Dolar
32.34
Euro
34.87
Altın
2,220.99
ETH/USDT
3,571.30
BTC/USDT
70,731.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, arşiv

Gizli saklı kalmayacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Soma'daki maden faciasına ilişkin "Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. En ufak bir noktasının dahi gizli saklı kalma durumu söz konusu değildir" dedi.

14.05.2014 - Güncelleme : 14.05.2014
Gizli saklı kalmayacak

ANKARA

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma'daki maden faciasına ilişkin "Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, şüphesi olmasın, bu bütün yönleri ile aydınlatılacak bir konudur. En ufak bir noktasının dahi gizli saklı kalma durumu söz konusu değildir" dedi. 

Çelik, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, Soma'daki maden faciasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, millete, kederli ailelere başsağlığı, yaralananlara Allah'tan acil şifalar diledi.

Kazayı haber alır almaz Bakan Yardımcısı, SGK Başkanı, Teftiş Kurulu Başkanı ve ilgililerin olay yerine intikal etmesi talimatı verdiğini aktaran Çelik, heyetin kısa zamanda olay yerine ulaştığını belirtti.

Bakan Çelik, şöyle devam etti:

"İlgili kömür işletmesi son 4 yılda 8 kez programlı teftişe tabi tutulmuş, ayrıca ilgili iş yeri ile ilgili şikayet ve kazalardan dolayı da 8 kez inceleme teftişi gerçekleştirilmiş. Bu inceleme teftişlerinde elektrik panolarında kilitlenme sisteminin olmadığı, lastik tekerlekli yükleyicilerinin geri vites ikaz sinyallerinin olmadığı, acil toplanma yerinin belirlenmediği, ateşçiler için antistatik elbisenin eksik olduğu, bant taşıyıcılarının ikaz sistemlerinin yeterli olmadığı gibi hususlar, şikayet incelemeleri neticesinde ortaya çıkmış hususlar. Bunlar 2002-2013 yıllarında yapılan şikayetler ve meydana gelen kazalar neticesinde ortaya çıkan eksiklikler ve o dönemler içerisinde giderilmiş. En son 13-18 Mart 2014'te yapılan teftişlerde mevzuat açısından herhangi bir noksanlığın olmadığı, iş yerinde bizzat yapılan teftişlerle tespit edilmiş bulunmaktadır."

Teftiş neticesi mevzuata aykırı bir durumun olmadığı görülüyor

Çelik, 30 Haziran 2012'de yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'na bağlı olarak 36 ikincil mevzuatın yayımlandığını ifade ederek, yasanın pek çok yenilik getirdiğini anlattı. Yasanın, maden ocakları gibi çok tehlikeli iş yerlerinde risk değerlendirmesi yapıp, muhtemel riskler giderilmeden çalışma yapılamayacağı şartını getirdiğini anlatan Çelik, yasanın, bin kişinin üzerinde çalışanı olan çok tehlikeli iş yerlerinin tam zamanlı iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurması zorunluluğu getirdiğini hatırlattı. Yasanın, acil durum planlaması ve bunu uygulama zorunluluğu getirdiğine işaret eden Çelik, çok tehlikeli iş yerlerinde çalışanlara mesleki eğitim zorunluluğu bulunduğunu ve bütün çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitiminden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. 

Kazanın olduğu iş yerinde 13 iş güvenliği uzmanı ve 4 iş yeri hekimi bulunduğunu belirten Çelik, bu rakamların yeterli olduğunu ifade etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, şu bilgileri verdi:

