Küresel Sumud Filosu: Vicdanın rotası Gazze
Sumud kelimesi, kararlılık ve direniş anlamına geliyor, Filistinlilerin varoluş mücadelesinde en güçlü kavramlardan biri. Her şartta ayakta kalmayı anlatan bu kavram, bugün içinde olduğum filonun adı olarak dünyadan Gazze'ye doğru yol alıyor.

İstanbul
KADEM İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Küresel Sumud Filosu katılımcısı Semanur Sönmez Yaman, Gazze ablukasını kırmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu'nun sembolik ve politik önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımına karşı Gazze ablukasını kırmayı hedefleyen ve benim de içinde yer aldığım Global Sumud Filosu, insanlık tarihinin en büyük sivil deniz hareketi. 50 ülkeden yaklaşık bin kişi denizden, on binlercesi de organizasyon ve saha çalışmalarıyla karadan katılıyor. Destekçi sayısını milyonlarla, hatta milyarlarla ifade edebiliriz. Bu kadar büyük ve güçlü bir hareket tarihte yok ama bugün ortaya çıkması şaşırtıcı değil. Çünkü bu tepki, İsrail'in Filistin halkına uyguladığı sistematik şiddetle doğru orantılı.
Aslında şiddet, insanların, özellikle coğrafi ya da kültürel yakınlık duymadıkları bölgelerde olduğunda sıklıkla görmezden geldikleri, hatta kanıksadıkları bir olgudur. Bu şiddetin faili, yaptıklarını mazur göstermek için "kendini savunma" argümanıyla küresel bir medya ordusu yöneten İsrail ise, görmezden gelme hali küresel bir pandemiye dönüşebiliyor. Nitekim Filistin halkının on yıllardır maruz kaldığı şey, tam da buydu. Geldiğimiz noktada İsrail -artık Birleşmiş Milletler raporlarında da yer alan- tarihin en korkunç soykırımını gerçekleştiriyor. Şehirleri ve evleri bombalamakla kalmıyor; sistematik olarak kadınları, çocukları ve bebekleri hedef alıyor, gıda sevkiyatını ve yardımları engelliyor, sağlık sistemini çökertiyor, kitlesel açlıklar yaratarak Filistin halkını bölgeden kazımaya çalışıyor. Tüm bu vahşeti de "vaat edilmişlik" inancıyla kendi halkını manipüle ederek ve bir devlet politikası şeklinde sürdürüyor, 1947'den bu yana farklı yoğunluklarda ve başta ABD olmak üzere bazı devletlerin desteğiyle...
Peki nasıl oldu da dünya halkları bir anda Gazze için harekete geçti? Yıllardır devam eden sessizlik Sumud hareketi ile nasıl bir anda küresel bir çığlığa dönüştü? Çünkü İsrail Gazze'de insanlığın sahip olduğu tüm kırmızı çizgileri aştı ve neredeyse hiçbir günahı işlemeden bırakmayacak. Vicdan sahibi İsrailliler dahi her fırsatta devletlerinden utandıklarını ve bu soykırıma razı olmadıklarını dile getiriyor.
Yükselen bu itirazlar, dünyanın farklı köşelerinde toplu uyanışlara neden oluyor. Sumud hareketi de bu farkındalığın zirveye taşındığı bir oluşum. Yeni ve sivil bir küresel dayanışma biçimi ortaya çıktı; vicdan sahibi herkes, terör devleti olarak nitelendirdiği İsrail'in durdurulması ve Gazze'yi 2007'den beri boğan ablukanın kırılması gerektiği gerçeğinde birleşti.
Sumud kavramı
Filistin halkının işgale ve soykırıma direnişini ifade eden "sumud" kavramı, artık dünya halklarını buluşturan bir çatı kavrama dönüştü. Sumud kelimesi, kararlılık ve direniş anlamına geliyor, Filistinlilerin varoluş mücadelesinde en güçlü kavramlardan biri ve bir yaşam felsefesi. Her şartta ayakta kalmayı ve direnmeyi anlatan bu kavram, bugün içinde olduğum filonun adı olarak dünyadan Gazze'ye doğru yol alıyor.
Bu hareketin en önemli özelliği, tamamen sivil bir inisiyatif olması. Son iki yıldır haberleri izlediğimizde, dünyanın hemen her ülkesinde İsrail'e karşı sokaklara dökülmüş büyük kalabalıklar görüyoruz. Sumud Filosu, birbirinden bağımsız insanların el ele verdiği ve Filistin meselesinin küresel ölçekte sahiplenildiği en büyük hareketlerden biridir. Avrupa’dan Latin Amerika’ya Asya’dan Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyadan gelen yüzlerce katılımcı, sadece Filistinliler için değil insanlığı bir utançtan kurtarmak için yolda. Gemilere binenlerin ne silahları var ne de büyük güçleri. Her biri hayatından bir süreliğine vazgeçip insanlık onurunu savunmak için burada bulunuyor. Akademisyenler, sanatçılar, avukatlar, doktorlar, benim gibi aktivist gazeteciler, STK temsilcileri, öğrenciler… İsrail’in sınır tanımayan vahşeti karşısında, ellerinde Filistin bayrakları, dillerinde özgürlük sloganlarıyla ve küçük sivil teknelerle yoldalar. Bu insanlarla 11 gün boyunca karada eğitim aldık, birkaç gündür de denizde bir aradayız. Dini, dili, kültürü ve statüleri farklı her yaştan gönüllü ile fiziken zorlayıcı koşullarda suyumuzu, ekmeğimizi ve duygularımızı paylaşıyoruz. Normal şartlarda bu kadar birbirinden farklı insanın değil böyle büyük bir hareketi yürütmesi, bir konferans salonunda bir araya gelmesi bile mümkün değildir. Ancak yaşadığımız "Gazze Kardeşliği," henüz Gazze kıyılarına ulaşmadan imkansızı mümkün kılıyor.
Bu filonun sivil karakteri ve sembolik gücü de İsrail’i gerçekten zor durumda, hatta çaresiz bırakıyor. İsrail'in filoları durdurma ve filo katılımcılarını yıldırma amaçlı bilgi ve açıklamaları, silahsız sivilleri terörist gibi göstermek için yürüttüğü çabalar ve gemilere yönelik saldırıları, hem filo katılımcıları hem de dünya kamuoyunda beklenenin aksine bir etki yarattı. Oysa dünya, İsrail’in, silahsız sivilleri katletme potansiyelini çok iyi biliyor. Bu gerçeğe rağmen, filodan kimse bu gerekçeyle ayrılmadı, ailevi sebeplerle ayrılma kararı alan ekip arkadaşımız, bu saldırı ve açıklamalar sonrası gitmekten vazgeçti, teknelere yer sıkıntısı nedeniyle kabul edilmeyenler, yer bulma umuduyla limanlarda bekledi. Şimdi gemiler yolda. İsrail, dezenformasyon dozunu artırarak ve sabotaj girişimleriyle filoyu durdurmaya, en azından kamuoyu ve devletler düzeyindeki desteği azaltmaya çalışıyor.
Her senaryoda kaybeden İsrail
Şimdi önümüzde, cevaplanmasını hep birlikte beklediğimiz bir soru var: Denizde "demir kubbesi" olmayan İsrail, küçük teknelerle denize açılan sivillere karşı nasıl bir strateji geliştirecek? Bizi savaş gemileriyle mi engelleyecek, ateş mi açacak yoksa gözaltına mı alacak? Ya da müdahale etmeyip ablukanın aşılmasına izin mi verecek? Çok iyi biliyoruz ki hangisini yaparsa yapsın, her senaryoda kaybeden İsrail, kazanan ise uluslararası kamuoyu nezdinde adalet ve insanlık olacak. Dünyanın en güçlü askeri güçlerden biri olduğu iddia edilen İsrail ordusunun çaresizce, sivil teknelerden korktuğu veya onlara boyun eğmek zorunda kaldığı bir kez daha tescillenecek.
Sumud Filosu’nun sivil karakteri, İsrail’i hem dünyaya hem kendi kamuoyuna karşı bir açmazla karşı karşıya bırakacak. Aynı zamanda İsrail, ekonomik ve stratejik hamlelerle dünya genelinde sürdürdüğü siyasi kuşatmadan vazgeçmek zorunda kalarak diplomatik açıdan kendi karanlığına mahkum olacak.
Sumud Filosu'nun insanlığa kazandırdığı en önemli kazanımlardan biri ortak ve yeni bir direniş dilidir. Bu dil, dünyanın her köşesinde konuşuluyor ve kendi haber mekanizmasını oluşturdu. Artık sosyal medya ve sivil inisiyatiflerin haber ağı, medya kuruluşlarının önüne geçmiş durumda. Milyonlarca insan Filoyu anbean çevrimiçi olarak takip edebiliyor. Hashtag’lar, canlı yayınlar ve tanıklıklar, İsrail’in uyguladığı sansür ve manipülasyon mekanizmalarını aşan bir hakikat ağı örüyor. Sumud’la birlikte farkında olarak ya da olmayarak küresel bir dijital direnişin de öncüsü ve parçası haline geldik. Bu durum, İsrail'in en çok korktuğu ve en az istediği şeydir. Çünkü İsrail on yıllardır medyayı, özellikle büyük medya kuruluşlarını manipülasyon için kullanıyordu. Artık birçok kişi bu gerçeği biliyor ve İsrail'in medya hükümranlığı sona erdi.
Özetle, Sumud Filosu’nun yolculuğu, fiziki değerinden daha güçlü bir sembolik değere sahip. Evet, teknelerimizde gıda ve sağlık malzemeleri bulunuyor ancak filonun asıl hedefi uluslararası toplumun vicdanını canlı tutmak ve dünyanın dikkatini Filistin'den, Gazze'den ayırmamak. İsrail’in en güvendiği şeylerden biri, insanlığın Filistin’de yaşananlara alışmış olmasıydı. "Artık bu kötü alışkanlıktan vazgeçiyoruz" diye haykırıyor insanlık. Filistinliler öldürülürken başka yere bakmayacağız, Gazze'de çocuklar ve bebekler açlıktan ölürken rahatça karnımızı doyurmayacağız, hastane bulamayan yaralılar sokaklarda acı çekerken huzurla uyumayacağız diyorlar.
Sumud Filosu, Gazze Limanı'na ulaşsa da ulaşmasa da insanlığa yepyeni bir rota ve yeni bir harita çiziyor. Bu haritada güneşin doğudan ya da batıdan doğmasının, coğrafi konumların ise önemi yok. Gazze utancını siviller olarak alnımızdan silmeyi başarırsak, arkası gelecektir. Bugün 60 gemiyle, yarın 60 bin...
[Semanur Sönmez Yaman, KADEM İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Küresel Sumud Filosu katılımcısıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.