Dolar
32.56
Euro
34.91
Altın
2,335.14
ETH/USDT
3,134.80
BTC/USDT
64,253.00
BIST 100
9,716.77
Politika, arşiv

Kimsenin ayar vermesine tahammül etmeyiz

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek ayar vermesine hiçbir şekilde tahammül edemeyiz" dedi.

17.12.2014 - Güncelleme : 17.12.2014
Kimsenin ayar vermesine tahammül etmeyiz

ANKARA

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek Türkiye'ye ayar vermesine hiçbir şekilde tahammül edemeyiz" dedi.

Kurtulmuş, KON TV'nin Ankara stüdyolarının açılışına gelişi sırasında, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

17 ve 25 Aralık operasyonlarının yıl dönümü olduğunu anımsatan bir gazetecinin, buna ilişkin değerlendirmesini sorduğu Kurtulmuş, öncelikle meselenin iki boyutu olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "17 ve 25 Aralık'ta ortaya atılan yolsuzluk iddiaları boyutuna ilişkin devam eden bir hukuki süreç ve TBMM'de açılmış olan soruşturma" bulunduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, "Bu komisyonlar marifetiyle millet adına TBMM, 17 ve 25 Aralık süreçlerinin yolsuzluk iddiaları kısmıyla ilgili kararı verecektir. Hep beraber izleyeceğiz ve TBMM'nin bu konuya ilişkin yaklaşımlarının sonucunu göreceğiz" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"İkincisi ise 'hafızayı beşer nisyan ile maluldür' diye bir söz var. Geçtiğimiz sene 17 ve 25 Aralık süreçlerinde Türkiye çok büyük bir badireden geçti. Türkiye, çok açık hükümete karşı bir yolsuzluk iddiası bahane edilerek, bunun üzerinden geliştirilen bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. 17 ve 25 Aralık süreçlerinde Türkiye'nin Allah korusun Mısır'dan ve Ukrayna'dan bin beter hale getirilmesinin mümkün olacağı bir süreci hep beraber geride bıraktık. Aynı şekilde 17 ve 25 Aralık operasyonu bu siyasi bir takım müdahaleler anlamına geldiği gibi aynı şekilde de Türkiye'de faizlerin yükselmesi, Borsa İstanbul'un değer kaybetmesi, Türkiye'nin risk priminin yükselmesi gibi nedenlerle de ciddi bir ekonomik operasyonla da karşı karşıya kaldık. Biz o zaman bunları rakamlarıyla açıklamıştık."

Bütün bu 17 ve 25 Aralık operasyonlarının ekonomi üzerindeki etkisi dolayısıyla Türkiye'nin yaklaşık 70 milyar dolarlık bir iktisadi kayıpla karşı karşıya kaldığı vurgulayan Kurtulmuş, sonradan bunların tekrar telafi edildiğini belirtti.

Kurtulmuş, "Özellikle 30 Mart seçimleri ve arkasından gelen 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi vasıtasıyla da Türkiye'de milletin ortaya koymuş olduğu siyasi duruş netleşince, 17 Aralık, 25 Aralık operasyonuyla yapılmaya çalışılan darbe teşebbüsü tamamıyla sonuçsuz kalmış oldu" dedi.

Meselenin her iki tarafının birbirinden ayırt edilerek konuşulması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "Evet, eğer yolsuzluk iddiaları varsa şu anda bu iddialar TBMM'deki soruşturmalar kapsamındadır ve aynı şekilde devam eden bir hukuki süreçtir. Ama sonuçta Türkiye siyasi tarihine 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk maskesi altında yapılmaya çalışılan bir darbe teşebbüsü olarak kalmıştır" ifadesini kullandı.

"17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsünden dersler çıkarıldı"

Numan Kurtulmuş, Türk siyasi tarihinde hiçbir zaman 17 ve 25 Aralık operasyonlarının bu darbeci mahiyetinin unutulmayacağını belirterek, bunun Türkiye siyasetinin hafızasında hep var olacağını söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye siyasetinin bir daha böylesine önemli bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmamasını, Türkiye siyasetinin, sivil siyasetin, milli iradenin önünün bir takım olağan dışı yöntemlerle kesilmeye çalışılmamasını ümit ettiğini kaydetti.

Bunların geride kaldığını, 17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsünden dersler çıkarıldığını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'de bütün seçmen kitlesinin geniş anlamda da demokrasinin, milli iradenin yanında durduğunu, bunun da Türkiye bakımından sevinilecek ve gururla hatırlanacak bir süreç olduğunun altını çizdi. 

Kurtulmuş, "Bunu da böyle bir daha yıl dönümü şekline getirmenin de çok doğru olmadığını aslında düşünüyorum ama soruyu sorduğunuz için bunları hatırlamakta fayda var. Çünkü dediğim gibi, hafızayı beşer nisyan ile maluldür. Sanki bunlar hiç olmamış gibi unutmak da mümkün olabilir" dedi.

"Bu süreç asla siyasi bir süreç değildir"

İstanbul merkezli ''paralel yapı'' operasyonuna ilişkin dış dünyadan tepkilerin bulunduğunu belirten bir gazetecinin, buna ilişkin görüşlerini sorması üzerine Kurtulmuş, "Şimdi bütün bunları arkadaşlar, yani tam tabiriyle böyle aportta bekleyip 'Aman ha Türkiye'ye karşı bir şey olsun da biz de burada tavrımızı gösterelim' diye bekleyen bir takım çevreler olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla Türkiye'nin AB süreci, Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecindeki samimi yaklaşımları, bunların hepsini bir tarafa bırakalım. Ama bu vesileyle ya da başka bir vesileyle herhangi bir ülkeden Türkiye'deki siyasi süreçlerle ilgili bir takım açıklamalar gelebilir. Ama hiç kimse kusura bakmasın. Türkiye'nin kendi iç meseleleri, hiçbir şekilde dışarıdan gelecek demeçlerle, dışarıdan ortaya konulacak bir takım tavsiyelerle hatta zaman zaman diplomatik lisanı aşarak bir takım uyarı mahiyetinde oluşan demeçlerle Türkiye kendisini, kendi hukuki yapısını, kendi sistemini, kendi iç işleyişini yönlendirmez. Dolayısıyla bunların hepsini ilgiyle, dikkatle takip ederiz. Ama sonuçta Türkiye, hukuk devleti prensipleri içerisinde kendi işlerini kendisi görür. Hiç kimsenin de Türkiye'nin içişlerine müdahale etmesine bu anlamda müsaade etmez."

Devam eden bir süreç bulunduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Bu süreç asla siyasi bir süreç değildir. Öncelikli olarak bunun altını çizerek ifade etmemiz lazım. Bu süreç hukuki bir süreçtir. İnanın ki bizler de aynen Türkiye'de bütün kamuoyu gibi, medya gibi sürecin başlangıcını Pazar günü öğrenmiş olduk. Niçin başladı? Hangi iddialar vardır? Hangi sorular sorulur? Bunları biz hükümet tarafı olarak bilmeyiz, siyaset olarak bilmeyiz. Devam eden bu hukuki süreçleri de hep beraber izleyeceğiz. Sonucu nasıl ortaya çıkar bunu hep beraber göreceğiz" diye konuştu.

Bunun, herhangi bir gazetecilik faaliyeti dolayısıyla ya da bir medya mensubu olmak dolayısıyla ortaya çıkan iddialar olmadığını kaydeden Kurtulmuş, şu bilgileri verdi:

"İddialar diyorum. Bunun da altını çiziyorum. Henüz iddia olduğunu bildiğimiz bir takım yaklaşımlar var. Dolayısıyla burada bir kişinin, kendisine ve kendi yayınevinin çevresine karşı yapılmış olan kanunsuz olduğu işler dolayısıyla yapmış olduğu bir şikayet var. Bu şikayetten ortaya çıkarak, yola çıkılarak yapılmış olan bir soruşturma var. Bu soruşturma devam ediyor. Bu bir hukuki süreç. Bir şikayet üzerine, somut bir kişinin somut bir şikayeti üzerine devam eden ve bu süreç bağlamında ismi geçen kişilerin bir kısmının da medya mensubu oldukları bir geniş soruşturmayla karşı karşıyayız. Yoksa medya mensubu olan arkadaşlarımız, medya mensupluğu dolayısıyla ortaya koyduğu faaliyetler dolayısıyla sorguya çekiliyor değil. Bunu birbirinden ayırt etmek lazım. Bir başka hukuki gerekçeyle sorguya alınıyorlar. Nasıl, sorgudan sonra ne olacak? İşte görüyorsunuz, bazı arkadaşlar gözaltına alındılar ve serbest bırakıldılar. Ama bunun sanki basına karşı yapılan bir müdahaleymiş gibi gösterilmesi de fevkalade büyük bir haksızlıktır."

