Ankara'da darbeci askerlere yönelik davanın 2. duruşması başladı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin davanın ikinci duruşması Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.

ANKARA
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanıklı davanın ikinci duruşması Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.
Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesindeki duruşmaya, 21'i tutuklu 27 sanık ile avukatları ve müşteki avukatları katılıyor.
Cezaevi yerleşkesi içindeki salonda dün yapılan duruşmada, Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ın derdest edilerek Akıncı Üssüne götürülmesi ve Diyarbakır'dan gelen darbeci general Semih Terzi ile beraberindeki timin helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığına taşınması eylemlerini yürüten sanıklardan 6'sı dinlendi.
Sanıklar, savunmalarında, haklarındaki suçlamaları reddederek, darbe gecesi gerçekleştirdikleri faaliyetleri emir komuta zinciri içinde, Genelkurmay Birinci Başkanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığının emri doğrultasında yaptıklarını zannettiklerini öne sürdü.
Davanın bugünkü duruşmasında, diğer sanıkların savunmaları alınacak.
Duruşma nedeniyle yerleşke çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Güvenlik önlemleri çerçevesinde cezaevi dışındaki dikenli teller, plakalarla kapatıldı.
"15 Temmuz günü izinliydim"
Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesindeki duruşmaya, 21'i tutuklu 27 sanık ile avukatları ve müşteki avukatları katılıyor.
Duruşmada, Özel Hava Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ı, Akıncı Üssü'ne götüren helikopterin pilotu İzzet Henek savunma yaptı.
Henek, 15 Temmuz günü izinli olduğunu, Tabur Komutanı Halit Kabil'in arayarak alaya çağırdığını söyledi.
Alaya geldikten sonra Halit Kabil'in, "Alarm verildi, Alay Komutanını Akıncı Üssü'ne götüreceğiz." dediğini aktaran Henek, daha önce cezalandırılmak için Silopi'de görevlendirildiğini, dönüşte tayin dilekçesi verdiğini anlattı.
Henek, kalkış için hazırlık yaptığını, kule operatöründen kalkış için izin istedikten sonra Ümit Tatan ile Halit Kabil'in helikoptere bindiklerini, Tatan'ın helikoptere zorla bindirilmediğini öne sürdü.
"Uçuş yasağı bilgisi bize verilmedi"
Kule operatörünün, "Hava Kuvvetleri Komutanı telefon başında, Genelkurmay Başkanından bilgi istendi bekliyoruz." dediğine dikkati çeken Henek, bu sırada Genelkurmay Başkanlığınca tüm uçuşların yasaklandığına dair emrin kule tarafından kendilerine bildirilmediğini de iddia etti.
Operatör ile yaptıkları telsiz konuşmalarının kaydının dinlenmesini isteyen Henek, operatör ve sıralı amirlerin kendilerinden bilgi sakladığının bu kayıtlarla ortaya çıkacağını savundu.
İzzet Henek, operatör konuşmaları nedeniyle 40 dakika alanda beklediklerini, Halit Kabil'in helikopterden inip karargahta yaptığı telefon görüşmesinin ardından kalkış emri verdiğini bildirdi.
Hakkındaki iddiaları reddeden İzzet Henek, tahliyesi ve beraatine karar verilmesini istedi.
Helikopter pilotu Yeşil'in savunması
Duruşmada daha sonra darbeci general Semih Terzi'yi Özel Kuvvetler Komutanlığına götüren helikopterin ikinci pilotu Özalp Yeşil savunma yaptı.
Yeşil, 12 Temmuz'da Silopi'den döndüğünü, bu nedenle darbe gecesi izinli olduğunu söyledi.
Arkadaşları ve eşiyle Çayyolu'nda bir restoranda yemekte olduğu sırada, amiri pilot binbaşı Dursun Varlı'nın arayarak alaya gelmesini istediğini anlatan Yeşil, "Restoranda jetlerin alçaktan uçtuğunu duydum ama anlam veremedim. Eşimle alaya gittim. Dursun Varlı, üniformamı giyip gelmemi, eşimi eve göndermemi söyledi. 'Darbe olacak, sıkıyönetim ilan edilecek. Olağan dışı duruma karşı hazırlıklı olacağız.' dedi. Varlı, herkesin örnek aldığı, çalışkan bir subaydı. Darbeci olacağından asla şüphelenmedim. Zaten 'Biz darbe yapacağız.' demedi. TSK'nın göz bebeği Özel Kuvvetler Komutanlığının bu işin içinde olacağını düşünmedim. Önceden planlanmış bir darbe girişimine karşı durduğumuzu düşündüm." diye konuştu.
Yeşil, silahının üzerinde olmadığını, komutanının emri üzerine depodan silahını aldığını, ardından uçuş için hazırlık yapması emrinin verildiğini ifade ederek, Diyarbakır'dan gelen Semih Terzi ve beraberindeki ekibi Özel Kuvvetler Komutanlığına götürmesinin söylendiğini kaydetti.
"Alkol aldığım için uçmak istemedim"
Yemekte alkol aldığı için uçuşa çıkmak istemediğini, bu durumu komutanına ilettiğini vurgulayan Yeşil, ancak sorun olmayacağının söylendiğini aktardı.
Semih Terzi'nin götürülmesinde sakınca görmediğini, Terzi'nin diğer helikoptere bindiğini, kendisinin de Terzi ile gelen ekibi Dursun Varlı ile götürdüğünü dile getiren Yeşil, "Dursun Varlı yol gösterici, örnek bir pilottu. Onun verdiği emirlerin yanlış olacağını düşünmedim. Ekibi bırakınca alaya geri döndük." değerlendirmesinde bulundu.
Özalp Yeşil, ardından Semih Terzi'nin yaralandığı haberinin geldiğini, Terzi'nin GATA'ya götürülme görevinin de kendisine verildiğini belirtti.
Helikopterde telsizden başka helikopterlere "Emniyet araçlarını vurun." emrinin verildiğini duyduğunu, ardından Semih Terzi'nin de Zekai Aksakallı'nın emriyle vurulduğunun söylendiğini anlatan Yeşil, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Kimin düşman kimin dost olduğunu anlamadım. Her şey birbirine karışmıştı. Sabaha karşı silahımı depoya teslim ettim. Beklemeye başladık. Kimin hangi taraftan olduğunu anlamadım. Yanımızdakilerden biri Zekai Paşa'yı aradı. Zekai Paşa, 'Ahmet Kemal Yılmaz' ile hareket edin demiş. Sabaha olaylar duruldu. Özel Kuvvetler personeli geldi. Bizi serbest bıraktılar. Ahmet Balaban ve Kabil ile diğerlerini tutukladılar. Alay Komutanımız 'Sizden şüphelenmiyorum.' dedi, bizi bıraktılar.
Özalp Yeşil, Alay Komutanı Ümit Tatan'ın götürüldüğünü görmediğini de dikkati çekerek, tahliyesi ve beraatini istedi.
Muhabir: Aylin Sırıklı, Barış Kılıç, Serdar Açıl
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.