Dolar
32.53
Euro
34.88
Altın
2,332.24
ETH/USDT
3,150.40
BTC/USDT
64,400.00
BIST 100
9,716.77
Politika, arşiv

İkna odalarında zulüm yapıyorlar

Başbakan Erdoğan, "Pensilvanya oyunuzu AK Parti'ye değil, CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor, ikna odalarında zulüm yapıyorlar" dedi.

11.03.2014 - Güncelleme : 11.03.2014
İkna odalarında zulüm yapıyorlar

BİTLİS

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Bitlis Gök Meydanı'nda düzenlediği mitingde vatandaşlara seslendi.

Erdoğan, konuşmasının başında, Bitlis ve ilçelerinin isimlerini sayarak halkı selamladı. "Evliyaların şehri, alimlerin şehri, ilim şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum. Bediüzzaman Sadi-i Nursi'nin şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum" diyen Erdoğan, Bitlis'in bugün demokrasiye ve Başbakanına bir farklı sahip çıktığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, "Bitlis, bugün kabına sığmıyor. Sizden Allah razı olsun. Muhabbetimiz, uhuvvetimiz, yol arkadaşlığımız, inşallah daim olsun. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için, Bitlis için inşallah hayırlara vesile olsun" dedi.

Başbakan Erdoğan, alandakilerin, "Dik Dur Eğilme Bu Millet Seninle" şeklinde slogan atması üzerine, "Bitlisli kardeşlerim, biz sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz. Başka bir güç bizi eğdiremez. Ondan hiç endişeniz olmasın, dik duracağız dikleşmeyeceğiz" yanıtını verdi.

 Erdoğan, Kırşehir'de meydana gelen kazada şehit olan polis memurları için Allah'tan rahmet dileğinde bulunurken, "Aynı kazada yaralanan polislerimize de Allah'tan acil şifalar diliyorum. Kendilerine geçmiş olsun derken, şehit polislerimizin ailelerine, mesai arkadaşlarına, emniyet camiasına, milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Polis şehitlerimizin ailelerine sabır diliyorum, acılarını yürekten paylaşıyorum. Görevlerinin başında şehit olan kardeşlerimizin mekanının cennet olması niyazında bulunuyorum" diye konuştu.

"Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik"         

Bitlis'in tarih boyunca hep ilim şehri olduğuna ve birçok büyük tarihi şahsiyetler ve alimler için okul olduğuna işaret eden Erdoğan, bu kentte  yetişen alimlerden örnekler vererek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hele hele Nurs köyünde doğan, yiğitliğiyle, vatanseverliğiyle, geride bıraktığı eserleriyle hep minnetle anılan Bediüzzaman Said-i Nursi'yi bir kez daha buradan rahmetle yad ediyorum. En başta bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, Sadi-i Nursi'nin doğduğu köyün, Nurs köyünün ismi, 1960 yılından sonra biliyorsunuz "Kepirli" olarak değiştirmişlerdi. Ne zaman? 1960. Biz İçişleri Bakanlığımıza talimatı verdik, gerekli düzenleme yapıldı. 3 Temmuz 2012'de, Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik. Şimdi sırada Norşin var. Siirt'te Aydınlar, çıkardığımız yasayla, Tillo ismine kavuştu. Şimdi de çıkaracağımız yeni yasayla Güroymak'ı tarihi ismine kavuşturacağız, "Norşin" ismini artık resmi hale getireceğiz."

 "Yer isimleri konusu istismar ediliyor"

"Burada sizlerin de tüm Türkiye'nin özellikle bilmesini istiyorum, zira bu konu çok istismar edildi. Kendi ülkesinin tarihini bilmeyen, CHP ve MHP tarafından bu konu çok istismar ediliyor; yer isimleri Cumhuriyetin kuruluşuyla değiştirilmedi" diyen Erdoğan, "Yer isimleri ağırlıklı olarak 27 Mayıs 1960 ihtilali, 1980 ihtilalinin ardından değiştirildi. Şimdi biz isimleri iade ediyoruz, bunu CHP ve MHP başka yerlere çekiyor"  şeklinde konuştu.

"40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz"

Başbakan Erdoğan, Bitlis'te 5 siyasi partinin seçim ittifakı yaptığına da dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz.  Bunların durumu da bu. Biz 27 Mayıs ve 12 Eylül’de insanımıza yapılan bu zulmü ortadan kaldırdık, isimleri iade ediyoruz. İsimlerle, şunlarla bunlarla uğraşmak, küçük insanların işidir. Biz büyük devletiz, büyük devlet öyle şeylerle uğraşmaz, bunlara takılmaz. Detay konular üzerinden insanlara zulm edilmez. Biz büyük düşünüyor, büyük adımlar atıyor, kardeşliğimizi pekiştirecek, devletle milleti muhabbetle kavuşturacak reformlar yapıyoruz."

"Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi"

Said-i Nursi'nin, Nurs köyünde doğduğunu, Bitlis ve başka illerde eğitim aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"1. Dünya Savaşında milis kuvvetlerine katılarak düşmana karşı bu toprakları savundu. Esir düştü, Sibirya'ya. Esaretten kurtuldu, ülkesine döndü ve eserler yazmaya başladı.  Said-i Nursi, iftiralarla tutukladılar, mahkum ettiler. Hapishanelere gönderdiler. Bütün ömrü hapishanelerde, sürgünde geçti. Eserlerini yasakladılar, ders vermesini yasakladılar, talebelerine çok zulmettiler ama Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi, asla eğilmedi, inançlarından ilkelerinden, değerlerinden taviz vermedi. Kendisine yapılan zulme rağmen ilimden, konuşmaktan, yazmaktan, talebe yetiştirmekten başka yollara tevessül etmedi. Kendi ülkesinden kaçıp gitmeyi aklının ucundan geçirmedi. Sürgünlere rağmen, ülkesini, milletini, vatanını terk etmedi."

"CHP iktidarı tarafından Risale-i Nur'u yasaklandı"

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı yapılan Sadi-i Nursi'nin "İşaratül İcaz" isimli bir eserini gösterirken de şöyle konuştu:

"Bu eser, Said-i Nursi hayattayken Diyanet İşleri Başkanlığına mektup yazmış, diyanet tarafından basılmasını, çoğlatılmasını rica etmiş. Maalesef, Sadi-i Nursi'nin talebi yerine getirilmedi tam tersine tek parti CHP iktidarı tarafından, 27 Mayıs sonrası hükümetler tarafından Risale-i Nur yasaklandı, basılması, dağıtılması, okunması engellendi. İşte biz Sadi- Nursi'nin o arzusunu yerine getirdik. Diyanet İşleri Başkanlığımız "İşaratül İcaz" kitabını çok özenli şekilde bastı, inşallah diğer bazı kitaplarını da Diyanet İşleri Başkanığı eliyle basacağız."

"Gerçek alimlerin yanlış kişilerle aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluk"

Gerçek alimlerin, gerçekten hak için hizmet edenlerin işte bu yanlış kişilerle aralarına mesafe koymalarının tarihi bir sorumluluk olduğunu belirterek, "Kendisini hizmete, ilme, talebe yetiştirmeye adamış, gerçek cemaatlerin işte bu yanlış yollarla aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Derdi yardımlaşma olan, paylaşma olan, mazlumlara yardımı olan samimi yapıların işte bu holdinge dönüşmüş, kirli ilişkilere batmış,kirli işler yapanlarla aralarına mesefa koymaları insani ve vicdani bir sorumluluktur" dedi.

"Yasaklanan kitaplar özgürlüğüne kavuştu"

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Türkiye'nin bugünleri gördüğünü, yasaklanan, toplatılan, yazılan kitapların özgürlüklerine kavuştuğunu kaydetti.

CHP'nin Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklattığı kitapların Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basıldığını söyleyen Erdoğan, şu anda Faki Teyran'ın Divanı'nı da yayıma hazırladıklarını, hem Türkçe hem Kürtçe basacaklarını belirtti.

Başbakan Erdoğan, ''BDP bugüne kadar ne yaptı? Bunların bulundukları belediyelerde halka hizmet namına ne var? Ben burada size açık ve net bir şey söylüyorum. Bunlar çıkıp 'Biz Kürtlerin temsilcisiyiz' diyorlar. Siz buna inanıyor musunuz? 'Kürtlerin temsilcisiyiz' diyenler acaba benim Türk vatandaşıma, Kürt kardeşime ne hizmet verdi bugüne kadar? İşte Tatvan'ın hali? Beş yılda ne gördünüz?'' diye konuştu.

Belediyenin hizmet olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Eser üretebildiler mi? Var mı eserleri? Şu son 5 senede bizim iktidarımızdaki 10 yılda şu Bitlis bizden gördüğü yatırımları tarihte gördü mü?'' dedi.