"Hiç kimse hukuki soruşturma süreçlerinden muaf değildir"

Uluslararası camianın da bunu bu şekilde görmesinde büyük bir fayda olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Evet böyle brifing verilmiş kendilerine, böyle bilgilendirilmişler. Öyle görünüyor ki daha Türkiye kamuoyu bundan haberdar olmadan uluslararası camiadan verilen demeçlerin, önceden bildirildikleri ya da eş zamanlı bir şekilde bildirildikleri anlamı çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Burada medyaya karşı yürütülen bir operasyon değil, bir kumpas iddiası üzerine yürütülen bir operasyonun içinde medya mensuplarının da bulunduğu bir operasyon söz konusudur" dedi.

Kurtulmuş, "Kaldı ki hiçbir meslek mensubu, bu siyasetçi olabilir, medya mensubu olabilir, yargı mensubu olabilir, emniyet mensubu olabilir, ya da sivil bir işadamı olabilir. Hiç kimse kendi mesleki mensubiyeti dolayısıyla hukuki soruşturma süreçlerinden muaf değildir. Bunun da bu şekilde görülmesi lazım ve herkesin bu anlamda devam eden sürecin hukuki boyutuna saygı göstererek sürecin nasıl gelişeceğine bakması gerekir" ifadesini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Biz de siyasetçiler olarak asla bu süreçlerde kendimize ne avukat görevi, ne savcı görevi, ne de yargıç görevi çıkarmayız. Türkiye'de yasamanın, yürütmenin, yargının bağımsızlığı ilkesi prensibi çerçevesinde süreçleri biz de takip ederiz. Ama bütün bunların hepsinin üstünde şunu bir kere daha teyiden söylemek istiyorum: Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek Türkiye'ye ayar vermesine hiçbir şekilde tahammül edemeyiz. Bakın şu anda dünyanın birçok yerinde olaylar oluyor. Diyelim ABD'de olaylar oluyor. ABD'nin birçok yerinde polisin aşırı şiddet kullanımına karşı olaylar oluyor. Evet herkes bu konuyla ilgili görüşlerini ortaya koyuyor. Ama kalkıp da hiç kimse herhalde ABD'nin içişlerine karışarak burada bu anlamda devam eden oradaki olaylara da taraf olmuyor. Kimse Türkiye'deki bu soruşturma dolayısıyla taraf olmamasını tavsiye ederiz, Türkiye'ye ayar vermeye kalkmamasını tavsiye ederiz. Sonuçta Türkiye, bu ve benzeri birçok süreci geride bırakmış, çok şükür demokratik olgunluğunu fevkalade ciddi bir şekilde geliştirmiş olan bir ülkedir. Kusura bakmasınlar, Türkiye'yi tenkit edenlerin birçoğundan çok daha ileri demokratik standartlara sahip olduğumuzu da gönül huzuru içerisinde ifade edebilirim."

Millet iradesinin üstünde hiçbir irade olmasın

KON TV'nin Ankara Temsilciliğinde, Ankara stüdyolarının açılış törenine katılan Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada da Türkiye'deki, Anadolu'daki yerel medyanın son yıllardaki gelişimini takip ettiklerini dile getirdi.

Kurtulmuş, "Başından itibaren yerel medyanın, Anadolu medyasının, Trakya'daki medya kuruluşlarımızın, Türkiye demokrasisinin önemli ayaklarından birisi olduğuna inananlardanım" ifadesini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Özellikle küresel kültürün, bütün yerel kültürleri baskı altına aldığı bir çağda, bir dönemde, bu yerel televizyon kanallarımızın, yerel gazetelerimizin, internet sitelerimizin velhasıl yerel medyamızın güçlenmesi aynı zamanda Türkiye'de demokrasinin güçlenmesinin de önemli bir göstergesidir. Aynı şekilde yerel medyanın, Türkiye'nin yakın dönemde yaşamış olduğu bütün antidemokratik süreçlerde de demokrasiden yana olması, Türkiye'de milli iradeden yana olması, Türkiye'de milletin sesini güçlü bir şekilde gündeme getirmekten yana olması da her türlü takdirin, her türlü övgünün üstündedir. Bu yerel medyanın içerisindeki bazı kuruluşlarımızın başarı öyküsü de hepimize gurur veriyor."

KON TV'nin 1994'te kurulduğunu anımsatan Kurtulmuş, kanalın sadece Selçuklu'nun başkenti Konya ile ilgili olan bir televizyon kanalıyken, zaman içerisinde geliştiğini, önce ulusal ve şimdi de uydu vasıtasıyla bütün dünyadan izlenen bir kanal haline geldiğini söyledi.

Kurtulmuş, "Biz her vesileyle yerel televizyonlarımızın, yerel gazetelerimizin, yerel internet sitelerimizin gelişmesini arzu ederiz. Bu hem Türkiye'de çok sesliliği daha fazla artıracaktır, aynı zamanda da Türkiye'de demokrasinin çeşitliliğini artıracak olan önemli adımlardan birisidir" dedi.

"Türkiye çok zor süreçlerden geçti"

Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de nasıl medyanın gelişmesi, yerel medyanın gelişmesi, demokrasimizin önemli göstergelerinden birisiyse hep beraber bunun üzerinden Türkiye'de milli iradeyi destekleyecek, milli iradeyi geliştirecek olan her türlü adımı da desteklemek zorunda olduğumuzu ifade etmek isterim" görüşünü dile getirdi.

Türkiye'nin çok zor süreçlerden geçtiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bizler bile yaşadığımız tarihimiz içerisinde, kendi yaşadığımız hayatımız içerisinde Türkiye'nin karanlık dönemlerini, antidemokratik dönemleri, baskı dönemlerini, darbe dönemlerini, ihtilal dönemlerini, partilerin kapatıldığı, siyasi suikastlerin yapıldığı, toplumsal çatışmaların olduğu dönemleri hep beraber geride bıraktık. İstiyoruz ki bundan sonra bu ülkede milletin sözünden daha yukarıda, milletin iradesinden daha üstte hiçbir irade olmasın. Hiçbir görünür ya da görünmez vesayet adası, vesayet odakları, millet iradesinin üstünde olmasın. Bunun için hep beraber siyasetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, medya kuruluşlarıyla, iş dünyasıyla, Türkiye'nin entelektüel çevreleriyle, bilim çevreleriyle, üniversiteleriyle hep beraber milli iradenin daha yukarıya gitmesi için, daha güçlü hale gelmesi için mücadele edelim. Sonuçta millet, milli irade neyi tercih ediyorsa, nasıl tercih ediyorsa o tercih istikametinde Türkiye güçlü bir şekilde yoluna devam etsin. Ama gücünü milletten almayan hiçbir otorite, gücünü milletten almayan hiçbir güç çevresi, güç odağı, milletin üzerinde herhangi bir şekilde hakimiyet kurmasın."

Kurtulmuş, "Milletin vermediği demokratik meşruiyetin herhangi bir şekilde bir parçasına el atarak hiçbir odak bunun üzerinden demokratik meşruiyeti kullanmaya kalkmasın. Bunun için hep beraber hepimize görev düşüyor" ifadesini kullandı.

Bu süreçte sorumluluğun sadece siyasette bulunmadığını belirten Kurtulmuş, "Siyaset, cesaretle millet egemenliği dışında hiçbir egemenlik alanı bırakmamak için gayret sarf edecektir. Milli iradeyi katletmek isteyen, milli iradeyi etki altına almak isteyen her türlü vesayet adasını, siyaset cesaretle yok edecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, sorumluluğun, sivil topluma, üniversitelere, entelektüel çevrelere, bilim, sanat çevrelerine, özellikle de medyaya düştüğünü dile getirerek, medyanın da bu anlamda hem çok sesliliği, hem demokratik katılımı, hem de milli iradeyi temsil eden önemli bir görev icra etmeye devam edeceğini vurguladı.

Yerel medyanın güçlenmesinin, milli iradenin güçlenmesinin de bir aracı olduğuna inandığını dile getiren Kurtulmuş, "KON TV'nin bu anlamda güzel bir başarı öyküsü ortaya koyduğunu yürekten inanarak söylüyorum ve KON TV'nin başarılarını da takip eden birisi olarak bu başarıların artarak devam etmesini temenni ediyorum" diye konuştu.

Konuşmanın ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, KON TV yöneticileri ve bazı medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle birlikte kurdele keserek stüdyoların açılışını gerçekleştirdi.

Televizyon kanalının stüdyolarını gezen Kurtulmuş, daha sonra da Ostim Radyo ve Aşk FM'in Ankara'daki yeni stüdyolarının açılışını yaptı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.