Dolar
39.67
Euro
45.70
Altın
3,367.85
ETH/USDT
2,420.00
BTC/USDT
103,368.00
BIST 100
9,203.37
Politika

TBMM Başkanı Şentop: Yasama dokunulmazlığı tezkere sayısı 1359

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "27. Dönem 4. Yasama Yılı sonu itibarıyla Karma Komisyon'da bulunan yasama dokunulmazlığı tezkeresi 1359'a ulaştı." dedi.

Sinan Uslu, Seval Ocak Adıyaman, Ertuğrul Subaşı, Alper Atalay  | 30.09.2021 - Güncelleme : 30.09.2021
TBMM Başkanı Şentop: Yasama dokunulmazlığı tezkere sayısı 1359 Fotoğraf: Barış Oral - Anadolu Ajansı

TBMM

Mustafa Şentop, parlamento muhabirleriyle TBMM Tören Salonu'nda bir araya gelerek, 27. Dönem 4. Yasama Yılı'nı değerlendirdi.

Meclis'in 3. Yasama Yılı'nda çalışmalarını yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını etkisi altında gerçekleştirdiğini hatırlatan Şentop, 4. Yasama Yılı'nda da salgının olumsuz etkilerinin devam ettiğini, ancak Meclis'in, 2021'de de çok yoğun bir yasama yılını geride bıraktığını söyledi.


Geride kalan yasama yılına ilişkin yasama, denetim ve temsil faaliyetleriyle ilgili bazı istatistiki verileri paylaşan Şentop, TBMM Genel Kurulu'nda 4. Yasama Yılı'nda 105 birleşim ve 488 oturum gerçekleştirildiğini, 801 saat 33 dakika çalışma yapıldığını ve 33 bin 953 sayfa tutanak tutulduğunu bildirdi.

Mustafa Şentop, 27. Dönem 4. Yasama Yılı'nda 33'ü uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin olmak üzere TBMM Başkanlığına sunulan 771 kanun teklifinden 682'sinin komisyonlara gönderildiğini, 3 kanun teklifinin ise iade edildiğini belirtti. Şentop, kanun tekliflerinden 86'sının işlemlerinin, TBMM'nin tatilde olduğu süre içinde komisyonlara havale işlemi gerçekleştirilemediği için halen devam ettiğini bildirdi.

4. Yasama Yılı'nda, 55'i uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin olmak üzere, önceki yasama yıllarında sunulanlarla birlikte 81 teklifin kanunlaştığını aktaran Şentop, "Bugün itibarıyla 3 bin 484 kanun teklifi ihtisas komisyonlarının, 67 kanun teklifi ise Genel Kurulun gündeminde bulunuyor. Yine bu yasama yılında çeşitli konularda 45 TBMM kararı alındı." diye konuştu.

Şentop, geride kalan yasama yılında, kanunlaşan teklifler arasında, kamuoyunun yakından takip ettiği, hayvanların korunması konusunda önemli tedbirler içeren, bu kapsamda hayvanlara yönelik bazı eylemleri suç olarak düzenleyen Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, çevre kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla Türkiye Çevre Ajansı'nın Kurulmasına İlişkin Kanun ile kendisinin de ilk imza sahibi olduğu, ayrıca yasalaşmasına öncülük ettiği 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edilmesini sağlayan kanunun da yer aldığını hatırlattı.

Meclis'in, zaman zaman ulusal ve uluslararası önemli konular hakkında duruşunu ve iradesini yansıtabilmek için TBMM'de grubu bulunan partilerin, ortak bildiri ve deklarasyonlar ilan ettiğini veya Meclis kararları alındığını anlatan Şentop, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin, uluslararası alanda Türkiye'nin menfaatleri söz konusu olduğunda, iç siyasetteki anlaşmazlık noktalarını bir kenara bırakarak bu ortak deklarasyonların yayımında ve kararların kabulünde bir araya gelebilmelerini çok kıymetli bulduğunu vurguladı.

"Dokunulmazlık tezkeresi sayısı 1359'a ulaştı"

Yasama dokunulmazlığı tezkerelerine değinen Şentop, 27. Dönem 4.Yasama Yılı'nda TBMM Başkanlığına 349 yasama dokunulmazlığı tezkeresi geldiğini bildirdi.

Şentop, 5 tezkerenin, kesin hüküm giyme sebebiyle milletvekilliğinin sona ermesi, 1 tezkerenin, yasama dokunulmazlığının kaldırılması, 3 tezkerenin, istem üzerine Cumhurbaşkanlığına iade edildiğini, 1 tezkerenin işlemlerinin ise TBMM'nin tatilde olduğu süre içerisinde İçtüzük gereği Karma Komisyon'a havale işlemi yapılamadığı için halen devam ettiğini aktardı.

Bir milletvekilinin suç işlediği iddiasıyla dokunulmazlığının kaldırılması istendiğinde ne yapılması gerektiğinin, TBMM İçtüzüğü ile sıkı kurallara bağlandığına işaret eden Şentop, dokunulmazlığın kaldırılıp kaldırılmamasında yetki sahibinin öncelikle Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon, ardından da TBMM Genel Kurulu olduğunu anımsattı.

Şentop, bu konuda TBMM Başkanlığının görevinin, İçtüzüğün 131. maddesine göre, "dokunulmazlığın kaldırılması istemini Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon'a havale etmekten" ibaret olduğunu belirterek, "Bu kapsamda 27. Yasama Dönemi'nin başlangıcından bugüne kadar TBMM Başkanlığına gelip Karma Komisyona havale edilen, dolayısıyla 4. Yasama Yılı sonu itibarıyla Karma Komisyon'da bulunan toplam tezkere sayısı 1359'a ulaşmıştır." ifadesini kullandı.

"Soru önergelerinin cevaplandırılma oranı yüzde 63,5"

Mustafa Şentop, Meclis'in yasama dışında çok önemli bir diğer fonksiyonunun denetim olduğuna işaret ederek, 27. Dönem 4. Yasama Yılı'nda denetim faaliyetleri kapsamında, milletvekillerince 18 bin 75 yazılı soru önergesi verildiğini hatırlattı.

Zaman zaman milletvekillerinden ve siyasi parti gruplarından, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına ve bakanlıklara gönderilen soru önergelerine süresi içinde ve yeterli cevap verilmediğine ilişkin eleştirilere ise Şentop, şöyle yanıt verdi:

"Soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranına yasama dönemleri itibarıyla bakacak olursak, çok kısa süren 25. Yasama Dönemi'ni hariç tuttuğumuzda, parlamenter sistemde geçirilen son iki dönemden 24. Yasama Dönemi'nde yazılı soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranı yüzde 60,3, 26. Dönem'de de yüzde 45,4 olarak gerçekleşmişken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin geçerli olduğu 27. Dönem'de bu oranın yüzde 63,5 olduğunu görmekteyiz. Bu verilere dayanarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin cevaplandırılmadığı ve yeni sistemde TBMM'nin denetim fonksiyonunun gerilediğine yönelik eleştirilere katılmadığımı ifade etmek isterim. Bununla birlikte her ne kadar önceki yasama dönemlerine göre daha iyi durumda olsak da elbette ideal olan, milletvekillerimizin yönelttiği soru önergelerinin istisnasız tamamının, süresi içerisinde cevaplandırılmasıdır."

Şentop, 4. Yasama Yılı'nda TBMM Başkanlığına, 1574 Meclis araştırması önergesi verildiğini, kabul edilen Meclis araştırması önergesi sayısının 101'e ulaştığını anımsattı.

"6 ülkeye resmi ziyaret gerçekleştirdik"

TBMM Başkanı Şentop, son yasama yılında 26 genel görüşme önergesi verildiğini, bunlardan 1'inin mükerrer olması nedeniyle işleme konulmadığını, işleme alınan 25 genel görüşme önergesinden 23'ünün Genel Kurul gündeminde, 2'sinin işlemde olduğunu aktardı.

TBMM Başkanlığına yazılı soru önergelerine ilişkin eleştiriler yöneltildiğini belirten Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İçtüzük hükümlerini katı bir şekilde uygulasak, bu konuda ben bir müsamaha göstermesem; Başkanlığa verilen soru önergelerinin maalesef büyük çoğunluğunun milletvekillerine iade edilmesi gerekir. Oysa iade oranlarına baktığımızda 4. Yasama Yılı'nda, işleme alınan 52 bin 797 yazılı soru önergesinin yüzde 1,89'unun (1000'inin), 4 bin 984 Meclis araştırması ve genel görüşme önergesinin yüzde 2,54'ünün (127'sinin), mevzuat hükümlerine uygunluk incelemesi neticesinde sahiplerine iade edildiğini görmekteyiz. 27. Yasama Dönemi'nin tamamında geçerli olan yazılı soru önergelerinin iade oranı yüzde 1,89 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oran önceki yasama dönemlerine kıyaslandığında son derece düşüktür."

Şentop, Meclis'in üyesi olduğu 12 parlamenter asamble ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu ile yürütülen parlamenter diplomasi faaliyetlerine ek olarak, bu yasama yılında Mısır ve Libya dostluk gruplarının kurulmasıyla dostluk grubu kurulan ülke sayısının 146'ya ulaştığını ve Türkiye'nin etkinlik coğrafyasının daha da genişletildiğini dile getirdi.

TBMM Başkanı olarak parlamenter diplomasi faaliyetleri kapsamında bu dönemde bir dizi dış ilişkiler faaliyetinde bulunduğunu anlatan Şentop, "6 ülkeye resmi ziyaret gerçekleştirdik. Öncelikle yasama yılının başında ekimde, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için yürüttüğü mücadele devam ederken milletvekillerimizden oluşan bir heyetle Azerbaycan'ı ziyaret ettik. 4. Yasama Yılı'nda, Kuzey Makedonya'ya, Arnavutluk'a, Kuveyt'e, İspanya ve Kazakistan'a resmi ziyaretler gerçekleştirdik." diye konuştu.

"Uluslararası krizlerle ile ilgili yoğun telefon diplomasisi"

Şentop, söz konusu dönemde TBMM'nin, uluslararası meselelerle çözüm önerilerinin ele alındığı uluslararası 5 toplantıya ev sahipliği yaptığını, diğer parlamentolar ve uluslararası parlamenter asambleler tarafından düzenlenen 14 etkinliğe de katılım sağlandığını kaydetti.

TBMM Başkanı sıfatıyla 62 farklı ülke, 10 uluslararası teşkilattan cumhurbaşkanı, meclis başkanı, hükümet başkanı, uluslararası örgüt veya parlamento başkanı ve diğer yetkililerle 196 ikili görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Şentop, söz konusu dönemde ortaya çıkan uluslararası krizlerle ile ilgili yoğun bir telefon diplomasisi yürüttüğüne dikkati çekti.

TBMM İdari Teşkilatı tarafından bu yasama yılında yasama faaliyetlerine teknik destek hizmetleri kapsamında 33'ü uluslararası anlaşmanın uygun bulunmasına dair kanun teklifi için inceleme raporu olmak üzere, milletvekillerinin talepleri doğrultusunda 295 kanun teklifi taslağı hazırlandığını ifade eden Şentop, TBMM Başkanlığına sunulan 714 kanun teklifi için 19 inceleme raporu ve 695 bilgi formu hazırlanarak, kanun yapım tekniğine uygunluk açısından inceleme yapıldığını vurguladı.

Meclis Başkanı Şentop, TBMM Kütüphanesinde yaklaşık 27 bin kullanıcıya hizmet verildiğini ve Açık Erişim Sistemi'nden 125 binin üzerinde kişinin yararlandığını ifade etti. Şentop, Meclis arşivinde yer alan darbe dönemi kurumlarından Yüksek Adalet Divanı ve Yüksek Soruşturma Kuruluna ait 253 bin 944 evrakın dijitalleştirme çalışmalarını tamamlayarak, dijital kopyalarını 27 Mayıs 1960 Askeri Darbe Mağdurlarının Zararlarının Tazmini Amacıyla Kurulan Komisyon Başkanlığına gönderdiklerini belirtti.

Şentop, "Kütüphanemizde bulunan Demokrat Parti Meclis Grubu müzakere zabıtlarına ait 260 ciltten oluşan belgenin de dijitalleştirilme çalışmaları tamamlanmış; özet ve gündem bilgileri bilgisayar ortamında tanınır hale getirilmiştir. Bu çalışmayı, yakın zaman içerisinde araştırmacıların hizmetine sunmayı planlıyoruz." dedi.

