Suriyeliler savaşta yıkılan binaların enkazından tuğla üreterek evlerini yeniden inşa etmeye çalışıyor
Suriye'de yıllar süren iç savaşın yol açtığı büyük yıkım nedeniyle yüz binlerce ev harabeye dönerken, insanlar bir zamanlar sevdiklerinin ve aile hatıralarının saklı olduğu evlerin enkazını tuğlaya dönüştürerek yeniden imar etmeye çalışıyor.
Şam
Başkent Şam'da, maddi imkansızlıklar nedeniyle devlet desteği olmadan yaşamlarını sürdüren birçok Suriyeli, yıkılan evlerine geri dönerek kendi imkanlarıyla yeniden inşa çalışmalarına başladı.
Halk, enkaz haline gelen binalardan çıkan beton ve taş parçalarını kırıcı makinelerle öğütüp yeniden kum, mıcır, çakıl ve tuğla haline getirerek inşaat malzemesi olarak kullanıyor.
Şam'ın güneyindeki Yermük Kampı sakinleri de bir zamanlar çocukluklarını, sevdiklerini ve aile hatıralarını barındıran evlerin enkazını tuğlaya dönüştürmenin derin acısını yaşıyor.
Hazır tuğla ve inşaat malzemelerine göre çok daha ucuz olan bu yöntem, güvenlik ve dayanıklılık açısından risk taşımasına rağmen, insanlar yeniden bir yuva kurabilmek için bu yöntemi tercih etmek zorunda kalıyor.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

"Evin ruhu yok. İnsanlar gitti, ailemiz buradaydı, hepsi yok oldu"
Yermük sakini Abdülaziz Ömer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, devrik rejimin evini hedef alan bombardımanında annesini, babasını ve 4 kardeşini kaybettiğini söyledi.
Ömer, "Evlerimiz yıkıldı. Ailemiz buradaydı ama artık yoklar. Kız kardeşlerim, Beşar Esed'in milislerinin attığı bombalar yüzünden binanın içinde şehit oldular. Tüm evler yerle bir oldu." dedi.
Yeni kurulan kırma makineleri sayesinde enkazdan tuğla üretmeye başladıklarını anlatan Ömer, maliyetlerin yüksek olması nedeniyle halkın bu yönteme yöneldiğini belirterek, "Enkazı yeniden kullanıyoruz; çünkü halk için daha uygun. Maliyeti yarı yarıya, hatta bazen daha fazla azaltıyor. Binaları sıfırdan yeniden inşa ediyoruz. Yeni malzeme almak çok pahalı. Malzemeleri uzaktaki bölgelerden getirmek zorundayız. Bir metreküp malzeme buraya ulaşana kadar nakliye masraflarıyla birlikte 100 bin ila 150 bin liraya çıkıyor. Enkazdan elde ettiğimiz malzeme ise 30 bin–50 bin liraya mal oluyor" diye konuştu.

Savaşın bıraktığı duygusal yıkıma da değinen Ömer, yeniden yapılan evlerin artık "ruh taşımadığını" ifade etti.
Ömer, "Şimdiki evin ruhu yok. İnsanlar gitti. Ailemiz buradaydı, hepsi yok oldu. Anılar da onlarla birlikte gitti. Artık evler var ama içinde hayat yok. İnsanlar hâlâ korku içinde yaşıyor, çünkü binalar her an üzerlerine yıkılabilir." şeklinde konuştu.
Yıkıntılar arasında kaybolan geçmişini hatırlayan Ömer, "Biz hala bu evlerde yaşıyoruz, geçmişin hatıralarını özlüyoruz. Eşyalarımızın her biri bir anıydı. Çocukluğumuz, oyunlarımız, büyüdüğümüz yerler hepsi enkazın altında kaldı." ifadelerini kullandı.
Esed rejiminin saldırılarının hem fiziksel hem de duygusal anlamda hayatlarını yıktığını söyleyen Ömer, "Ne ev bıraktılar ne insan. (devrik) Rejimin ne vicdanı var, ne merhameti, ne de insanlığı." dedi.

"Mecburiyetten kullanıyoruz, fakirlikten"
Hacer el-Esved bölgesinde yaşayan Musa İdris de evini yeniden onarmak için geri dönüştürülmüş briket kullanmak zorunda kaldığını söyledi.
Ekonomik zorluklar ve briket fiyatlarının yüksekliği nedeniyle başka seçeneği olmadığını dile getiren İdris, "Geri dönüştürülmüş tuğla kullanıyorum; önce nakit sıkıntısından dolayı, sonra da fiyatlardan. Bir tuğla 2 bin 700 lira. Üstelik belge çıkarmak için para alıyorlar, inşaat için de ayrıca para istiyorlar." bilgisini paylaştı.
Piyasada sağlam ve standart briket bulunmadığını aktaran İdris, "Aralarında hiçbir fark yok. Düzgün briket almak istesek bile yok, piyasada bulamıyoruz." diye konuştu.

Geri dönüştürülmüş briketlerin dayanıklılık açısından risk taşıdığını vurgulayan İdris, "Tabii ki ömrü uzun değil, kullanım süresi de fazla değil." ifadelerini kullandı.
Tüm olumsuzluklara rağmen bu malzemeyi kullanmak zorunda olduklarını söyleyen İdris, "Mecburiyetten kullanıyoruz, fakirlikten. İnsan istemese de kullanmak zorunda kalıyor. Kiraya para vermemek, ailemizi koruyacak bir yerimiz olması için bunu yapmak zorundayız." şeklinde konuştu.

"En tehlikelisi, enkazın içindeki demir parçaları ya da patlamamış mühimmatlar"
Enkazdan elde edilen beton ve molozları kırma makinelerinde işleyerek yeniden inşaat malzemesine dönüştüren Ömer Hüseyin de bu sürecin bölge halkı için hayati öneme sahip olduğunu söyledi.
Hüseyin, kullanılan makinelerin normalde taş öğütmek için tasarlandığını ancak burada savaşın bıraktığı enkazı dönüştürmek için kullanıldığını belirtti.
Kırma işlemiyle farklı türlerde malzeme elde ettiklerini aktaran Hüseyin, "Yıkılmış binalardan çıkan betonları ve tüm enkazı topluyor, yeniden işleyerek mıcır ve kum haline getiriyoruz. Başka malzeme kaynağımız yok. Bu nedenle yıkıntıyı tekrar kullanıyoruz" dedi.

Bu yöntemin ekonomik açıdan büyük avantaj sağladığını ifade eden Hüseyin, "Maliyet normal kırma tesislerinin yarısından bile daha az, hatta bazen yarısından da ucuz. Hem halk için daha erişilebilir hem de malzeme şantiyelere daha yakın oluyor." şeklinde konuştu.
Ancak bu sürecin ciddi tehlikeler barındırdığını söyleyen Hüseyin, "En tehlikelisi, enkazın içindeki demir parçaları ya da patlamamış mühimmatlar. İçinde patlamamış bir füze veya top mermisi varsa bu büyük bir felaket olur, ölüme bile yol açabilir." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
