Dolar
32.34
Euro
35.15
Altın
2,159.95
ETH/USDT
3,396.60
BTC/USDT
65,603.00
BIST 100
8,718.11
Analiz

Fransa'dan sömürgeci bakış: ‘Fransa İslamı’ tartışmaları

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un talimatıyla 4-15 Eylül tarihleri arasında valilerin Müslümanlar tarafından kurulan dini ve kültürel derneklerle müzakere toplantıları düzenlemesi tepki topladı.

Fatih Karakaya  | 14.09.2018 - Güncelleme : 14.09.2018
Fransa'dan sömürgeci bakış: ‘Fransa İslamı’ tartışmaları

France

PARİS - Fatih Karakaya

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un talimatıyla 4-15 Eylül tarihleri arasında valilerin Müslümanlar tarafından kurulan dini ve kültürel derneklerle müzakere toplantıları düzenlemesi tepki topladı.

Fransa basınında yer alan haberlere göre, Cumhurbaşkanı Macron “Fransa İslamı Toplantıları” ile Müslümanları temsil edecek yeni bir kurumun hazırlıklarını yapıyor. Fakat Müslümanlar onun asıl amacının Müslümanları kontrol altına almak ve istediği şekilde yönlendirmek olduğunu düşünüyor.

Fransa’nın Müslümanlara yön verme emeli aslında çok daha eskilere dayanıyor. Daha çok İslam dünyasına yönelik haber ve yorumların yer aldığı Orient XXI adlı Fransızca haber sitesinde Jalila Sbai imzasıyla 9 Mart 2018’de yayınlan makalede, Fransa devletinin Müslümanlarla kurumsal ilişki kurma isteğinin 1902 yılında başladığı belirtiliyor. O dönemde yayınlanan raporlara göre, bu görüşmelerin amacının “Müslümanları izlemek ve denetim altında tutmak” olduğu belirtiliyor. Bunun için ise “Bölgedeki güçlü aşiretler ile iyi ilişkiler kurarak Müslümanların sempatisinin kazanılacağı” öngörülüyor. Yine aynı makaleye göre, ilk kurumsal denetim 1917’de hayata geçiriliyor. Zaman içinde birçok defa yeni kurumların ortaya çıktığını belirten yazar, geçmişten bugüne kadar aynı mantığın devam ettiğinin bariz şekilde ortada olduğunu söylüyor.

Macron’un eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin İçişleri Bakanı olduğu dönemde, 2003 yılında kurduğu Fransa İslam Konseyi’ni (CFCM) işlevsiz hale getirmek istediği iddiaları, Fransız basınında birçok kez dile getirildi. Buna gerekçe olarak ise daha önce devlete yakınlığıyla bilinen konsey başkanlarının yerine, zamanla hükümetten bağımsız hareket eden kişilerin gelmesi gösteriliyor. Şu anda CFCM başkanlığını Türk kökenli Ahmet Oğraş yürütüyor.

Geçtiğimiz Ramazan ayında CFCM’nin düzenlediği iftara katılmayan Macron, yerine Başbakan Edouard Phillippe’i göndermişti. Philippe davette konuşma yapması beklendiği halde hem geç gelmiş hem de söz almamıştı. Bu tavır sosyal medyada Müslümanlar tarafından “CFCM’nin fişi çekildi” diye yorumlanmıştı.

İçişleri Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen son genelgede “Fransa İslamı’nın finansmanı”, “imamların Fransa’da Fransızca eğitim alıp yetiştirilmesi”, “İslami kurum ve kuruluşlar ile camilerde yabancı ülkelerin etkisinin azaltılması”, “temsil gücü yüksek bir derneğin oluşması” gibi konular ele alındı.

Bu müzakereler devam ederken Hakim El Karoui Pazartesi günü, toplumsal konularda görüş bildiren Montaigne Enstitüsü adına hazırladığı “İslamizm Fabrikası” başlıklı raporunu cumhurbaşkanlığına sundu. 600 sayfadan oluşan ve içeriğinde çok sayıda dayanaksız iddianın yer aldığı rapor, başta sosyal medya olmak üzere birçok mecrada İslami kuruluş temsilcilerinin tepkisine neden oldu.

Raporda “Fransa İslamı’nın yeniden dizayn edilmesi için” sunulan öneriler arasında, camilerin finansmanının dış ülkelerce karşılanmasının yasaklanması ve “satılan her helal üründen vergi alınması” isteniyor. Bunun için de “Fransa İslam’ı için Müslüman Derneği” (AMIF) kurulması öneriliyor.

Aslında raporun en çok eleştirilen bölümü “Fransa İslamı’nın” nasıl olması gerektiği hakkında olanı. Rapora göre “Müslümanlar gitgide İslamlaşıyor”, “sosyal medya İslamcıların elinde bulunuyor”, “İslamcılar Müslümanları etkiliyor”.

Yine aynı raporda Türkiye’nin, Suudi Arabistan ile birlikte “dernekler aracılığıyla İslamcılığı” yaydığı iddia ediliyor. Türkiye’ye ayrılan bölümde ise, son dönemde “dinden uzak toplumdan dindar topluma geçildiği”, “Türkiye’nin küresel güç haline gelmek istediği”, “toplumun İslamlaştırıldığı” iddiaları yer alıyor. “Türkiye’nin Diyanet aracılığıyla Fransa’da en etkin yabancı güç” olduğu belirtiliyor.

İslam Toplumu Milli Görüş (İGMG) teşkilatlarının da devlet ve hükümet yanlısı olduğu iddia edilen raporda, FETÖ Avrupa ülkeleri için “zararsız” bir muhalif grup olarak tanıtılıyor.

Öte yandan, raporda dikkati çeken en önemli konulardan biri, kurumlar ve şahısların doğrudan hedef alınarak “İslamcı üreten fabrikalara” benzetilmesi olarak değerlendiriliyor. Gençlerin gün geçtikçe internette daha çok dini sohbet dinlemeleri “İslamizm örneği” olarak gösteriliyor.

Söz konusu raporda adı geçen Alkanz adlı haber sitesinin yöneticisi Fateh Kimouche AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, raporun “Fransa’nın sömürgeci emellerinin hortladığının bir göstergesi olduğunu” söylüyor. Kimouche, Fransa’nın terör saldırısına uğradığı gerekçesiyle İslam’ı dizayn etme isteğinin kabul edilemeyeceğini, bunun resmen laik devletin İslam’ın içişlerine karışması anlamına geldiğini” belirtiyor. Kimouche’a göre Fransa’da devlet Katolik veya Yahudi kuruluşlarının program ve planlarına etki edecek herhangi bir müdahalede bulunmuyor. Devletin dini kuruluşlarla diyalog içinde olmasının hiçbir sıkıntısı olmadığını belirten Kimouche, “Bir Fransa İslamı ve imamı icat edilmek istendiğini” düşünüyor. Müslümanların yeteri kadar olgun olduğuna inanan Kimouche, “Kendi sorunlarımızı kendimiz halledebilecek kapasitedeyiz” diyerek, diğer dinlere karışılmadığı gibi İslam’a da karışılmamasını istiyor. Kimouche’u rahatsız eden en büyük sorunlardan biri ise raporu kaleme alan kişinin geçmişi ve “Müslüman diyemediği için herkesi İslamcı” olarak görmesi.

Hakim El Karoui, Tunus’un devrik diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali’nin danışmanlığını yapmış, Macron ile birlikte Rotschild bankasında beraber çalışmış. Bu nedenle Kimouche, böyle birinin İslam adına konuşmasını Müslümanlara hakaret olarak görüyor; Karoui’nin yazdığı bir kitapta “İslam’da başörtüsü yoktur”, “Cuma namazı farz değildir”, “dinde helal et kavramı yoktur” gibi söylemler geliştirmesini gülünç bulunuyor.

Raporda İslamcı olarak gösterilen birçok sosyal medya kullanıcısının, tecavüz suçlamasıyla hapse atılan yazar Tarık Ramazan’ı #FreeTariqRamadan etiketiyle tweet atarak destekleyenlerden ve bir TV kanalındaki ses yarışmasına başörtüyle katılan genç bir kıza destek verenlerden seçilerek “kara listeye” alınması dikkat çekiyor.

“İslam’ı dizayn etmek için Müslümanlarla problemi olanların ön plana çıkartılmasının başlı başına sorun” olduğunu aktaran Kimouche, “Müslümanların sorunlarını Müslüman olmayanlar çözemez. Tıpkı avcıların sorununu hayvan koruma dernekleri çözemediği gibi” diye ekliyor.

Avrupa’da İslamofobi, ırkçılık ve ayrımcılıklara karşı yürüttüğü mücadele ile tanınan Eşitlik, Adalet ve Barış Konseyi (COJEP International) Genel Başkanı Ali Gedikoğlu ise “Bu tür raporların aslında Fransız toplumuna yapılan bir darbe olduğunu” söylüyor. “Korku üretilen bir toplumda yerel halkın yeni talepleri, özgürlük karşıtı yeni yasalara karşı çıkmaları, düşman üretilerek sineye çekilmesi” sağlanıyor diyen Gedikoğlu, “Batı toplumunun yeni yönetim tarzının bu korku dünyasıyla ayakta kalmak olduğunu” düşünüyor.

Raporu ve “Fransa İslamı” tartışmalarını “Fransız halkının son yıllarda bir takım konularda talepkâr olmasının önüne geçilecek bir proje” olarak yorumlayan Gedikoğlu Fransız toplumuna da çağrıda bulunuyor: “Fransızlar bu tür raporlarla oyalanmayı kabul etmemeli; Müslümanları ötekileştiren, korkuyla meşrulaştırılmak istenen yasalara karşı çıkmalı. ‘Biz ve ötekiler’ diye ayrışmayı kabul ederse, güvenlikçi politikalar nedeniyle isteklerini siyasilerden talep etmekten imtina edecek ve kendi refahını, huzurunu ve geleceğini ipotek altına sokacak”.

[Strasburg’da yaşayan ve serbest gazetecilik yapan Fatih Karakaya İslamofobi, göçmenler ve ırkçılık konularında yazılar kaleme almaktadır]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.