Dolar
32.48
Euro
34.73
Altın
2,337.94
ETH/USDT
3,123.00
BTC/USDT
63,154.00
BIST 100
9,915.62
Politika, arşiv

Demokrasi ayaklarımızın altından kayıyor

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Son 10 yıllık sürece bakalım. Demokrasimizin ayaklarımızın altından kaydığını görüyoruz. Farklı bir rejimin içine Türkiye ağır adımlarla sürükleniyor" dedi.

15.04.2014 - Güncelleme : 15.04.2014
Demokrasi ayaklarımızın altından kayıyor

TBMM 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  "Son 10 yıllık sürece bakalım. Demokrasimizin ayaklarımızın altından kaydığını görüyoruz. Her gün bunu yaşıyoruz. Baskının arttığını, gücün her şeye egemen olmak istediğini görüyoruz. Farklı bir rejimin içine Türkiye ağır adımlarla sürükleniyor" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Konuşmasının başında CHP'nin devrimden, bağımsızlıktan, özgürlükten, emekten, alın terinden, kadın erkek eşitliğinden, hukukun üstünlüğünden, tüm yurttaşlarının mutlu olduğu bir Türkiye'den yana olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, mutluluğun adresinin sağlıklı bir hukuk düzeni, saat gibi çalışan sürekli doğruyu gösteren bir demokrasi olduğunu vurguladı. 

Anayasanın devletin nasıl yönetileceğini açıkça ortaya koyduğunu da belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sen devleti anayasaya ve kanunlara uygun olarak yöneteceksin. Anayasa ve kanunları bir tarafa atıp 'Ben kazandım, oyumu da aldım, istediğim gibi yönetirim' diyemezsin. Çünkü hukuk devleti buna engel. Bunu niye getiriyor Anayasa? Gücü kontrol etmek için. Demokrasilerde güç mutlaka kontrol edilir. Hukuk devletinin özü de budur. Gücü kontrol etmektir. Hukuk, adalet, ahlak içinde kalarak, onun devleti yönetmesini sağlamaktır. O nedenle hukuk devleti hepimizin bilmesi, öğrenmesi ve anlatması gereken bir kavramdır. Türkiye bu kavramı büyük ölçüde unutmuş görünüyor."

İnsanlık tarihinde seçimle iktidara gelen, ancak sonra 'ben devletim' diyerek istediğini yapan iktidarlar olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sandık önemlidir. Ama sandık tek başına demokrasi değildir. Karşıdaki insana saygı göstermez, onun hukukun korumaz, onun hukukuna saygı göstermezseniz, siz hukuk devletinden uzaklaşırsınız. Hitler örneği vardır, seçimle geldi. Mussolini örneği vardır, seçimle geldi. Seçimle geldiler ne oldu? Bir süre sonra 'ben devletim, her şey benden sorulur' demeye başladılar. İnsanlık tarihi çok ağır bedeller ödedi" diye konuştu.  

"Yargı çökmüşse bu ülkede hukuk devleti konusunda ciddi sorunlarımız var demektir"

"Bizim demokrasimiz çağdaş toplum olma yolunda önemli aşamalar katediyor mu?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Son 10 yıllık sürece bakalım. Demokrasimizin ayaklarımızın altından kaydığını görüyoruz. Her gün bunu yaşıyoruz. Baskının arttığını, gücün her şeye egemen olmak istediğini görüyoruz. Farklı bir rejimin içine Türkiye ağır adımlarla sürükleniyor. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; bugün size dokunmayan yarın size dokunacaktır. 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın sözünü asla etmeyeceksiniz. Eğer komşunuza, arkadaşınıza bir haksızlık yapılıyorsa onunla beraber siz de ona destek vereceksiniz aksi halde demokrasimizi güçlendiremeyiz."

Demokrasinin kan kaybettiği eleştirisini bazılarının ciddiye almadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede TBMM Başkanı, 'Anayasanın 138. maddesi çökmüştür, yargı yoktur' dedi. Anayasa çökmüşse, üç ayağından birisi yasama, yürütme, yargı, yargı çökmüşse bu ülkede hukuk devleti konusunda ciddi sorunlarımız var demektir" değerlendirmesinde bulundu. 

"Sizin en büyük güvenceniz CHP'dir"

Bir sivil toplum örgütünün dün kendisini ziyaret ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Efendim neymiş, 'siyasette daha yumuşak bir dil kullanılacakmış'. Kendilerine şunu söyledim; siz vergi veriyorsunuz, TBMM'ye bütçe yasası geliyor, Sayıştay raporu gelmiyor. Vergilerin nereye harcandığının hesabı verilmiyor. İçinizden birisi çıkıp konuştu mu? Konuşmadı. Bir sivil toplum kuruluşu, işverenlere ait, bir açıklama yaptı, 'Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkeye yabancı sermaye gelmez' dedi. Doğru. yine o zevata sordum, buna karşılık başbakanlık koltuğunda oturan zat ne dedi? 'Bunlar vatan hainidir' dedi. Sizden bir ses çıktı mı? Çıkmadı. Bu tür demokrasilerde korkunun egemen olduğu demokrasilerde hiçbir yurttaşımın korkmasını istemem. Sizin en büyük güvenceniz CHP'dir." 

"Eleştirinin kendine göre mantığının olması gerekir"

Anayasanın 28. Maddesinde de "Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır" dendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Sağlayacak, önleyecek değil. Haber alma hürriyetini kesiyorsunuz siz. Yasak kalkınca da Anayasa Mahkemesi'ni en ağır dille suçluyorsunuz. Hukuk devletinin temel kurallarından birisi de yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Elbette her mahkeme kararı eleştirilebilir ama eleştirinin kendine göre mantığının olması gerekir. Sırf 'benim dediğim olmadı' diye özel bir eleştiri getirmek doğru değil, hiç kimse hakimlere talimat veremez" dedi.  

Meclis Başkanı'nın sözlerini hatırlatan ve Anayasa'nın 138. Maddesini okuyan Kılıçdaroğlu,  Anayasa Mahkemesi'nin Twitter'den sonra, HSYK'da yapılan değişikliklerin önemli bir kısımını da iptal ettiğini hatırlattı.

Yapılan değişikliklerin anayasaya aykırılığını, Cumhurbaşkanı'ndan Yargıtay Başkanı'na,  Barolar Birliği Başkanından hukuk fakültesindeki öğrenciye kadar herkesin bildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin değişiklikleri bu maddeye dayanarak iptal ettiğini söyledi.

Mahkemenin iptal gerekçelerini okuyan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"İptal etti ama arkasından büyük suçlamalar geldi. Yine askeri dönemler de bile yapılmamıştır, kanun çıkardılar HSYK'daki bütün memurların işine son verdiler. İnsanda biraz vicdan olur. Anayasa Mahkemesi bunu da iptal etti. Bir kamu görevlisinin yer değiştirmesi idari bir işlemdir, yasal bir işlem değil ki. Biz Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara saygı duyarız elbette ama kararın eksik olduğunu söyleriz. Adalet Akademisi ile ilgili karar eksiktir, bunun da iptal edilmesi lazım. Orası da HSYK'ya üye gönderiyor. Ama orası Adalet Bakanı'nın arka bahçesine dönüştü. Bizim başvuruda bulunduğumuz gün, yürürlüğü durdurma vermesi lazım. Bu kadar açık olan, kamuoyunda açık olan bir yasa bütün işlemler bittikten sonra iptal ediliyor. Geriye yürümediğine göre o zaman bir sorun var demektir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, saygı duyuyoruz ama bu karar zamanlama olarak gecikmiş bir karardır. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararlar 'milli kararlar' değilmiş... Hani milliyetçilikle ilgisi olsa diyeceğim ki 'Ya bu söylediği doğru.' Sen daha düne kadar 'her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum' demedin mi? Milliyetçiliğin de ne olduğunu bilmiyor. Adalet ve hukuk evrensel bir kavramdır, ahlak evrensel bir kavramdır. Kimse mahkemelerin verdiği kararlara 'milli' veya 'gayri millidir' diyemez. Peki bizim insanlarımız niye AİHM'e gidiyor, onların verdiği kararlar milli kararlar mı? Cehaletin bu kadarına ilk kez tanık oluyorum. Mahkeme kararlarının milliliği yoktur, bu kararlar ahlakidir, vicdanidir ve adalet dağıtmak üzere karar verilir."

TBMM'deki MİT teklifi

TBMM'de görüşülen MİT ile ilgili teklife de değinen Kılıçdaroğlu, "Türkiye süratle bir istihbarat devletine dönüşüyor" görüşünü savundu.

Bir gazetede CHP milletvekilleriyle ilgili MİT'in tuttuğu fişlemelerin yayınlandığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları dedi:

"Sorduk, 'bu milletvekilleriyle ilgili niye fişleme yapıyorsunuz?' diye. Üstelik daha bu yasa çıkmamıştı, şimdi yasa çıkacak fişlemeler meşru hale gelecek. Devlet istihbaratla yönetilmez, bilgiyle, ahlakla, hukukun üstünlüğüyle, liyakatla yönetilir. Devleti istihbarat devletine dönüştürürseniz baskıcı bir yönetimi hazırlamış olursunuz. Otoriterleşen devlette istihbarat özel olarak partiye gider. Almanya'da gestapoyu unutmayın. 40'ların Almanyası. Kime bağlıydı, yasal mıydı? Yasaldı. Ama devlete istihbaratı yapmıyordu, istihbaratı partiye veriyordu, aynı olay Türkiye'de yaşanıyor. İstihbarat partiye veriliyor, devlete değil. Bu süreci hayata geçirmek istiyorlar, yeni bir gestapo modelini kurmak istiyorlar, bütün yurttaşlarımın dikkatli olması gerek. Hukuk devletini, özgürlükleri savunacağız hep beraber. Türkiye'deki üç büyük devrimin altında CHP'nin imzası var. Dördüncü büyük devrimi yapmak zorundayız. Özgürlük ve demokrasi devrimi. Baskılar gelecektir, yılmayacağız. Bize tek bir görev düşüyor, çalışmak. Adım adım çalışmak ve mücadele etmek. Çalışırsak, mücadele edersek her şey olur."

Muhabir: Seval Güler

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın