Gündem

Türk gazetecinin gözünden 'yarım kalan devrim'

Eski TRT Mısır temsilcisi Turan, "25 Ocak bütün Mısır'ı birleştiren bir devrimdi ama daha sonradan rejimin de devrilmesiyle ortalık gerildi, insanlar kaçtı. Birilerinin iki tarafı birleştirilmesi lazım." dedi.

25.01.2018 - Güncelleme : 25.01.2018
Türk gazetecinin gözünden 'yarım kalan devrim'

İSTANBUL - GÜLSÜM İNCEKAYA

"Arap Baharı" olarak adlandırılan halk hareketlerinin ikinci adresi Mısır'da, olayları yakından takip eden eski TRT Mısır temsilcisi Metin Turan, "25 Ocak devrimi gibi sürpriz bir şey bekleniyor. Halk yine meydana iner mi inmez mi bilinmez ama böyle bir beklenti yaşanıyor. Şu an ülkenin başında ordu var. Askerin olduğu yerde silahsız halk meydanlara tekrar iner mi, bunu kestiremiyorum." dedi.

Turan, Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık iktidarını sonlandıran devrim günlerini AA muhabirine anlattı.

Halk hareketlerinin başladığı 25 Ocak 2011'de başkent Kahire'deki ünlü Tahrir Meydanı'nda toplanan kalabalığı haber yapmak üzere kamerasıyla birlikte yerden 1,5 metre yükseklikteki metro havalandırmasının üzerine çıkarak TRT aracılığıyla dünyaya yayın yaptığını anlattı.

Turan, devrimciler ve Mübarek taraftarlarının karşılaşmasıyla başlayan ilk çatışmalara şahitlik ettiğini söyledi.

O günkü heyecanı hala hissettiğini dile getiren Turan, "Polisin göstericilere vurduğu ilk copu gören ve TRT kanalıyla tüm dünyaya duyuran gazeteciyim. Bu benim için kutsal bir şeref, güzel bir duygu, hatta o deve vakasına da şahit oldum. Bazı Hüsnü Mübarek yanlıları, devrimcileri püskürtmek için Tahrir Meydanı'na develer ve atlarla girmişti. Ben o develerin önünde küçük kameramla olayı çeken ilk gazetecilerden biriyim. Devrimciler o develer ve atlardaki kişileri etkisiz hale getirdiler ve püskürttüler." diye konuştu.

"İnsanlar kararlıydı"

İnsanların toplanmasında sosyal medya ağının etkili olduğuna işaret eden Turan, şöyle devam etti:

"Tahrir Meydanı'nın tam kalbinde TOMA'lar su püskürtürken aracın karşısına çıkan genci gören gazeteciyim. İnsanlar kararlıydı. Ama bu arada polisler, askerler, sivil polisler de orayı abluka altına almıştı. 30-40 kadar sivil polisin göstericilerin yanına onlardanmış gibi gelerek gençleri yaka-paça gözaltına almalarına şahitlik ettim. Tahrir Meydanı'nda çok fazla provokasyon vardı, daha doğrusu provokatörler vardı. Sivil polislerin göstericileri linç ettiklerini gördüm."

Turan, devrim sırasında çok aktif olmayan Müslüman Kardeşler'in sonradan devrimi sahiplendiğini vurguladı.

"Müslüman Kardeşler hazırlıksız yakalandı"

Devrim sonrası seçimle iktidara gelen Müslüman Kardeşler'in tecrübesiz ve hazırlıksız olduğu için devlet yönetmenin ağırlığının üstesinden gelemediğini belirterek, yılların birikmiş ekonomik bozukluğunun düzeltilemediğini kaydetti.

Seçim sonuçlarının açıklandığı anda yine Tahrir Meydanı'nda olduğunu söyleyen Turan, "Askeri yetkililer sonuçları açıkladığı sıralarda meydandan canlı yayın yapıyordum. Orada iki zarf vardı. Biri Ahmet Şefik (Hüsnü Mübarek yanlısı) diğeri de Müslüman Kardeşler'in başkanı Mursi'ydi. Asker Mursi'yi seçti. Öteki türlü Kahire, Mısır kan gölüne dönecekti. Asker duruma göre bir seçim yaptı ve Müslüman kardeşlerin adayı Mursi kazandı. Böylece bir nevi olayları bastırmış oldular. Bir sene sonra da Müslüman Kardeşler'in ekonomik zorlukların üstesinden gelemeyeceği ve yeni bir rejim getireceği iddiaları yayıldı. Yaşanan hadiselerden sonra askeri darbe yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.

"Mısır halkı zor günler yaşıyor"

Gazeteci Metin Turan, Genelkurmay Başkanı Sisi'nin 2013'te askeri bir darbeyle Mursi iktidarını devirmesinin ardından ülkedeki ekonomik durumun hala bozuk olduğuna ve siyasi çalkantıların da devam ettiğine işaret ederek, Mısır halkının zor günler yaşadığını ifade etti.

Mısır'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlandığını, Sisi'ye karşı güçlü isimlerin adaylıklarını açıkladığını anlatan Turan, "Sisi'ye karşı eski genelkurmay başkanı Sami Annan adaylığını koydu. Ahmet Şefik adaylığını koydu ama ortadan kayboldu, ne olduğu, nerede olduğu şu an belli değil. Halk zor durumda, siyasi çöküntü yaşanıyor. Yani 25 Ocak devrimi gibi sürpriz bir şey bekleniyor. Halk yine meydana iner mi inmez mi bilinmez ama böyle bir beklenti yaşanıyor. Şu an ülkenin başında ordu var. Askerin olduğu yerde silahsız halk meydanlara tekrar iner mi, bunu kestiremiyorum." diye konuştu.

Turan, darbeden sonra dünyanın dört bir yanına dağılmış Müslüman Kardeşler üyelerinin bir gün Mısır'ı cuntanın elinden kurtarma hayalleri kurduğuna değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hapishanelerde 40-50 bin Müslüman Kardeşler üyesi yatıyor. Ben de darbeden sonra haber yaparken gözaltına alınıp hapse atıldım. Hapishanelerin durumunu yakinen gördüm.

İçerideki insanlar zor durumdalar, psikolojik sorunları var, çok uygunsuz şartlar altında yaşıyorlar. Yatak yok, 37 kişi kaldığım koğuşta iki tane tuvalet vardı. Hayat şartları çok kötü. Dünya o insanlara sessiz kaldı, hiçbir şey yapmadı. Mısır, Orta Doğu'nun Afrika liderliğini yapan bir ülke, 100 milyona yakın nüfusu var. İnşallah bu sorunu çözerler. 25 Ocak bütün Mısır'ı birleştiren bir devrimdi ama daha sonradan böyle rejimin de devrilmesiyle tamamen ortalık gerildi, insanlar kaçtı. Birilerinin bu iki tarafı birleştirilmesi lazım. Tabii kan girdi araya, Rabia katliamında olduğu gibi, binlerce insan öldü. Her aileden kan döküldüğü için bu işi biraz zorlaştırıyor, barışı da öyle. Ama bir lider değişikliğiyle sorunlar da çözülebilir, ülkede bir yumuşama olabilir."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.