Gündem

Narin Güran cinayeti davasının 2. gününde tanıklar dinlendi

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi.

Aziz Aslan, Bestami Bodruk, Ömer Yasin Ergin, Aydın Arik  | 08.11.2024 - Güncelleme : 08.11.2024
Narin Güran cinayeti davasının 2. gününde tanıklar dinlendi Fotoğraf: Bestami Bodruk/AA

Diyarbakır

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülmeye başlayan davanın 2. gününde tutuklu sanıklar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.

Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.

Tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşma kamerayla kayıt altına alınıyor.

Duruşmada, ilk olarak tanık sıfatıyla dinlenilen ağabey Baran Güran, olay günü Diyarbakır'da bulunduğunu belirterek, saat 19.00-20.00 sıralarında kardeşinin kendisini aramasıyla Narin'in kaybolduğunu öğrendiğini söyledi.

Narin'i önce caminin çevresinde aramaya başladığını anlatan Güran, daha sonra 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradığını, ardından su kanalına yöneldiklerini belirtti.

Mahkeme heyeti başkanının, "Olaylardan sonra aile arasında gizli toplantılar yapıldı mı?" sorusu üzerine Güran, "Bir toplantı olsaydı herkesin göreceği yerde, köyde mi yapılırdı? Bize kimse 'Özel bir toplantı var.' demedi, olmadı da. Aile bireylerinin evleri köyde, gizli bir yerde değil. Toplantı olsaydı gizli olmazdı." dedi.

"Kadınların köyde kendi aralarında konuştuğu söyleniyor. Bu konuda bir şey duydun mu?" sorusunu da Güran, "Küçük bir melek olduğu için herkesin içi yanıyor. Küçük bir meselede dahi herkes parlıyor. Konu Narin olduğu için en ufak bir konuda dahi herkes patlıyor." şeklinde yanıtladı.

Mahkeme heyeti başkanının, "Babanıza çok sayıda telefon geldi, 'Narin burada.' diye, köyde de buna benzer konuşmalar oldu mu, Narin'i bunlar kaçırdı veya öldürdü diye?" sorusu üzerine de Güran, olay günü köydeki bazı kişilerin köye bir araba geldiğini söylediklerini belirtti.

Narin'in Kur'an kursundan geldikten sonra kaçırılmış olabileceğini düşündüklerini anlatan Güran, "Belki birileri tarafından kaçırılmıştır dedik. Şeyh vardı çaresizlikten dolayı onlara dahi danıştılar. Bazıları, rahmetli olsaydı bilirdik diyorlardı, o yüzden ümitlendik." dedi.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren, Baran Güran'a soru sormadan önce Narin Güran'ın otopsi sırasında cenazesinin durumunu anlatarak, "Benim de çoluk çocuğum var. O bebek kokusundan farklı kokular geliyordu. Baran, senin o kokuyu almanı, kardeşini o şekilde görmeni istemediğim için senin içeriye girmeni istemedim." ifadesini kullardı.

Eren, Narin'in katillerinin ortaya çıkarılması için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirtti.

Nahit Eren'in, kızının cansız bedeniyle ilgili sözlerinden rahatsızlık duyan baba Arif Güran, "Kızımdan bahsetmeyin Allah için, beni öldürün. Gözümün içine baka baka kızımı anlatıyorsun." diyerek elini masaya vurup, ayağa kalktı.

Güran ailesinin bazı fertlerinin de Eren'e yönelik "Siyaset yapıyorsun." ifadeleri üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı.

Avukat Eren, tüm aile üyelerinden özür dilediğini belirterek, ağabey Güran'a şöyle dedi:

"Dün duruşma yapılırken sen dışardaydın, Salim Güran bana 'Sen neyin peşindesin?' dedi. Ben hayatın en güzel kokusuna sahip olan bir çocuğun getirildiği hale karşı adalet mücadelesi veriyorum."

Nahit Eren, Baran Güran ile Adli Tıp Kurumu önünde cenazenin defni konusunda yaptıkları görüşmeye ilişkin şunları söyledi:

"Narin'in nereye defnedilmesi konusunda karar verelim dedim. 'Narin'in köye defnedilmesi konusunda itiraz var, sen ne dersin?' dedim."

Eren'in "Baran sen ne cevap verdin?" diye sorması üzerine Güran, Narin'in kendi mahallelerinde toprağa verilmesi konusundaki kararlılığını belirtti.

Güran'ın "Milletin tepkisi vardı ama benim umurumda değildi, ne olursa olsun kendi köyüme götürecektim. Narin'i köye götüreceğimizi söylemiştim." demesi üzerine Eren, Baran Güran'ın bu konuda kendisi ve babası dışında hiçbir aile bireyinin söz sözleme hakkının bulunmadığını kendisine ifade ettiğini söyledi.

Eren'in bu sözlerine tepki gösteren Baran Güran, "Bunu tamamen yanlış yere çekiyorsun. Ailem kapının önünde olduğu halde bana destek vermediniz, yanıma getirtmediniz. Bir ağabeyi bir kız kardeşinin önünde 7 saat beklettiniz. Orada bir ağabeyi durduracağınıza amcamı yanıma getirseydiniz." diye konuştu.

Nahit Eren, Baran Güran'ın baroya kendileriyle görüşmeye iki defa geldiğini anımsatarak, şöyle dedi:

"İlk görüşmende,'Açığa çıksın, kim öldürdüyse cezalandırılsın, Nevzat da olsa aile bireyleri de olsa kim öldürdüyse cezalandırılsın.' dedin. Bize verdiğin vekalet, dosyaya delil olarak giren görüntüler var. Senin kardeşinle cezaevinde yaptığın görüşmeler var. Kardeşine yaptığın telkinler, sohbetlerin var, saygı duyuyorum. Bir şey dikkatimi çekti, ısrarla kamerayı soruyor, sen de 'Bulunmuş iki kişi var.' diyorsun. Dosyada böyle bir kamera kaydı görmedim. Varsa böyle bir görüntü nerede izledin?"

