Dolar
32.33
Euro
34.85
Altın
2,196.39
ETH/USDT
3,584.40
BTC/USDT
70,716.00
BIST 100
8,993.16
Politika

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Sayın Cumhurbaşkanı'na 'sözde' demek Türk milletine hakarettir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'na 'sözde' demek Türk milletine, demokrasi kültürüne, milli egemenlik ilkelerine hakarettir, hıyanettir, hürmetsizliktir." ifadelerini kullandı.

Mümin Altaş  | 11.01.2021 - Güncelleme : 11.01.2021
MHP Genel Başkanı Bahçeli: Sayın Cumhurbaşkanı'na 'sözde' demek Türk milletine hakarettir

Ankara

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, milli birlik ve toplumsal huzuru baltalamak, mazisi asırlara dayanan kardeşlik bağlarını budamak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek isteyen meşum odakların melun oyunlarının gizlenemeyecek ölçüde ortada olduğunu belirtti.

İbretlik gerçekleri, ihanete çanak tutan kişi ya da kesimleri görmezden gelmenin artık mümkün olmadığını kaydeden Bahçeli, gelinen bu aşamada mızrağın çuvala sığmasının imkansız olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin, terörün hunhar eylemlerine boyun eğmesini dayatan, asıl manasından koparılmış demokrasi ve özgürlük ezberleri karşısında taviz vermesini amaçlayan habis çevrelerin yıllardır faal halde olduğuna dikkati çeken Bahçeli, yozlaşmış ve soysuzlaşmış demokrasi arzusu taşıyanların, 6 Ocak günü ABD Kongresi'ne yapılan boynuzlu baskından ilham aldıklarının bir başka altı çizilmesi gereken husus olduğunu aktardı.

Demokrasinin defin merasimini düzenleyenlerin esasen insanlığa söyleyecekleri hiçbir şeyinin kalmadığını anlatan Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Özellikle Orta Doğu coğrafyasında vasat bulan dehşet ve vahşet ortamının ülkemize sıçraması maksadıyla kesintisiz provokasyon içinde olanların hüviyetleri bellidir. Kaldı ki bellerinin kırılması ise an meselesidir. 2010 yılının Aralık ayında Tunus’ta başlayan Arap Baharı'nın nihai ve neticeye bağlanacağı asıl hedef ülkesinin Türkiye olduğu izahtan varestedir. Nitekim son on yılda devletimiz ve milletimiz planlı, sistemli ve sonuç odaklı pek çok kalkışmaya, işgal girişimine, hain teşebbüse alenen maruz kalmış, direkt muhatap olmuştur. 2013 yılı Haziran ayında tırmanan Gezi Parkı şiddeti, 2014 yılında gerçekleşen 6-8 Ekim olayları, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren yeşeren hendek terörü, 15 Temmuz 2016'da vuku bulan FETÖ işgal denemesi ülkemizin mahvı için kurgulanan iç ve dış düşman saldırılarıdır."

6-8 Ekim olayları

Bahçelli, terör örgütlerinin efendilerinden aldıkları talimatlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine tesis edilen yıkım koalisyonunda eşzamanlı buluştuklarını altını çizdi. 

FETÖ, DEAŞ ile DHKP-C, MLKP ile THKP-C'nin aynı kaynaktan beslenen, aynı emellerle teçhiz edilmiş, aynı yöntemlerle teşkili sağlanmış kanlı terör örgütleri olarak millete ve ülkeye musallat olduklarına işaret eden Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Bunların siyasi ayakları da zillet ittifakı çatısı altında yuvalanmıştır. 6-8 Ekim olaylarının hukuki muhtevası titizlikle yorumlandığında, Türkiye'nin önüne nasıl feci ve şiddetli bir tuzağın kurulduğu açık seçik olarak görülecektir. Serhildan olarak isimlendirilen bu ihanetle yüzleşmeden, halkı sokağa davet eden hainlerle mücadele edilmeden maşeri vicdan huzur ve feraha tam anlamıyla kavuşamayacaktır. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu kapsamlı iddianamenin Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi bölücülükle ve terörizmle hesaplaşmak adına tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir."

Devlet Bahçeli, 14 Nisan 2009'da yapılan KCK operasyonlarıyla tutuklanan bölücülerin 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçim sürecinde kuşkulu şekilde tahliye edilmelerinin ve bu tahliye edilenlerin 6-8 Ekim olaylarının sevk ve idare merkezinde konuşlanmalarının tesadüfün ötesinde FETÖ-PKK iş birliğinin ortaklaşa kumpası olduğunu belirtti.

"FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse terörist Demirtaş odur"

"PKK/KCK silahlı terör örgütünün önce özyönetim-özerklik, ardından sözde büyük Kürdistan'ı kurma gayesiyle 37 kişinin ölümüne neden olan ve 32 ilde gerçekleşen şiddet ve terör eylemleri kesinlikle şerefsiz bir başkaldırıdır." ifadesini kullanan Bahçeli, sözde Rojava devrimini son yurda taşıma planının Türkiye’yi bölme ve bitirme senaryosunun bir parçası olduğunu bildirdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 6-8 Ekim olaylarının çıkmasında doğrudan payı bulunan 108 kişi hakkında 30 farklı suçtan dava açtığını anımsatan Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:

"Bunların en azılılarından birisinin de CHP'nin ve İYİ Parti'nin destekleyip sempati beslediği terörist Selahattin Demirtaş’tır. Şurası kesindir ki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse terörist Demirtaş odur. 6-8 Ekim olaylarıyla 15 Temmuz kalkışması, Gezi Parkı hadiseleriyle hendek terörünün istikameti öz itibarıyla bir ve aynıdır. Terörist Demirtaş’ın 30 Eylül 2014 tarihinde yaptığı direniş çağrısı, 6 Ekim 2014'te KCK'nın sözde Türkiye sorumlusu bir teröristin de katıldığı HDP MYK toplantısında halkın sokağa daveti suçu ve suçluları tevsik etmektedir. HDP, DTK, DBP, HDK, PKK, YPG ittifak halinde Türkiye'ye meydan okumuş, ateşli silahlarla, bombalı suikastlarla, nefret söylemleriyle ve organize şekilde milli varlığımıza saldırmışlardır. Bunların ikmali, tahkimi ve takviyesi de FETÖ tarafından yapılmıştır. Hiç kimse demokrasi ve özgürlük kisvesiyle 6-8 Ekim şiddet olaylarının faillerini aklamaya, haklı çıkarmaya kalkışmamalıdır. Buna yeltenen kim varsa suça iştirak etmiş sayılacaktır. PKK/KCK'nın kuklası olan HDP ve diğer marjinal terör partileri Anayasa'nın 68'inci maddesinin 4'üncü fıkrasını açıkça çiğnemişler ve suç işlemişlerdir."

Bahçeli Anayasa'nın 69'uncu maddesine göre bölücülüğün ve terörün odağı haline gelmiş partilerin kapatılmasının inkar edilemez bir amir hüküm olduğunu belirtti. 

"CHP ve İYİ Parti'nin itirazları suç ve suçluyu koruma mahiyetindedir"

"HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir." ifadesine yer veren Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir. Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi, Siyasi Partiler Kanunu'nun 100'üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır. CHP'nin, İYİ Parti'nin itirazları suç ve suçluyu koruma mahiyetindedir. Bunun yanında teröre yardım ve yataklık olarak da ayrıca ele alınmalıdır. Boğaziçi Üniversitesine rektör atanmasına itiraz edenlerin, sırtlarını dönerek şovmenlik yapanların, terör örgütleriyle aynı kümeye girenlerin 6-8 Ekim olaylarından ders almaları, sivil itaatsizlik çarpıklığına özenmemeleri samimi tavsiyemdir. Terör örgütlerinin tazyik ve tahrikleriyle 'Üniversitelere kayyum istemiyoruz' temalı protestolarla ABD'deki Kongre işgalinin aynı döneme denk gelmiş olması dikkat çekici ve tek kaynaktan beslenen bir eylem türüne işaret etmektedir."

Bahçeli, 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri'nin ardından CHP adayı etrafında şekillenen ve sokak tartışmalarıyla temellenen tehlikeli söylemlerin, 3 Kasım 2020 ABD başkan seçiminden sonra tetiklenen kavga ve kutuplaşma ortamıyla amaç-araç itibarıyla farklı görülmemesi gerektiğini bildirdi.

"Bölücü terörün sonu görünmüştür"

Türkiye Cumhuriyeti'nin sokakta kurulmadığını, sokak sokak eylem yapan görevli ajanlara rehin bırakılmayacağını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"ABD’nin seçilmiş Başkanı'na ve seçim sonuçlarına saygı duyan ama Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na sözde diyen CHP Genel Başkanı'nın hukuka ve milli iradeye savaş açması kendisini bekleyen makus sondan da asla kurtaramayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı'na sözde demek öz itibarıyla Türk milletine, demokrasi kültürüne, milli egemenlik ilkelerine hakarettir, hıyanettir, hürmetsizliktir. Zalimlerin ve Türkiye düşmanlarının yeminli sözcüsü olan Kılıçdaroğlu, FETÖ'ye, PKK'ya, MLKP'ye, DHKP-C'ye tutunmaktan, bu hain örgütlerle yol yürümekten derhal vazgeçmeli, teröristlerle bağını kesmelidir. Yoksa suç ve terör örgütleriyle irtibat ve iltisakının vebali kendisinin siyasi sonunu süratle hazırlayacak, milletimiz bu namertliği affetmeyecektir. İYİ Parti Başkanı'nın da heyecanla rezervini yaptığı terörist Demirtaş ile kahvaltı programını meçhul bir tarihe erteleyip masa edebiyatına son vermesi eve dönüş yolunda kendisini bihakkın rahatlatacaktır. Ne idüğü belirsiz iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için masa kurulsun diyen bu şahıs bilmelidir ki, çift taraflı davranan ve ikiyüzlü olan bizatihi kendisidir. Bilinmelidir ki Türkiye bölücülükle hesaplaşmadan, terörün kökünü kazımadan istiklal haklarını, istikbal haysiyetini güvenceye alamayacaktır. Çok şükür şafak sökmüş, bölücü terörün sonu görünmüştür."

Bahçeli, huzurun, dirliğin, birliğin, refahın ve güvenliğin 2023 hedefleriyle gerçekleşmesinin önünde hiçbir engelin kalmadığını, Cumhur İttifakı'nın bunu sağlamaya mahir ve muktedir olduğunu belirtti.

Türk milletinin yeni bir destan yazacağını, yeni bir diriliş mucizesine imza atacağını anlatan Bahçeli, bu destanda, bu Türk mucizesinde katillere, köhnelere, kötülere, karanlık projelere asla yer olmayacağını kaydetti. 

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın