Dolar
39.91
Euro
47.04
Altın
3,352.28
ETH/USDT
2,595.00
BTC/USDT
109,204.00
BIST 100
10,189.02
Politika

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında bunun sahada gerçekleşmesini görme zamanı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında bunun sahada gerçekleşmesini görme zamanı." dedi.

Yasemin Kalyoncuoğlu, Harun Kutbe  | 02.07.2025 - Güncelleme : 02.07.2025
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında bunun sahada gerçekleşmesini görme zamanı

Ankara

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında bunun sahada gerçekleşmesini görme zamanı. Bunun da kısa bir süre içinde başlayacağını bekliyoruz. Bu süreç sahada da somut yansımalarla görünecek ama bu belli bir zaman alacak." dedi.

Yılmaz, NTV canlı yayınında soruları yanıtlayarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin açıklamada bulunan Yılmaz, mevcut anayasanın askeri darbe sonrası yapıldığını, Türkiye'nin sivil iradeyle oluşturulmuş bir anayasayı hak eden bir ülke olduğunu söyledi.

Yeni anayasanın sadece tek bir siyasi partinin değil, bütün toplumun mutabakatıyla hazırlanması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, AK Parti olarak bu süreci başlatarak, 11 kişilik hukukçu ve alanında uzman bir komisyon kurduklarını kaydetti.

Yeni anayasanın asıl çalışmasının Meclis çatısı altında gerçekleşeceğine işaret eden Yılmaz, "Olabilecek en geniş mutabakatla yapılması gerekli bir çalışma. İktidarıyla muhalefetiyle Türkiye'ye bu anayasayı kazandırmayı umuyoruz. Toplumsal mutabakatla bu tartışmayı geride bırakmalıyız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın DEM Parti heyetiyle görüşme yapması konusuna değinen Yılmaz, "Önümüzdeki hafta bu görüşmenin gerçekleşmesini bekliyoruz. Ama günü, saati konusunda Cumhurbaşkanlığının açıklamasını beklemekte fayda var." dedi.

"Süreç olması gerektiği gibi ilerliyor"

Terörle mücadelede gelinen noktayı "tarihi bir aşama" olarak nitelendiren Yılmaz, terör örgütünün kendini fesih kararının son derece önemli olduğunu vurguladı.

Tüm siyasi partilerin bu sürece katkı da bulunması gerektiğini belirten Yılmaz, "Bu tür meseleler milli olarak bakılması gereken meseleler. Bütün partilerin de katkısıyla ben bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürüyeceğine inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız da DEM heyetiyle gelinen aşamayı değerlendireceklerdir."ifadelerini kullandı.

PKK'nın silah bırakması kararının sahaya yansımasını da değerlendiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında bunun sahada gerçekleşmesini görme zamanı. Bunun da kısa bir süre içinde başlayacağını bekliyoruz. Bu süreç sahada da somut yansımalarla görünecek ama bu belli bir zaman alacak. Tabii bir günde olacak bir şey değil. Bu işin takip ve izleme mekanizması mutlaka işleyecektir, titizlikle takip edilecektir. Dolayısıyla önemli ve olumlu bir aşamaya geldiğimizi... Süreç olması gerektiği gibi kendi mecrasında, kendi gereklerine uygun bir şekilde ilerliyor."

Yılmaz, Türkiye-Suriye ilişkilerini de değinerek, Türkiye'nin Suriye politikasının çok net olduğunu, istikrarlı bir Suriye istediklerini vurguladı.

"Kimse bölgenin haritaları üzerinde oynamaya kalkışmamalı"

Sadece Suriye halkına değil, bütün bölgeye istikrar getirecek bir Suriye istediklerinin altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kapsayıcı bir yönetim ve bütün unsurları kapsayan bir yapı istiyoruz. Suriye bir anayasa çalışması başlattı. Bu süreçte birçok meselenin tartışılacağına inanıyorum. SDG gibi yapıların bu süreçte olmaması gerekiyor. Ülkede yaşayan kim varsa, eşit vatandaşlık temelinde, herkesin temel hak ve hürriyetlerinin sağlandığı bir ortamın oluşturulması lazım. Bu da herkesin lehine. Fakat Suriye'de istikrar istemeyenler, etnik çatışmalar, mezhebi çatışmalar oluşturarak ülkedeki istikrarı bozmaya çalışabilirler. Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim tavrımız çok açık ve net. Hem Suriye'nin istikrarı için hem de Suriye'den Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdidin oluşmaması bakımından biz Suriye'deki bu süreci en güçlü bir şekilde destekliyoruz. Belli bir süreç içinde de bunun sağlanacağına inanıyoruz."

"ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın demecinde, 'ABD'nin Suriye politikasının son 100 yıldaki Suriye politikasından farklı olacağını' ifade etti. Türkiye ile ABD'nin Suriye politikası örtüşüyor mu?" sorusuna Yılmaz, "Kimse, bu bölgenin haritaları üzerinde oynamaya kalkışmamalı, çalışmamalı. Tam aksine hepimiz el birliği içinde yeterince zaten çatışma yaşamış bu bölgede, istikrara yönelik iş birliği yapmalıyız." yanıtını verdi.

Yılmaz, bu anlamda Trump yönetiminin verdiği çok olumlu mesajlar ve attığı çok olumlu adımların olduğunu anımsatarak, "Yaptırımların kaldırılması, yeni rejimin desteklenmesi çok çok önemli. Biz bunu olumlu karşılıyoruz, o noktada da Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Trump'a telkinlerinin etkili olduğunu da görmüş olduk. Daha koordineli iş birliğine dayalı bir ruhla, burada mutlaka istikrarı, Suriye'nin refahını desteklememiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Suriye meselesinde çok bedeller ödendiğini, fakat artık iyi neticeler alınacağını belirten Yılmaz, "Suriye'ye gönüllü geri dönüşler de hızlandı. Rejim değişikliğinden sonra, 8 Aralık'tan bugüne kadar 316 bin Suriyeli gönüllü geri dönüş yapmış. Bu da ne kadar haklı bir duruşumuz olduğunu bir kez daha ortaya koymuş durumda." dedi.

"Yaptırımların mutlaka kalkması gerekiyor"

"ABD'nin Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarının kalkıp kalmayacağı" sorusuna Yılmaz, "Bu yaptırımlar iki müttefik ülke arasında hiç gündeme gelmemeliydi ama maalesef Amerika Birleşik Devletleri ile geçtiğimiz dönemlerde bir dizi konuda ihtilaflar yaşadığımız bir gerçek. Bu dönemde iyi bir başlangıç yapıldı diye düşünüyorum." yanıtını verdi.

Son NATO toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump'ın verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yılmaz, "Şu anda olumlu bir sürece girildiğini rahatlıkla ifade edebilirim. Bunlar devam eden süreçler. Yaptırımların mutlaka kalkması gerekiyor. Türkiye bölgesinde bir istikrar kaynağıdır. Diplomasiden yana, barıştan yana olmuş bir ülkedir ve bu yaptırımların bir an önce kaldırılması beklentimiz." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, ABD'den F35'lerin alınması konusunda Silahlı Kuvvetlerin müzakereler yürüttüğünü hatırlatarak, Eurofighter sürecinde de olumlu bir gidişatın olduğunu, Almanya, Fransa ve İngiltere ile bu konudaki görüşmelerde olumlu bir havanın oluştuğunu söyledi.

SİHA alanındaki başarının Türkiye'yi dünyada öncü ülkeler arasına taşıdığını vurgulayan Yılmaz, "Geçen yıl savunma havacılık ihracatımız, 7 milyar doların üzerinde oldu. Türkiye, kendi savunma sistemlerini geliştirirken aynı zamanda uluslararası arenada da adından söz ettiriyor." dedi.

Yılmaz, "Geçen ay yüzde 2'nin altında, yüzde 1,5'lar civarında bir enflasyon oldu. Bu ay da benzer bir tablo bekliyoruz. 2 ay üst üste yüzde 2'nin altında bir enflasyonu, uzun bir zaman sonra ilk defa görmüş olacağız. Yıl sonu itibarıyla da 20'li rakamlarla yılı kapatacağız." dedi.

Dava süreci devam CHP kurultayına ilişkin soruya yanıt veren Yılmaz, bu konunun CHP'nin kendi iç meselesi olduğunu söyledi.

Davanın, bir kapatma ya da CHP'nin kurumsal kimliğine yönelik bir dava olmadığını belirten Yılmaz, "Bir kongre yapıldı ve CHP'nin içinden o kongre sürecinin parçası olan bir takım temsilciler yargıya konuyu taşıdılar. 'Şaibe var' dediler, delegelerin iradesine bir takım hukuk dışı yollarla müdahale olduğunu iddia ettiler, deliller sundular. Yargı süreci de bunu değerlendirecek. Yargının kararı ne olur bilemiyoruz." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, kurultaya ilişkin davada yargı tarafından verilecek kararı, hiç kimsenin "ben tanımam, uygulamam" deme şansına sahip olmadığını vurgulayarak, "Bekleyip göreceğiz. Burada hukuk süreçlerine saygı duyarak, soğuk kanlılık içinde bu süreçleri takip etmek gerekir diye inanıyorum." diye konuştu.

Finansal göstergelerde çok önemli iyileşmeler olduğunun altını çizen Yılmaz, Merkez Bankası rezervlerinin yükseliş eğilimine girdiğini ve 155 milyar doları aştığını, risk primi CDS'in 280'li rakamlara gerilediğini, Kur Korumalı Mevduat'ın (KKM) toplam mevduat içindeki payının yüzde 2,5'lar seviyesine geldiğini aktardı.

Enflasyonla mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Geçen ay yüzde 2'nin altında, yüzde 1,5'lar civarında bir enflasyon oldu. Bu ay da benzer bir tablo bekliyoruz. Burada da olumlu bir perspektifimiz var. Öncü bir takım çalışmalarda, Merkez Bankamız da biliyorsunuz bakıyor, diğer kurumlarımız da bakıyor. 2 ay üst üste yüzde 2'nin altında bir enflasyonu, uzun bir zaman sonra ilk defa görmüş olacağız. Bundan sonraki süreçte de yine patikanın oldukça olumlu bir orana gelmesini bekliyoruz ve yıl sonu itibarıyla da 20'li rakamlarla yılı kapatacağız. Gelecek sene artık 10'lu rakamlara geleceğiz ve sonra da tabii nihai hedefimiz tek haneli enflasyon. Bunu sağlayana kadar da kararlı bir şekilde ve çok boyutlu politikalarla, sadece para politikası değil, bir taraftan da, arz yönlü politikalar, finansal politikalar, yapısal reformlarla destekleyerek bu süreci sonuna kadar takip edeceğiz."

"İmkanlarımız arttıkça emeklimizin yanında olmaya devam edeceğiz"

"Kamuda çalışan 600 bin civarında işçinin toplu sözleşme görüşmeleri, zam pazarlığı devam ediyor. Teknik olarak da bazı sendikaların süreçleri grev aşamasına da geldi ama yarınki haziran enflasyonu sonrasında bir yeni teklif bekleniyor. Sizin tahmininiz, beklentiniz ne?" sorusu üzerine Yılmaz, kamu işçilerine son yıllarda, hiçbir dönemde yaşanmamış önemli artışlar sağladıklarını anımsattı.

Yılmaz, enflasyon oranının gerilediği, finansal dengelerin çok daha sağlıklı bir hale geldiği bir sürece girildiğini belirterek, "Biz hiçbir zaman, bugüne kadar hiçbir kesimi enflasyona ezdirmedik. Kamu işçilerimizi de ezdirmeyeceğiz ve elimizdeki imkanlar çerçevesinde son teklif yapılmış olacak. Ümit ederiz ki burada bir anlaşma olsun. Anlaşma olmazsa da mekanizması var bu işlerin. Bir hakem mekanizması var. Orada nihai karar verilmiş olacak." dedi.

"Haziran enflasyonunu bekleyen bir kesim de en düşük emekli aylığı alan 3,7 milyona yakın, sayıları hep söylenen emekliler var. AK Parti sözcülerinden gelen açıklamalar var, 'bir çalışma yapılıyor' diye ama orada yine bir önceki dönemde olduğu gibi normal emekli zammının en düşük maaşa yansıtılması gibi bir artış mı olacak enflasyon kadar?" sorusunu Yılmaz, şöyle cevapladı:

"Yarın enflasyon açıklandıktan sonra memur maaş artışları, emeklilerle ilgili normal, kurala dayalı artış oranları belirlenmiş olacak. En düşük emekli aylığı dediğimiz hadise ise kural bazlı bir şey değil. 2019'da biliyorsunuz sistemimize ilk defa girdi. Normalde prime dayalı bir sistemle değil, düşük prim ödediği halde çok düşük maaş alanlara bir destek olarak aslında bu gündeme geldi. İlk başladığında 50 bin kişiyi sadece kapsıyordu. Yarın açıklanacak enflasyonla birlikte aynı oranı yansıtırsanız 4 milyon kişiyi kapsar hale gelecek. Burada da şöyle bir mesele var, kanunla bunu yapmak durumundasınız. Kanunla değiştirmek durumundasınız bu oranı. Çünkü kurala dayalı bir oran değil, prime dayalı bir maaş değil. Burada da esas irade Meclisimizde.

Grup Başkanımız Abdullah Güler Bey bir açıklama yaptı. Çalışma Bakanımız açıklama yaptı. Biz kanuni bir değişiklik yapmazsak, alt sınırın altında kök ücreti olanların maaşı değişmemiş olacak. Bunu arzu etmiyoruz tabii. Dolayısıyla bu enflasyondaki artışı onlara da yansıtacak bir formül üzerinde çalışıyoruz. Bu tabii sonuçta Meclisimizin takdirinde. Yapılması halinde, yani varsayım olarak söylüyorum, 4 milyon insanı etkileyecek. Kamuya da aşağı yukarı 40 milyar lira ilave bir maliyet oluşturacak bir hadise. Ama biz bütün imkanlarımızla her zaman emeklimizin yanında olduk. Bundan sonra da, az önce bahsettiğim şu ekonomik gelişim süreci, enflasyonun düşüşü, ülkemizin ekonomik temellerinin sağlamlaşmasıyla, imkanlarımız arttıkça emeklimizin yanında olmaya devam edeceğiz."

"Yapılan kanun, genel olarak zeytinliklerle ilgili değil kesinlikle"

Yılmaz, TBMM gündeminde yer alan zeytinlik alanlarıyla ilgili düzenlemeye ilişkin soruya verdiği yanıtta, AK Parti döneminde zeytin ağacı sayısının yaklaşık 90 milyon düzeyinden 210 milyon seviyesine çıkarıldığını ifade etti.

Söz konusu düzenlemeye ilişkin bilgi veren Yılmaz, şunları kaydetti:

"Burada konuştuğumuz mesele nedir zeytinliklerle ilgili? Termik santrallerimiz var, yerli kömür kullanan ve bu kömürü alamadıkları zaman, Türkiye'nin toplam elektrik üretiminin yüzde 3,5'ini kaybediyoruz. Bu bazdan çıktığı için yenilenebilir enerjiyi de belli bir oranda kaybediyoruz. Bu, çok ciddi bir rakam. Hidroelektrikteki kuraklığın etkisini, enerji ithalatını düşündüğünüzde, bu ülkemiz açısından çok kritik.

Burada yapılan kanun, genel olarak zeytinliklerle ilgili değil kesinlikle. Öyle bir algı oluşturuluyor, sanki bu 210 milyon zeytin ağacıyla ilgiliymiş gibi. Değil. Tamamen koordinatları dahi verilerek, kanunda öyle düzenlendi bildiğim kadarıyla, çok net, sınırlı bir alanda 50 bin civarında ağaç etkilenecek. Bunların da taşınabilecekleri taşınacak, taşınamayacak olanları da fazlasıyla telafi edici bir şekilde başka bir alanda zeytin ağacı dikilecek. Olay bundan ibaret."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.