Güran da sosyal medyada birçok yalan haber yayınlandığını ileri sürerek, şunları söyledi:

"Askeriyenin kamerasında iki karartı var. Sosyal medyada gördüm. Kardeşim 18 yaşında ve kendini savunacak durumda değil. Orada Enes'e 'Kamera çıktığında her şey gün yüzüne çıkacak mutluyuz.' dedim. Benim ve babamla ilgili görüntüler çok yayıldı, kim yaydı bilmiyoruz."

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsil eden avukatın, "Sence kardeşine ne oldu?" sorusu üzerine Güran, kardeşinin Nevzat Bahtiyar tarafından kaçırıldığını düşündüğü ileri sürdü.

"Kardeşin aranıyor, yangınlar çıkıyor, jandarmanın yanlış yönlendirildiğine dair iddiası var, ne düşünüyorsun?" sorusunu ise Baran şöyle yanıtladı:

"Ailem hayatı boyunca karakol görmedi, ifade veren insanlar değil. Köyde büyüdüler. Neden bunları göz önüne alarak konuşmuyorlar? Rahmetli, Enes'in diş fırçasını kullanıyordu. Ben bile sordum, 'En son Narin'i öptüm, bana ait DNA çıktı mı?' diye."

Avukatın, "Anneniz amcanızı mı yoksa kardeşinizi mi koruyor?" diye sorması üzerine Güran, "Konu Narin olunca annem kimseyi korumuyor." dedi.

Güran ailesi avukatlarından Yılmaz Demiroğlu tarafından, "Nevzat Narin'i öldürmüş olabilir mi?" sorusu yöneltilen Güran, "Nevzat yapmış olabilir. O kadar soğukkanlı ki sanki 50 cinayet işlemiş ve hiçbir şey olmamış gibi rahat davranıyor." dedi.

Mahkeme Heyeti başkanının, "Neden cinayet işlemiş ve hiçbir şey olmamış gibi davrandığını söyledin?" sorusu üzerine Güran, "İlk defa cinayet işlediğini söylüyor ifadesinde." diye konuştu.

Başkanın "Cinayet işlediğini söylemiyor, cesedi gizlediğini söylüyor." demesi üzerine Baran Güran, Nevzat Bahtiyar'ın yalan söylediğini iddia etti.

Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın "Annen ve amcan arasındaki ilişkiyi Enes görseydi ne yapardı?" sorusunu da Baran Güran, "Kafalarına sıkardı." diye yanıtladı.

Duruşmada, ağabey Baran Güran'ın ardından Narin'in kuzeni Osman Güran tanık olarak dinlendi.

Güran, Narin'in kaybolduğu gün saat 18.30 gibi dedesinin evine gittiğini belirterek "Şehirde kaldığım için köye gittiğimde dedemin yanında kalıyorum. Akşam saat 19.00-19.30 gibi Enes ile görüştüm. Enes ile sadece o gün görüştüm, sohbetimiz olmadı sadece aynı ortamdaydım." dedi.

Mahkeme başkanının, "Narin'in kaybolduğu günün ertesi günü kırmızı bir terlik bulunmuş. Bu olayı anlatır mısın?" diye sorması üzerine Güran, şu beyanda bulundu:

"Dedemin evinin önündeydim, misafirler vardı, akşamdı. Muhammet bana 'Markete gittim, gidince gözüme takıldı, almadım dönünce aldım.' dedi. Köye getirmiş ve aldığını unutmuş. Biz de görünce jandarmaya teslim ettik."

Savcının, "6 kez geçip gittiğin yolda terliği görmedin mi?" sorusuna Güran, "Hayır." yanıtını verdi.

Diyarbakır Barosu avukatlarından Aydın Özdemir'in, "Kimse size bu Narin'in terliği olabilir diye söylemde bulundu mu?" diye sorması üzerine Güran, "Ayağında kırmızı terlik vardı ve o esnada orada olan herkes bunu duydu. Baran'ın ağabeyine mesaj atmıştım, bu terlik onun mu diye?" dedi.

"Baran aradı, 'Terlik Narin'in dedi"

Tanık olarak dinlenen tutuklu şüpheli Muhammet Kaya da Enes'in dayısının oğlu, Yüksel'in yengesi, Salim Güran'ın da dayısı olduğunu belirtti.

Narin'in kaybolduğu gün saat 08.00'de uyandığını, davetiye dağıtmaya gittiğini anlatan Kaya, saat 20.35'te kuzenine Narin'in kaybolduğu bilgisinin geldiğini, yaklaşık 5 saat içerisinde köye ulaştıklarını söyledi.

Kaya, köyde Narin'i aramaya başladıklarını, kuyulara baktıklarını belirtti.

Mahkeme başkanının "Terliği bulduğun günü anlatır mısın?" sorusu üzerine Kaya, "Terliği Narin kaybolduktan sonraki gün buldum. 'Yeğenlerim süt alır mısın? dedi. 'Alırım' dedim. Süt almaya giderken köye 2,5 kilometre uzaklıkta terliği görünce çingenelerin olduğunu düşünerek vazgeçtim. Dönüşte belki onundur (Narin'in) diyerek yanıma aldım." dedi.

"O yoldan belki yüzlerce insan geçti, onlar görmedi de sen mi gördün, birinin yönlendirmesiyle o terliği oraya koymaya dair hamle yaptın mı?" sorusunu Kaya, şöyle yanıtladı:

"Hayır. Benim geçtiğim esnada bir araba geçip arabadan atmış olabilir. 'Yengeme göstereyim terliği eğer Narin'in ise ona veririm, değilse çöpe atarım.' dedim. Eve gidince jandarma evde toplantı yapacağını söyledi. O nedenle evdekilerin hepsini çıkardılar. Kargaşa vardı ve 36 saat uykusuzdum. Daha sonra arabaya binip Hüseyin Güran’ın evine gittim, Osman Güran geldi, 'Petrole gidelim.' dedi. Petrole gittik, sigara aldık. Başka bir yere de uğradıktan sonra o esnada Osman arabada terliği buldu, 'Fotoğrafını Baran'a atalım.' dedi. Köye götürdüm ama köydeki kargaşadan dolayı söylemeyi unuttum. Fotoğrafı Baran’a attıktan sonra Baran aradı, 'Terlik Narin'in.' dedi. Arkadan çığlık sesleri geliyordu. Terliğin ona ait olmadığını karakoldan komutan söyledi, 25 numara olduğu için. Komutan 8 yaşındaki bir kızın giyeceği terlik olmadığını söyledi."

"O terlik orada olsaydı herkes görürdü. Madem öğrendin neden jandarmaya haber vermedin? diye sorulan Kaya, "Terliği ben buldum. Yolda jandarma yoktu, herkes evin oradaydı. Yengeme gösterecektim onun olsaydı zaten jandarma da oradaydı." ifadelerini kullandı.

Güran ailesi avukatları Kaya'ya "Salim Güran, Narin'in cesedinin bulunduğu yer olan Eğertutmaz Deresi'ne hiç gitti mi?" diye de sordu.

Kaya, "Görmediğim için hayır diyorum." dedi.

Tanık sıfatıyla dinlenen tutuklu şüpheli Maşallah Güran'a da mahkeme başkanı tarafından Tavşantepe Mahallesi'nde kadınlar arasında yaşanan kavga hatırlatılarak "Herkes her şeyi biliyor beni konuşturmayın." dedin mi? sorusu yöneltildi.

Güran, böyle bir şey söylemediğini ileri sürdü.

"Sanıklar sizi 'Yalan beyanda bulunun.' diye yönlendirdiler mi?" sorusuna Güran, "Asla böyle bir şey olmadı." dedi.

"Narin görüntülere yansımış. O sırada size mi geldi?" diye sorulan Güran, "Bize doğru geliyor, kızlarımı soruyor. Sonra onlar olmayınca camiye doğru gidiyor." ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Barosu avukatlarından Metin Aktaş da "İfadenizde saat 14.00 civarı iki kez kapınız çalınmış, kızlarınıza sormuşsunuz 'Kim geldi?' diye. Kapıyı açan kızlarınız 'Narin.' demiş." diye hatırlatılması üzerine Güran, şöyle dedi:

"Karışıklık oldu. Benim kızım Mina gelmiş. Sonradan öğrendim. Çünkü Narin kaybolunca sürekli aklımıza o geliyordu."

"Salim sizin eve geldi mi?" sorusunu ise Güran, şöyle yanıtladı:

"Evet geldi. Misafir olarak gelen amcası ve halasının elini öpmeye geldi. 18.30 civarıydı."

"Salim Güran'da olaydan sonra bir şüphe gördünüz mü?" sorusu üzerine Güran, "Hayır genel olarak tavırlarında tedirginlik görmedim. Karakolda bir kamera var. Orada görüntü olacağını düşünüyorum. Kimden olursa olsun ceza alsınlar." dedi.

Güran, mahkeme başkanı'nın "Sanıkların birini öldürme ihtimali var mı?" sorusuna "Yok" yanıtını verdi.

"Yüksel Güran o gün ilk size mi sesleniyor?" diye sorulan Güran, "Yüksel tepeden bana seslendi, 'Maşallah, Narin’i gördün mü?' dedi." ifadesini kullandı.

Güran, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından bir avukatın, "Nevzat Bahtiyar'ın siz ve Salim ile ilgili iddialarda bulunmasına ilişkin ne dersiniz, aranızda husumet var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"İftiradır. İnsan böyle bir iftira atmaz. Ona sorun neden böyle bir iftira attığını? Aramızda husumet yoktur."

Enes Güran'ın söz alarak "Yenge annem seni çağırdığında bizi gördün mü?" diye sorması üzerine Güran, "Ben o esnada sizi görmedim." dedi.

Söz alan Salim Güran da "Maşallah, benim amcamın eşidir. Bu iftirayı atanın Allah belasını versin." ifadesini kullandı.

Maşallah Güran da "Allah bin kere belasını versin." dedi.

4 çocuk pedagog eşliğinde dinlendi

Duruşmada, 15 yaşından küçük tanıklar M.E.G, G.G, M.G. ve M.K. Adli Gözlem Odası'na (AGO) yapılan bağlantı ile pedagog eşliğinde dinlendi. Bu arada, çocuklardan E.G. ağladığı için ifadesine başvurulamadı.

Çocuklar, Narin'in kaybolduğu gün ve ardından yaşanan olaylara ilişkin beyanlarda bulundu.

"Toplantılar yapılmış, sebebi nedir?" sorusunu ise Güran, şöyle yanıtladı:

"Bize sürekli 'aile içinde olmuş' deniliyordu. Kesinlikle toplantı olmadı, sadece bir gece toplandık, 'Olayla ilgili bilginiz var mı?' denildi. Sadece o kadar. O toplantıda Salim ağabeyim yoktu."

"Kadınlar arasında yaşanan kavgada orada mıydınız, şahit oldunuz mu?" sorusuna ise Güran, "Hayır." yanıtını verdi.

"Salim'in hiç şüpheli hareketi oldu mu?" diye sorulan Güran, "Kesinlikle öyle bir şey yok." dedi.

Güran ailesi avukatlarından Mustafa Demir'in, "Arama çalışmalarında bazı ihbarlar geliyordu, size de geldi mi?" sorusu üzerine Güran, "Türkiye'nin her tarafından ihbarlar geliyordu. Artık telefona cevap vermekten bıktım. Hep yalan haberlerdi." ifadesini kullandı.

Duruşmada verilen kısa aranın ardından mahkeme başkanı salona girdi.

Mahkeme başkanı, mikrofonla salona hitaben, basında yer alan "Narin Güran'ın ölümüne ilişkin gizli bir tanık beyanının olduğu" bilgisini sanık avukatlarının kendisine sorduğunu belirterek, bu konuda dava dosyasına eklenen bir bilgi ve belgenin bulunmadığını, bu konuya ilişkin bilgisinin olmadığını söyledi.

Daha sonra tutuklu amca Salim Güran'ın eşi Melek Güran, tanık olarak dinlendi.

Melek Güran, mahkeme başkanının "Narin'in kaybolduğu gün ne yaptınız?" diye sorması üzerine, "Evin temizliğini yaptık, kahvaltımızı yaptık. Saat 12.00'de çarşıya çıktık. 2,5 saatte işimizi bitirip eve geldik. Eşim 'Yemek yiyip tarlaya gideceğim.' dedi. Kızlarım da kıyafetlerini giyip babalarına gösterdi. Eşim yemeğini yedi, biraz uyudu. 'Daha sonra tarlaya gideceğim.' dedi. 15.30-16.00 gibi çıktı. Daha sonra eşim eve gelmedi. Çocuklarımla ben evde tektik. Enes bize gelmedi. Dışarı hiç çıkmadım, dinlendik. Biraz balkona çıktık, daha sonra tekrar eve girdik." diye konuştu.

"Eşinizin hal ve hareketlerinde şüphelendiğiniz bir şey var mı?" diye sorulan Güran, "Hayır, kesinlikle hiç şüphelenmedim." ifadesini kullandı.

Güran, "Eşinizin bazı yönlendirmeleri oldu mu? Eşinizin emniyet ve jandarmayı yanlış yönlendirdiğine ilişkin iddialar var." diye sorulması üzerine, "Hayır, kesinlikle yok. Eşim 7/24 onlarla aramalara katılıyordu. Bir hafta boyunca eşim yemek dahi yemeden onlara eşlik etti." beyanında bulundu.

"Araba mevzusundan dolayı eşim ona dargındı"

"Nevzat ile eşinizin arası nasıldı?" sorusunu ise Güran, "Önceden iyiydi. Araba mevzusundan dolayı eşim ona dargındı, konuşmuyordu." diye yanıtladı.

"Bu süre zarfında arama faaliyetleri sırasında Salim'den şüphelenilecek bir hareket oldu mu?" sorusuna Güran, olmadığı karşılığını verdi.

"Nevzat, Salim'i hiç aradı mı?" diye sorulan Güran, "Görmedim, aramışsa da bilmiyorum, duymamışım." dedi.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren'in, "Eşinin telefonuyla Hediye Güran'ı hiç 3-4 defa aradığın oldu mu?" diye sorması üzerine Güran, hatırlamadığını belirtti.

Avukat Canan Atabay da "Eşinizin telefonu şifreli miydi ve sizi aldattığını düşünüyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Güran, "Eşimin telefonu şifreli değildi. Eşim kesinlikle beni aldatmaz, hiçbir zaman da aldatmadı." beyanında bulundu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatın "Narin'i sizce kim öldürmüş olabilir?" sorusunu Güran, "Nevzat. Nevzat'tan başka kim öldürmüş olabilir? Cesedi götüren odur, o öldürmüş." diye cevapladı.

Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ ise "Narin, Salim Güran’ın aracına binmiş olabilir mi?" diye sordu.

Güran, "Narin, 16 Temmuz’da eşimin aracına binmiş olabilir. Nişan vardı akşam. Yaz olduğu için saat 19.00 falandı. Hediye Güran, eşimin aracıyla gitti. Oğlum onları götürdü çünkü eşi çalışıyordu, köyde değildi." ifadelerini kullandı.

"Herkese şüpheli gözüyle bakıyorum"

Tanık olarak dinlenen tutuklu şüpheli Birsen Güran, mahkeme başkanının, "Tanıklık yapmak istiyor musun?" sorusunu "Hiçbir şey bilmiyorum." diye yanıtladı.

Güran, daha sonra ise tanıklık yapmak istediğini belirtti.

Mahkeme başkanının "Narin konusunda ne söylemek istersiniz?" sorusunu Güran, şöyle yanıtladı:

"Salim ağabeyim beni yönlendirmedi. Savcılıkta olayı baştan sona anlattım, yanlış anlattım ya da yanlış anladıkları için ifadeye böyle yansıdı. Ben de okumayıp düzeltme yapmayınca öyle kaldı. Kardeşim Melike ile her yerde Narin'i arıyorduk. Saat konusunu tartışıyorduk çünkü saat konusunda karışıklık vardı. 19 Ağustos'ta Mersin'e gittik, üniversite kaydımı yaptık, sonra döndük. Yorgundum, uyuyamadım, onun stresiyle düşünemedim saat konusunu."

"Salim Güran, soruşturmada yanlış beyanda bulunmanıza yönelik telkinde bulundu mu?" sorusu da yöneltilen Güran, "Hayır, bulunmadı. O günden sonra Salim'i hiç görmedim. Jandarma ile aramaya katıldı, o yüzden görmedim." dedi.

"O gün Narin’i hiç gördünüz mü? diye sorulan Güran, şunları söyledi:

"Saat 12.00 gibi uyandım. Daha sonra kahvaltı yaptık. Evden hiç çıkmadım. Narin gelince kapıyı açtım. Narin bana, 'Abla, Hatice ile Fatma evde mi?' dedi. Ben de 'Ablacım anneannemlere gitmişler.' dedim. Daha sonra merdivenlerden koşarak aşağıya gitti. Ondan sonra onu görmedim."

"Şüphelendiğin kimse var mı?" diye sorulan Güran, "Herkese şüpheli gözüyle bakıyorum çünkü insan bu devirde kimseye güvenemiyor." görüşünü paylaştı.

Avukat Canan Atabay'ın "Nevzat, kötü bir insan olsa köyde konuşulur değil mi?" diye sorması üzerine Güran, "Evet, konuşulur." dedi.

Tanık olarak dinlenen Yüksel Güran'ın annesi Remziye Çabaş da tercüman aracılığıyla Kürtçe konuştu.

"Köyde kadınların kavgasına ilişkin bir şey gördün mü?" diye sorulan Çabaş, "Kadınların kavgasını duymadım, şahit olmadım." ifadesini kullandı.

Tanık olarak dinlenen tutuklu şüpheli Hediye Güran'a olay gününü anlatması istendi.

Bildiği her şeyi anlatmak istediğini ifade eden Güran, şunları söyledi:

"Yüksel, çamaşırları getirdi, bizim evde yıkadık, balkona bıraktım, kuruttum. Daha sonra saat 15.00 gibi Yüksel'in evine gittim. Kapıyı Eren açtı, 'Annem uyuyordu.' dedi. Kıyafetleri bırakıp gittim. Daha sonra 15.40 gibi gittim. İçeriye gittiğimde annesi uyuyordu. Kapı açık mıydı veya Eren mi açtı hatırlamıyorum. Daha sonra patika yoldan gittim. O saatlerde herhangi bir araç veya kimseyi görmedim. Eren ve Muhammet evdeydi. Enes uyuyordu. Annesiyle sohbet ederken Enes uyandı. Enes'in hangi ara evden çıktığını hatırlamıyorum. Yüksel ile evde sohbet ettik. Çamaşırları katladık. Uzun süre oturdum. Saati hatırlamıyorum. Ben evden çıkarken Enes eve geldi. Ne zaman dışarıya çıktığını bilmiyorum."

Mahkeme başkanının "Salim ve Nevzat'ı evin yakınlarında gördünüz mü? sorusunu Güran, ikisini de görmediğini ileri sürdü.

"Yüksel ve Enes'te şüpheli hareket gördün mü?" diye sorulan Güran, "Hayır, görmedim." dedi.

"Nevzat'ın ve Salim'in herhangi bir şüpheli hareketine şahit oldunuz mu?" diye sorulması üzerine Güran, "Hayır." yanıtını verdi.

Güran, "Evlere kamera takıldığını gördünüz mü, neden kamera taktılar?" sorusuna ise "Sadece Hüseyin amcaların evi ile başka bir eve takıldığını duydum. Narin olayından dolayı taktılar." diye yanıt verdi.

"Narin'in kaybolduğu gün Yüksel nasıl bir haldeydi?" diye sorulması üzerine Güran, "Perişan bir haldeydi. Narin'in kaybolduğu gün kimseden şüpheli bir hareket görmedim." dedi.

Savcının "Yüksel'in 'Hanginiz kızımı götürdüyse getirsin. Bari mezarı olsun.' şeklindeki söylemini duydunuz mu?" sorusuna Güran, "Öyle bir şey duymadım." ifadesini kullandı.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren'in "Olay günü 13.30 ile 15.00 arasında neredeydiniz?" sorusu üzerine Güran, o saatlerde evde olduğunu ileri sürdü.

Eren'in "Oğlunuz bir ifadesinde 13.00 gibi sizi evde görmediğini söylemiş." demesi üzerine Güran, "Evdeydim, çocuğum da evdeydi. Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar uyudu. Saatleri karıştırmış olabilir." dedi.

Avukat Canan Atabay'ın "Salim Güran ile görüşür müydünüz?" sorusuna ise Güran, şu yanıtı verdi:

"Eşinin telefonuyla veya eşimin telefonuyla eşiyle görüşürdük. Bazen kardeşine ulaşamadığında beni arardı. Kayınbiraderim olduğu için görüşmem doğaldır."

Avukat Canan Atabay'ın, "Daraltılmış HTS kayıtlarına göre Nevzat, Salim, Yüksel ve Enes evin içerisinde. Bunları görmediniz mi?" sorusu üzerine "Hiç kimseyi görmedim." dedi.

Avukat Erdem Kaya'nın "Bir ifadesinde çocuklarınızdan biri 'Annem eve geldiğinde nefes nefese kaldığını söyledi.' dedi. Neye şahit oldunuz?" sorusunu Güran, "Benim normalde de nefes darlığım var." diye yanıtladı.

Tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A. tanıklık yapmak istemedi

Amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A, tanık olarak dinlenmek için duruşma salonuna alındı.

Mahkeme başkanının "Tanıklık yapmama hakkına sahip" olduğunu hatırlatması üzerine R.A, "Tanıklık yapmak istemiyorum." dedi ve salondan çıkarıldı.

Öte yandan duruşmada rahatsızlanan baba Arif Güran'ın ambulansla kaldırıldığı Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki tedavisi sürüyor.

Duruşmada tutuklu tanık Mehmet Selim Atasoy, mahkeme başkanının, "Narin'in kaybolduğu gün Salim Güran'ı gördünüz mü?" sorusu üzerine, evde bulunduğu sırada Salim Güran'ın kendisini aradığını belirtti.

Yemek yedikten sonra tarlaya gittiğini, Salim Güran ile oğlunu gördüğünü iddia eden Atasoy, şunları kaydetti:

"Suyu değiştirdim, daha sonra tekrar yukarıya çıktım. Yukarıya çıktığımda güneş batmak üzereydi. Salim Güran halen oradaydı. Telefonu çaldı, biraz yürüdü, daha sonra 'Bizim köyde çocuk kaybolmuş, köye gideceğim.' dedi. Sürekli birlikte değildim. Ben ayrıldıktan sonra bir yere gidip gitmediğini bilmiyorum. Saati tam olarak hatırlamıyorum."

Mahkeme başkanının, "Salim ile konuştuğunuzda hal ve hareketlerinde şüphe uyandıracak bir şey oldu mu?" sorusu üzerine Atasoy, Salim Güran ile çok fazla birlikte kalmadığı için bilmediğini iddia etti.

"Oğlun size, 'Salim bir şeyler karıştırıyor.' diye bir şeyler söyledi mi?" sorusuna karşılık Atasoy, "Söylemedi." dedi.

"Salim Güran, yaklaşık 17.30'da sizi ne için aramıştı?" sorusunu da Atasoy, "O zaman aşağıdaki tarlaya inmiştim, o tarla için aramıştı. Genelde tarla için arıyordu, ben de gerektiğinde onu arıyordum." diye yanıtladı.

Mahkeme başkanının "Salim'in kıyafetlerinde herhangi bir değişiklik var mıydı?" sorusu üzerine Atasoy, hatırlamadığını ileri sürdü.

Diyarbakır Barosu avukatlarından Erdem Kaya'nın "Olay günü 18.38'de neredeydiniz?" sorusuna karşılık Atasoy, kendisinin aşağıdaki, oğlunun da yukarıdaki tarlada olduğunu savundu.

"Salim bize, 'Kaçak yaptığımda şüpheli bir araç geldiğinde bize söylersin.' diyordu"

Kaya'nın, "Kürtçe konuşma yaparak, 'Senin bir şeyin düşmüş sınırın sonunda, taş sınırda.' Oğlun bununla ilgili bir şey dedi mi?" sorusu üzerine Atasoy, "Bana bununla ilgili bir şey söylemedi. Bir şey bilmiyorum. Kendisi telefona bir cihaz bağlıyordu. Cihazı söktüğünde oradaki taşın altına koyuyordu ve bana söylüyordu." ifadelerini kullandı.

"DEDAŞ gelip o saatlerde orada teftiş mi yapıyordu?" sorusuna karşılık Atasoy, "Salim bize, 'Kaçak yaptığımda şüpheli bir araç geldiğinde bize söylersin.' diyordu. Biz de böyle bir durumda ona söylüyorduk. Cihazı trafoya bağlıyorduk." dedi.

Diyarbakır Barosu avukatlarından Aydın Özdemir'in "Muhtar genel olarak kaçak cihazı takarak sizi arayıp 'Etrafa göz kulak olun.' mu diyordu?" sorusunu Atasoy, "Evet" diyerek yanıtladı.

Avukat Nahit Eren'in "Salim'in dünkü ifadesinde 16.00'dan sonra o tarlaya gittiği, kızının ve eşinin ifadesinde 16.00'da geldiği yönünde. Salim Güran, ifadesinde 'Mehmet Şerif Güran'ın tarlasına elektrikçiler gelmişti.' dedi. O sırada tarlada çalışan elektrikçileri gördün mü?" sorusu üzerine Atasoy, "Hatırlamıyorum." dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsil eden avukatın "Salim Güran, sizden ya da oğlunuzdan iş dışında yardım ister miydi veya emir verir miydi?" sorusuna cevaben Atasoy, sadece tarla sulama işini yaptıklarını söyledi.

"'Köy yerinde bir çocuk nasıl kaybolur?' dedim"

Duruşmada, daha sonra tanık olarak dinlenen Narin'in teyzesi Yasemin Gül, mahkeme başkanının, "Narin'in kaybolması ve akabinde öldürülmesi konusunda ne biliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Bu konuyla hiçbir bilgim yoktur, ben Bismil'de oturuyorum. 'Köy yerinde bir çocuk nasıl kaybolur?' dedim. 22.00'ye doğru köye geldik ve aramalara katıldık." diye konuştu.

Mahkeme başkanının, "Yüksel Güran'ın, 'Kızımı getirin, mezarı belli olsun.' diye bir söylemi oldu mu?" sorusuna Gül, "Biz öldüğüne hiç ihtimal vermedik. 'Önceki kızım öldü, en azından bir mezarı vardı. Narin de ölürse en azından bir mezarı olsun.' diyordu." yanıtını verdi.

"Bir morluk fark etmedim ama köyde söylenince baktım, az bir şey vardı"

"Enes'in yüzünde bir morluk fark ettiniz mi?" sorusunu Gül, "Bir morluk fark etmedim ama köyde söylenince baktım, az bir şey vardı." diyerek cevapladı.

Mahkeme başkanının, "Kadınların kavgası ile ilgili konu nedir?" sorusu üzerine Gül, şu beyanda bulundu:

"Eltim geldi, 'Yasemin, haberleri izledin mi? Narin bulunmuş.' dedi. Televizyona bakınca cesedin bulunduğunu gördüm, çıldırdım. Zar zor oraya gittim, ablamı o halde gördüm, çok üzüldüm. Allah kimseye yaşatmasın."

Mahkeme başkanının "Siz, 'Doğru konuşsaydınız bu aşamaya gelmezdi.' dediniz mi?" sorusuna Gül, "Maşallah kadınların arasında Kürtçe, 'Allah belanızı versin, gözleriniz çıksın.' dedi. Ben de 'Biliyor musunuz?' deyince bana tepki gösterdiler. Üstüme gelince 'Söyleseydiniz illa cesedinin çıkmasını mı beklediniz?' dedim." cevabını verdi.

Avukat Gevriye Atlı'nın "8 Eylül'de verdiğin ifade var. 'Narin öldürülmüşse bunu köyün dışından kimse yapamaz.' demişsin." şeklindeki sözleri üzerine Gül, şöyle konuştu:

"Hayır, böyle bir şey söylemedim. Hepimiz söylüyorduk, yabancı biri gelip köye giremez. Kendi evimizde konuşurken de 'Saçmalamayın, köyde çocuk mu kaybolur?' diyordum."

Atlı'nın "Yeğenim Narin eve gittiğinde görmemesi gereken bir şey gördü ki bu başına geldi.' demişsiniz." şeklindeki ifadesine karşılık Gül, böyle bir şey demediğini iddia etti.

Atlı'nın "Kadınların kavgası anında sizi kim uzaklaştırdı, Enes ağzınızı kapattı mı?" sorusuna cevaben Gül, kendisinin uzaklaştığını, Enes Güran'ın görmediğini ileri sürdü.

"Köye gelsinler, onlara bakarız.' demişler"

Daha sonra tanık olarak dinlenen Nevzat Bahtiyar'ın kardeşi Vecdi Bahtiyar, mahkeme başkanının, "Son dönemlerde bir iddia ortaya çıktı, Nevzat'ın suçu üstlenmesinin istendiği iddiasına ilişkin ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Ali Rıza Güran'ın köyden komşusu olan Hasan Kaya ile bir görüşmesi olmuş. Ağabeyimin baldızının kızını aramış. Yengemin Hasan Kaya'yı aramasını istemiş. Ağabeyimin baldızı, Hasan Kaya'yı aramış. Hasan Kaya, Ali Rıza Güran'ın, 'Nevzat kızı öldürmüş. Herkes bunu biliyor. Nevzat suçu üstlensin. Köye gelin. Size para da vereceğiz.' dediğini söylemiş. Şahsıma kimse bir şey söylemedi. 'Köye gelsinler, onlara bakarız.' demişler ve rakam konuşulmamış."

Duruşmada, "Ağabeyiniz Nevzat Bahtiyar, Salim Güran'ı aramamış ama siz neden bir günde birkaç kez aradınız?" sorusuna karşılık Bahtiyar, "İşbirliği içindeler, belki ondan aramamış. Ben ise o kızın hatırı için aradım. Merak ettiğim için." diye konuştu.

Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, "Nevzat Bahtiyar, paraya önem verir miydi?" sorusu üzerine Vecdi Bahtiyar, şu beyanlarda bulundu:

"Hiç paraya önem vermez çünkü paraya ihtiyacı yok. Çocuklarıyla beraber usta olarak çalışıyorlar. 4 usta evde çalışıyorsa paraya ihtiyaçları olmaz. Ağabeyim bu suçu işlemişse idamsa idam versinler. Ağabeyimin cezası neyse çeksin. Ağırlaştırılmış müebbetse müebbede çarptırılsın. Kim bu suçu işlemişse onlar da ceza alsın. Narin'in kanı yerde kalmasın."

"Güvenlik amacıyla kamera taktık"

Tanık olarak dinlenen amca Erhan Güran da mahkeme başkanının "Narin kaybolduğunda arama çalışmalarına katıldınız mı ve yangın olayını anlatır mısınız?" sorusu üzerine arama çalışmalarına katıldığını söyledi.

Güran, "Yangın evimin yanında başladı. Anız yangını oldu. Gençlerle söndürmeye çalıştık. Söndüremeyince itfaiyeyi çağırdık. Çocuklarım ve eşim vardı yangın sırasında, Enes’i görmedim." dedi.

Mahkeme başkanının, "Jandarmanın tutanağında rüzgar yoktu. 'Yangını Güran ailesi çıkardı.' deniliyor." sözleri üzerine Güran, "Biz istesek de bu yangını çıkaramayız." ifadesini kullandı.

"Neden evinize kamera taktırdınız?" sorusu da yöneltilen Güran, şu yanıtı verdi:

"Evimin etrafında ve aşağısında çalışma yapılıyordu. Güvenlik amacıyla kamera taktık. Önce köylüler taktı. Ardından biz taktık. Biri gelir evin oraya bir şey bırakır, bizim başımıza kalmasın diye. 4 Eylül'de kamerayı taktık."

"Aile büyükleriyle evlerde toplantı yaptınız mı? sorusu üzerine Güran, şöyle dedi:

"Tek amacımız Narin’in katillerinin bulunmasıydı. Hala da öyle. Onun için toplanıyorduk. Toplantılarda Salim yoktu. Gece gündüz kolluk kuvvetleriyle arama çalışmasındaydı."

"Kadınlar arasında bir kavgaya şahit oldunuz mu?" diye sorulan Güran, Narin'in cenazesinin bulunduğu gün kadınların neden tartıştığını bilmediğini öne sürdü.

Güran'a "Olaydan sonra Vecdi (Nevzat Bahtiyar'ın kardeşi) ile görüştünüz mü? 'Nevzat suçu üstlensin.' diye teklifte bulundunuz mu?" sorusu da yöneltildi.

Erhan Güran, "Hayır, ben hiçbir şekilde görüşmedim. Kendisini tehdit etmedim. 'Neden beni arıyorsun? Bir şey biliyorsan git kolluk kuvvetlerine söyle, bir daha beni arama.' dedim. Vecdi de 'Benim olayla bir bağlantım yok.' dedi." beyanında bulundu.

"Gizli bir toplantı olsaydı kameranın önünde yapmazdık"

Diyarbakır Barosu avukatlarından Metin Arkaş'ın "Toplantıları ne zaman yaptınız?" sorusu üzerine Güran, "Birkaç kez yaptık. Benim evimin önünde, kameranın altında yaptık. Eğer gizli bir toplantı olsaydı kameranın önünde yapmazdık. Bir kere de camide konuştuk." dedi.

Mahkeme başkanının "Vecdi, neden Erhan'ı aradın?" diye sorması üzerine Vecdi Bahtiyar'a söz verildi.

Bahtiyar, "Ağabeyim öldürmüş, öldürmemiş bilmiyorum. 'Ağabeyim böyle bir şey yapmışsa da bir bilgim yok.' dedim. Erhan, Arif'in büyük kardeşi olduğu için onu aradım." ifadelerini kullandı.

"Salim sürekli arama çalışmalarına katılıyordu"

Baba Arif Güran'ın amcası Ali Rıza Güran da tanık olarak dinlendi.

Mahkeme başkanının "Vecdi Bahtiyar'a 'Nevzat Bahtiyar ile konuş cinayeti kabul etsin, sonra ailesi köye dönsün, ona toprak verelim.' dediniz mi?" diye sorulması üzerine Güran, "Bu işin aslı astarı yok, tamamen yalan." dedi.

"Arama faaliyetleri sırasında köyde miydiniz?" sorusunu Güran, "Hiç köyden ayrılmadım." diye yanıtladı.

Güran, "Arama faaliyetlerinde Salim'den şüphelendiniz mi?" sorusuna ise şöyle cevap verdi:

"Kesinlikle hiçbir şekilde şüphelenmedim. Salim sürekli arama çalışmalarına katılıyordu. Nevzat Bahtiyar'a bir gün 'Bu işten ne anlıyorsun?' dedim. Bana 'Allah hakkınızı bırakmasın.' dedi. Toplantı yaptığım zaman da askerlerden habersiz yapmadım."

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatın, "Sizce Narin'i kim öldürdü?" diye sorması üzerine Güran, şu beyanda bulundu:

"Köyüm kırsal bir köy değil. Hemen şehrin altında havaalanının kameraları köyümün tam karşısında görünüyor. Gerçekten Nevzat'ın söylediği gibi bu kızı gidip Arif'in evinden almışsa benim ailem öldürmüş. Ama bu kız rampadan çıkmamışsa Nevzat yalan atmasın. Nevzat kendi evinin önünde 2-3 defa para vermiş, en son verdiği parayla kızı kandırmış."

Tanık Yusuf Kaya ise mahkeme başkanının "Olay günü neredeydin?" diye sorması üzerine "Saat 18.00'de köye geldim. Üzerimi değiştirip 18.30 gibi Enes'in yanına gittim tepedeydiler. 15 dakika oturduktan sonra annesi yanımıza geldi ve bize 'Sigara içmek zararlı, siz hala küçüksünüz.' dedi. Daha sonra Enes’i çağırdı ve 'yemek hazır' dedi. Biraz daha oturduktan sonra eve gittim." ifadesini kullandı.

Tanık Ufuk Kaya da "Olay günü neler oldu?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"O gün saat 15.00'e kadar evdeydim. Dedemin misafiri vardı oraya gittim, çay dağıttım. Daha sonra oradan çıkıp tepeye gittim. Ağabeyim bana, 'Enes gurbetten geldi.' dedi. Enes’i aradı, açmadı. Daha sonra Enes'i gördüm. Biraz oturduktan sonra 'Duş alıp geleceğim.' dedi. Geri geldiğinde biraz daha sohbet ettikten sonra eve gittik."

Tanık Furkan Kaya'ya ise "Olay günü neler yaptın, Enes ile görüştün mü, yüzünde morluk var mıydı?" soruları yöneltildi.

Kaya, bu sorulara karşılık şöyle dedi:

"Sabah 07.30'da işe gittim. Sonra işten geldim. Eve gittim duş aldım. Akşama doğru eve geldiğimde Narin'in kaybolduğunu duydum. Enes'i aradım, telefonu meşgul çalıyordu. Enes ile sonradan görüştük. Enes'in yüzünde morluk yoktu. Ben oradayken anne Yüksel gelmedi."

Amca Salim Güran'ın kızı Rojin Güran'a "Narin’in kaybolduğu gün neredeydiniz?" diye soruldu.

Güran, "Ailece alışverişe gittik. Alışverişten döndükten sonra saat 14.30 gibi babam aç olduğunu söyledi. Annem de ona yemek yaptı. Alışverişte aldığımız elbiseleri denerken babam bize 'Hayırlı olsun, çok yakışmış. dedi. Daha sonra 15.00-15.30 gibi evden çıktı." dedi.

"Babana herhangi bir telefon geldi mi?" diye sorulan Güran, "Duymadım" yanıtını verdi.

"O saatten sonra evinize gelen oldu mu, Enes evinize geldi mi?" diye sorulması üzerine Güran, "Hayır." dedi.

Diyarbakır barosu avukatlarından Derya Yıldırım'ın "'Saat 14.30 gibi eve geldik.' dediniz baban üzerini değiştirdi mi? sorusuna ise Güran "Hayır." karşılığını verdi.

Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ da "16 Temmuz'da nişana gittiniz mi?" diye sordu.

"Evet." diyen Güran'a, "Nişana Narin geldi mi?" diye de soruldu.

Güran, "Ağabeyim onları Fuat amcamın aracıyla götürdü." dedi.

Amca Salim Güran'ın kızı Rezan Güran, sorulması üzerine olay günü yaptıklarına ilişkin şunları söyledi:

"O gün çarşıya gittik, saat 14.30 gibi eve geldik. Kıyafetlerimizi denerken annem babama yemek hazırladı. Kıyafetlerimizi babama gösterdik. Yemeğini yedi, uyudu. Daha sonra tarlaya gitti."

"Saati hatırlıyor musun?" sorusuna cevaben Güran, "15.00-16.00 civarıydı." ifadesini kullandı.

"Baban evden çıktıktan sonra Enes sizin eve geldi mi?" sorusuna Güran, "Hayır." yanıtını verdi.

Tanık olarak dinlenen Nesrin Güran'a da mahallede kadınlar arasında yaşanan kavga soruldu.

Güran, "Tartışma anında orada değildim. Bir süre sonra kızlarla aşağı indim, sakinleştirdim onları ve daha sonra yukarı çıktım." diye konuştu.

Duruşma sonunda tutuklu sanık ağabey Enes Güran, güvenlik güçleri eşliğinde salondan çıkarılırken Nevzat Bahtiyar'a dönerek, "Kamera kayıtları ortaya çıksın, göreceksin Nevzat Bahtiyar. Sen cezaevinde cezalandırılacaksın." dedi.

Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilecek.

Olay

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.

Salim, Yüksel ve Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın