Ekran bağımlılığına yasal denetim: Hangi ülke ne yapıyor?
Hükümetlerin ekran bağımlılığı ile mücadele için baskıyı arttırması sosyal medya şirketlerinin toplumsal fayda ve etik ilkelere göre hareket etmesini sağlayabilir.

İstanbul
Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cem Yücetürk, ekran bağımlılığına karşı küresel mücadelenin önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 10 Haziran Salı günü resmi X hesabından yaptığı paylaşımda, "15 yaşından önce sosyal medya yasaklanmalı. Platformlar, yaş kontrolü yapabilecek imkana sahip; bunu hayata geçireceğiz." açıklamasını yaptı ve aynı akşam France 2 kanalında katıldığı programda "AB birkaç ay içinde harekete geçmezse, Fransa olarak 15 yaş altına sosyal medyayı biz yasaklayacağız; bekleyemeyiz" ifadelerini kullandı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Macron’a bunları söyleten 14 yaşında bir öğrencinin, okulundaki bir görevliyi bıçaklaması ve sonrasında gelen tepkilerdi. Macron, Avrupa Birliği'ni (AB) sosyal medya düzenlemeleri için harekete geçmemekle eleştirirken, Fransa olarak AB regülasyonlarını beklemeden konu ile ilgili önlem alacaklarını belirtti ve yaş doğrulama denetimlerini platformların rahatlıkla uygulayabileceğini vurguladı. Peki tüm bunlar neye işaret ediyor? Çocukların sosyal medyayı yanlış kullanımının doğurabileceği tehlikelere önce kim müdahale edecek; devletler mi yoksa sosyal medya şirketleri mi?
Hükümetlerden ekran bağımlılığına karşı yasal düzenlemeler
Hükümetler devreye girmeye başladıkça, platformların etik ve toplumsal normları görmezden gelme lüksü hızla tükeniyor. Zira söz konusu platformlar bu zamana dek etik değerleri korumaya ve toplumsal normların zedelenmesini önlemeye yönelik sivil çabaları çok fazla umursamadılar. Ancak devletlerin sürece dahil olması sosyal medya şirketlerini hamle yapmaya mecbur bırakabilir. Sosyal medya şirketleri sadece ticari kaygılarına odaklanarak meseleye somut ve samimi şekilde yanaşmasa da hükümetlerin ekran bağımlılığı ile mücadele için baskıyı arttırması sosyal medya şirketlerinin toplumsal fayda ve etik ilkelere göre hareket etmesini sağlayabilir.
Henüz ekran bağımlılığına karşı kullanıcıları sınırlayabilen teknik sistemler mevcut değil. Ancak akıllı telefonlar ve sosyal medyanın yaygın şekilde hayatımıza girmesine paralel olarak, çocukların akademik başarılarının düşmesiyle beraber; depresyon ve kaygı bozukluğu gibi pek çok psikolojik sorunun daha çocuk yaşta yaşanması, gelecek için acil ve radikal önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor.
ABD’de 9-10 yaşında yaklaşık 12 bin çocuğu 3 yıl boyunca takip ederek yapılan araştırmada, sosyal medya kullanımının yaşla birlikte düzenli olarak arttığı ve bu artışın bireysel ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı tespit edildi. [1] Yine Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) çocukların ekran kullanım süreleri ile akademik başarıları arasındaki ilişkiyi inceleyen raporunda, okul dışında günde 5-7 saat ekran kullanan öğrencilerin matematik puanının 20 PISA puanı düştüğü tespit edildi. [2] Bu tehdit, Türkiye için de geçerli. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) 15-21 yaş arasındaki gençler özelinde yaptığı araştırmada, katılımcıların yüzde 37’sinin yüksek düzeyde ekran bağımlısı olduğu belirtiliyor. [3] Bu çalışmalara benzer pek çok farklı araştırma literatürde halihazırda mevcut.
Dünyadaki birçok hükümet, ekran bağımlılığı sorununa karşı yasal önlemler alma yoluna gidiyor. Fransa 2023’te 15 yaş altındaki çocuklara sosyal medya kullanımı için ebeveyn izni zorunluluğu getirmişti. Şimdi ise bunun kapsamını genişleterek daha ciddi önlemler alma hazırlığında. Benzer şekilde Avustralya hükümeti 16 yaş altına sosyal medya kullanımını tamamen yasakladı. Norveç sosyal medya kullanım yaş sınırını 13’ten 15’e çıkardı. Pek çok ülkede benzer yasalar şu anda hazırlık aşamasında; bu yasakların ne kadar uygulanabilir ve verimli olacağı ise tartışılıyor.
Siber zorbalık dijital ortamdaki temel sorunların başında geliyor. Çocukların sanal ortamda maruz kaldığı şiddet, gündelik yaşantılarını etkileyerek fiziksel dünyada kendisini gösteriyor. Bu konuyu anlatan Netflix yapımı “Adolescence” isimli 4 bölümlük mini dizi, İngiltere, Hollanda ve Fransa’da dijital içeriklerin gençler üzerindeki etkisini ele alacak şekilde lise ders müfredatına eklendi. Böylelikle ekran bağımlılığı ve siber zorbalığa karşı farkındalık oluşturulması amaçlanıyor. Benzer ders içeriklerinin ülkemizde de oluşturulması ve güncelleştirilmesi çok önemli. Ortaokullarda medya okuryazarlığının seçmeli ders olarak müfredata eklenmesi önemli bir adım olsa da kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Daha önemli olan bir husus ise böylesi kritik konularda eğitim verebilecek nitelikte öğretmenlerin yetiştirilmesi. Son yıllarda RTÜK ve İletişim Başkanlığının medya okuryazarlığına yönelik etkinliklerinin sayısı artsa da tüm detayları planlanmış ve ilgili kurumların uyum içinde hareket ettiği stratejiler büyük değer taşıyor.
Yasal tedbirler çocukların dijital mahremiyetini ne kadar koruyabiliyor?
RTÜK tarafından yapılan düzenleme, çocukları, güçsüzleri, engellileri ve gençleri dijital bağımlılıktan ve zararlı içeriklerden korumayı amaçlıyor. İlgili kanundaki hükümler uyarınca 2020'den itibaren 138 kez çocukların gelişimine zarar verecek içeriklerle ilgili müeyyide verildiği belirtilmiştir. [4] Ancak hatırlatmak gerekir ki RTÜK’ün yetki alanı esas olarak lisanslı yayıncılıkla sınırlı kaldığından zararlı içeriklerin tamamını denetleyebilmesi ne yazık ki mümkün olamamaktadır. RTÜK’ün, çocuklara özel içerik üreten dijital hesaplar için ayrı bir lisanslama sistemi geliştirerek bu alandaki yayınları daha sistemli şekilde denetlemesi, çocukların dijital ortamda maruz kalabilecekleri riskleri azaltmak adına önemli bir adım olabilir.
RTÜK’ün yanı sıra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da (BTK) dijital güvenlik konusunda farkındalığı arttırmaya yönelik uygulamalar geliştirmektedir. Tüm internet kullanıcılarına ücretsiz şekilde sunulan Güvenli İnternet Hizmeti (GİH) "Aile Profili" tanımlanan abonelere müstehcen, şiddet ve diğer zararlı içeriklerin ulaşmasını engellemeye çalışmaktadır.
Her ne kadar ülkemizde çocukların ekran bağımlılığıyla mücadeleye yönelik özel bir yasal düzenleme henüz bulunmasa da, sosyal medya platformlarına yönelik bazı yaptırımlar 5651 ve 7253 sayılı kanunlar aracılığıyla hayata geçirilmiştir. Bu kanunlar doğrudan çocukları korumaya odaklanmasa da kullanıcı şikayetleri yoluyla BTK'ya iletilen ihbarlar sayesinde çocuklara yönelik zararlı içeriklere müdahale edilebilmektedir. Bu kapsamda, çocuk istismarı gibi suç unsuru taşıyan paylaşımlar BTK’nın yönlendirmesiyle platformların yerel temsilcilerine iletilmekte ve erişim engeli gibi yaptırımlar uygulanabilmektedir.
Bu yaptırımların en bilinen örneği Ağustos 2024’de "Roblox" adlı oyun sitesine çocuk istismarı gerekçesi ile erişim engeli getirilmesi oldu. İngiltere ve ABD’de basın kuruluşlarının hazırladıkları haber dosyaları çocukların Roblox üzerinden cinsel istismara maruz kaldığını ortaya koymuştu. 2024 verilerine göre, 13 yaşından küçük 32 milyon aktif kullanıcıya sahip olan platformda, çocukların mesaj kutularına düşen içeriklerin yeteri kadar kontrol edemediğine yönelik eleştiriler dünya kamuoyunda sıklıkla dile getiriliyor. 2018’den beri yalnızca ABD’de en az 20 kişi Roblox’ta tanıştığı çocukları taciz etmek veya kaçırmak suçlamasıyla tutuklandı. [5] Roblox yöneticileri, platformu daha güvenli hale getirmeye çalıştıklarını ve Türkiye’de tekrar online olabilmek için yetkililerle işbirliği yapmayı arzuladıklarını belirtseler de platforma erişim engeli devam etmektedir.
Ekran bağımlılığının çocuklar ve gençler özelinde ortaya çıkardığı risklere gelecekte yenileri eklenebilir. Zira yaygın kullanımdaki hiçbir sosyal mecra ve platform tam olarak güvenli değildir. Bir uygulamayı denetim altına almayı başardığımız anda, kötü niyetli insanlar hızla başka bir ortama yöneliyor ve onu kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı öğrenebiliyor. Ancak sevindirici olan şu ki devletler artık bu platformlara karşı seslerini çıkarmaya başladı.
Eğer çocuklar bu devasa gelirlere sahip küresel şirketlerin aracı haline geliyorsa bu yalnızca tek bir ülkenin ya da toplumun sorunu olamaz. Sosyal medya şirketlerinin devletlerle uzlaşarak toplum lehine bir tavır almasını sağlamak için yasal ve toplumsal baskıların da arttırılması gerekiyor. Çocukların korunması için başta aileler, dijital platformlar ve devletlere büyük sorumluluk düşüyor.
[1] Nagata JM, Otmar CD, Shim J, et al. Social Media Use and Depressive Symptoms During Early Adolescence. JAMA Netw Open. 2025;8(5):e2511704. doi:10.1001/jamanetworkopen.2025.11704
[2] OECD (2024). Managing Screen Time: How to Protect and Equip Students Against Distraction
[3] RTÜK (2022). Gençlerin Medya Kullanımı ve Dijital Okuryazarlık Araştırması. Ankara.
[4] RTÜK, (2024). https://www.rtuk.gov.tr/rtuk-tbmm-cocuk-haklari-alt-komisyonu%E2%80%99nu-bilgilendirdi/4909#:~:text=g%C3%BC%C3%A7s%C3%BCzlere%20ve%20engellilere%20kar%C5%9F%C4%B1%20istismar,138%20kez%20m%C3%BCeyyide%20uyguland%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1%20bildirdi
[5] https://www.bbc.com/turkce/articles/c9qgvqpxp4qo
[Dr. Cem Yücetürk Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.