28. Mekanize Tugayı personeli hakkındaki iddianame hazırlandı
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Mamak'taki 28. Mekanize Tugayı personeli 38 kişinin, Mesut Yağan isimli vatandaşın şehit edilmesinin de arasında bulunduğu eylemlerine ilişkin hazırladığı iddianame mahkemeye gönderildi.

ANKARA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Mamak'taki 28. Mekanize Tugayı personeli 38 kişinin, Mesut Yağan isimli vatandaşın şehit edilmesinin de arasında bulunduğu eylemlere ilişkin iddianame düzenleyerek, mahkemeye gönderdi.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüpheliler Abdullah İnal, Abdurrahman Koçoğlu, Ahmet Çeli̇kel, Ahmet Gök, Alaatti̇n Karakoca, Berkan Akköse, Celal Taşkın, Ci̇han Ri̇m, Davut Yasi̇n Ameleoğlu, Dursun Koca, Emrah Ersever, Fati̇h Efe, Fati̇h Yıldırım, Fazlı Uğurlu, Haşi̇m Aktaş, Hüseyi̇n İmre, İbrahi̇m Darıcı, İlyas Atak, Mahsun Sakat, Mehmet Baran, Mehmet Taşdelen, Mehmet Tat, Mevlüt Çeti̇n, Muhammed Mete, Muhammed Ali̇ Özbek, Murat Demi̇r, Mustafa Kaya, Mustafa Savkat, Ni̇hat Aydın, Oğuz Coşkun, Oğuzhan Işık, Sedat Akdeni̇z, Sefa Çobanoğlu, Serdar Uludağ, Şerafetti̇n Ceylan, Şükrü Sevi̇nç, Uğur Pekmezci̇, Yılmaz Can Ordubakandan "anayasal düzeni ihlal etmek", "korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme" ve "suç işlenmesini kolaylaştırmak için öldürme" ile suçlandı.
İddianamede, darbe girişiminden sonra Genelkurmay Başkanlığı karargah bahçesinde tank, zırhlı mekanize ve lastik tekerlekli araçlar bulunduğu, bunların 28. Mekanize Tugayından darbe için geldiklerinin belirlendiği ve soruşturmaya başlandığı, buradan hareket eden tanklarla ilgili olarak ayrı soruşturma yürütüldüğü, iddianamedeki şüphelilerin ise Genelkurmay Başkanlığına giden Kobra, Land, zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) ve zırhlı muharebe araçlarındaki (ZMA) askerler oldukları bildirildi.
Darbe planlamasında 28. Mekanize Tugay Komutanlığına "atanan" Ali Kalyoncu ve 4. Kolordu Komutanlığına "atanan" Osman Ünlü'nün, darbe girişimi gecesi 28. Mekanize Piyade Tugayı ve 4. Kolordu Komutanlığına geldikleri, tugay ve kolordunun emir ve komutasını, darbeciler adına cebren ele aldıkları kaydedilen iddianamede, askerlerin de yanlarında yer almasıyla tugay ve kolordu üzerinde darbecilerce hakimiyetin sağlandığı belirtildi.
"Devlete ve millete kin duyan bir kısım asker"
Kışla dışındaki askeri personelin, derhal kışlaya dönmesi emri verildiği kaydedilen iddianamede, darbe teşebbüsünün başlamasıyla birlikte tank ve zırhlı araçların hazırlandığı, tank taburunu Nuri Büyükyazıcı ve mekanize taburunu Ertuğrul Terzi'nin emir komuta ettiği, personele rastgele tüfek, tank ve zırhlı araçlarda kullanılmak üzere uçaksavar mermisi ve kule makineli tüfek mermisi dağıtıldığı anlatılarak, şöyle denildi:
"FETÖ'ye bağlı, devlete ve millete kin duyan bir kısım askerin, 15 Temmuz 2016 saat 20.30 sıralarında başlattığı ve planlanan saatten erkene alınan askeri darbede, 28. Mekanize Tugayının tank ve zırhlı araçlarla darbeyi başarmak için hareket ettiği, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 4. Kolordu Komutanlığı, Ankara Mamak'taki 28. Mekanize Tugay Komutanlığına bağlı 2. Mekanize Piyade Taburu komutanı yarbay Ertuğrul Terzi tarafından olay günü toplam 36 zırhlı aracın kışladan darbe için çıkarıldığı, alarm verilmesi üzerine personelden gelenler toplanarak tank ve zırhlı araçların çıkarıldığı, acele ile hareket edildiği, Meclis veya Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu ve güvenliğinin sağlanacağı söylenerek çıkarılan bu zırhlı araçların eskort almadan ilerledikleri, şehir içi trafikte birbiri ile irtibatını kaybettiği anlaşılmıştır."