"100. yıl dönümleri açısından zengin bir dönem"

TBMM Başkanı Şentop, 27. Dönem 4. Yasama Yılı'nda Genel Kurul toplantılarının, 591 saati TRT-3 kanalından, 155 saati ise Meclis'in resmi internet sitesi üzerinden olmak üzere 746 saat; siyasi parti grup toplantılarının da TBMM'nin resmi internet sitesi üzerinden 101 saat canlı olarak yayımlandığını bildirdi.

Meclis'in 27. Yasama Dönemi'nin 100. yıl dönümleri açısından zengin bir dönem olduğunu dile getiren Şentop, bu kapsamda gazi Meclis'in açılışının, 1921 Anayasası'nın kabul edilişinin, İstiklal Marşı'nın kabulünün, Moskova Antlaşması'nın imzalanmasının ve Antep'e Gazi unvanı verilişinin 100. yıl dönümlerinin kutlandığını anlattı. Şentop, TBMM'nin, 2021'i, kabulünün 100. yılı olması sebebiyle İstiklal Marşı Yılı ilan ettiğini hatırlattı.

Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'n katılımıyla TBMM'de 15 Temmuz 2021'de çeşitli etkinlikler ve anma programları düzenlendiğini anımsatarak, "2021'de, aynen önceki senelerde olduğu gibi, vatandaşlarımızın da katıldığı ve 15 Temmuz 2021 sabahından 16 Temmuz 2021 sabahına kadar devam etkinliklerle bu anlamlı günü, milletimizin kahramanca direnişini, şehitlerimizi ve gazilerimizi anmış olmakla birlikte 15 Temmuz vesilesiyle Genel Kurul'da özel bir oturum icra etmedik. Çünkü tarihi önemi haiz günler vesilesiyle TBMM Genel Kurulu'nda özel oturum, eskiden beri prensip olarak sadece 23 Nisan'ın yani TBMM'nin açılışının, ulusal egemenlik ve çocuk bayramının yıl dönümünde yapılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Genel Kurul Salonu'nda 1996'dan bu yana kullanılan ve ekonomik ömrünü tamamlayan oylama, yoklama ve ses sistemlerinin, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı ile imzalanan protokol çerçevesinde yapılan çalışmalarla yenilendiğini belirten Şentop, bu yasama yılında Meclis TV'nin teknik altyapısının ve ekipmanlarının yenilenmesine ilişkin çalışmaların tamamlandığını anlattı.

Mustafa Şentop, "Yürütülen bütün bu çalışmalarla Meclisimiz, teknik altyapı açısından 1 Ekim'e hazır hale gelmiştir." ifadesini kullandı.

Gazetecilerin sorularını yanıtladı

Şentop, TBMM Tören Salonunda gerçekleştirilen 27. Dönem 4. Yasama Yılı değerlendirme toplantısı sonrasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Kürt sorunu var mı yok mu?" şeklinde tartışmaları ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sorunun Meclis'te çözüleceği açıklamasını anımsatması üzerine Şentop, Meclis Başkanı olarak siyasi partiler arasındaki günlük tartışmalara girmemeye çalıştığını belirtti.

TBMM'nin, Türkiye'de hem siyasetin hem de yaşanan bütün sorunların görüşüldüğü, çözüldüğü yer olduğunu vurgulayan Şentop, TBMM'nin bu konuları, sorunları görüştüğü, tartıştığı sırada elinde Anayasa ve İçtüzükte uygun görülmüş enstrümanlar bulunduğunu kaydetti.

Mustafa Şentop, TBMM'nin, anayasa ve kanun değişiklikleri yaptığını, parlamento kararı aldığını, denetim bağlamında araştırma komisyonları kurduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sorunların çözüm yeri olduğunu hiç kimsenin tartışması mümkün değil. Ama bu soyut bir ifadedir. TBMM'nin belirtmiş olduğum anayasal ve İçtüzükten kaynaklanan enstrümanlarla ne yapmasının öngörüldüğü açıkça, somut bir şekilde ifade edilirse, o zaman bence ciddi ve faydalı bir tartışma ortaya çıkabilir. Yani 'bir sorunun çözüm yeri Meclis'tir' derken ne diyorsunuz? Anayasa değişikliği mi kanun değişikliği mi bir komisyon kurulmasını mı öneriyorsunuz? Bu şekilde somutlaşan bir tartışma olursa verimli bir tartışmaya dönüşür. Yoksa soyut olarak, içeriği belli olmayan muğlak tartışmalar siyasetimize, toplum hayatımıza katkı vermiyor."

Meclis-i Mebusan ve Kanun-i Esasi döneminden itibaren bir milletvekilinin, Türkiye'nin bütününü temsil ettiğini vurgulayan Şentop, hangi sorun olursa olsun, bu sorunların muhatabının, bazı milletvekilleri veya bazı siyasi partiler değil, bütün milletvekilleri, TBMM'nin tamamı olduğunu dile getirdi. Şentop, bu nedenle belli konuları, belli kişilerle görüşmek gibi yaklaşımların, parlamento geleneği esasına aykırı olduğunu düşündüğünü bildirdi.

Yeni anayasa çalışmaları

Yeni anayasa çalışmaları sürecine yönelik değerlendirmesinin istenmesi üzerine Şentop, yeni anayasaya bir ihtiyaç olduğunda herkesin mutabık kaldığını söyledi.

Şentop, bunun içeriği, yapılma yöntemleriyle ilgili tartışmalar yaşandığını ve tartışmaların verimli olabileceğini belirterek, "Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyacı vardır. TBMM, bu anayasayı yapacak güçtedir, kudrettedir. Hem hukuken hem siyaseten bu konuda kararlılık olursa, ciddi ve samimi bir irade olursa yeni anayasa yapılabilir." diye konuştu.

"Tartışmalar, 2023 seçimlerine kadar devam eder"

Şentop'a, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin eksiklerini belirlemek için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nce bakanlıklardan bilgi istendiği, TBMM'den de böyle bir şey istenip istenmediği ve İçtüzük değişikliği olup olmayacağı" da soruldu.

Türkiye'de hükümet sistemi tartışmasının çok eskiden beri devam ettiğine işaret eden Şentop, 1982'den sonra benimsenen hükümet sisteminin, tam anlamıyla klasik parlamenter sistem olmadığını, yarı başkanlık sistemine benzediğine dair tartışmaların bulunduğunu ifade etti.

Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaların tarihinin de eski olduğunu, 1983'te basılan bir kitapta bu sistemin Türkiye'de tartışıldığına dair ifadeler yer aldığını anlatan Şentop, "Bu tartışmalar, yapılan anayasa değişikliği sonrasında bir süre devam etti. Tahminim, bir süre, benim kanaatim; yapılacak 2023 seçimlerine kadar devam eder, ondan sonra da bu tartışmalar biter. Kanaatim bu." dedi.

Şentop, mevcut sistemi savunduğunu vurgulayarak, bu sistemle ilgili sorun olarak dile getirilen hususların, anayasal düzenlemelerden kaynaklanmadığı kanaatinde olduğunu dile getirdi.

İyileştirilmiş veya güçlendirilmiş parlamenter sistem ifadelerinin anayasa hukuku literatüründe bulunduğunu anlatan Şentop, şu görüşleri paylaştı:

"Güçlendirilmiş parlamenter sistemle, parlamenter sistemin neresi güçlendirilmiştir? Muhtemelen çoğunuzun aklına güçlendirme ve parlamenter ifadesi geçtiği için parlamento güçlendirilmiş gibi geliyordur. Öyle değil. Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramı, yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemdir. Yürütme güçlendiriliyor, parlamento değil. Güçlendirilmiş parlamenter sistem yürütmenin, hükümetin güçlendirildiği parlamenter sistemdir."

Mustafa Şentop, bu tartışmada, kelimelerin sözlüklerdeki anlamına bakarak değil, kavramlar, terimler üzerinden konuşmakta fayda olduğunu kaydetti.

