Analiz, Podcast

Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde hassas denge

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretini daha çok bir iade-i ziyaret olarak nitelendirmek mümkün. Rusya ile sorun yaşayan, Batı’dan da istediği desteği alamayan Ukrayna için Türkiye ile iyi münasebetleri devam ettirmek önemli.

Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu  | 05.02.2020 - Güncelleme : 19.03.2020
Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde hassas denge

İstanbul

3 Şubat’ta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’ya resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye olduğu gibi, bağımsızlığından itibaren Türkiye-Ukrayna ilişkileri diplomatik, ekonomik ve turizm alanları başta olmak üzere çok yönlü olarak gelişmektedir. Ukrayna’nın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum, Türkiye’nin Kiev açısından önemini daha da arttırıyor. Özellikle NATO’ya üyelik süreci ve toprak bütünlüğü konularında Türkiye’nin desteği Kiev için büyük önem arz ediyor. Bundan dolayıdır ki Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy görevine başladıktan sonra ilk yurtdışı gezilerinden birini Türkiye’ye yapmıştı.

Türkiye’nin bu bağlamda hassas bir denge gözetmesi gerekiyor. Zira bir taraftan Vladimir Zelenskiy Türkiye’den somut adım atmasını beklerken diğer taraftan da Vladimir Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kırım’da cami açılışına davet etmişti. Ankara’nın bu yöndeki adımları şüphesiz önümüzdeki dönemde Suriye’deki gelişmelere bağlı olacaktır. Zelenskiy son görüşme sırasında Türkiye’den Kırım ve Rusya’da tutulan Ukraynalı esirlerin serbest bırakılması konusunda da destek istedi. Bu husus aslında özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vladimir Putin ile arasındaki samimi ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda Ankara’yı bu üçlemede belki de rahatlatacak bir husustur. Fakat bunun için şüphesiz önce Ankara ile Moskova, İdlib’de olup bitenleri ele almalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması konusunda mutabakata varmalıdırlar.

Diğer taraftan 1991’den itibaren Türkiye-Ukrayna arasında gelişen işbirliğine ve iki ülke arasında görünürde büyük sorunların olmamasına rağmen bu münasebetler, arzu edilen seviyeye bir türlü çıkamamakta. Bunun birkaç sebebi var. İlki, 2004 yılından itibaren Ukrayna’da periyodik olarak renkli devrimlerin gerçekleşmesi ve ülkenin siyasi olarak bir türlü istikrara kavuşamaması; ikincisi ise, Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin Türkiye-Rusya ilişkilerinin gölgesinde kalması. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz konusu Ukrayna ziyareti, iki ülkenin yanı sıra Rusya’da da yakından takip edildi. Yine ziyaretin İdlib’deki saldırı neticesinde 7 Türk askerinin şehit edilmesine denk gelmesi ve bunun Türkiye-Rusya ilişkilerinin sorgulanmasına yol açması da ziyarete farklı bir boyut kazandırdı.

Kırım konusunda destek talebi

İkili görüşmelerin en önemli konusunu şüphesiz Kırım meselesi teşkil etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin baştan beri takındığı tavrı bir kez daha dile getirerek Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunduklarını dile getirdi. Kırım meselesi bugüne kadar Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya ile ilişkilerini doğrudan pek etkilememiştir. Ankara, baştan beri Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunurken, bu konuyu Rusya ile ilişkilerinde gündeme getirmemeye çalışmıştır. Fakat son görüşmede Zelenskiy, Ankara’dan daha somut adımlar atmasını beklediğini belirttiği gibi, Rus yetkililerin yanı sıra Rus basını da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kırım’la ilgili son açıklamalarına tepkiyle yaklaştılar. Yine ziyaret öncesinde Ankara’nın Ukrayna ordusunun modernleştirilmesi için 200 milyon TL destekte bulunacağını açıklaması da tüm bunlara eklenince bu ziyaret ve ziyaret çerçevesinde görüşülen konular, ikili ilişkilerin yanı sıra Rusya-Ukrayna münasebetleri ve Suriye’de Rusya-Türkiye mutabakatı çerçevesinde değerlendirilmeye çalışıldı.

Türkiye’nin bu bağlamda hassas bir denge gözetmesi gerekiyor. Zira bir taraftan Vladimir Zelenskiy Türkiye’den somut adım atmasını beklerken diğer taraftan da Vladimir Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kırım’da cami açılışına davet etmişti. Ankara’nın bu yöndeki adımları şüphesiz önümüzdeki dönemde Suriye’deki gelişmelere bağlı olacaktır. Zelenskiy son görüşme sırasında Türkiye’den Kırım ve Rusya’da tutulan Ukraynalı esirlerin serbest bırakılması konusunda da destek istedi. Bu husus aslında özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vladimir Putin ile arasındaki samimi ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda Ankara’yı bu üçlemede belki de rahatlatacak bir husustur. Fakat bunun için şüphesiz önce Ankara ile Moskova, İdlib’de olup bitenleri ele almalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması konusunda mutabakata varmalıdırlar.

Ukrayna'da Türk yatırımlarının artması bekleniyor

Ziyaretin bir başka gündemini enerji konusu teşkil etti. Aslında enerji alanında ve özellikle Rus gazının Avrupa’ya ulaştırılması konusunda Türkiye ile Ukrayna rakip konumundalar. 1987 yılından 2003’te Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı’nın açılışına kadar Türkiye, Rus doğalgazını Ukrayna üzerinden alıyordu. Mavi Akım ile birlikte Türkiye, tükettiği gazın bir kısmını bu hattan almaya başlarken, TürkAkım ile birlikte Ukrayna’nın transit konusundaki konumunu ve Rusya ile pazarlıklarında elini zayıflatmış oldu. Görüşme sırasında Ukrayna lideri, (Azerbaycan gazını Gürcistan üzerinden Türkiye’ye, oradan da Yunanistan sınırına uzatan boru hattı) TANAP projesine ilgi duyduğunu belirtti. Ukrayna böylece Rus gazına alternatif arayışında olduğunu göstermek istese de kısa vadede Ukrayna’nın Rus gazına bağımlılığından kurtulması pek mümkün görünmüyor. Nitekim konuyla ilgili somut bir kararın alınmaması ve Zelenskiy’nin açıklamasıyla sınırlı kalması da bunun yalnızca Ukrayna’nın Moskova’ya göndermek istediği bir mesaj olarak algılanmasına yol açtı.

Ziyaret sırasında ikili görüşmenin yanı sıra ayrıca Türkiye-Ukrayna Yüksek Stratejik Konseyi’nin 8. toplantısı ve Türkiye-Ukrayna İş Forumu da yapıldı. Bu görüşmelerin gündemini ise Serbest Ticaret Anlaşması oluşturdu. Ancak öyle anlaşılıyor ki söz konusu anlaşmanın imzalanması zaman alacaktır. Mart 2020’de bu süreci hızlandırmak için çalışma komisyonunun faaliyete geçmesi bekleniyor. Bu husus, şüphesiz iki ülke arasındaki ticaret hacmini de artıracaktır. 2019 yılında ise Türkiye ile Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 4 milyar dolar civarındaydı. Her iki lider de hem Ankara’daki hem de Kiev’deki görüşme sırasında ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkartılması gerektiğini ve bunun için çaba sarf edeceklerini belirtmişlerdi. Yine önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Ukrayna’ya yatırımlarını artırması da bekleniyor.

Karadeniz bölgesinde güvenliğin korunması, Kırım’dan Ukrayna’ya göç eden 500 Kırım Tatar ailesi için konut inşa edilmesi, Ukrayna’dan helikopter alımı gibi meseleler de görüşülen konuların başında geldi. Yine T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Ukrayna Devlet Arşivi arasında imzalanan işbirliği anlaşması da pek gündeme gelmeyen, fakat ikili kültürel ve ilmî ilişkilerin gelişimi açısından büyük önem arz eden bir konu. Zira Ukrayna Arşivi, aynen Rusya arşivleri gibi hem Türk tarihinin erken dönemleri hem de Osmanlı Devleti tarihi ile ilgili çok sayıda belge ve el yazmaya sahip.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretini daha çok bir iade-i ziyaret olarak nitelendirmek mümkün. Rusya ile sorun yaşayan, Batı’dan da istediği desteği alamayan Ukrayna için Türkiye ile iyi münasebetleri devam ettirmek önemli. Zelenskiy’nin görüşmelerde ve basın toplantısında Kırım meselesini ön plana çıkarmasının sebebi de bu. Türkiye ise Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmakla birlikte ön plana ticarî konuları çıkarmaya çalışıyor. Serbest Ticaret Anlaşması’yla ilgili görüşmelerin Mart’ta başlıyor olmasında Türk tarafının çabasının rolü büyük. Bunun dışında Karadeniz’de güvenliğin sağlanması ve askerî, ekonomik ve kültürel konularda işbirliğinin geliştirilmesi, her iki ülkenin de çıkarına.

Rus basınında olumsuz yorumlar

Diğer taraftan Rus basınının büyük bir kısmında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretiyle ilgili son derece olumsuz yorumlar yer aldı. Bunda yukarıda da belirttiğimiz gibi ziyaretin arifesinde Suriye’de yaşanan olayın ve Türkiye’nin haklı olarak verdiği tepkinin etkisi büyük.

Halbuki bu ziyaret çok önceden planlandığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar bir yaklaşım değişimi içermiyor. Kaldı ki Ankara’nın aynen diğer ülkelerin olduğu gibi istediği ülkeyle istediği düzeyde işbirliği geliştirme hakkı var. İşin ilginç tarafı, Ukrayna basınında da ziyareti Suriye’deki gelişmelerle ilişkilendirenler olması oldu. Bunun sebebi ise Türk-Rus ilişkilerinin bozulmasının Ukrayna’nın çıkarına olacağı beklentisi. Tüm bu yaklaşım ve yorumlara son derece temkinli yaklaşmak ve aceleci olmamak gerekiyor. Kaldı ki Türkiye için Ukrayna, Rusya’ya alternatif olmadığı gibi Rusya da genel olarak Batı’ya alternatif değil. Her bir ülkenin Türk dış politikasındaki yeri ve önemi ayrıdır. Nitekim Ukrayna ziyareti tamamlanır tamamlanmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Önümüzdeki günlerde yüz yüze ikili görüşmenin gerçekleştirilmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Zira bundan sonra başta İdlib olmak üzere Suriye’de yaşanacak gelişmeler, hem Türk-Rus ilişkileri hem de bölgenin geleceği açısından önemlidir.

[Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesidir]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın