İnsani yardım kılığındaki katliam: Sözde Gazze İnsani Yardım Vakfı
İsrail hükümetinin ifadelerine göre GHF, Filistinlileri ya Gazze'den sürmenin ya da ölüme terk etmenin aracıdır, bu da bilinçli olarak aç bırakma, ihtiyaç malzemelerinin girişini engelleme ve insani yardımı kesme yoluyla gerçekleştiriliyor.

İstanbul
Alman itidal.de medya kuruluşunun Genel Yayın Yönetmeni Tarek Bae, Gazze’de uygulanan sistematik aç bırakma politikasını, sözde insani yardım mekanizmalarıyla nasıl meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve İsrail-ABD ortaklığındaki GHF’nin bu sürecin bir parçası olarak nasıl işlediğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
"Gazze, ekonomik ve insani çöküşün eşiğinde. İnsanlar günübirlik yaşıyor, her an açlık ve hastalık tehlikesiyle yüz yüze." diyor Birleşmiş Milletler (BM) raporu. Ancak bu sözler 2025’te değil, 2019’da BM Gazze Bağımsız Soruşturma Komisyonu tarafından dile getirildi.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İsrail, 2007’den bu yana Gazze Şeridi’ni abluka altında tutuyor. İsrail’in izni olmadan, Mısır sınır kapısı da dahil, hiçbir insan ya da ürün Gazze’ye girip çıkamıyor. Her ithalat ve her çıkış için İsrail makamlarına başvurmak gerekiyor. Human Rights Watch, Gazze’yi defalarca dünyanın en büyük "açık hava hapishanesi" olarak tanımladı. 2017 ile 2021 yılları arasında İsrail, su altyapısının sürdürülmesi için gerekli malzemelerin girişini engelledi. BM, 2017’de Gazze’deki suyun yüzde 97’sinin içilemez olduğunu açıkladı. Aynı yıl Oxfam, Gazze’nin dünyanın en ciddi su kıtlığı yaşayan bölgesi olduğunu duyurdu.
Gazze, 2023'ten itibaren soykırımın hedefi oldu. Daha ilk günlerden itibaren temel ihtiyaçlara uygulanan abluka artırıldı. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant 8 Ekim 2023'te İsrail’in "hayvanlarla" savaştığını söyleyerek, "elektrik yok, yiyecek yok, yakıt yok" açıklamasında bulundu. Tam abluka ve eşi benzeri görülmemiş bombardıman birleşerek Gazze’yi 21. yüzyılın en büyük insani krizine sürükledi.
Bu soykırım sürecinde uluslararası kuruluşlar, özellikle de BM, sivilleri hayatta tutabilmek için büyük bir mücadele verdi. 400'den fazla dağıtım noktası sadece en temel ihtiyaçları karşılamaya çalıştı. Defalarca siyasi baskı yapmak gerekti. BM toplamda 11 karar aldı: 4'ü Güvenlik Konseyi, 5'i Genel Kurul ve 2'si İnsan Hakları Konseyi tarafından kabul edildi, hepsi İsrail’e Gazze'ye yeterli insani yardımın sağlanması çağrısı yapıyordu. Ancak İsrail, yardımın ulaşabileceği tüm kanalları kapattı. Soykırımın başladığı günden bu yana Gazze’de 900’ü aşkın insani yardım çalışanı hayatını kaybetti. Tarihte hiçbir savaşta yardım çalışanlarının kaybı bu kadar büyük olmamıştı.
Netanyahu'nun aç bırakma stratejisi
Tam abluka Mart 2025'te açık bir aç bırakma politikasına dönüştü. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 2 Mart 2025’te yaptığı açıklamada "Gazze’ye gıda, su ve yardım dahil hiçbir şeyin girmesine artık izin vermeyeceğiz." dedi.
Bu açıklamanın üzerinden iki ay geçmeden mayıs ayında, İsrail ve ABD sözde Gazze İnsani Yardım Vakfını (GHF) kurdu. İsrailli yetkililer, bunun insani yardım için yeni ve tek yol olacağını açıkladı. Şubat ayından beri İsrail’in ABD’li ortaklarıyla üzerinde çalıştığı yeni bir dağıtım mekanizmasına dair söylentiler dolaşıyordu. Ancak bu planlara dair haberler, Donald Trump’ın “Gazze Planı” ile gölgede kaldı. Trump, 4 Şubat 2025’te Washington’da Başbakan Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ABD’nin Gazze Şeridi’ni "ele geçirme" niyetini açıkça duyurdu. GHF’nin bu vizyonun bir parçası olduğu, vakıf yetkililerinin açıklamalarından da anlaşılıyordu. Nitekim Haziran 2025’te yönetim kurulu başkanı Johnnie Moore Jr., "ABD, Gazze’nin geleceğinin tüm sorumluluğunu üstlenecek" dedi.
Bu girişim yalnızca ABD'ye ait değil, GHF’nin lojistik koordinasyonu İsrailli Tuğgeneral Yaakov Baruch tarafından yürütülüyor. Adına rağmen bir “vakıf” olmayan GHF aslında siyasi-askeri bir yapı ve İsrail ordusunun yanında ABD’den paralı askerler de yer alıyor. The Times of Israel’in aktardığına göre bu fikrin baş mimarı, Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner. ABD projeye ilk etapta 30 milyon avro ayırıp daha fazlasını taahhüt ederken, Temmuz 2025’te Trump kimsenin teşekkür etmediğinden yakındı. Oysa GHF’ye, İsrail’e ya da ABD’ye tam olarak ne için teşekkür edilmeliydi? Vakfın sözcüsü Shahar Segal bu soruya, "İnsanların sürekli İsrail’i suçlaması hayal kırıklığı yaratıyor; aslında insani gıdanın gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlayan İsrail’in lojistiğidir. GHF modeli hayat kurtarıyor." sözleriyle yanıt verdi.
