne serdi." dedi.
Önümüzdeki yıl, fuarı çok daha ileri bir seviyeye taşıyarak SAHA 2026 Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nı 5–9 Mayıs 2026 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşeceğini belirten İkinci, "Yerli ve yabancı 1500’ün üzerinde firmayı ağırlamaya hazırlandığımız bu büyük organizasyon, sadece bir fuar değil, Türkiye’nin teknoloji vizyonunu küresel ölçekte ortaya koyan stratejik bir platform olacak." diye konuştu.
Bahçıvan: 2026'da bu rahatlamaların her geçen çeyrekte daha da artacağını düşünüyorum
Açılış konuşmalarının ardından Bahçıvan ve İkinci, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bahçıvan, bir gazetecinin, 2025'te sanayi sektöründe savunma sanayi şirketlerinin ağırlığının daha fazla görüldüğünü belirterek, bu büyümenin 2026'da devam edip etmeyeceğini sorması üzerine, savunma sanayisinin geçen seneki performansının gelecek yıllarda bugün tohumları atılmış olan projelerin meyvelerinin katlanarak alınabileceği bir dönemin arifesinde olunduğunu gösterdiğini söyledi.
Bahçıvan, "O nedenle ben sanayinin büyümesinde, ihracatın büyümesinde savunma sanayinin muhtelif sektörlerindeki muhtelif firmalarımızın yapmış olduğu bu uzun vadeli çalışmaların her geçen sene daha artarak ve rakamlarını da niteliğini de karını da katma değerini de büyüterek bizi güçlü rakamlarla buluşturacağını düşünüyorum. Onun için önümüzdeki yıllarda herhalde Türkiye sanayisi ve Türkiye ihracatı içinde savunma sanayinin payının giderek artacağını, büyümede de bunun katkısını göreceğimizi ve tabii bunu tabana yayarak farklı alt sektörlerle de birleşerek genişleteceğini görürsek sürpriz olmayacak." ifadesini kullandı.
Sanayi sektörünün bankalardan 2026 için kredi kısıtlamalarına yönelik beklentisinin sorulmasını üzerine Bahçıvan, "Krediler konusunda da tabii ki artık sektörel bazda ayrışmaların, sektörel bazdaki rahatlamaların giderek ihtiyaç haline geldiği bir döneme giriyoruz. Bu konuda Merkez Bankamız ile de sürekli temas içindeyiz. Enflasyonun düşmeye başlaması, faizlerdeki rahatlama beraberinde de sektör ayrışımı noktasında sektörlerimizin hak ettiği büyümeye paralel olarak o kredi oranlarının, kredi dağılım oranlarının da sektörlere dönük bakış açısında bir yumuşama getirecektir. 2026'da bu rahatlamaların her geçen çeyrekte daha da artacağını düşünüyorum." dedi.
Bahçıvan, sanayi sektöründe firmaların savunma sanayisine geçiş eğilimi olup olmadığına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Bugünkü kalabalık ve katılım da zaten sanayicilerimizin, farklı sektörlerdeki sanayicilerimizin kendilerinin savunma sanayine dönük bir değişime olan heyecanını ve girişimini gösteriyor zaten. Ben eminim ki katılımcıların içinde savunma sanayinde çalışanlar da var ama farklı boyutlu düşünüp de ellerindeki imkanları, kapasiteleri, fikirleri, tecrübeleri 'savunma sanayine acaba dönüştürebilir miyiz?' diye düşünenler de var. Sanayici her zaman dinamiktir, her zaman müteşebbistir, her zaman hayal kurar ve o düşüncelerini, hayallerini, birikimlerini de başka alanlara kaydırabilir. Ben o nedenle farklı sektörlerdeki birikimlerin önümüzdeki dönemde savunma sanayimizdeki yeni gelişmelerle birleşerek o konuda bir yeni kaynak oluşturabileceğini düşünüyorum. Bunun örnekleri de var ama gelecek yıllarda inşallah ana tedarikçi firmalarımız bu konuda güçlendikçe onlarla beraber alt sektörlerdeki, KOBİ'lerimizdeki gelişim de savunma sanayine dönük çalışmalarda hız kazanacak."
Asgari ücret beklentisine yönelik soru üzerine Bahçıvan, "Tahmin ediyorum ki burada inşallah gerçekler doğrultusunda en memnun edici karar çıkacaktır." dedi.
"Çelik Kubbe kapsamındaki unsurların üretimine hız vermiş durumdayız"
SAHA İstanbul Başkan Yardımcısı ve ROKETSAN Genel Müdürü İkinci de 2026'nın hava savunma sistemlerinin genel olarak savunma şirketlerinin adımlarını hızlandıracağı bir yıl olup olmayacağı sorusuna karşılık savunma sanayi olarak daha önceden de belirttikleri gibi hava savunma sistemlerinin kendileri için şu anda çok kıymetli sistemler olduğunu söyledi.
İkinci, dünya genelinde de hava savunma anlamında çok ciddi bir talep ve atılım olduğuna işaret ederek şöyle dedi:
"Bizim en büyük buradaki projemiz biliyorsunuz Çelik Kubbe. Çelik Kubbe kapsamındaki unsurların üretimine hız vermiş durumdayız. Bunları daha da fazla artıracağız ama aynı zamanda da bu unsurların sayısını artırdığımız gibi kabiliyetlerini de geliştireceğimiz, hızlı geliştireceğimiz bir sürecin içine giriyoruz. Bundan sonra önümüzdeki dönem içinde hem sayıca fazla hem de kabiliyet oranı ciddi şekilde artan bir Çelik Kubbe entegre hava savunma sisteminden bahsedebiliriz ama önümüzdeki yıl itibarıyla 3 alan özellikle ön plana çıkacak diye değerlendiriyoruz. Birincisi hava savunma sistemleri, ikincisi balistik ve seyir füzesi tarafı, uzun menzilli füze tarafı ve üçüncüsü de dron ve bunların üzerindeki hava-hava, hava-yer mühimmatları ve bunların entegrasyonları, kamikaze dronlarla beraber özellikle bu 3 alanın çok ciddi bir şekilde ön plana çıkacağını değerlendiriyoruz."
Bir gazetecinin, TAYFUN BLOK-4'ün testinin ne zaman yapılacağı ve testin Türkiye'den mi yoksa başka bir ülkeden mi gerçekleştirileceğine ilişkin sorusuna da İkinci, şu yanıtı verdi:
"TAYFUN'un tabii çok fazla testini yapıyoruz ama en son testi aslında envanter kabul testlerinden bir tanesiydi. Dolayısıyla hani TAYFUN zaten seri üretimde ve envanterde olan bir sistem, bunların sayılarını gittikçe artırıyoruz. TAYFUN BLOK-4 de bu serinin güçlü temsilcilerinden biri olarak inşallah çok kısa zaman içinde testini yapacak. O da hızlı bir şekilde envantere girecek diye bekliyoruz. Tabii balistik füze özellikle ülkemiz açısından çok kıymetli bir unsur, savunma sanayinin gerçekleştirmiş olduğu en önemli projelerden bir tanesi. Kara Kuvvetlerimizin, Silahlı Kuvvetlerimizin de vurucu gücünün en üst noktada olduğu sistemler. Dolayısıyla bunların sayılarının artırılması, kabiliyetlerinin artırılması için var gücümüzle gayret gösteriyoruz. İlk testleri Türkiye'de olacak ama sonra duruma göre bakacağız, nasıl bir test merkezi olacağına bakacağız."
"2026'da savunma alanında ihracatın 10 milyar doların üzerinde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz"
Murat İkinci, savunma alanında gelecek yılki ihracat hedefine ilişkin soruya karşılık, "Hedef vardır mutlaka ama şu anda bilmiyorum ama 10 milyar doların üzerinde gerçekleşeceğini söylemek herhalde doğru olur diye değerlendiriyorum. Devamlı bir artış içinde. Bu yıl yüzde 30'un üzerinde arttı, önümüzdeki yıl da benzer bir oranı sürdürmeyi istiyoruz açıkçası." dedi.
Savunma sanayisinin finansmanı konusundaki soruya cevap verirken de İkinci, bu konuda ciddi finansal argümanların üretildiğini söyledi.
İkinci, özellikle krediler konusunda, savunma sanayisine özel krediler konusunda çok fazla çalışma olduğunu belirterek, "Bunların bir kısmı hayata geçti ama bir kısmı da hayata geçecek çalışmalar var. Bunlarla ilgili SAHA olarak, İstanbul Sanayi Odası olarak da bizler sanayicimizin önünü açacak bu kredilerle ilgili potansiyeli artıracak çalışmalara destek vermeye gayret gösteriyoruz." diye konuştu.
Savunma sanayisinde yerlilik oranının hatırlatılması ve yüzde 100'e ulaşılması için gereken adımların sorulması üzerine de İkinci, şunları kaydetti:
"Yüzde 100 gibi bir hedef aslında dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Burada mümkün olduğunca kritik teknolojileri ülkemizde üretmek ve bu kritik teknolojilerde dışarıya bağımlılığı ortadan kaldırmak temel hedef. Onun için yüzde 80'in üzerinde bir yerli katkı gayet güzel bir nokta ama bunu yüzde 90'ın üzerine çekmeye ancak yerlileştirme faaliyetleriyle devam ediyoruz ama yüzde 100 yerli bir sanayiyi hedeflemekten ziyade sanayiyi büyütmek, üretimi artırmak ve burada kritik teknolojiler konusunda kesinlikle yurt dışındaki farklı ülkelere bağımlılığı ortadan kaldıracak olan adımları atmamız gerekiyor. Bunu da ancak işte teknoloji geliştirmeyle ve özellikle de AR-GE'ye yatırımla ve bizim kendi sanayicilerimize yatırımla gerçekleştireceğiz diye düşünüyoruz."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
