TPAO-NOC anlaşması: Libya'nın enerji geleceği ve Türkiye ile stratejik işbirliğinin yansımaları
TPAO’nun Libya sularında gerçekleştireceği sismik araştırma ve olası sondaj çalışmaları, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik derinlik sağlayan bir hamle olarak okunmalıdır.

İstanbul
ORSAM Kuzey ve Doğu Afrika Çalışmaları Koordinatörü Dr. Kaan Devecioğlu, Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasında imzalanan anlaşmanın iki ülke açısından önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
NOC ile TPAO arasında imzalanan ve dört deniz sahasında jeolojik araştırmaları kapsayan işbirliği anlaşması, Libya’nın savaş sonrası ekonomik toparlanması ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Afrika enerji vizyonunun kesişim noktasında yer almaktadır.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Bu anlaşma, teknik bir keşif sürecinden öte, enerji güvenliği, jeopolitik etki alanı ve ekonomik entegrasyon gibi çok boyutlu anlamlar taşımaktadır. Libya gibi siyasi geçiş sürecinde bulunan bir ülkenin enerji kaynaklarını yeniden yapılandırma sürecinde yaptığı dış ortaklıklar hem üretim kapasitesinin artırılması hem de uluslararası güvenin yeniden tesisi açısından kritik önemdedir. Türkiye’nin bu sürece dahil olması, geçmişteki askeri, diplomatik ve ekonomik işbirliklerinin enerji sektörüne yansıması olarak da değerlendirilmelidir.
Anlaşmanın Libya ve Türkiye'ye faydaları
Libya'nın 2024 yılı itibarıyla ilan ettiği 2 milyon varillik günlük üretim hedefi, bu ülkenin enerji sektörü için yalnızca bir teknik kapasite artışı hedefi değil, aynı zamanda ulusal yeniden inşa vizyonunun ekonomik dayanağıdır. Halihazırda yaklaşık 1,2 milyon varil civarında olan günlük üretim seviyesi, savaş öncesi döneme göre oldukça düşüktür. Bu açığın kapatılması ve hedeflenen seviyeye ulaşılması, yalnızca mevcut sahaların rehabilitasyonu ile mümkün değildir. Yeni rezervlerin keşfi, özellikle deniz (offshore) alanlarında yürütülecek jeolojik çalışmalarla doğrudan ilişkilidir. Libya kıyılarında henüz tam olarak değerlendirilmemiş hidrokarbon potansiyeli, bu ülkenin enerji stratejisinde sürdürülebilirlik unsuru olarak ön plana çıkmaktadır. TPAO ile imzalanan anlaşma, tam da bu ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte bir teknik ortaklık modelidir.
Türkiye açısından değerlendirildiğinde, bu anlaşmanın farklı düzlemlerde karşılığı bulunmaktadır. Öncelikle Türkiye’nin enerji arz güvenliği stratejisinde kaynak çeşitliliği sağlamak ve ithalat bağımlılığını azaltmak temel bir hedef olarak öne çıkmaktadır. Bu kapsamda, TPAO’nun Karadeniz’deki doğal gaz keşifleri, Somali’deki arama faaliyetleriyle başlayan dışa açılım süreciyle genişletilmiştir. Libya ile imzalanan anlaşma, bu genişlemeyi hem coğrafi hem de jeopolitik olarak tamamlayan bir adımdır. Türkiye’nin 2019 yılında Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanları Mutabakatı çerçevesinde Doğu Akdeniz’deki konumunu pekiştirme hedefi, sahada gerçekleştirilen enerji faaliyetleriyle daha somut bir zemin kazanmıştır. Bu bağlamda, TPAO’nun Libya sularında gerçekleştireceği sismik araştırma ve olası sondaj çalışmaları, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik derinlik sağlayan bir hamle olarak okunmalıdır.
TPAO-NOC işbirliği, yalnızca ikili ilişkiler bağlamında değil, aynı zamanda Türkiye’nin Afrika enerji vizyonu çerçevesinde de anlamlı bir yer tutmaktadır. Afrika’da artan enerji talebi, kıtanın doğal gaz ve petrol kaynaklarına yönelik küresel ilginin yeniden şekillenmesine neden olmuştur. Çin, Fransa, ABD ve Rusya gibi aktörlerin rekabet halinde olduğu bu alanda Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirecek nitelikteki teknik işbirlikleri, hem enerji güvenliği hem de dış politika açısından stratejik katkılar sunmaktadır. Libya ile enerji temelli bu tür bir ortaklık, Türkiye’nin bölgedeki çok yönlü angajman stratejisinin enerji ayağını pekiştirmekte, aynı zamanda Akdeniz’deki jeopolitik denkleme ekonomik bir derinlik kazandırmaktadır.