"Alim öğrenci yetiştirir, alim eser yazar''

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Burada, Bitlis'te bir hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Son günlerde hükümetimize, Türkiye'ye yönelik saldırılar nedeniyle Pensilvanya'daki zatın maskesini düşürmeye başladık. Şimdi birileri çıkıyor 'Başbakan ilme ve alimlere ağır sözler söylüyor' diyorlar. Bizim ilme hürmetimiz bellidir, bizim alime hürmetimiz bellidir. İşte şu bastırdığımız eserler tek başına bizim bu konudaki hassasiyetimizin ispatıdır. Ama burada Bitlis'te bir şey söyleyeceğim. Tüm Türkiye'ye, ekranları başında bizi izleyen kardeşlerime sesleniyorum. Alim, sadece bilen değildir, alim kendisini bilen kişidir. Alim, hırslarını yenen kişidir. Alim, vatanını, ülkesini, milletini seven kişidir. Hem holding patronu olacaksın hem büyük paraları idare edeceksin hem ülkende fitne, kaos çıkarmak için gayret edeceksin hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, alimin bu işlerle ne alakası var ya?

Alim, öğrenci yetiştirir, alim eser yazar. Sen bunlarla uğraş. Tehditlerle, şantajlarla iş göreceksin, hak yiyeceksin, zulmedeceksin, ananaslarla tespihlerle iş göreceksin, hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, insanların mahrem telefon görüşmelerini dinleyeceksin, bunları kaydedeceksin, bunları iftira için, şantaj için kullanacaksın, hatta daha da ileri gidip insanların yatak odalarını gözetleyecek, onları kaydedecek şantaj yapacaksın. Ondan sonra da 'ben alimim' diyeceksin. Soruyorum, tarihte böyle bir alim var mı? Gördünüz mü, duydunuz mu? Tarihte kendi ülkesine ihanet eden, kendi ülkesini karıştıran, kendi ülkesinde fitne çıkaran alim gördünüz mü? Tarihte, hiçbir sebep yokken kendi ülkesinden kaçan, hiçbir sebep yokken ülkesine dönmeyen, uzaktan ülkesine kötülük yapan alim gördünüz mü? Göremezsiniz. Ne diyor Said-i Nursi? Bunun Said-i Nursi'yle de alakası yok. Pensilvanya'daki zatın Said-i Nursi ile bir alakası yok. Hayatında onu bir kere görmüş değil. Bunu da bilmenizi istiyorum. Ne diyor Said-i Nursi? 'Baki hakikatler, fani şahsiyetler üzerine bina edilmez.' Burası çok önemli, din hiçbir şahsi, uhrevi, dünyevi, maddi ve manevi bir şeye alet edilemez. İşte ben, aziz milletimden özellikle de bu paralel yapının mensubu iyi niyetli kardeşlerimden bunu görmelerini rica ediyorum.''

''Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez''

Erdoğan, ''Ey Pensilvanya'nın peşine takılan kardeşlerim. Başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünün Said-i Nursi ne diyor? Baki hakikatlerin, fani şahsiyetlerin ve fani arzuların, niyetlerin, emellerin üzerine bina edilemeyeceğini görmelerini istiyorum. Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez. Ananasla, tehditle, şantajla, usulsüzlükle baki hakikatlere ulaşılamayacağını görmelerini istiyorum. Bir Başbakan'ın görüşmelerini kayda alanlardan Allah aşkına alim olur mu? Bir Başbakan'ın bakanlarıyla, Cumhurbaşkanıyla, Genelkurmayıyla yaptığı görüşmeleri kayda alanlardan, soruyorum alim olur mu?'' diye konuştu.

Bunu yapanların inancından şüphe ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Çünkü bunu yapamaz. Benim dinim böyle bir şeye müsaade etmiyor, benim dinimde böyle bir şey yok. İnsanların mahrem görüşmelerini dinleyerek, devletin sırlarını kaydederek, ülkede fitne çıkararak baki hakikatlere ulaşmanın mümkün olmadığını görmelerini istiyorum'' dedi.

İslam dininin aziz olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Elbette birilerinin yaptığı kötülükler dine asla zarar vermez, veremez. Ama bundan insanlar yara alır, duygular yara alır, nesiller yara alır. Gerçekten alimler, gerçek alimler bundan yara alır. Baki hakikatlerin peşinden koşan hizmet ve hizmetkarlar bundan yara alır, yardımlaşma duygusu bundan yara alır. Gerçek cemaatler, gerçekten hak için, yardım için, insan yetiştirmek için çırpınan cemaatler bundan yara alır'' dedi.

''Aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur''

Gerçek alimlerin, gerçekten hak için hizmet edenlerin bu yanlış kişilerle aralarına mesafe koymalarının tarihi bir zorunluluk olduğunu belirten Erdoğan, ''Kendisini hizmete, ilme, talebe yetiştirmeye adamış gerçek cemaatlerin işte bu yanlış yollarla aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Derdi yardımlaşma olan, paylaşma olan, mazlumlara yardım olan samimi yapıların işte bu holdinge dönüşmüş, kirli ilişkilere batmış, kirli işler yapanlarla aralarına mesafe koymaları insani ve vicdani bir sorumluluktur. Özellikle de samimi, ihlaslı, temiz niyetli kardeşlerimin, bu kirli emelleri olan yapılarla aralarına mesafe koymaları hayati derecede önemli, bunu özellikle hatırlatmak istiyorum'' değerlendirmesinde bulundu.

BDP'nin burada 'hizmet' derdinin olup olmadığını soran Erdoğan, ''Allah aşkına 'Kürtçülük' adına buraya oy verilir mi? Ben Türk'ü Türk olduğu için sevmiyorum, ben Kürt'ü Kürt olduğu için sevmiyorum. Zaza'yı Zaza olduğu için sevmiyorum. Lazını, Arabını, Çerkezini, Gürcüsünü, Boşnağını öyle oldukları için sevmiyorum. Beni yaradan Allah, sizleri de yarattığı için seviyorum. Bizim aramızdaki bağ buradan geliyor. Ben, bu ülkede 77 milyonun hizmetkarı olarak bu yola çıktım. Sadece Türk'ün, sadece Kürt'ün değil, 77 milyonun. Bizim farkımız bu, AK Parti'nin farkı bu. Bunu hissetmeniz lazım'' dedi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Bunu böyle bilesiniz. Kardeşlerim işte şu 10 yıl bunu gösteriyor. Sadece burada Bitlis'e hitap etmiyorum. Türkiye'ye hitap ediyorum. Buradan bunun duyulması lazım. Bakın sizlere iki belge göstereceğim. Bunlardan bir tanesi iki numaralı belge. Kardeşlerim, Said-i Nursi tarafından yazılan, "Gençlik Rehberi" adlı kitabın dağıtımının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin de toplatılması Bakanlar Kurulu'nun 15 Temmuz 1948 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır. İmza, Cumhurbaşkanı İsmte İnönü, altında da Bakanlar Kurulu'nun imzaları var. Bir başka belge, ben belgeyle konuşuyorum. Kılıçdaroğlu neyle konuşuyor bilmem. Pensilvanya neyle konuşur bilmem. Kastamonu vilayet merkezine yerleştirilmiş olan Bediüzzaman Said-i Kürdi'nin Afyon vilayetinin Emirdağ kazasına nakli, İcra Vekilleri Heyetince 9 Ağustos 1944 tarihinde kabul olunmuştur. İmza İsmet İnönü Cumhurbaşkanı.''

"Pensilvanya'daki zat şimdi CHP ile hareket ediyor"

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Pensilvanya'daki zatın şimdi CHP ile hareket ettiğini söyledi.

"Siz, bu milletin kutsallarına bu ülkede hayat hakkı tanımadınız" diyen Başbakan Erdoğan, "Şu anda artık açık açık ne diyor Pensilvanya, ablaları kapı kapı dolaştırıyor, abileri dolaştırıyor, SMS'ler çekiliyor, 'oyunuzu AK Parti'ye değil, CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor" ifadesini kullandı.

"İkna odalarında zulüm yapılıyor"

Erdoğan, yurtlarda, evlerde, ikna odalarında zulüm yapıldığını belirterek, "CHP Genel Başkanında yüz olsa bu Pensilvanya ile zaten hareket etmemesi lazım. Bu Pensilvanya'daki zat da Said-i Nursi'ye zerre kadar vefa olsa işte o da bu CHP ile ortak hareket edemez. Ne diyorlar, 'Arabanın sağ tekeri bozulduysa sol tekerle devam edilir.' Ondan sonra ne olur? Şarampole yuvarlanır gidersin, olacak olan budur. İşte onun için AK Parti'ye düşmanlık yapıyor, CHP ile MHP ile hareket ediyorlar. Bu CHP, bu MHP ne zaman bu ülkeyi selamate götürdü ki bugün götürsün. Bunlar ne zaman iktidar ortağı oldularsa o zaman kamyonu devirdiler, şimdi de bu MHP, bu CHP yanlarına Pensilvanya'yı aldılar, üç kafadar yola devam ediyorlar. Bunlar zaten araç devirmekte baya ustadırlar, bunların gideceği yer uçurumdur, başka bir yere gidemezler" diye konuştu. 

"Pensilvanya onlara 'susun, susun' diyor"

Mersin'de bir dinleme skandalını ortaya çıkardıklarına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, Mersin'de 123 kişinin uydurma soruşturmalarla dinlendiğini söyledi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Vali, korumaları, hakimler, memurlar, AK Parti'nin, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin il başkanlıkları, emniyet müdürleri, bürokratlar keyfice dinlenmişler. Bunun dışında 'Selam Örgütü' diye bir örgüt uydurmuşlar. 3 bine yakın kişiyi, 3 yıl dinlemişler. CHP'nin Genel Merkezini dinlemişler, MHP'yi dinlemişler ama hiçbirinde ses yok, tık yok. Gazetecileri, sanatçıları dinlemişler. Günlerdir bu skandalla ilgili bir tek soru sorduklarına şahit oldunuz mu? Bu CHP, bu MHP niye susuyor. Biz bu dinlemelerin üstüne giderken, internet yasasını çıkarırken, HSYK düzenlemesi yaparken neden itiraz ediyorlar çünkü Pensilvanya onlara 'susun, susun' diyor. Talimatı oradan alıyorlar. Ellerindeki iftira kasetlerini, hukusuz kasetleri, montajları oradan alıyorlar üç kafadar CHP, MHP, Pensilvanya. Türkiye'ye karşı, devlete karşı yapılan bir saldırı var. Bunlar da bunlara payendelik yapıyorlar." 

"Genel Müdürlük yüksek bir makamdır"

Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP Genel Başkanını savunduğunu vurgulayarak, "Hani ben CHP Genel Başkanı'na 'Genel Müdür' diyorum ya, diyor ki, 'Genel Müdürlük, yüksek bir makamdır' diyor. Tamam, niye rahatsız oluyorsun. Yüksek makamsa demek ki tertip ediyoruz, niye rahatsız oluyorsun. Şimdi de biraraya geldiler, beraberler genel müdür, partisi aynı şekilde Bahçeli hepsi bir aradalar" ifadesini kullandı.

Yerel seçimlere 19 gün kaldığını hatırlatan Erdoğan, meydanda kendisini dinleyenlere "gece, gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Bizim ablamız sizsiniz, kapı kapı dolaşacağız inşallah" diyerek çağrıda bulundu.

Başbakan Erdoğan, Bitlis'teki Kuzgunkıran Tüneli'nin temelini atmaya geldiği gün kar olduğunu anımsatarak, "Diyorlardı ki, 'burası bitmez'. Ben de demiştim ki, 'Biz burayı bitireceğiz'. Şimdi siz, bize inandınız biz de sizi mahcup etmedik. O, reklamda şoför kardeşim, Bitlis Kuzgunkıran Tüneli'nin hikayesini anlatıyor, hikaye bitene kadar tünelden geçip gidiyor. İşte biz buyuz, laf değil o kadar. Sadece Bitlis'te değil bakınız Cumhuriyet tarihinde yapılan tünellerin sayısı parmak sayılarını geçmez. 10 senede biz sadece karayollarında 123 tünel yaptık. Dağları deldik dağları aynen delmeye de devam ediyoruz. Ayrıca denizin altından geçişleri saymıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Bu adımları atarak Bitlis'i yerelde iyi bir yere getirdiklerini bildiren Erdoğan, bundan sonra genelde de bütünleştirerek Bitlis'in ilçelerinin her birini AK Parti ile taçlandıracaklarını kaydetti.

"Benim milletimin ferazetinin önüne geçilmez"

30 Mart'taki yerel seçimin artık genel seçime dönüştüğüne işaret eden Başbakan Erdoğan, vatandaşın belediye başkanına oy verirken, AK Parti'ye oy vereceğini bilmesi gerektiğinin altını çizdi. Erdoğan, şunları belirtti:

"30 Mart akşamı onların şunu görmesi lazım. 'Ya bu kadar iftira attık, bu kadar yalanlar uydurduk, bu kadar takiye yaptık, bu kadar fitne, fesat yaptık ama yine tutmadı'. Niye? Benim milletimin ferazeti var ya, o ferazetin önüne geçilmez. 17 Aralık darbe girişimi tutmadı, 25 Aralık tutmadı, tutar mı? Tutmaz. Soruyorum sizlere, eğitimde benim şu kızlarım imam hatip okuluna bile başörtüyle gidemiyordu fakat Kılıçdaroğlu'nun, Bahçeli'nin böyle bir derdi yok ki, eğitim özgürlüğü diye bir derdi yok ki ama bizim öyle bir derdimiz var. Biz dedik ki, 'başı açık, başı örtülü hepsi okullarına gitsin. Benim 2 kızım da imam hatibi bitirdi, üniversiteye gidemediler ve biz yurt dışına gönderdik. Orada okudu ama burada okuyamadı. Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya. Şimdi sorunumuz var mı? Katsayı kalktı mı? İstediğiniz üniversiteye gidebilecek misiniz? Şimdi ben sizden sadece başarı bekliyorum ama dershnalere giderek değil. Zaten onu da reforme ettik. Takviye kurslarını haftasonlarında vereceğiz. Cumartesi, pazar günleri ücretsiz olarak devlet bütün öğrencilerimize takviye kurslarını verecek, mecburi değil isteyen katılır, isteyen katılmaz." 