Genelkurmay Başkanlığına giden lastik tekerlekli Kobra, Land, ZPT ve ZMA'ların, tugay kurmay başkanı Savaş Kabaklı'nın talimatı, tabur komutanı Terzi'nin koordinesinde eski bölük komutanları Serhat Savcı, Abdurrahman Koçoğlu ve Bora Polat'ın emrinde kışladan çıktıkları bildirilen iddianamede, darbeye teşebbüs edenlerin emriyle bazı zırhlıların yolda Beştepe'ye, Cumhurbaşkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının bulunduğu bölgeye gönderildiği ve tabur komutanı Terzi'nin buraya giderek bizzat zırhlı araçları komuta ettiği kaydedildi.
Bazı zırhlı araçların yolu şaşırıp kaybolduğu, bazılarının arızalanarak yolda kaldığı, çok az zırhlı aracın içindeki askeri personelin ise çevredeki sivillerin telkini ile askeri darbeden vazgeçtiği ifade edilen iddianamede, bazı zırhlı araçların, Ankara'da olduğunu düşündükleri Başbakanı yakalamak, etkisiz hale getirmek için Çankaya'daki resmi ikametgaha gittikleri, kimi zırhlıların ise Ankara Emniyet Müdürlüğüne saldırdığı, polis ve sivil vatandaş katliamı yaptığı ifade edildi.
Sivil araçların araya girmesi nedeniyle telsiz bağlantısı kesilen zırhlı araçların bir kısmının ilk hedef olarak Genelkurmay Başkanlığına doğru dağınık şekilde yol aldıkları aktarılan iddianamede, 28. Mekanize Tugayından çıkan biri lastik tekerlekli Kobra, biri Land tipi araç ve diğerleri ZPT ve ZMA olmak üzere 8 aracın Genelkurmay Başkanlığına ulaştığı aktarıldı. İddianamede, bunlardan Land aracın rütbeli askerleri Gençlik Caddesi'ne bıraktıktan sonra Mamak'taki kışlaya döndüğü, diğer araçların ise Genelkurmay Başkanlığı bahçesinde 16 Temmuz'da yakalandığı anlatıldı.
"Sivillerin üzerine ateş açıldı"
Kobra tipi aracın içine, caddede öldürülen sivil bir kimsenin cesedinin alındığı kaydedilen iddianamede, bazı araçlardaki şüphelilere, Kızılay ve geçtikleri yerlerde sivil halkın, yaptıklarından vazgeçmeleri yönünde tepki gösterdiklerine yer verilerek, şöyle denildi:
"092278 plakalı ZPT içerisinde bölük komutanı üsteğmen rütbesindeki Abdurrahman Koçoğlu'nun araç komutanı, er Emrah Ersever'in sürücü, uzman Oğuz Coşkun'un kuleci, erler Fatih Yıldırım, Mahsun Sakat ve Muhammed Mete'nin yardımcı personel oldukları, kamera görüntülerine göre, Kızılay ve geçtikleri yerlerde sivil halkın bu araçtakilere darbe yaptıklarını, bu işten vazgeçmelerini defalarca anlatıp tepki gösterdikleri, kinle dolu asker şüphelilerin söylenenlere kulak asmayarak sivil insanlara silah doğrultup ateş ederek karşılık verdikleri, bu zırhlı personel taşıyıcının Genelkurmay Başkanlığı önünde tankların peşinden karargaha girmek isterken yine sivil halk tarafından durdurulduğu, tankın peşinden Genelkurmayın Eskişehir Yolu istikametindeki nizamiyesi önüne kadar geldiği, burada sivil halkın ZPT'yi durdurmak için çabaladığı, şüphelilerin ZPT'den sivillerin üzerine piyade tüfekleri ile ateş açtığı, açılan bu ateş sırasında Mesut Yağan'ın aldığı isabet sonucu öldüğü belirlenmiştir."
İddianamedeki "olayların hukuki incelemesi" başlığı altında, darbe girişimi sırasında, şüphelilerin zırhlı araç ve tanklarla geçişini engellemek için sivil halkın yollarda toplandığı, yolu kapatıp barikatlar kurdukları, kendilerini zırhlı araç ve tanklara siper etmeye çalıştıkları ifade edildi.
İddianamede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bütün bu engelleme gayretini şüphelilerin gördükleri, sivil halkın, zırhlı araç ve tankları durdurdukları yerlerde şüphelileri darbeden vazgeçirmek için iknaya çalıştığı, gerçekleştirdikleri olayın bir askeri darbe olduğunu, bu olaylara karışmamalarını söyledikleri, saatlerce dil döküp yalvararak bu işten vazgeçirmeye çalıştıkları, şüphelilerin söylenenlere aldırış etmediği, kurulan barikatlara rağmen zırhlı araç ve tanklarla kişilerin mallarına zarar verip, sivil halka ateş açarak yollarına devam ettikleri, haşhaş almış gibi bilinçsiz ve robot gibi kurgulanmış şekilde hareket ettikleri, kendilerine engel olmaya çalışan masum sivil insanları katlettikleri, kamera görüntülerinde şüphelilerin ellerindeki silahları sivil halka karşı gözleri dönmüş şekilde vahşice acımadan kullandıkları anlaşılmıştır."
İddianamede, şüphelilerin tamamında cep telefonu bulunduğu, aile ve arkadaşlarıyla görüştükleri, sosyal medyaya ulaştıkları bildirildi. Şüphelilerin askeri bir darbe olduğunu ve olağanüstülüğün bundan kaynaklandığını bildikleri ifade edilen iddianamede, buna rağmen kasten darbenin içinde yer aldıkları kaydedildi.
Yağan'ın yakınlarının beyanları
İddianamede, darbe girişimine karşı çıktığı sırada, şüphelilerce şehit edilen sivil vatandaş Mesut Yağan'ın babası Metin Yağan ve eşi Tuğçe Vildan Yağan'ın soruşturma aşamasında alınan beyanları aktarıldı.
Buna göre, şikayetçi Metin Yağan, iki oğlu ve geliniyle birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısına uyarak askeri darbeyi önlemek için geldikleri Genelkurmay Başkanlığı ile TBMM arasında, tank ve zırhlı personel taşıyıcılara engel olmak istediklerini belirtti.
Tank sürücüsünün namluyu sağa sola çevirerek yaklaşmalarına engel olduğunu ifade eden Yağan, zırhlı personel taşıyıcılardan birinin üzerine oğluyla çıktıklarını, araç içerisindeki askerlere teslim olmalarını, askeri darbeye karşı Cumhurbaşkanının halkı sokağa çağırdığını defalarca anlattıklarını, yaptıklarından vazgeçirmek için yalvardıklarını, ancak askerlerin vazgeçmediğini anlattı.
Yağan, zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) içerisinden dışarı çıkardıkları bir askerin tekrar araca girdiğini söyleyerek, helikopterden ve ZPT üzerinden makineli tüfekle ateş açıldığını, halkın korunmak için dağıldığını ifade etti.
Ateşin kesilmesi üzerine tekrar ZPT üzerine çıktıklarını, araçtaki askerlerin makineli tüfekle ateş açmaya başladığını kaydeden Yağan, bu sırada oğlunun vurulduğunu, gelini ve diğer oğlunun onu hastaneye götürdüklerini, kendisinin ise olay yerinde kaldığını söyledi.
ZPT'nin üzerine çıkıp uğraşmaya devam ettiğini, askerlere yumrukla saldırdığını ifade eden Yağan, motor kapağı vatandaşlarca açılan aracın radyatör hortumunun koparıldığını ve aracın hareket edemez hale geldiğini aktardı.
Yağan, hastaneye gittiğinde oğlunun öldüğünü öğrendiğini söyledi ve ZPT'deki askerlerden şikayetçi oldu.
Şikayetçi Tuğçe Vildan Yağan da Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine eşiyle Kızılay'a gittiğini anlatarak, Genelkurmay Başkanlığı önünde tanklar gördüklerini anlattı.
Eşinin tankın üzerine çıktığını, bir askeri omuzlarından tutup kaldırdığını, askerin elindeki tüfekle eşinin göğsüne vurarak ittiğini kaydeden Tuğçe Vildan Yağan, eşinin yere, ayaklarının yanına düştüğünü bildirdi.
Yağan, eşinin ölümüne sebep olanlardan şikayetçi oldu.
İddianamede, incelenen görüntülere göre, maktul Mesut Yağan'ı vuran kişinin bulunduğu ZPT'nin 092278 plakalı olduğu kaydedildi. ZPT'yi şüphelilerden piyade er Emrah Ersever'in kullandığı, şüphelilerden Abdurrahman Koçoğlu'nun ise araç komutanı olarak araca bindiğinin belirlendiği aktarılan iddianamede, şüphelilerin beyanlarına göre, bu zırhlı araçtaki şüphelilerden Muhammed Mete dışındakilerin dönüşümlü olarak piyade tüfeği ile havaya ve siviller üzerine ateş açtıklarına, bu sırada hedef alınan maktul Yağan'ın öldüğüne dikkat çekildi.
Olayların seri şekilde gelişmesi nedeniyle Yağan'ı kimin vurduğunun kesin olarak belli olmadığının altı çizilerek, Yağan'ın ölümünden, sivillere ateş eden şüphelilerin hepsinin sorumlu olduğu anlatıldı.
İstenen cezalar
İddianamede, Genelkurmay Başkanlığı karargahı çevresine toplanan sivil kimseleri korkutup uzaklaştırmak maksadıyla şüphelilerin makineli tüfeklerle ateş açarak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçunu oluşturduğu ifade edildi. Suçun askeri darbeye teşebbüs sırasında, terör amaçlı olarak işlendiğine dikkat çekilen iddianamede, şüphelilerin bu suç için 9'ar aydan 4 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep edildi.
Maktul Mesut Yağan'ı anayasayı ihlal suçunu işleyebilmek için kasten ateşli silahla, birlikte öldüren şüpheliler Abdurrahman Koçoğlu, Oğuz Coşkun, Mahsun Sakat, Fatih Yıldırım, Muhammet Mete, Emrah Ersever hakkında da bu suç için de ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor. İddianamede, anayasayı ihlale teşebbüs suçundan bütün şüpheliler için ise yine ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmaları isteminde bulunuldu
Muhabir: Barış Kılıç
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.