"Teftiş neticesi mevzuata aykırı bir durumun olmadığı görülüyor. O zaman ister istemez şu soru aklımıza geliyor: O zaman kaza neden oldu? Yasa var mı, var. Denetim var mı, var.  Ama ortada... Denetim neticesinde de mevzuata aykırılık tespit edilmemiş. O zaman idari ve adli olarak soruşturma devam ederken bizim de İş Teftiş Kurulu Başkanımız başta olmak üzere teknik kadrolarımız, orada gerekli çalışmaları yapıyor. 'Bu alt yapı neticesinde bu kaza neden meydana geldi' diye bunun çok yönlü bir şekilde araştırılıp, ortaya çıkarılması gerekiyor. Şundan herkes emin olsun, hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; en ufak ayrıntılar değerlendirilecek, hiçbir noktası karanlık bırakılmayacak. Bir bir türlü emek verilerek, 5-6 yıl çalışılarak, hatta bakanlık olarak 'Çok tehlikeli iş yerlerinde en ufak bir risk gördüğünüz zaman kapatma kararı veriniz, idari yetkinizi kullanınız' dememize rağmen bu acı tablo, hepimizin yüreğini dağlamış bulunmaktadır. Onun için hiç kimsenin kuşkusu olmasın, şüphesi olmasın, bu bütün yönleri ile aydınlatılacak bir konudur. En ufak bir noktasının dahi gizli saklı kalma durumu söz konusu değildir."

Bakan Çelik, iş güvenliği uzmanlarının tespitlerini içeren rapor defterinin her iş yerinde olması gerektiğine işaret ederek, "Teknik heyetimiz bunu inceleyeceği gibi inanıyorum ki savcılık da bunu dikkate alacaktır. Bu defterin de yol gösterici olacağına inanıyorum" dedi.

Maden Kanunu gereği orada bir maden mühendisinin teknik nezaretçi olarak bulunması gerektiğine dikkati çeken Çelik, "Onun tespitleri de yol gösterici olması açısından önem arz etmektedir" diye konuştu. 

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile iş sağlığı ve güvenliği kültürünü geliştirmeyi amaçladıklarını ve farkındalık oluşturmak için çok çalışma yapıldığını anlatan Çelik, "Kazanın ardından yapılan yorumları izlediğini, Türkiye'de böyle bir yasanın çıkıp çıkmadığını bilmeyen insanların konuştuğunu görmekten çok üzüldüğünü" anlattı. 

Bakan Çelik, iş kazalarını minimize etmeyi amaçladıklarını dile getirerek, meslek hastalıklarını sıfırlamanın ve iş kazalarının da yüzde 98'ini önlemenin mümkün olduğunu söyledi. Çelik, "Bunun için de bu farkındalığın mutlak suretle oluşturulması gerekiyor. Bu görev, yalnız bakanlığın, bürokratların, siyasilerin, sendikaların değil, hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı.

İş sağlığı ve güvenliğinin maddi hesabı yapılmamalı

İş sağlığı ve güvenliği bakımından olumlu gelişmeler olduğunu, bu alanda eğitim veren meslek yüksekokulu sayısının 33'e çıktığını anlatan Çelik, farkındalığın artırılması konusunda gerek Milli Eğitim Bakanlığı gerek YÖK ile temasların devam ettiğini kaydetti. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu hepimizin birlikte sahiplenmesi gereken bir olaydır. Acı günlerde yalnız değil, bütün günlerde bütün zamanlarda bu acıları yaşamamak için üzerimize düşen önemli görevdir. İşverenlerimize buradan seslenmek istiyorum; bu salonlarda, iki yıl boyunca iş güvenliği yasasını tartıştık. İki yıl boyunca taraflarla tartıştık. Şunu ifade etmek istiyorum; iş sağlığı güvenliğinin maddi hesabı yapılmamalı, çünkü hiçbir maddi kaygı, insan hayatından daha değerli değildir. Bunu aslında işçimiz de işverenimiz de hepimiz, lafta söyleriz ama asıl bunun uygulaması önemlidir. İnsan hayatından önemli ne olabilir? 230 kardeşimizi hangi servet geri getirebilir, hangi imkanlar geri getirebilir, var mı böyle imkan? Maddenin değeri işte bu kadar ama yüzlerce can gidiyor."

İşçi ve işveren temsilcileri ile sendikalara seslenen Çelik, meydanlarda iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili ne kadar bütçe ayrıldığı, ne kadar eğitim verildiği, ne kadar gayret edildiği gibi konular ile mevzuattaki eksikliklerin tartışılması, sorgulanması gerektiğini ifade etti. 

Bakan Çelik, "Siyasetçinin üzerine düşeni siyasetçi, hükümetin üzerine düşeni hükümet, sendikanın üzerine düşeni sendika yapmaya çalışsın. Çünkü derdimiz, amacımız çalışma hayatı. Çalışma hayatındaki riskleri ve sıkıntıları ortadan kaldırmak için dayanışma içinde olmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Soma'da bir kriz merkezi kurduk"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma'daki maden faciasıyla ilgili, "Kayıt dışı bir çalışma olduğuyla ilgili bize bir bilgi gelmedi. 15 yaşındaki çocuğun çalıştırıldığı yönünde bir bilgi geldi. Arkadaşlarımıza talimat verdik. Soma'da bir kriz merkezi kurduk. Bu konuda müsteşarımızla birlikte biz sürekli irtibatlıydık. Gelişen tüm olaylara anında müdahale ettik. 15 yaşında değil bu delikanlının 19 yaşında olduğunu tespit ettik" dedi.

Bakan olarak kendisinin bu süreçte geri kaldığı eleştirileri olduğu yönündeki bir soru üzerine Çelik, ilk olay anından itibaren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nı Taner Yıldız'ın olay yerine hareket ederken kendisiyle de görüştüklerini anlattı. 

Çelik, "Sayın Başbakanımızın talimatıyla oraya gitmemiz gerekiyordu, benim de gitmem gerekiyordu, oraya bakan yardımcımız ve bütün teknik heyetleri gönderdik. İlk dakikadan itibaren İzmir'deki teftiş heyetimiz de kısa zamanda oraya ulaştılar. İlk andan itibaren bakanlık olarak oradaydık" diye konuştu.

Kendisinin gidememe durumunun sağlığıyla ilgili olduğunu belirten Bakan Çelik, önemli ve sürmekte olan bir tetkik için ilgili doktorun kendisine perşembe gününe kadar şehirden ayrılmaması gerektiğini söylediğini aktardı. Bugün hastaneden çıkıp bir basın toplantısı yaptığını anlatan Çelik, "Daha farklı anlaşılmalar olmasın, tabii ki çalışma hayatıyla ilgili sorumlu kişi olarak da böyle bir açıklama zorunluluğu duydum" ifadesini kullandı.

Çocuk işçi çalıştırıldığı iddiaları

Maden ocağında kaçak işçi ve çocuk işçi çalıştırıldığına dair iddialarla ilgili soru üzerine de Çelik, bu olayla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın yetkili ve sorumlu olduğuna dikkati çekerek "Ocakta olup bitenler, hayatını kaybedenler, içeride kaç kişi var, kurtarma çalışması nasıl devam ediyor Sayın Taner Yıldız beyin başkanlığında sürdürülüyor. İnanıyorum ki onun açıklamaları son derece isabetli olur. Benim buradan bir şey söylemem doğru değil" karşılığını verdi.

Kayıt dışı bir çalışma olduğuyla ilgili kendilerine bir bilgi gelmediğini ifade eden Çelik, şunları söyledi:

"15 yaşında bir çocuğun çalıştırıldığı şeklinde bir bilgi geldi, arkadaşlarımıza hemen talimat verdik. Orada bir kriz merkezi kurduk, Soma'da Çalışma Bakanlığı olarak. Buradan da Müsteşarımızla birlikte biz sürekli irtibatlıydık, gelişen tüm olayları anında müdahale ettik. 15 yaşında değil bu delikanlının 19 yaşında olduğunu tespit ettik. Dolayısıyla onun da doğru olmaması sevindirici bir durum tabii."

-"İlgili müdürlere, iş yeri sahibine iletildi mi, iletilmedi mi?"-

Bakan Çelik, rapor defterinin çok önemli olduğunu ve bunun resmi bir evrak olduğunu bildirdi.  

İşletmedeki tüm gelişmelerin rapor edilmesi gerektiğine işaret eden Çelik, "Acaba tespit ettikleri bir şey var mı, ilgili müdürlere, iş yeri sahibine iletildi mi, iletilmedi mi? Onu biz bilemiyoruz şu an" dedi.