"Zalimler için yaşasın cehennem"

Erdoğan, yeni bir adım daha attıklarına da değinerek, devletin malasef başörtüye kapalı olduğunu dile getirdi. Bu durumun "gasp edilmiş haklar" olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, "Şimdi bu haklar, kendilerine iade ediliyor ve devam edilecek. Bunun gerisi de gelecek. Sizler, işte bunun azmi, gayreti içerisinde inşallah bu zulmün hesabını soracaksınız. Ben, hanım kardeşlerimden bunu istiyorum çünkü bilin şunu, dünyada hiçbir zaman zalimler eksik olmayacak, hiçbir zaman ama biz Said-i Nursi'nin ifadesiyle 'zalimler için yaşasın cehennem' diyeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Marifet iltifata tabidir, unutmayın"

Bitlis çevre yolunu bölünmüş yol olarak 8 Ağustos Tüneli ve 300 metre uzunluğundaki viyadükle tamamlayarak trafiğe açtıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bitlis-Muş ve Bitlis-Van yollarını bölünmüş yol olarak tamamladık, trafiğe açtık. Bitlis-Van yolu güzergahı üzerinde bulunan Kuzgunkıran Tüneli'nin birinci tüpünü tamamladık, ikinci tüpün de ihale çalışmaları devam ediyor. 234 kilometre uzunluğundaki Bitlis-Ağrı yolunun 161 kilometresini tamamladık, kalan kısımlarını da önümüzdeki yıl tamamlayacağız. 97 kilometre uzunluğundaki Bitlis-Siirt yolunun 78 kilometrelik kesimini yine bölünmüş yol olarak bitirdik. Bu yolun da kalan kısımlarında da tünel, viyadük ve bölünmüş yol olarak çalışmalarımız devam ediyor. Tarihi ve turistik önemi olan Nemrut Krater Gölü yolundaki çalışmalarımız da hızla devam ediyor. İki bölümden oluşan Buzlupınar Tüneli'ni de tamamlayarak Bitlisli kardeşlerimizin hizmetine sunduk. Bitlis, Bitlis olalı böyle hizmetler gördü mü? Marifet iltifata tabidir, unutmayın."

Bitlis'te 2002 yılına kadar 19 kilometre bölünmüş yol yapıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen'e seslenerek, "Zeki baba öyle mi? Zeki Ergezen kardeşimin bu işlerde çok emeği var. O da çok gayret sarfetti" dedi.

Mevcut bölünmüş yollara 244 kilometre bölünmüş yol ilave ederek 263 kilometreye çıkardıklarını, demiryollarında önemli adımlar atarak Bitlis'in payına düşeni yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, tüm bu hizmetlerle Bitlis'in turizmde de farklı bir yer haline geleceğini bildirdi.

Bitlis'e yapılan yatırımlar

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Bitlis'e yapılan yatırımları anlatırken vatandaşların "Havaalanı" şeklinde tezahüratlarda bulunmaları üzerine, "Çok acelecisiniz" karşılığını verdi. Erdoğan, göreve geldikleri dönemde Türkiye'de 26 havaalanı ve havalimanı bulunduğunu, halihazırda ise 52 havaalanı ve havalimanının bulunduğunu hatırlatarak, "Kutlu doğum 9 ay 10 günde olur, erken doğum felaket olur. Onun için sağlıklı doğum" ifadesini kullandı. 

Muş Havaallimanıyla Bitlis'in kaç dakika olduğunu soran Başbakan Erdoğan, "En fazla olsa olsa 45 dakika, hatta siz biraz da hızlı kullanıyorsunuz arabaları, belki de yarım saate düşüyor. Bu ne demek biliyor musunuz, büyükşehirler de bile, Ankara, İstanbul da bile öyle yerler var ki havalimanına 45 dakikada ancak ulaşıyorsunuz. Onun için sabırlı olacağız. İnşallah vakti saati geldiğinde AK Parti iktidarı bu konuda da buraları yalnız bırakmaz" dedi.  

Eğitim projeleri

Erdoğan, 12 yılda Bitlis'e ulaştırma, haberleşme, sağlık, eğitim, toplu konut, aile ve sosyal politikalar, orman ve su işleri gibi alanlarda yaklaşık 5,5 katrilyon lira yatırım yaptıklarını bildirdi. Eğitimde Bitlis'e bin 538 yeni derslik inşa ettiklerini, 7 bin bilgisayar gönderdiklerini, 478 okula internet bağlantısı kurduklarını ve 193 bilişim teknolojisi sınıfı kurduklarını anlatan Erdoğan, "Şimdi sıra Fatih Projesi'nde. 402 sınıfa etkileşimli tahta yerleştirdik, 587 adet tablet bilgisayarı Bitlisli yavrularımıza gönderdik. Şimdi yoğun bir şekilde yeni tablet bilgisayarlar gelecek. Bugüne kadar toplam Türkiye genelinde 163 bin tablet bilgisayar dağıttık. Bu ay 675 bin adet daha tablet bilgisayarı öğrencilerimize dağıtacağız. Türkiye genelinde 18 ay içerisinde 350 bin etkileşimli tahtayı da sınıflara monte edeceğiz" dedi.  

Eğitimde kitapların ücretsiz olarak dağıtıldığını ve fakirlere eğitim desteği verdiklerini dile getiren Erdoğan, üniversite öğrencilerine de 300 lira burs 200 lira da beslenme yardımı olmak üzere 500 lira verdiklerini hatırlattı. 

Bitlis Eren Üniversitesinde eğitim ve öğretimin kararlılıkla devam ettiğini ve 6 bine yakın öğrencinin eğitim gördüğünü dile getiren Erdoğan, "6 bin öğrencinin burada olması ne demek biliyor musunuz? Buranın ekonomisine olan desteği bunları düşünün, göç noktasında göçü engellemesi noktasında düşünün, bir de buraya gençliği çekmesini düşünün. Bitlis'teki yüksek öğrenim gençliğine 26 trilyon öğrenim kredisi ve burs verdik" diye konuştu. 

Bitlis ve ilçelerinde yeni yurtların tamamlandığına işaret eden Erdoğan, bin öğrenci kapasiteli Bitlis öğrenci yurdunun yapım çalışmalarının da hızla devam ettiğini söyledi.

"2002'ye kadar Bitlis'te MR, tomografi yoktu"

Sağlık alanında da Bitlis'te önemli yatırımlar yapıldığını anlatan Erdoğan, "2002'ye kadar Bitlis'te MR, tomografi yoktu. Hastanelerimizde şimdi MR var, tomografi var, ultrason, diyaliz gibi tıbbi cihazlar var. Artık hastalandığınızda başka illere gitme zorunluluğunuz fevkalade haller dışında yok. Bitlis'te devlet hastanesine 150 yataklı bir ek bina yaptık, ayrıca yüz yataklı merkez devlet hastanesi daha kazandırdık. İlçelerde de hastane yatırımları devam ediyor. 400 yataklı Tatvan Devlet Hastanesi ve hastanenin 40 daireli lojmanının yapımı sürüyor. Onun için sizden gayret istiyorum, Tatvan sizden belediye başkanlığını bekliyorum, tüm ilçelerden bekliyoruz, beldelerden bekliyoruz" şeklinde konuştu.  

Ahlat adalet sarayını tamamladıklarını, Bitlis'te ise inşaatın devam ettiğini dile getiren Erdoğan, Tatvan adalet sarayının da projesini bitirmek üzere olduklarını söyledi.  Bitlis'e TOKİ aracılığıyla bugüne kadar 2 bin 644 konut inşa edilerek hak sahiplerine teslim yapıldığını anlatan Erdoğan, bin 322 konut inşaatının da devam ettiğini en kısa zamanda bitirerek sahiplerine teslim edeceklerini bildirdi. 

2045 yılına kadar Bitlis'in içme suyu problemi çözülecek''

Bitlis'te 29 bin dönüm araziyi sulamaya açtıklarını belirten Erdoğan, diğer sulama projeleri hakkında da bilgi verdi. Bitlis içme suyu projesinin temelini geçtiğimiz eylül ayında attıklarını hatırlatan Erdoğan, 37 kilometre uzunluğundaki isale hattı ile il merkezine memba kalitesinde su götürdüklerini söyledi.

Erdoğan, 16 trilyon lira yatırım bedeli olan projenin bugün itibariyle yüzde 85'ini tamamladıklarını belirterek, ''Bitmek üzere, inşallah bu yıl bitecek ve bu bittiği anda Bitlis'in, 2045 yılına kadar içme suyu problemini çözmüş oluyoruz'' dedi.

Bunların yanında tarım ve hayvancılıkta da destekler verdiklerini anlatan Erdoğan, Organize Sanayi Bölgesini tamamladıklarını, 111 işyerinden oluşan Ahlat ve Güroymak sanayi  sitelerini hayata geçirdiklerini kaydetti.

KÖYDES projesiyle köylere gerekli desteği verdiklerini belirten Erdoğan, Bitlis, Ahlat, Tatvan ve Hizan'da olmak üzere 4 kültür merkezini tamamlayıp, hizmete sunduklarını ifade etti.

''Bitlis, bize her seçimde destek verdi,  hiçbir zaman bizi yalnız bırakmadınız'' diyen Erdoğan, Rabia işareti yaparak, şunları kaydetti:

''Şimdi ben bir şey söylüyorum. Bir, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Abhazasıyla, Boşnakıyla, Romanıyla tek millet. Bizi bölmek istiyorlar kardeşlerim, onun için tek millet diyeceğiz. Birbirimizi Allah için seveceğiz, Yaratandan ötürü seveceğiz, tek millet. İki  tek bayrak; bayrağımızın rengi şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız, şehidimizin simgesi. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Ve biz bayrağımızın dışında başka bir bayrak tanımıyoruz. Onun için bazen bakıyorsunuz, bazı partilerin toplantılarına farklı bayraklar getiriliyor, bunları biliyorsunuz değil mi? Bunlara da gerekli cevabı 30 Mart'ta vereceğinize inanıyorum. Üç tek vatan;  780 bin kilometrekare bizim için aynı, batıda ne varsa, doğuda da, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa, güneyde de o olacak''

"Ulaştırma projeleri"

Bitlis'e yapılan ulaştırma projelerine de değinen Erdoğan, ''Kim derdi ki 10 yıl önce Bitlis'in bu yolları böyle olacak. Buraya 250 kilometreye yakın bu tür bölünmüş yollar yapılacak. Kim derdi ki Bitlis'e üniversite gelecek. Bunlar geldi mi? Geldi. Bu hastaneler yapıldı mı? Yapıldı, daha güzelleri olacak. Kim derdi ki Şırnak'a havaalanı gelecek. Ağrı'ya, Iğdır'a, Kars'a kim derdi ki havalimanı gelecek. Geldi mi? Biz getirdik. Ayrım yok ve yapmaya devam, hizmetkarınızız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ''Dört, tek devlet'' diyerek, devletin içinde başka bir devlet olamayacağını vurguladı.

"Belediye Başkanlığından alıp hapse gönderdiler"

Kendisinin Belediye Başkanlığından geldiğini ve 4,5 yıl İstanbul'da Belediye Başkanlığı yaptığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, ''Ondan sonra 'minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker'' diye bir şiir okudum. Nerede? Siirt'te. Siirt'in damadıyım ya orada okudum. Sen mi böyle bir şiir okursun, tuttular bizi belediye başkanlığından alıp hapse gönderdiler. Bu şiir Milli Eğitim Bakanlığının tavsiyesiyle kitaplarda olan bir şiir ve Ziya Gökalp'in şiiri. Buna rağmen bizi aldılar oraya götürdüler ama çok hayırlı olmuş. Medrese-i Yusufiye'yi tanıdık'' şeklinde konuştu.

Siirt Belediye Başkan Adayı Fehmi Alaydın'ı yanına alarak tanıtan Erdoğan, ''İnşaat mühendisi bir kardeşimiz ve inşaat mühendisi olarak o bilgisini, İstanbul'daki  tecrübesini, buradaki 5 yıllık tecrübesini, inşallah Bitlis'te bu dönemde çok daha farklı bir noktaya taşıyarak, sizlerle omuz omuza, sizlerle birlikte kucaklaşarak bu hizmeti sürdürecektir'' ifadesini kullandı.

"Oyları diyorum, sandıklarda inşallah bereketlendirelim. Sandıkları patlatmaya var mıyız? 19 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız?" diye soran Erdoğan, daha sonra vatandaşlarla birlikte "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını söyledi. Erdoğan, "Ülkemiz için milletimiz için demokrasimiz için hayırlı olsun diyorum. Büyük medeniyet yolunda insan, demokrasi, şehir diyerek yola devam ediyoruz" dedi. 

Muhabir: Kurbani Geyik, İlkay Güder, Hande İlbeyi Canca, Enes Kaplan, Zeynep Akyıl

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.