Yaşam

Döne ebe, 16 yıldır annelerin yavrularıyla ilk buluşmasına tanıklık ediyor

Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan Döne Abbasoğlu, "Gebelik kayıpları ya da anne ve bebeğin sağlıkla birbirine kavuşamadığı cansız bebek doğumları da mesleğimizin bir parçası." dedi.

Zeynep Rakipoğlu  | 05.05.2022 - Güncelleme : 05.05.2022
Döne ebe, 16 yıldır annelerin yavrularıyla ilk buluşmasına tanıklık ediyor

İstanbul

Uşak'ta bir köyde başladığı ebelik mesleğini 16 yıldır sürdüren Döne Abbasoğlu, meslek hayatı boyunca yüzlerce anne ile bebeğinin kavuşma sürecinde aktif rol alarak unutulmaz anlara şahitlik etti.

Mesleğe Uşak'ın Banaz ilçesinin Corum köyünde 2006'da başlayan evli ve bir kız çocuk sahibi Abbasoğlu, 1 yıl boyunca köydeki gebelere ve bebeklere özveriyle hizmet verdi.

Abbasoğlu, köydeki görevinin ardından 2007'den itibaren hizmetini İstanbul'da Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sürdürmeye başladı.

Kadınların, hayatlarının en önemli anlarından doğum sürecinde en büyük destekçisi Abbasoğlu, anne adaylarına doğum öncesi, sırası ve sonrasında yardımcı oluyor.

Severek sürdürdüğü mesleğinde mutlu, sıra dışı ve unutulmaz anlara şahitlik eden Abbasoğlu, her bebeğin sağlıkla doğması için çaba harcadığı süreçte sorunlu doğumlarda hüzünlü anlar da yaşıyor.

Anne adaylarına hem fiziksel hem duygusal destek sağlıyor

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ebe Döne Abbasoğlu, mesleğe ilk başladığı yılda bir köyde tek başına ebe olarak çalıştığını, daha sonra aktif olarak eğitim ve araştırma hastanesinde görev yaptığın söyledi.

Doğumhanenin, ebelerin çalışma alanı olduğunu dile getiren Abbasoğlu, doğum öncesi süreçte anne adaylarına verdikleri destekleri şöyle anlattı:

"Gebelerimiz doğumhaneye geldiğinde yatış yaparız. Gebelerimizi odasına aldıktan sonra hem gebelik hem anne ve bebeğin iyilik halinin takibini yaparız hem de fiziksel ve duygusal olarak onlara destek oluruz. Bu süreçte gebelerimizin duş ihtiyacını, kasılmalarda daha konforlu olmalarını sağlamasına yardımcı oluruz. Onlarla nefes çalışırız, egzersiz yaparız, sürece dahil olmak için elimizden geleni yaparız. Masajlarla gebelerimizi destekleriz. Doğum sürecinde de doğuma hazırlanması adına, nasıl bir pozisyonda bebeğini karşılayacağı konusunda yardımcı oluruz."

Doğumdan sonra rollerinin devam ettiğini belirten Abbasoğlu, bebek ile annenin ilk ten temasının çok önemli ve kıymetli olduğunu, bu süreçte de hep annelerin yanında durduklarını anlattı.

Abbasoğlu, emzirmenin başlangıcının da önemine dikkati çekerek, "Bebeklerin anne sütü alması çok önemli. Anne ve bebeğin iyilik halinin olduğu en erken zamanda buluşmasını ve bebeklerin emmesini destekleriz." dedi.

Doğumun ardından ilk saatlerde annenin kanama ve sağlıklı bir lohusalığa geçişinin takibini yaptıklarını aktaran Abbasoğlu, sonrasında anneyi lohusa servisinde hemşire ve ebelere emanet ettiklerini ve taburculuk planlamasının bu süreçte sağlandığını kaydetti.

Bir bebek bekleyen aileye üçüz sürprizi

Ebe Döne Abbasoğlu, 16 yıllık meslek hayatında unutamadığı bir anısını şu sözlerle anlattı:

"İlk göreve başladığım yıllarda üçüz bebek doğdu. Normalde üçüz bebekler çok kilolu doğmazlar. Çoğunlukla yeni doğan yoğun bakım ihtiyacı olur ama bu bebekler çok avantajlıydı. Hiç unutmuyorum, erkek bebek 3100, kız bebek 2100, diğer kız bebek 2000 gram doğmuştu ve hepsi anne yanına gelebilecek nitelikteydi. Babaya teslim edeceğiz. 'Gelin size bebeklerinizi gösterelim.' dedim. Baba şaşırdı, 'Bebeklerinizi mi?' dedi. 'Evet, bebeklerinizi.' Sonra işte tekrar kimlik kontrolü yaptık. Evet, baba doğru. Dedi ki, 'Ebe hanım bana şaka yapmayın.' Dedim ki, 'Hayır, size şaka yapmıyorum.' Kontrole gelmemişler meğerse. Bir köyde yaşıyorlarmış. Gebelik pozitif, her şey yolunda gitmiş. Bebeklerin sayısını bilmiyorlarmış ve doğumda öğrendiler. Babanın söylediği ilk şey şuydu, 'Ama benim bir kıyafetim var.' 'Olsun, hallederiz.' dedik."

Babanın şaşkınlığını, coşkusunu ve sözlerinin hiç aklından çıkmadığını belirten Abbasoğlu, "Baba, 'Şimdi bizim 2 çocuğumuz vardı, 5 mi oldu?' diye sormuştu. Dedik, 'Evet 5 çocuğunuz oldu artık, hayırlı olsun.' O da unutamadığım coşkulu anlardan biriydi." ifadelerini kullandı.

"Cansız bebek doğumları da mesleğimizin bir parçası"

Doğum alanında aktif olarak çalıştıklarını ve anne ve bebeğinin sağlıkla kavuşmasına destek olduklarını belirten Abbasoğlu, "Maalesef bazen kayıplar oluyor. Unutamadığımız, aklımıza kazınan coşkulu anlar olması bir yandan, tabii ki bazen de hüzünlü anlarımız oluyor. Gebelik kayıpları ya da anne ve bebeğin sağlıkla birbirine kavuşamadığı cansız bebek doğumları da bizim mesleğimizin bir parçası. Bu süreçte de anneye ekstradan fiziksel ve duygusal destek sağlıyoruz. Çünkü o annenin sağlıklı bir bebeğe kavuşacağı heyecanı olmadığı için onun bu süreci en olumlu bir şekilde atlatmasına destek olmak bizim bir diğer hedeflerimizden birisi." diye konuştu.

Abbasoğlu, ebelik mesleğinin tarihinin çok eskiye dayandığını, doğumda kadınlara yardım eden biri mutlaka bulunduğu için ebelerin hep var olduğunu dile getirdi.

Ebelik Haftası'nın Türkiye'de 21-28 Nisan tarihlerinden kutlandığını aktaran Abbasoğlu, "Bu bize Mustafa Kemal Atatürk'ün armağanı. Atatürk bir 23 Nisan'da der ki, 'Bu çocukları doğurtan ebelerin bir günü var mıdır?' Çocuk bayramını içine kapsamasını istediği için 21-28 Nisan'ı Türkiye'de ebelere hafta olarak armağan etmiş. Ama dünyada evrensel olarak 5 Mayıs'ı Dünya Ebeler Günü olarak kutluyoruz. Yani nisan ve mayıs ebelerin ayı." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.