İsrail ordusu, Gazze'de düzenlediği saldırılarda 14 Filistinliyi daha öldürdü
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında en az 14 Filistinli daha hayatını kaybetti.

İstanbul
Sağlık kaynaklarının AA muhabirine verdiği bilgiye göre, İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Nezle bölgesinde sivillerin yaşadığı Dikke ailesine ait 2 katlı bir evi hedef aldı.
Bombardıman sonucu en az 7 Filistinli yaşamını yitirirken evde bulunan çok sayıda kişi yaralandı.
Aynı bölgede bir eve düzenlenen benzeri saldırıda bir gazeteci ve ailesinden birkaç kişi yaşamını yitirdi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Nusayrat Kampı'nın batısındaki Sevarha bölgesinde Ebu Hin ailesinin kaldığı çadıra düzenlenen saldırı sonucu bir hamile kadın hayatını kaybetti.
Nasır Hastanesi kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Han Yunus kentinin batısındaki Burak Mahallesi'nde Amudi ailesine ait bir evin İsrail İHA'ları tarafından vurulması sonucu karı koca 2 Filistinli ölürken, saldırıda yaralananlar oldu.
Yine bir gece önce aynı bölgeye İsrail saldırısında yaralanan Muntasır Muhammed Hudayr hayatını kaybetti.
Han Yunus'un Büyük Absan beldesine İsrail saldırısında Tabşan Ailesi'nden bir Filistinli öldü.
Yine Han Yunus'un Mevasi bölgesinde yerinden edilen Filistinlilerin barındığı çadırlara düzenlenen başka saldırıda Gazze Avrupa Hastanesinde görev yapan Doktor Ahmed Adil Ebu Hilal yaşamını yitirdi birçok kişi yaralandı.
Kassam Tugayları: Gazze'deki "operasyonda" İsrail askerlerinden ölen ve yaralananlar oldu
Kassam Tugaylarından yapılan açıklamada, Han Yunus kentinin doğusundaki El-Karara kasabasında bir eve giren İsrail askerlerinin "karmaşık bir operasyonla" hedef alındığı kaydedildi.
İsrail askerlerinin sığındığı evin çok sayıda patlayıcıyla havaya uçurulduğu, askerlerden ölen ve yaralananların olduğu belirtilen açıklamada, ayrıca tünel ağzının olduğu bir noktaya İsrail askerlerinin geldiği, çatışmaya girildiği ve askerleri tahliye için İsrail'e ait helikopterlerin bölgeye indiği bilgisi verildi.
İsrail ordusundan söz konusu saldırıya ilişkin henüz bir açıklama gelmedi.
İsrail'in Gazze'ye saldırılarında can kaybı 53 bin 939'a yükseldi
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze'de devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.
Son 24 saatte Gazze'deki hastanelere 38 ölü ve 204 yaralının getirildiği kaydedildi.
İsrail ordusunun Gazze'de 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 3 bin 785 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 10 bin 756 kişinin de yaralandığı belirtildi.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 53 bin 939'a, yaralıların sayısının da 122 bin 797'ye yükseldiği bildirildi.
Gazze'deki Sivil Savunma Müdürlüğü yetkilisi ve eşi İsrail saldırısında hayatını kaybetti
Gazze'deki Sivil Savunma Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, "Operasyonlar Dairesi Müdürü Albay Eşref Ebu Nar ve eşinin İsrail'in Gazze'nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı'ndaki evlerine düzenlediği saldırıda şehit olduğu" kaydedildi.
Açıklamada, saldırıda yaşamını yitiren Ebu Nar'ın Sivil Savunma Müdürlüğü bünyesinde Gazze'nin kuzey, orta ve güney bölgelerinde idareci olarak çalıştığı, son olarak Operasyonlar Dairesi Müdürü olarak görev yaptığı bilgisi verildi.
Açıklamada ayrıca Ebu Nar'ın, kendisini insani ve mesleki çalışmalara adayan, disiplinli ve sorumluluk sahibi bir kişi olduğu ifade edildi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında 5 kişilik bir aile yok oldu
Filistinli sağlık kaynaklarından alınan bilgilere göre, İsrail savaş uçaklarının Deyr el-Belah kentinin Meşaile bölgesinde yer alan Ebu Şilbi ailesine ait çadıra hava saldırısı düzenledi.
Saldırıda ikisi çocuk, 5 kişilik aile fertlerinin tamamı yaşamını yitirdi. Söz konusu aile, daha önce saldırılar nedeniyle Refah’tan bölgeye sığınmıştı.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı da açıklamasında sabah saatlerinden bu yana İsrail’in Gazze’nin farklı bölgelerine düzenlediği saldırılarda çoğu çocuk ve kadın en az 22 Filistinlinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarında bir gazeteciyi daha ailesiyle birlikte öldürdü
Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliya en-Nezle bölgesine düzenlediği hava saldırısında, gazeteci Hassan Mecdi Ebu Verde ile ailesinden bazı fertler, evlerinin hedef alınması sonucu yaşamını yitirdi.
Filistinli sağlık kaynaklarına göre sabah saatlerinde gerçekleşen saldırıda Ebu Verde'nın bulunduğu ev doğrudan hedef alındı. Ebu Verde, bölgede uzun süredir serbest gazetecilik yapıyordu ve sahadaki gelişmeleri takip ederek dünyaya aktaran sayılı isimlerden biriydi.
Bu son saldırıyla, İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı ve "savaş suçu" boyutuna varan saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 220’yi geçti. Ayrıca onlarca gazeteci yaralandı ya da gözaltına alındı.
İlgili STK ve medya kuruluşlarına çağrı
Öte yandan, Gazze'deki hükümete bağlı Medya Ofisi, gazeteci Hassan Mecdi Ebu Verde'nin İsrail saldırısında hayatını kaybetmesine ilişkin yaptığı açıklamada, "İsrail'in Filistinli gazetecilere yönelik sistematik saldırılarını" en sert şekilde kınadı.
Açıklamada, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Arap Gazeteciler Birliği ve tüm ilgili medya kuruluşlarına İsrail’in gazetecilere yönelik işlediği suçları kınama çağrısı yapıldı.
Bu suçlardan İsrail’in yanı sıra ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın da sorumlu tutulduğu belirtilen açıklamada, uluslararası topluma gazetecilerin korunması ve savaş suçlarının faillerinin yargılanması çağrısında bulunuldu.
IFJ, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar, İsrail’in özellikle gazetecileri hedef almasının uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğunu defalarca rapor etti.
Gazze’deki gazeteciler, saldırıların başından bu yana hedef alınan hastaneler, okullar ve siviller gibi, sahadaki gelişmeleri dünyaya duyurdukları için özel olarak hedefe konulduklarını belirtiyor.
Gazze’de görev yapan gazetecilerin ve medya çalışanlarının güvenliği her geçen gün daha fazla tehlike altına girerken, İsrail’in doğrudan basın mensuplarını ve ailelerini hedef alan saldırıları uluslararası kamuoyunda tepki topluyor.
Çeşitli insan hakları kuruluşları, Gazze’de basın özgürlüğünün sistematik olarak bastırıldığını ve sivillerle birlikte gazetecilerin de kasten hedef alındığını kaydederek, acil soruşturma ve uluslararası müdahale çağrısı yapıyor.
İsrail askerleri Batı Şeria'da baskınlar düzenleyerek 2 Filistinliyi yaraladı, 10'unu gözaltına aldı
Filistin resmi ajansı WAFA’ya göre, Nablus kentinin Eski Şehir bölgesine sabah saatlerinde özel birliklerle baskın düzenleyen İsrail güçleri, bir çocuk ve bir genci gerçek mermiyle yaraladı.
Aynı saldırıda 10 kişi de atılan göz yaşartıcı gaz nedeniyle boğulma tehlikesi geçirdi.
İsrail, bölgeye yoğun askeri takviye gönderirken Eski Şehir’in tüm girişlerini kapattı.
Askerler ayrıca silah ve ses bombalarıyla çevredeki yerleşim yerlerini hedef aldı.
İsrail ordusu, Nablus’un güneyindeki Lübban eş-Şarkiyye köyüne de baskın düzenledi ve bazı evlerde arama yaptı.
Batı Şeria’nın çeşitli kentlerinde ise İsrail güçleri, düzenlediği baskınlarda biri çocuk en az 10 Filistinliyi gözaltına aldı.
Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria’da 2 Filistinliyi yaraladı
Filistin Kızılayı tarafından yapılan açıklamada, pazar sabahı gerçekleşen saldırıda İsrailliler ayrıca bir evi ateşe verdi.
Söz konusu iki Filistinli gençten birinin İsrail ordusuna ait bir askeri cipin çarpması sonucu yaralandığı ve hastaneye kaldırılırken, diğeri ise fanatik Yahudiler tarafından darba maruz kaldığı ve olay yerinde tedavi edildiği belirtildi.
Öte yandan, aynı bölgede 22 Mayıs akşamı da benzer bir saldırı gerçekleşmişti. Yerleşimciler, çok sayıda Filistinliye ait aracı ateşe vermiş ve bazı evleri yakmaya teşebbüs etmişti. Bu olayda 8 kişi yanık yaralarıyla hastaneye kaldırılmıştı.
Burukin beldesi, 14 Mayıs sonrasında yaklaşık 9 gün süren İsrail saldırılarına sahne olmuştu. Bu süreçte bir Filistinli öldürülmüş, çok sayıda ev baskına uğrayarak askeri karargahlara dönüştürülmüş ve birçok genç gözaltına alınmıştı.
İsrail ordusu saldırıyı, bir kişinin öldüğü ve eşinin yaralandığı silahlı saldırının faili olduğu iddia edilen zanlıyı yakalamaya yönelik olduğunu ilan etmişti.
İsrail ordusunun çekilmesinin ardından da yerleşimcilerin saldırıları devam etti. Bu saldırılarda ev ve araçlar yakıldı, ayrıca beldeye ait onlarca dönüm tarım arazisi buldozerlerle tahrip edildi.
İsrail ordusu, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 1580 sağlık çalışanını öldürdü
İsrail, Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımda hastaneleri yıkarak ve sağlık personeli ile ailelerini hedef alarak sağlık sektörünün çökmesi için çalışmaya devam ediyor.
Son olarak 24 Mayıs'ta Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir doktorun ailesinin evi hedef alınmıştı.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığından bugün yapılan açıklamada ise İsrail ordusunun, sağlık sektörünü hedef alan bu saldırılarda 1580 sağlık çalışanının hayatını kaybettiği ifade edildi.
Gazze Hükümeti: İsrail, Gazze'nin yüzde 77'sini etnik temizlik ve zorla tahliyeyle işgal etti
Hükümetin medya ofisinden yapılan açıklamada, "İşgalci İsrail güçleri yaklaşık 20 aydır Gazze Şeridi'nde sistematik bir soykırım, zorla tahliye ve etnik temizlik politikası yürütüyor. Bu yolla bölgenin yüzde 77’sinde fiili kontrol sağladı." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, söz konusu eylemlerin 21. yüzyılın en korkunç sistematik suçlarından biri olduğu vurgulandı ve bu suçların, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi’nde tanımlanan soykırım suçunun tüm unsurlarını taşıdığı belirtildi. Ayrıca bu uygulamaların, Roma Statüsü’ne göre insanlığa karşı suçlar arasında yer alan sistematik zorla yerinden etme kapsamında değerlendirildiği ifade edildi.
"Sahadan elde edilen bilgiler ve yapılan analizlere göre, İsrail ordusu kara saldırısıyla Gazze’nin sivil yerleşim bölgelerine doğrudan girerek ya da yoğun ateş altına alarak Filistinlilerin evlerine, arazilerine ve mülklerine ulaşmalarını engelleyip bölgeyi fiilen ele geçirdi." bilgisine yer verilen açıklamada, zorla ve defalarca yerinden edilmeye zorlanan on binlerce sivil, bombardıman ve ölüm tehdidi altında bölgeden uzaklaştırıldı denildi.
Bu tür bir zorla kontrol uygulamasının, yerli halkı topraklarından şiddet yoluyla uzaklaştırmayı hedeflediği ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali anlamına geldiği ifade edilen açıklamada, özellikle 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne atıfla, dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 49. maddesinin sivil nüfusun zorla naklini ya da toplu tahliyesini açıkça yasakladığı, Roma Statüsü’nün 7. maddesinde ise zorla yerinden etmenin insanlığa karşı suç olarak tanımlandığı hatırlatıldı.
Medya ofisi, bu doğrultuda, işgal güçlerinin toplu tehcir, etnik temizlik, sistematik soykırım ve zorla sömürgeleştirme planlarını en güçlü şekilde kınadığını belirtti.
Açıklamada, bu suçların sorumluluğunun yalnızca İsrail’e değil, aynı zamanda soykırıma destek veren ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelere de ait olduğu ifade edilerek, Gazze’nin büyük bir kısmında fiili kontrolün devam etmesinin, askeri güç yoluyla dayatılan "bir sömürge düzeni olduğu ve nüfus haritasını yeniden şekillendirme" girişimi anlamına geldiği kaydedildi.
Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve ilgili özel raportörlere çağrıda bulunan açıklamada, bu suçların durdurulması için acil hukuki ve insani sorumluluklarını yerine getirmeleri, bağımsız uluslararası soruşturmaların başlatılması ve İsrailli savaş suçlularının uluslararası yargı önüne çıkarılması talep edildi.
Uluslararası toplum, insan hakları kuruluşları ve dünya kamuoyu, Filistin halkının topraklarındaki haklarını desteklemeye ve yerli nüfusu hedef alan bu açık sömürge planlarına karşı durmaya çağrılan açıklamada, Gazze’nin haritadan tamamen silinmesine yönelik açık siyasi iradeye karşı, dünya halklarının tarihi ve cesur bir tutum takınması gerektiği vurgulandı.
BM: Gazze'deki felaketi önlemek için etkin ve sürekli şekilde yardımların girmesi gerekiyor
UNRWA'dan yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin artık yardımların girişini beklemeye takatlerinin kalmadığı kaydedildi.
Gazze'deki mevcut felaketin daha da kötüleşmesini önlemenin tek yolunun bölgeye etkin ve sürekli bir şekilde yardımların girmesinden geçtiği vurgulanan açıklamada, Gazze Şeridi'ne BM kontrolünde günlük 500 ila 600 tır kamyonun girmesi gerektiği ifade edildi.
İsrail'in uluslararası kuruluşları dışlayarak Gazze Şeridi'nde insani yardımların dağıtımı için oluşturacağı yeni mekanizmayla bölgenin kuzeyini "tamamen insansız hale" getirmeyi hedeflediği belirtiliyor.
İsrail Ordu Radyosu muhabiri Daron Kadoş, "İsrail’in Gazze’nin kuzeyini boşaltma planı: Yeni insani yardım dağıtım mekanizması Gazze'nin kuzeyini nasıl tamamen insansız bir bölgeye dönüştürecek?" başlıklı haberinde, bu mekanizmanın ayrıntılarına yer vermişti.
İsrail'in "Gazze sakinlerinin kuzeyden güneye yerinden edişi hızlandırmayı" planladığını aktaran Kadoş, İsrail'in bu planının Gazze'nin kuzeyinin "tamamen" tahliyesine katkı sağlayacağına inandığını dile getirmişti.
Hamas: İsrail'in, yardım girişlerini engellemesi sistematik aç bırakma politikasıdır
Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, birkaç gün önce Gazze'ye sınırlı sayıda insani yardımın girdiği ancak bunun durduğu kaydedildi.