Bu doğru mu? Hayır. Soykırımı meşrulaştırmak için öne sürülen en yaygın iddialardan biri, uluslararası yardıma izin verilmesinin yalnızca Hamas’a yaradığı. Yardımın hiçbir zaman sivillere ulaşmadığı söylemi defalarca tekrar edildi. Bir diğer iddia da Hamas’ın insani yardımları çaldığı olsa da gerçek açık: Bu bir propaganda. İsrail, kamyonlardaki silahlı muhafız görüntülerini ya da silahlı çetelerin yağmalarını çarpıtarak Hamas’ın el koyması gibi gösteriyor.
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), Ekim 2023 ile Mayıs 2025 arasında ABD tarafından finanse edilen yardımlara ilişkin 156 kayıp ya da hırsızlık vakasını inceledi. Bu vakaların hiçbirinin Hamas’a bağlanabileceğine dair tek bir kanıt dahi bulunmadı. Buna karşılık 44 olayın İsrail askeri faaliyetleriyle bağlantılı olduğu belirlendi. Reuters, İsrail ordusunun Hamas’ın sistematik biçimde yardım çaldığını gösteren herhangi bir kanıt sunamadığını yazdı. The New York Times ise İsrail hükümeti içindeki kaynaklara dayanarak yetkililerin ellerinde böyle bir kanıt bulunmadığını aktardı.
400 yardım noktasından 4 askeri bölgeye
GHF yardım dağıtımında daha mı etkili? Kesinlikle hayır. Bir zamanlar 400 olan uluslararası dağıtım noktası sayısı, İsrail’in ablukası ve GHF’nin devreye girmesiyle yalnızca 4 son derece militarize edilmiş bölgeye indirildi, üstelik yoğun nüfuslu kuzeyde sadece 1 nokta kaldı. BM’ye göre Gazze’nin temel insani ihtiyacını karşılamak için günde yaklaşık 600 kamyon yardım gerekiyor. GHF’nin kendi verileri ise en fazla 26 kamyonun geçişine izin verildiğini gösteriyor, bu da ihtiyacın yalnızca yüzde 4’üne denk geliyor. Açlığın bu denli ağır olduğu bir yerde bu miktar az değil, yok hükmünde. IPC Kıtlık İnceleme Komitesi’ne göre temmuzdan bu yana Gazze’nin tamamı IPC Faz 5’te, yani en yüksek alarm seviyesinde, felaket boyutunda bir gıda acil durumu içinde. Bu aşamadaki insanlar doğrudan açlık riskiyle karşı karşıya. 700 binden fazla kişi günlerce yiyeceksiz kaldı. BM Gıda Hakkı Özel Raportörü Michael Fakhri’nin sözleri ise netti: "İsrail, Gazze’de herkesi aç bırakma niyetini açıkça ortaya koydu."
İsrail ve ABD’nin "dağıtım mekanizması" ve "vakıf" diye sunduğu yapı, Sınır Tanımayan Doktorların ifadesiyle aslında “insani yardım kılığına sokulmuş bir katliamdır.” Açlıktan tükenmiş siviller, GHF noktalarına ulaşabilmek için kavurucu güneşin altında 40 kilometreye kadar yürümek zorunda kalıyor, üstelik oraya varmak yardım alacaklarının garantisi değil. GHF merkezlerinde ya da çevresinde 1881’den fazla aç sivil öldürüldü. İsrail ordusu ise bekleyen kalabalığın üzerine düzenli olarak rastgele ateş açıyor.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, GHF’yi "Gazze’nin sistematik biçimde aç bırakılmasına bir kılıf" olarak nitelendiriyor. Ona göre durum son derece açık: İsrail, mevcut insani yardım altyapısını yok etti ve yerine askeri denetim altında göstermelik bir örgüt kurdu. BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Jens Laerke ise GHF’yi sadece bir "oyalama" olarak değerlendiriyor. Peki bu oyalama neyin üzerini örtüyor? Aslında Başbakan Netanyahu planı açıkça dile getirdi. İsrail basınından Maariv’in haberine göre, 11 Mayıs’ta, yardımı kalıcı sürgün şartına bağladı. Buna göre bir yerde yardım alanların oraya bir daha dönmemesi, bölgeyi terk etmesi gerekiyordu. Netanyahu konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Sürgün ettiğimiz Gazze halkı geri dönmeyecek. Orada artık olmayacaklar. Biz orayı kontrol edeceğiz. Başka bir savaş hedefimiz yok. Diğer tüm amaçlar sadece göz boyamadır."
İsrail hükümetinin kendi ifadelerine göre GHF, Filistinlileri ya Gazze’den sürmenin ya da ölüme terk etmenin aracıdır, bu da bilinçli olarak aç bırakma, ihtiyaç malzemelerinin girişini engelleme ve insani yardımı kesme yoluyla gerçekleştirilmektedir.
[Tarek Bae, Alman itidal.de medya kuruluşunun Genel Yayın Yönetmenidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.