Anlaşmanın Libya için stratejik önemi ve zorlukları
Offshore enerji üretimi, karasal üretime kıyasla daha maliyetli ve teknik olarak daha karmaşık bir süreçtir. Libya özelinde, uzun yıllar süren iç çatışmalar ve altyapı yetersizlikleri göz önüne alındığında, bu alandaki faaliyetlerin sürdürülebilir biçimde ilerleyebilmesi için yüksek maliyetli yatırımlar gerekmektedir. Her bir derin deniz sondajının yaklaşık 60 ila 120 milyon dolarlık bir maliyetle yürütülebileceği, üretime geçilmesi durumunda ise platform kurulumları, taşıma hatları ve işleme tesisleri dahil olmak üzere toplam yatırım maliyetinin 3 ila 5 milyar doları bulabileceği hesaplanmaktadır. Bu düzeyde bir finansmanın Libya tarafından tek başına karşılanması mümkün değildir. Bu nedenle TPAO gibi teknik kapasitesi güçlü, kamu destekli ve uzun vadeli planlamaya sahip bir aktörle ortaklık kurmak, Libya açısından kritik bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca bu tür ortaklıklar, yabancı yatırımcılar için de pozitif bir sinyal anlamına gelmekte, sahaların uluslararası piyasalara entegrasyonunu kolaylaştırmaktadır.
Anlaşmanın Libya’nın 2 milyon varillik üretim hedefini doğrudan gerçekleştirmeyeceği açıktır; zira anlaşma halihazırda üretim değil keşif ve araştırma safhasındadır. Ancak bu aşama, üretim artışı zincirinin ilk ve belki de en önemli halkasıdır. Yapılacak jeolojik araştırmalar, yeni rezervlerin varlığını ortaya koymakla kalmayacak, aynı zamanda bu sahaların ekonomik olarak değerlendirilebilirliğini kanıtlayacaktır. Bu durum, NOC için teknik kapasite artışı anlamına geldiği gibi Libya’nın petrol ve gaz piyasalarında yeniden güvenilir bir üretici ülke imajını kazanmasını da destekleyecektir. Dolayısıyla bu tür teknik işbirlikleri, Libya’nın enerji üretimini artırma hedefini doğrudan destekleyen yapısal yatırımlar olarak değerlendirilmelidir.
Öte yandan, Libya enerji sektörünün karşı karşıya olduğu temel yapısal sorunlar dikkate alınmadan bu tür işbirliklerinin uzun vadeli başarıya ulaşması noktasında zorluklar bulunmaktadır. Bu anlamda siyasi kamplaşmalar hala en önemli engellerden biridir. Batı Libya’da Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti ile Doğu’da Bingazi merkezli Temsilciler Meclisi arasında enerji gelirlerinin paylaşımı ve petrol sahaları üzerindeki kontrol konularında yaşanan gerilim, saha çalışmalarının sürdürülebilirliğini tehdit etse de Türkiye’nin “Tek Libya” politikası çerçevesinde tüm taraflarla geliştirdiği ilişkilerin bu zorlukların aşılmasında temel belirleyici etken olduğu söylenebilir.
Buna ek olarak, enerji altyapısının yetersizliği, eskiyen rafineriler, düzensiz elektrik şebekesi ve güvenlik riskleri, Libya’nın yatırım çekme kapasitesini ciddi biçimde zayıflatmaktadır. Milis grupların enerji tesislerine müdahalesi ya da üretim alanlarını siyasi baskı unsuru olarak kullanması, dış yatırımcıların Libya’daki projelere mesafeli yaklaşmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin teknik destek dışında Libya’nın kurumsal kapasite geliştirme, güvenlik sektörü reformu ve enerji altyapısı modernizasyonuna da daha fazla katkı sunması gerekmektedir.
Sonuç olarak, TPAO ile NOC arasında imzalanan işbirliği anlaşması, Libya’nın ekonomik ve teknik kapasitesini yeniden inşa etmesine katkı sunacak önemli bir araçtır. Bu anlaşma, yalnızca sismik araştırmalar ve sondaj verileri üretmekle kalmayacak; Libya’nın enerji kaynaklarının yeniden haritalandırılmasına, uluslararası yatırım ortamının iyileştirilmesine ve Türkiye’nin enerji diplomasisi üzerinden bölgesel etkinliğini artırmasına hizmet edecektir.
Ancak bu sürecin başarıya ulaşması, yalnızca teknik değil; aynı zamanda siyasi, hukuki ve kurumsal boyutlarda da bütüncül bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde denizden elde edilmesi beklenen stratejik kazançlar, kıyıdaki yapısal zafiyetler gibi zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle, Türkiye-Libya enerji işbirliğini uzun vadeli ve çok boyutlu stratejik bir vizyonla sürdürmek her iki ülkenin de ortak çıkarıdır.
[Dr. Kaan Devecioğlu, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Kuzey ve Doğu Afrika Çalışmaları Koordinatörüdür.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.