Dolar
41.30
Euro
48.80
Altın
3,691.87
ETH/USDT
4,501.70
BTC/USDT
115,342.00
BIST 100
11,070.53
Analiz

Çin'in Zafer Günü kutlamaları: Yeni bir kutup mu doğuyor?

Küresel Güney'in "haksızlığa uğradığını" düşünen devletler, bölgesel güç olma amacıyla Çin lokomotifine eklemlenebilir ve Pekin, ekonomik gücü ile birleştirildiğinde Küresel Güney'in liderliğini üstlenebilir.

Doç. Dr. Murat Aslan  | 16.09.2025 - Güncelleme : 16.09.2025
Çin'in Zafer Günü kutlamaları: Yeni bir kutup mu doğuyor?

İstanbul

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, Çin'in Zafer Günü kutlamalarını ve bu çerçevede Pekin'in askeri, ekonomik ve jeopolitik konumlanışını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Çin'in İkinci Dünya Savaşı anısına düzenlediği Zafer Günü kutlamaları, 3 Eylül'de görkemli bir şekilde gerçekleştirildi. ABD ile yaşanan gerginlikler gölgesinde gerçekleşen kutlamalara Çin'in siyasi ve askeri güç gösterisi damga vurdu. Çin’in "çok taraflılık" söylemleri seslendirilirken, aslında iki kutuplu dönemin yeniden başladığı ve karşıt kutbun lideri olarak Çin'in öne çıktığı görüldü.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Zafer Günü kutlamalarının röntgenini çekmek, stratejik kırılımın istikametini anlamak adına faydalı olacak. Ayrıca İsrail'in Gazze, Yemen, İran, Suriye ve Katar’daki saldırganlığını, ABD'nin Venezuela ile yaşadığı gerilimi, Avrupa'nın Rus tehdidi algısını Çin odaklı değerlendirmelerle harmanlamak gerekli. Bu bağlamda öncelikle Çin’i kısaca tanımlamak gerekir.

Çin, 2023 yılı sonu itibarıyla 1,409 milyar nüfusu ile Hindistan’dan sonra en fazla nüfusa sahip ülke. Okuryazarlık oranı %96,8 (genç ve orta yaş için %99), üniversite mezunu sayısı ise 240 milyon civarında. Askerlik çağında ve 18-22 yaş aralığında olan insan sayısı 70-75 milyon civarında. Öte yandan seferber edilebilecek 20-44 yaş aralığındaki insan sayısı 475 milyon. Diğer bir ifadeyle Çin’in nitelikli insan gücü problemi olmadığı gibi, harp için hazır veya seferber edilebilecek insan sayısı, toplam nüfusun 1/3’üyle ABD’nin nüfusundan fazla. Bir savaş halinde Çin, nitelikli insan kaynağı sıkıntısı yaşamayacak ender ülkelerden biridir.

Ekonomik güç bağlamında Çin’in verileri çok iyi durumda. 2023 yılı sonu verilerine göre nominal GSMH’sı 18,56 trilyon dolar olan Çin’in satın alma gücü paritesi 33,01 trilyon dolar. Dış borcu ise 2,54 trilyon dolar seviyesinde ve ihmal edilebilir. Dolar ve altın cinsinden Çin Merkez Bankası net rezervi 5,14 trilyon dolar ile ABD ve Japonya’nın gerisinde üçüncü sırada. Yılda 1 trilyon dolar civarında ticaret fazlası olan Çin’in askeri harcaması 2024 yılı sonu itibarıyla 318 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. ABD ise 38 trilyon dolar borç stoku ile birlikte yıllık 1,2 trilyon dolar ticaret açığı nedeniyle adeta batmakta olan Titanik’i hatırlatıyor. Sonuç olarak stratejik rekabette ABD karşısında Çin, yeni bir kutbu oluşturacak ekonomik güce sahip.

Zafer Günü’nde toplumsal dokusu, ekonomik altyapısı ve yekpare siyasetiyle öne çıkan Çin, büyük bir gövde gösterisi yaptı. Böyle bir eğilimi resmedebilmek için töreni baştan sonra görmek gerekir.

Törenin siyasi mesajları

Karşılama törenine katılımda, Çin ile askeri, siyasi ve ekonomik ilişkileri yoğun olan devletlerin Devlet Başkanları düzeyinde ilgi gösterdiği görüldü. Bu kapsamda, ABD ve Batı ile sorunları olan Rusya, Kuzey Kore, Belarus ve İran'ın yanında Sırbistan, Ermenistan, Azerbaycan, Pakistan, Endonezya, Vietnam, Kamboçya ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları düzeyinde törene katıldı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a özel ilgi göstermesi dikkatlerden kaçmadı. Bu noktada müttefiklikten ziyade "dayanışma" ile çerçevelenen ve Çin etrafında şekillenen yeni dünya kompozisyonuna yönelik emareler verildi.

Fotoğraf çekimi sonrasında Şi tarafından beş dakika süren bir konuşma yapıldı. Konuşmasında, geleneksel "Japon saldırganlığı" argümanını net bir şekilde dillendiren Şi, "ortak güvenlik, savaşın temel nedenlerini ortadan kaldırmak ve tarihsel trajedilerin tekrarlanmasını önlemek" temennisini tekrarladı. Ancak ABD liderliğindeki Batı'ya dolaylı göndermeler yapmaktan geri durmadı ve "İnsanlık yine barış ve savaş, diyalog ve çatışma, kazan-kazan işbirliği ve sıfır toplamlı oyun arasında seçim yapmak zorunda kalıyor." vurgusunu yaptı.

Konuşmanın üçüncü kısmında, Çinlilere hitap eden Şi, ideolojik pusula bağlamında "Çin Komunist Partisinin güçlü liderliği altında; Marksizm-Leninizm, Mao Zedong Düşüncesi, Deng Xiaoping Teorisi, Üç Temsil Teorisi ve Bilimsel Kalkınma Anlayışını takip etmek ve Yeni Çağ için Çin Özellikli Sosyalizm Düşüncesini tam olarak uygulamak" hedefini gösterdi. Çin halkının birlik ruhuna vurgu yaparken "Çin halkının tüm etnisiteleri" ifadesini kullandı. Bu noktada Çin dışında yaşayan (Güneydoğu Asya, Endonezya, Malezya, Avustralya) Çin kökeni olan tüm Çin toplumuna yönelik bir konuşma yaptığı ifade edilebilir.

Tören geçişinde ise yeni Çin silahları teşhir edildi. Bu silahların teknolojiyle harmanlanmış, yapay zeka ile desteklenen karmaşık silah sistemlerini içerdiği görülüyor. Robotik ve insansız sistemler, akıllı mühimmatlar ile hipersonik füzeler ön plana çıktı. Kadın ve erkek, Çin askerinin robotlaşmış tören ritüelleri eşliğinde disiplin gösterileri de sergilendi. Ancak bu törenin silahlanma boyutunu mutlaka değerlendirmek gerekir.

Savunma sanayisinde Çin’in yükselişi

Öncelikle silahlar sadece savunma maksatlı değil, saldırıya yönelik nitelikleri ile dikkat çekti. DF-5C serisi füzeler kamuoyuna sergilenirken nükleer kabiliyeti olan 10 başlıkla Amerika kıtasına kadar erişebileceği söylendi. Teşhir edilen silah ve mühimmattan özellikle deniz tehditlerine yönelik olan YJ-20 gemi savar füzelerine özel bir yer verildi. Böylece Tayvan odaklı bir gerginlikte ABD uçak gemilerine karşı tedbir olarak geliştirilmiş olduğu ortaya çıktı. Öte yandan HQ-29 füzeleri ile uzaydaki uydu altyapısının da hedef alınabileceği ima edildi. Ayrıca uçaktan atılabilecek füzeler arasında nükleer başlık taşıyabilecek akıllı mühimmatlar dikkat çekiciydi. Basında pek gündeme gelmeyen diğer sistem ise Çin’in elektronik harp araçlarıydı. Çin’in tüm askeri araçlara kimyasal, biyolojik, nükleer ve radyolojik koruma özelliği kazandırmış olması da gözden kaçmadı.

Zafer Günü kutlamalarından çıkarılacak askeri sonuç öncelikle savunma sanayi ile ilgili. Çin, artık silah ihracatında AB ve ABD’nin koltuğunu sarsabilecek bir mimariye sahip. Batı ile sorun yaşayan devletler, politik önkoşul olmaksızın ve düşük maliyetle savunma sanayi ürünleri ithal edebilir. Bu durum da Çin’e siyasi, ekonomik ve askeri bağlılık ve bağımlılık yaratacaktır. Doğal olarak, Küresel Güney'in "haksızlığa uğradığını" düşünen devletler, bölgesel güç olma amacıyla Çin lokomotifine eklemlenebilir ve Pekin, ekonomik gücü ile birleştirildiğinde Küresel Güney'in liderliğini üstlenebilir.

ABD-Çin rekabetinde yeni safha

Uluslararası siyaset açısından Güney Çin Denizi, Hint Pasifik ve Tayvan ile ilgili Çin siyaseti açısından ABD’yi caydırabilecek yeni bir safha başlamış oldu. Çin'in askeri aktivizmine bağlı olarak, ABD ve Çin arasında, ya yeni bir "güç dengesi" ya da Çin’in alternatif hegemon olduğu yeni bir dönem başlayabilir. ABD’nin içinde bulunduğu siyasi karmaşa ve tarife/yaptırım tehditlerine dayanan çelişkili tutumu, Çin’in uluslararası sistemdeki konumunu şekillendirecektir. "Güçlünün cazibesine" kapılabilecek Küresel Güney ile birlikte Rusya, İran ve Kuzey Kore ile (bir ihtimal) Hindistan'ın somut bir ittifaka yönelmesi belirsiz. Ancak, bu ihtimalin ABD’nin agresif siyaseti nedeniyle mümkün olduğunu itiraf etmek gerekiyor.

Bu noktada ekonomik ve askeri gücü yanında Çin’in norm üretme kabiliyetine bakmak gerekiyor. BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü çatısı altında gelişmekte olan ülkeleri ve Küresel Güney'i toparlayan Çin, uluslararası siyasetin kodlarını yazmaya başlarsa "çok taraflı" veya "iki kutuplu" sistem yapılandırılabilir.

Sonuç olarak, ekonomik ve toplumsal gücünü askeri kapasitesiyle birleştiren Çin, artık bir süper güç konumunda. Ancak küresel siyasette güvenlik ve refah alanlarındaki gelişmelere ilişkin Çin’in aktif bir tutum sergilemesi ya da doğrudan müdahalede bulunması söz konusu değil. Güvenlik meselelerine karşı Çin’in askeri ve ekonomik gücünü seferber etmesi halinde alternatif "süper güç" tescil edilmiş olacak.

[Doç. Dr. Murat Aslan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.