Filistinlilere yönelik aç bırakma politikası uygulayan İsrail'in, "şeffaflıktan uzak olduğu ve asgari insani standartları bile karşılamadığı" için Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası örgütler tarafından reddedilen "yanıltıcı" yardım projeleri yürüttüğü aktarıldı.
Açıklamada, BM ve insani yardım kuruluşlarının, yardımların dağıtımı ve denetlenmesinde oynadıkları rolün desteklendiği, bu rolün marjinalleştirilmesinin ise insani yardım çalışmalarının şaibeli şekilde yönetilmesinin önünü açan tehlikeli bir davranış olduğu aktarıldı.
Filistinlilere yardım ulaştırılmasının, "pazarlık" kabul etmeyen bir konu olduğu ve uluslararası toplumun, "İsrail'i, BM tarafından belirlenen yardım dağıtım mekanizmalarına uymaya zorlama" gibi tarihi bir yükümlülükle karşı karşıya bulunduğu vurgulandı.
İsrail, Gazze'ye yardım girişi ve dağıtımıyla ilgili planı
Başbakan Binyamin Netanyahu, Gazze'ye "temel miktarda insani yardım" girişine izin veren kararın ardından yaptığı açıklamada, 24 Mayıs'a kadar yardımların BM kanalıyla mevcut mekanizma üzerinden yürütüleceğini, bu tarihten itibaren ise yeni mekanizmanın devreye alınacağını kaydetmişti.
Yedioth Ahronot gazetesinin bugünkü haberinde ise İsrail'in, Gazze'ye insani yardım girişi ve dağıtımını tekeline almak için uygulamaya başlayacağı yeni mekanizmanın detaylarına yer verilmişti.
Buna göre, yardımların, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından kurulduğu açıklanan, "Gazze İnsani Yardım Vakfı" kanalıyla ve Gazze Şeridi'ni kuzey güney olarak bölen Netzarim Koridoru ile güneydeki Refah ve Han Yunus kentlerini kesen Morag Koridoru arasındaki alana kurulacak 4 "dağıtım merkezi" üzerinden yapılacağı kaydedilmişti.
Yardım tırlarının, İsrail ordusunun kontrolünde dağıtım merkezlerine getirileceği ve dağıtımın, etrafı toprak setlerle yükseltilmiş ve silahlı Amerikan "güvenlik personeli" tarafından korunacak merkezlerde gerçekleştirileceği belirtilmişti.
İsrail ordusunun havadan gözetleme yapacağı, dağıtımların gerçekleştirileceği merkezlerden her birinde, yaklaşık 300 bin Gazzeliye insani yardım ulaştıracağı aktarılmıştı.
Hamas: İsraillilerin Mescid-i Aksa'ya baskınları kutsal mekanlara dönük "din savaşının" bir parçası
Hamas'tan yapılan açıklamada, sözde "Tapınak" grupları ile Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin, Mescid-i Aksa içinde gerçekleştirdikleri baskınlar ile yüzüstü uzanarak yaptıkları "tam secde" ritüellerinde artış yaşandığı ifade edildi.
Bu ritüellerin, Kudüs ve Aksa'yı hedef alan "din savaşının" bir parçası ve bölgeyi Yahudileştirmeye dönük "umutsuz" bir çaba olduğuna işaret edilen açıklamada, Mescid-i Aksa'nın İslami kimliğinin bu tür eylemlerle değiştirilemeyeceği ve İsraillilerin buradaki varlığının da meşrulaştırılamayacağı kaydedildi.
Bu tür eylemlerin, İsrail'in, Kudüs'ü ve kutsal mekanları koruma konusunda halen kendisinden beklenen tutumu sergilemeyen İslam dünyası karşısındaki pervasızlığını ortaya koyduğu vurgulandı.
Filistin haber ajansı WAFA'da yer alan bir haberde, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin, İsrail askerlerinin koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediği ve dini ritüeller gerçekleştirdiği ifade edilmişti.
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
İsrailliler, 2003'ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabet Mescid-i Aksa'ya giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.