Çelik, rapor defterindeki bilgilerin kendileri için yol gösterici olduğunu ifade ederek "Şu anda iş güvenliği uzmanlarının iş yeriyle ilgili ne gibi şeyleri not ettiklerini bilemediğimiz için özellikle söylüyorum. Zaten adli ve idari soruşturma mutlaka az önce bahsettiğim önemli evrakı kayıt altına büyük ihtimalle almıştır" değerlendirmesini yaptı. 

"Bu soruyu herkes sorma hakkına sahip"

Maden Mühendisleri Odasının daha önceden bu konuyla ilgili Bakanlığı uyardığı yönündeki iddialarının sorulması üzerine Bakan Çelik, şunları belirtti:

"Bize gelen tüm uyarılar, şikayetler hele hele tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerleriyle ilgili göz ardı edilmez. Eğer böyle bir şey gelmişse mutlaka biz üzerine gitmişizdir. Dikkat ederseniz bugünkü olayla ilgili teftişleri ne kadar düzenli 2012, 2013, 2014 yıllarında yaptığımız ve nerede, ne bulunmuş onlar ayrıntılı olarak elimizde var. Giderilmiş mi giderilmemiş mi? Giderilmesi gereken bir kusursa tehlike arz etmeyen bir eksiklikse bir süre verilerek yerine getiriliyor. Hayır, eğer gerçekten iş güvenliğini ilgilendiren bir konuysa kapatmalar gerçekleşiyor. Burası örgütlü bir iş yeri, bu da aslında bu yönüyle sevindirici. Çünkü varsa bir eksiklik sendika başkanları tarafından hemen ilgili birimlere bildirilmesi gerekiyor. Ama onlarla da görüştüğümüzde işletmenin az önce bizim rapora yansıyan düzeyde ifadeleri var. Kendilerinin tespit ettikleri bir eksiklik olmadığı şeklinde ifadeleri var ama soruşturmadan çıkacak olan bu eksiklik nedir ki bu kaza meydana geldi? Doğrusu bu soruyu herkes sorma hakkına sahip, biz de bunun cevabının takipçisiyiz." 

"Nezaketsizlik yapmak istemiyorum"

Soma'daki kazayla ilgili kendisinde yeni bilgilerin olup olmadığının sorulması üzerine Çelik, "Orada gecesini gündüzüne katan arkadaşlarımız ve bakanımız var. Ben bir nezaketsizlik yapmak istemiyorum. Arkadaşlar, periyodik olarak açıklama yapıyorlar, oradaki ortamı buradan Ankara'dan değerlendirmek doğru değil. Belli bir süre içerisinde açıklamalar yapıyorlar, onu beklemeniz daha doğru olur" şeklinde cevapladı.

Bir gazetecinin "Eğer bundan sonraki süreçte Bakanlığın gözünden kaçan ya da Bakanlığın görmediği eksikliği olduğu ortaya çıkarsa bu Bakanlığın hiçbir sorumluluğu olmadığı anlamına mı gelecek" sorusunu Çelik, şöyle cevapladı:

"Güvelik sistemi öyle güzel kurulmuş ki yasayı o yüzden anlatmaya çalıştım. İş yerin de iş güvenliği uzmanı var, hekimi var. Ankara'dan gidecek olan teftişler değil. Teftiş yapıyorsunuz, şikayetler üzerine yapıyorsunuz, periyodik tetkikler yapıyorsunuz ama aynı zamanda 24 saat orayı teftiş eden görevliler vardır. Onun için sorumluluk falan değil acaba bunlar evrakta mı yoksa evrakta olanlar aynı zamanda fiiliyatta var mı? Yani evraka geçmiş olan bir kusur ve noksanlık yoktur, incelemeden kastım bu. Kimseyi temyize çıkarmak falan bunun peşinde değiliz. Tam tersine kime gidiyorsa kimin eksiği varsa oraya kadar gidilmesi gerekiyor. Evraklar çok güzel ama uygulama yok diyelim. Bunun tabii ki sorumluluğu olacak veya evraklarda olan şeyin uygulamada da sağlanmış hiçbir eksiklik yok. Onu biz idari, adli ve müfettişlerin değerlendirmesi neticesinde önümüze koyacakları bir şeydir. Çıkacak tablo ne? Acaba uyum var mı yok mu evrak ile pratikteki durum arasında durum nedir? kazanın nereden kaynaklandığı bütün bu araştırmalarla ortaya çıkacak. Biz de o zaman ancak sağlıklı değerlendirme yapabileceğiz."

"Olayı politik, makam, mevki boyutlarıyla bugünlerde tartışılmasını doğru bulmuyorum"

"Size ve Enerji Bakanına dönük olarak istifa çağrıları var. İstifayı düşündünüz mü?" sorusuna Bakan Çelik, şu yanıtı verdi:

"Şu anda yalnız hayatlarını kaybeden kardeşlerimizin acılarıyla doluyuz. Ben bu olayı politik, olayın makam, mevki boyutlarıyla bugünlerde tartışılmasını doğru bulmuyorum. Tekrar ediyorum: Çalışma Bakanlığı bir kazanın meydana gelmemesi, farkındalığın artırılması için gerekli yasal alt yapılarının yanında farkındalığı artırmak için gerekli çalışmalarını sürdürüyor. Keşke bu olayları yaşamadan bu farkındalığı iyiden iyiye tüm kesimler tarafından içselleştirilse de bu olaylarla karşı karşıya kalmasa."

Kazada bir sabotaj ihtimali olup olmadığının sorulması üzerine Çelik, "Siz, denetimleri yaptırırsınız raporda bir eksiklik yoksa yüzde 98 önlenebilir iş kazaları diye genel istatistiki bilgi çerçevesinde bakarsanız yüzde 2'de olabilir. Ama bu, buraya giren bir şey midir? Yoksa başka bir nedenden mi kaynaklanıyor, bunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu, incelemelerden ortaya çıkacak olan bir hadisedir" karşılığını verdi.

"Ben yine gitme arzusundayım"

Kendisinin perşembe günü Soma'ya gidip gidemeyeceğinin sorulması üzerine Çelik, şunları kaydetti:

"Şu an itibarıyla biraz zor görünüyor ama ben, yine gitme arzusundayım. Eğer gidememe durumu olursa ailelere gidip bizzat ziyaret edip, onlarla ilgileneceğim. Bu işin sosyal güvenlik boyutu da var, SGK başkanımız da orada, o boyutuyla yapılması gereken işlerle meşguller heyet olarak. Bu çerçevede hayat devam ediyor ne acı ki. Yaşanan acılara rağmen hayat devam ediyor. Hiç olmazsa acılarını biraz hafifletme adına aileleri ziyaret edip, onların geleceklerini, yavruların geleceklerini aydınlık kılma konusunda Sayın Başbakanın da açıklamaları oldu. Yapılması gereken neyse en üst düzeyde yapılmasını sağlamaya çalışacağız."

Mecliste son reddedilen önergeyi inceleme imkanının olup olmadığı sorulan Çelik, şöyle konuştu:

"İnceleme imkanım olmadı ama çalışma hayatıyla ilgili herhangi bir konu mecliste tartışılacaksa komisyonlar kurulacaksa bütün bunların yararlı olduğu inancı içerisindeyim. Kimin getirdiği kimin götürmesi değil. Burada bu konuların konuşulmasından ben rahatsızlık duymam. Çünkü çok da konuştuk Meclis'te, çok da tartıştık. Ama birçok kesimler bunun içinde belki siyasiler de vardır. İş sağlığı ve güvenliği yasasının çıkıp çıkmadığı, yürürlüğe girip girmediği, neleri kapsadığı konusunda bu farkındalık oluşturmakta zorlanıyoruz. Çünkü gündelik hayatımızı kuşatan çok daha farklı olaylar var ama bunun ne kadar önemli olduğunu bu müessif olay meydana geldiği zaman görüyoruz. Bu farkındalığı biz 24 saat aklımızdan çıkarmayalım diye bunları söylüyorum."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın