Analiz

Doğu Afrika’nın yükselen ülkesi Tanzanya’da küresel rekabet

Tanzanya’nın ticari ve ekonomik potansiyeli ve sahip olduğu doğalgaz yatakları, onu küresel ve bölgesel aktörlerin rekabet alanına çeviriyor.

Prof. Dr. Enver Arpa  | 18.02.2020 - Güncelleme : 21.02.2020
Doğu Afrika’nın yükselen ülkesi Tanzanya’da küresel rekabet

İstanbul

Doğu Afrika’nın jeo-stratejik önemi giderek artan ülkesi Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’nin ekonomisi önemli oranda tarım, hayvancılık, maden, ulaşım, enerji, turizm ve üretim sektörlerine dayalı. Son 10 yılda ortalama yüzde 6.8 büyüyen Tanzanya ekonomisi, Afrika’da en hızlı büyüyen ekonomilerden biri. 945,234 kilometrekarelik bir alana sahip olan ülke topraklarının yüzde 60’ı tarıma elverişli arazilerden oluşuyor. Üç büyük nehri bulunan Tanzanya, su kaynakları açısından da zengin bir ülke sayılıyor. Bu potansiyeli onu tarım ve balıkçılık sektörlerinde önemli bir ülke haline getirmiş durumda. Tarım ve hayvancılığın yanında ülkede çıkarılan altın, pırlanta, tanzanit, yakut, kömür, nikel gibi minerallerle, doğalgaz yatakları ülke ekonomisinin diğer önemli kaynakları. Yılda bir milyondan fazla turist çeken Tanzanya’nın turizm gelirleri de ülkenin son beş yıldaki döviz girdisinde yüzde 41,7’lik paya sahip.

Tanzanya’da halihazırda iş yapmakta olan Türk topluluğu kayda değer bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Buna karşılık Türkiye’de de bazı işletmelerle ortaklık kuran Tanzanyalı işadamları bulunuyor. Bu ortaklıklar Türkiye ile Tanzanya arasındaki ticaretin artmasına önemli bir katkı sağlıyor.

Ülkedeki yatırım fırsatları

Tanzanya, dünyanın en çekici tatil lokasyonlarından biri olduğu gibi, iş ve doğrudan yabancı yatırım için de en kârlı ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. Tanzanya yönetimi, 2025 yılına kadar ekonomisini orta gelirli ülkeler düzeyine çıkarmayı hedefliyor. Bu amaçla pek çok proje ve yatırım planlaması yapan ülke yönetimi, şu an itibarıyla büyük bir yatırım potansiyeli oluşturmuş bulunuyor.

Yatırım konusunda dikkat çeken sektörlerin başında ise inşaat sektörü geliyor. Başkentin Dodoma’ya taşınacak olması sebebiyle çok sayıda yeni kamu kurum binasına ihtiyaç duyuluyor. Ülkenin yeni başlattığı pek çok ulaşım projesi var. Demiryolu ağları, havalimanlarının yapımı, mevcut havalimanlarının onarımı, karayollarının yapımı, konut yapımı gibi birçok proje önümüzdeki dönemde inşaat sektöründe önemli bir canlılık doğuracak.

Tarım ürünleri ticareti, ülkede gelecek vadeden sektörlerden bir diğeri. Kaju, susam, kahve, çay, nohut, pamuk ve tütün gibi ürünler Tanzanya’da bol miktarda üretilmekte. Bu ürünlerin ticareti konusunda da büyük bir fırsat söz konusu.

Ülkede yatırıma ihtiyaç duyulan sektörler arasında madencilik, hayvancılık, ulaşım, enerji, gayrimenkul, telekomünikasyon, yayıncılık, sağlık ve eğitim bulunuyor.

Öte yandan Tanzanya’nın jeo-stratejik konumu, onu Doğu ve Orta Afrika bölgeleri için de önemli bir yatırım merkezi haline getiriyor. Bin iki yüz km uzunluğunda deniz kıyısına sahip olan Tanzanya, deniz bağlantısı bulunmayan Burundi, Ruanda, Kongo, Malavi ve Uganda gibi ülkelere uzanan kara ve demir yollarıyla önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş durumda. Darüsselam limanından iç bölgelere bağlanan ve bir Türk firması tarafından inşa edilmekte olan demiryolu, Darüsselam limanının deniz ticaretindeki önemini daha da arttıracak. Doğu Afrika Topluluğu (EAC) ve Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’na (SADC) üye olan Tanzanya bu ticari ulaşım ağıyla yaklaşık 600 milyon civarında kişiye hizmet sunacak.

İhracatta gümrük vergisi alınmıyor

Tanzanya’yı ticaret ve yatırım alanında cazip kılan hususlardan biri de ihracatta gümrük vergisinin alınmaması. Devlet, ihracatını arttırmak ve yatırımı teşvik ederek döviz gelirlerini yükseltmek için Tanzanya’da üretilen ürün ve hizmetlerin diğer ülkelere ihracından herhangi bir vergi almıyor.

İthalatta ise yüzde 18’lik bir gümrük vergisi uygulanmakta. Lisanslı firmaların ithal edeceği işlenmemiş materyaller, sermaye malları, tarım maddeleri, saf hatla yetiştirilen hayvanlar, ilaçlar, makineler, yedek parçalar ve gaz, benzin ve jeotermal keşif ve madencilik etkinliklerinde doğrudan kullanılacak olan ürünlerin ithalatında vergi muafiyeti bulunuyor.

Tanzanya’da küresel rekabet

Tanzanya’nın sahip olduğu bu ticari ve ekonomik potansiyel, onu küresel ve bölgesel aktörlerin rekabet alanına çevirmiş durumda. Sömürge döneminde İngiltere hakimiyetinde kalan Tanzanya, bağımsızlıktan sonraki dönemde de önemli oranda İngilizlerin etki alanında kaldı. İngiltere’nin sömürgeci olduğu dönemde edindiği tecrübe ve kolaylıklarla avantajlı duruma geçen İngiliz şirketleri, Darüsselam başta olmak üzere, ülkede farklı sektörlerde yatırımlar yaptılar.

Son yıllara kadar Tanzanya’nın en etkili ticaret ortağı olan İngiltere, günümüzde yerini Çin’e kaptırdı. Çin, son yıllarda diğer birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi Tanzanya’da da yaptığı kalkınma yardımı ve ekonomik işbirliğiyle öne geçti. Kalkınma yardımlarını, daha çok kendi kültürel ve ticari hegemonyası için araçsallaştıran Çin’in Tanzanya’da da aynı yönteme başvurduğu mülahaza ediliyor. Söz gelimi Darüsselam Üniversitesi’nin en görünür bölgesine yaptığı kütüphane karşılığında elde ettiği izinle, bu kütüphanenin hemen arkasına büyük bir Konfüçyüs Kültür Merkezi açtı. Bu merkezde Tanzanyalı öğrencilere Çince öğreterek Çin kültürü hakkında çeşitli etkinlikler düzenleyen Çin, burada dil eğitimine tabi tuttuğu öğrencilerden bir kısmını ülkesine göndererek bağlılık duygusu kazandırmakta ve ardından kendi proje ve faaliyetlerinde onları istihdam etmekte. Çin’in bu tür çabaları ona önemli avantajlar sağlarken, önünü de açıyor. Halihazırda Tanzanya’nın en önemli ticaret ortağı haline gelen Çinli firmalar ülkede pek çok alanda rahatlıkla faaliyet gösteriyorlar.

Çin’den bahsetmişken şu hususa da temas etmekte yarar var. Kıtanın farklı ülkelerine yaptığımız seyahatlerde de bu izlenimi edinmiştim; Çin’in kıta ülkelerinde geliştirdiği kalkınma yardımı modeli ve ticari ilişkilerle edindiği etkinlik ve oluşturduğu bağımlılık, pek çok ülkeyi tedirgin etmeye başlamış durumda. Tanzanya’da da bu tedirginliğin bazı işaretleri görülüyor. Çin’in, aldıkları krediyi zamanında geri ödeyemeyen Cibuti ve Kenya’nın deniz limanlarının işletmelerine el koyma girişimi, bu tedirginliği haklı çıkaracak bir gelişme olmuştur. Mombasa ve Cibuti limanları hakkında çıkan haberler, bu tedirginliği halk nezdinde de cari kılarak yükseltiyor.

Tanzanya Cumhurbaşkanı John Magufuli’nin bazı altyapı projeleri konusunda ortaya koyduğu tutum, bu endişenin bir tezahürü olarak yorumlanıyor. Magufili, Çinli firmaların yanı sıra diğer ülke firmalarının da ülkede yatırım yapmalarını kolaylaştırmak üzere çeşitli tedbirler aldı. Darüsselam limanını iç bölgelere bağlamak üzere inşa edilmekte olan ve ülkenin en büyük altyapı projelerinden biri sayılan demiryolu inşa projesini bir Türk firmasının üstlenmesi ve Cumhurbaşkanı Magufili’nin de bunu onaylaması bu eğilimin bir işareti olarak görülüyor.

Tanzanya’yı küresel aktörlerin rekabet alanına çeviren hususlardan biri de sahip olduğu doğalgaz yatakları. Ülkenin sahip olduğu doğalgaz potansiyeliyle gelecekte doğalgaz ihracatında dünyanın 3. büyük ülkesi olabileceği ifade ediliyor. 2016 yılında 1,5 trilyon metre küp doğalgaz keşfedilen Tanzanya’nın halen devam eden çalışmalar sonunda 3 ila 4 trilyon metre küp arasında bir rezerve ulaşabileceği tahminleri yapılıyor. Sıcak bir iklime sahip olduğu için ısınma konusunda enerji ihtiyacı bulunmayan Tanzanya’nın, çıkaracağı doğalgazın büyük bölümünü ihraç etme imkânı olacak. Son yıllarda ülkede keşfedilen bu doğalgaz yatakları, küresel enerji şirketlerinin dikkatini bu ülkeye yönlendirmiş durumda. Tanzanya’nın diğer Afrika ülkelerine nispetle daha güvenli ve istikrarlı bir ülke olması, bu ilgiyi yüksek seviyeye çıkarmış durumda. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Çin, ABD, Avrupa Birliği, Hindistan ve Brezilya gibi enerji sektörünün önemli aktörleri Tanzanya ile ilişkilerini ilerletmeye çalışıyorlar.

Bu alandaki rekabette ABD ve Çin öne çıkmaya başladı. Bağımsızlığın ardından sosyalist rejime geçen Tanzanya, SSCB’nin verdiği yardımlarla ekonomisini geliştirmeye çalışmıştı. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Rusya’nın desteğinin sona ermesiyle birlikte ekonomik sıkıntıya giren ülke yönetimi, IMF ve Dünya Bankası’yla yaptığı anlaşmalar sonrasında ABD ile yakınlaşırken, 1998 yılında Darüsselam’daki ABD büyükelçiliğine yapılan saldırıdan sonra güvenlik konusu başta olmak üzere iki ülke ilişkileri daha da büyük bir gelişme kaydetti.

Afrika’yı elverişli bir pazar olarak gören Çin, doğalgazın keşfedilmesiyle birlikte Tanzanya’ya daha yoğun bir ilgi göstermeye başlamıştır. Ticari ilişkilerin yanı sıra askeri işbirliklerine de ağırlık veren Çin, ülkenin enerji sektöründen de pay almaya çabalamakta.

Tanzanya-Türkiye ilişkileri

Türkiye de Tanzanya’da varlık göstermeye başlayan ülkelerden biri. İki ülke ilişkileri son yıllarda önemli gelişmeler kaydetti. 2000’li yıllardan sonra ivme kazanan Türkiye’nin Afrika açılımı politikası doğrultusunda, kıtadaki birçok ülkede büyükelçilikler açıldı. Tanzanya Büyükelçiliği ise 2009 yılında Darüsselam’da hizmet vermeye başladı. Tanzanya hükümeti ise buna 2017 yılında Ankara’da büyükelçilik açarak karşılık verdi. Karşılıklı elçiliklerin açılması ikili ilişkilere bir canlılık kazandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2017 yılında Tanzanya’yı ziyareti sırasında iki ülke arasında farklı sektörlerde 10 adet ikili anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar ikili ilişkileri daha da hızlandırdı. TİKA, Darüsselam’da ofis açarak ülkede eğitim ve sağlık alanında çeşitli projeler gerçekleştirdi. Ülkenin farklı şehirlerinde eğitim kurumları açmak için hazırlıklar yapan Maarif Vakfı, halihazırda Zanzibar’daki okullarıyla eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Bu kurum ve kuruluşların yanı sıra elçilik bünyesinde faaliyet yürütmekte olan Ticaret Müşavirliği, Din Hizmetleri Müşavirliği, Güvenlik ve Askeri müşavirlikler de görev alanlarındaki ikili ilişkileri koordine etme hususunda yoğun bir çaba göstermekteler.

Resmi kurum ve kuruluşların yanı sıra bazı Türk sivil toplum kuruluşları ülkede çeşitli sosyal projeler yürüterek Tanzanya’nın sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlamaya çalışmaktalar.

Tanzanya’da halihazırda iş yapmakta olan Türk topluluğu kayda değer bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Buna karşılık Türkiye’de de bazı işletmelerle ortaklık kuran Tanzanyalı işadamları bulunuyor. Bu ortaklıklar Türkiye ile Tanzanya arasındaki ticaretin artmasına önemli bir katkı sağlıyor.

Darüsselam, Zanzibar ve Kilimanjaro olmak üzere Tanzanya’da üç ayrı noktaya yolcu taşıyan THY, Darüsselam’a haftada bir de kargo seferi düzenliyor. THY’nin uçuşları karşılıklı ticarete önemli bir kolaylık sağlamakta.

Ayrıca Türkiye’nin tahsis ettiği burslar kapsamında Tanzanya’dan Türkiye’ye her yıl 30 civarında burslu öğrenci gelmektedir. Bu öğrenciler Türkiye’de edindikleri mesleklerle ülkelerinde önemli görevler üstlenmektedirler. Bu öğrencilerin de ikili ilişkilerin gelişmesinde kolaylaştırıcı bir rol üstlendikleri ifade ediliyor.

[Prof. Dr. Enver Arpa Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü (DOAF) müdürüdür]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.