Hükümet sistemi değişikliğinin, TBMM'de 5'de 3 asgari çoğunlukla Anayasayı değiştirerek gerçekleşebileceğini vurgulayan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazı partilerin, belli sayıda milletvekilinin bir araya gelmesiyle hükümet sistemi değişikliği olmaz, ancak anayasa değişikliği yaparak hükümet sistemi değişikliği olabilir. Asgari 5'de 3'lük bir çoğunluğun Meclis'te olması lazım. Artı, referandum mecburiyetiyle sağlanabilir veya 3'te 2 ile sağlanabilir. Bu bakımdan, ilk bakışta 'hükümet sistemi değişikliği istiyorlar, bazı arkadaşlar bir araya geldiler, bunu yapacaklarmış' gibi bir hava oluşuyor ama işin tamamını anlatmak lazım, bir kısmını değil. Bu bir anayasa değişikliği gerektiren bir durumdur. Ancak Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu elde ettiğiniz takdirde hükümet sistemini değiştirebilirsiniz."

"Sorun, eksiklik yok"

Basın mensuplarının, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde TBMM açısından eksiklikler yok mu? Örneğin yarın TBMM Genel Kurulu açılacak. Yürütme, sizin de üç metre üzerinizdeki bir locada oturarak yukarıdan seyredecekler. Bu bir eksiklik mi değil mi?" sorusu üzerine Şentop, anayasal anlamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ilgili bir sorun ve eksikliğin olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin literatürde başkanlık sistemi olduğuna dikkati çeken Şentop, "Başkanlık sistemini, başkanlık sistemleriyle mukayese etmek lazım. Başkanlık sistemini parlamenter sistemlerle veya Türkiye'deki daha önceki parlamenter sistem uygulamalarıyla mukayese ederseniz çok büyük bir yanlış yaparsınız ve bu hiçbir işinize yaramaz. Ortaya bir cehalet çıkar. Farklı sistemlerdir. Mantığı, paradigması farklıdır sistemlerin. TBMM'deki fiziki mekan bakımından en yüksek yerde zaten vatandaşlarımız oturuyor o hesaplamayla. Arkada biliyorsunuz daha da yükseliyor. Meclis Başkanlık Divanı'nın karşısındaki alan üç metreden fazla belki." ifadesini kullandı.

Bir soru üzerine Şentop, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı hem çalışanların hem de milletvekillerinin aşılarının tamamlandığını hatırlattı.

Meclis'in çalışmalarını, Kovid-19 salgınının en yaygın ve etkili olduğu dönemde de yürüttüğünü anımsatan Şentop, "O zamanlar mümkün olabilecek en sıkı önlemleri aldık. Bütün arkadaşlarımız, başta milletvekillerimiz olmak üzere Meclis çalışanlarımız da bunlara samimiyetle riayet ettiler. Yeni bir önleme bu anlamda ihtiyaç yok Meclis'te." diye konuştu.

"AB'nin taahhütlerini yerine getirmediğini görüyoruz"

TBMM Başkanı Şentop, bir soru üzerine, AB ile uyum konusunda, önlerinde acil olması gereken bir kanun düzenlemesi bulunduğu kanaatinde olmadığını vurguladı.

Türkiye'nin bu konuda çok önemli ve büyük adımlar attığını vurgulayan Şentop, şu bilgileri verdi:

"Bu sürecin bir tarafı Türkiye bir tarafı da AB. AB'nin de samimiyetle Türkiye'ye verdiği taahhütlere riayet etmesi lazım ama buna riayet edilmiyor. Biliyorsunuz 2016 yılında yapılan bir mutabakat metni vardı. O metinde AB'nin taahhüt etmiş olduğu hususlar. Serbest dolaşım, Gümrük Birliğinin gözden geçirilmesi başta olmak üzere hususlar... Tabii mesafe alınamadı, aradan beş yıl civarında bir süre geçtiği halde. Dolayısıyla Türkiye, kanun düzenlemelerini şüphesiz AB'nin belirlediği kriterleri de dikkate alarak ama Türkiye'de vatandaşlarımızın içinde bulunduğu imkanları iyileştirme, Türkiye'ye ve milletimize faydalı olma amacını gözeterek yapmaktadır. Bundan bağımsız olarak düşünmek lazım ama AB'yle ilişkiler bağlamında, sürecin iki tarafı var. Bir tarafı Türkiye, bir tarafı AB. Türkiye bugüne kadar bütün taahhütlerini yerine getirdi ama karşı tarafın, AB'nin taahhütlerini yerine getirmediğini görüyoruz. Bu süreç böyle devam ediyor."

"Erken seçim olmasın diye getirilen bir sistem var"

Erken seçime yönelik çağrıların anımsatılması üzerine TBMM Başkanı Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeni hükümet sisteminin tartışıldığı sıralarda, hükümet sistemi değişikliğinin en önemli gerekçelerinden birisi Türkiye'de hükümetlerin çok kısa ömürlü oluşuydu. 1961'den 2002'ye kadar Türkiye'de ortalama hükümet ömrü 1,5 yıl civarında. Başkanlık sistemine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin gerekçelerinden birisi de istikrarlı hükümetler. İstikrarlı hükümetler nedir? Kolay, çabuk kurulabilen ve uzun ömürlü olan hükümetler. Dolayısıyla bu sistemin mantığında seçim dönemlerinin mümkün olduğu kadar sabit kalması vardır ve farklı ülkelerde, başkanlık sistemlerinde bütünüyle de sabittir. ABD'de, erken seçim diye bir şey yoktur. 200 yıldan fazla bir zamandır seçim aynı gün yapılır.

Biz de öncekinden farklı olarak, bu yeni sistemde erken seçimle ilgili bir karar alma imkanı prensip olarak getirilmiş olmakla beraber bunun mümkün olduğu kadar zorlaştırıldığını ifade etmek isterim. Biraz erken seçim konuşmaları bence Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi parlamenter sistem alışkanlıklarıdır. Ona bağlıdır. O zaman kolaydı. Meclis'te herhangi bir nitelikli karar yeter sayısı aranmıyordu. Yeni sistemde parlamentonun seçim kararı alması zorlaştırılmıştır. 5'te 3'le ancak seçim kararı parlamento alıyor bir de cumhurbaşkanı seçim kararı alabiliyor. Cumhurbaşkanının yeniden aday olmaması durumunda belki seçim kararı alması izah edilebilir ama yeniden aday olması söz konusuysa cumhurbaşkanının, o zaman önündeki süreyi kısaltmasının siyaseten, hukuken çok anlamlı olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla hem hukuken hem siyaset yeni hükümet sisteminde erken seçimle ilgili düzenlemeler önceki hükümet sistemi dönemine göre oldukça farklı. O bakımdan bir güncelleme yapmamız lazım siyasette. Erken seçim olmasın diye getirilen bir hükümet sistemi var şu anda Türkiye'de."

Bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilir mi?" sorusuna Şentop, "Şüphesiz. Onunla ilgili hiçbir tereddüt yok." yanıtını verdi.

"Önceki sistemin cumhurbaşkanıyla, bu yeni sistemin cumhurbaşkanı kavram olarak sadece adaş. İsim benzerliği var." diyen Şentop, kavramın içeriği, kapsamı, yetkileri bakımından tamamen farklı olduğunu dile getirdi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şunları kaydetti:

"Burada iki tane Ahmet diye arkadaşımız olsa Ahmet diye ikisini aynı kişi saymayız. Aynen onun gibi. Önceki parlamenter sistemdeki cumhurbaşkanı dediğimizde kastettiğimiz cumhurbaşkanı, sadece sembolik bazı yetkilere sahip bir cumhurbaşkanıydı. Önceki sembolik yetkilere sahip cumhurbaşkanı için tanınan seçilme hakkını oradan alıp yeni sistemde çok farklı yetkilere ve kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kavramı için burada devam ettirmek mümkün değil. O farklı bir cumhurbaşkanı, bu farklı bir cumhurbaşkanı. Adı mesela cumhurbaşkanı değil de başkan olsaydı zaten böyle bir tartışma olmayacaktı. Bu sadece isim benzerliğinden kaynaklanan bir tartışma. İçeriklere bakmak lazım. Sadece isimler, kelimeler üzerinden değil o kelimelerin içeriklerini mukayese etmek lazım değerlendirirken. Öyle bir tereddüt yok hukuken. Hiçbir tartışma bence içerikli bir tartışma değildir."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.