Dolar
32.57
Euro
34.93
Altın
2,338.27
ETH/USDT
3,140.80
BTC/USDT
64,487.00
BIST 100
9,716.77
Politika, arşiv

Kılıçdaroğlu IŞİD'ci arıyorsa sağına baksın

Başbakan Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum. Eğer IŞİD'ci arıyorsa sağına baksın. 28 Şubat'ta ikna odalarında bu milletin aziz evlatlarını süründüren bir hanım görecek" dedi.

28.09.2014 - Güncelleme : 28.09.2014
Kılıçdaroğlu IŞİD'ci arıyorsa sağına baksın

ANKARA

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gezi olaylarıyla ve arkasından kışkırtılan 17 Aralık, 25 Aralık operasyonlarıyla dolaylı olarak şu denmek istendi: 'Nasıl Ali Fuat Başgil'i, halkın içinden gelen o değerli insanı cumhurbaşkanı yapmamışsa bir vesayet rejimi, o zamanki dikta ve darbe yönetimi, biz de Recep Tayyip Erdoğan'ı yaptırmayacağız' demek istediler. Ama onların planlarının üstünde öyle bir irade vardı ki bunu engelleyemediler. O Allah'ın iradesidir, onun kaderidir ve onun kaderinin tecelli etmesini sağlayan Türk milletinin aziz milli iradesidir" dedi.

Davutoğlu, Samsun’da, yapımı tamamlanan bazı eserlerin toplu açılışı için Kurtuluş Yolu’nda düzenlenen törene katıldı.

Törende konuşan Davutoğlu, sözlerine, “Hürriyetimizin, izzetimizin, meşale şehri Samsun’un onurlu yiğit güzel insanları, hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum” diyerek başladı.

 Davutoğlu, 62. Hükümet'i kurduktan sonra yurt ziyaretleri için takvim planlaması yapılırken, istiklal meşalesi yanmış Samsun’un ilk ziyaret edeceği iller arasında yazılması talimatını verdiğini söyledi.

Güvenoylamasının ardından, memleketi Konya’yı, sonra da İstanbul’u ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, “Dün Kırşehir’deydim. Söğüt şenliklerine katıldım. Ama bir il ziyareti perspektifinde, Konya’dan sonra yaptığım ilk il ziyaretim Samsun’adır. Bu da Samsun’u, kendi memleketim gibi bağrımızda taşıdığımızın işaretidir. Kırşehir’de Ahi Evran şenlikleri için, Söğüt’e Ertuğrul Gazi’yi anmak için gittik. Bu silsileyi takip edenler, bizim siyaset felsefemizi de anlarlar” diye konuştu.

Konya’nın, Anadolu’daki ilk payitaht ve merkez şehri olduğunu, İstanbul’un da Osmanlı Cihan Devleti’nin merkezi olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Ertuğrul Gazi ve Şeyh Edebali’nin huzuruna çıktık, onlara söz verdik; hangi değerleri savunduysanız, 21. yüzyılda o değerleri savunacağız diye söz verdik. Dün Ahi Evran’ın huzurundaydık, ahlak pirimizin huzurundaydık, bugün Samsun’dayız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş tohumunun atıldığı ve istiklalimizin kapısının aralandığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü misafir eden Samsun’dayız. Bu da bizim cumhuriyet felsefemizi yansıtır. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri, tarihimizin, birbirinden ayrılamayacak, koparılamayacak unsurlardır, mütemmim cüzleridir. Şimdi onun için, Samsun’a ‘meşale şehir’ dedim. Dün Kırşehir’e ‘tohum şehir’, daha önce İzmir’e ‘ufuk’, Mardin’e ‘biblo’, Erzurum’a ‘kale şehir’ dediğim gibi. Samsun, meşalemizin yükseldiği şehirdir, özgürlük ve onur meşalemizin yükseldiği, yeni devletimizin tohumlarının atıldığı şehirdir.”

Davutoğlu, 19 Mayıs 1919’da, Samsun’da onurlu bir gelecek için meşale yakıldığını belirterek, “Onun için Samsun’a bu ziyareti gerçekleştirmek istedim. Son günlerde bazı hava raporları geldi, bazı arkadaşlar uyardılar; Samsun’da büyük bir fırtına, yağış bekleniyor, diye. Dedim ki Samsunlular, o kadar duası makbul insanlardır ki her yağmur gibi yağmur burayı bereketlendirirken tam miting esnasında güneş açar ve Samsunlularla kucaklaşırız, dedik. Hamdolsun ikisi de oldu. Samsun’da meşale yakıldığında, istiklal sonrası için yeni devletin temeli atıldığında, o devletin izzetli onurlu geleceğinin planlaması hazırlanmıştı, bu millet istiklal harbinden sonra Türkiye Cumhuriyeti devletini bu tarih sahnesine çıkaracak kudretini gösterdi” şeklinde konuştu.

“Türkiye Cumhuriyeti devleti, 2001-2002 yıllarında ne hale düşürülmüştü?”

Türkiye’nin, 2001-2002 döneminde yaşadığı ekonomik krizi hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye Cumhuriyeti devleti, 2001-2002 yıllarında ne hale düşürülmüştü? Milli irade, 28 Şubat darbesiyle büyük zarar görmüştü. Samsun’da kuvayımilliye ruhuyla atılan o tohum, büyük tahribata uğramıştı. Millet-devlet bütünlüğü zedelenmişti. Bu aziz millet, bu toprakları müstevlilere bırakmayan bu onurlu millet, 2001 yılında ekonomik kriz sonrasında bir IMF memurunun iradesine, vicdanına teslim edilmişti. Dışarıdan bu ekonomik krizi çözmek için bakanlar getirildi. Milli iradeyle gelenler değil yurt dışından gelenler üzerinden ekonomik yapı düzeltilmeye çalışılıyordu. Uluslararası itibarımız o derece darbe gördü ki 19 Mayıs’ta Samsun’da İstiklal mücadelemizi başlatan Atatürk adına verilen ödül, o dönemde dünyanın en önemli liderleri arasında sayılan Mandela tarafından reddedilmişti. Uluslararası itibarımız yerle bir edilmişti. Tam bu karanlık günler içinde, 19 Mayıs ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin bağımsızlık şiarıyla ve Samsun’un taşıdığı meşaleyle AK Parti hareketi başladı. O günden bugüne öylesine reformlara imza atıldı ki şükranla anarak ifade ediyorum Sayın Cumhurbaşkanımızın, onun başbakanlığı döneminde milli irade, bütün haşmetiyle siyaset sahnemize hakim oldu. Ekonomimiz, gayrisafi milli hasılamız 4  kez büyütülerek uluslararası alanda yüksek kategoriye girdi. Uluslararası itibarımız dünyada en üst zirvelere çıkarıldı.”

“Yeni bir meşale yakıyoruz”

“Yeni bir dönemde, yeni bir Türkiye derken, işte Samsun’da yakılan o meşalenin, tam istiklal, tam özgürlük, tam bağımsızlık meşalesinin bir daha sarsılmayacak şekilde tahkim edildiği yeni bir ülke diyoruz, yeni bir Türkiye, diyoruz. Cumhuriyetimizin, 2023’teki 100. yı dönümünde, küresel güçler arasına giren yeni cihan devleti idealini başlatmak üzere, Samsun’dan tekrar yeni bir meşale yakıyoruz” diye konuşan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tam da 2000-2001 yıllarında milli irade tahrip edilmişken, dikkat ediniz, 'Yeni Türkiye' kavramının siyaseten içini doldurmak için söylüyorum, AK Parti kadroları olağanüstü demokratikleşme reformları yaptı, bunu en iyi Samsunlular anlar. Niye biliyor musunuz?  Ali Fuat Başgil, reisicumhur adayı olduğunda, Samsunlu Başgil, silahlarla tehdit edilip adaylıktan çektirilmişti. Son 1 yılda yaşadıklarımıza bakın, Ali Fuat Başgil gibi onurlu bir ilim adamını, devlet adamının hemşehrisi olan Samsunlular, aslında son 1 yıl içinde, Ali Fuat Başgil'e yapılan muamele Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılmak istendi. Gezi olaylarıyla ve arkasından kışkırtılan 17 Aralık, 25 Aralık operasyonlarıyla dolaylı olarak şu denmek istendi: 'Nasıl Ali Fuat Başgil'i, halkın içinden gelen o değerli insanı cumhurbaşkanı yapmamışsa bir vesayet rejimi, o zamanki dikta ve darbe yönetimi, biz de Recep Tayyip Erdoğan'ı yaptırmayacağız' demek istediler. Onun için Samsunlular size teşekkür ediyoruz.”

"Bizi millet getirmiş, kim götürebilir"

Başbakan Davutoğlu, AK Parti hükümetinin Gezi provokasyonlarıyla engellenmek istendiğini ancak milyonların mekanları doldurup, "Yeter, söz de karar da artık milletindir" diyerek bunu engellediğini söyledi.

Ulusal ve uluslararası komplocuların, bu sefer başkalarını devreye soktuğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"17 Aralık'ta ve 25 Aralık'ta Türkiye'nin geleceğini karartabilmek, 30 Mart'a kadar hükümetimizi devirebilmek için her türlü komployu kurdular, her türlü haince oyunların içine girdiler. Hesap neydi biliyor musunuz? 30 Mart'a kadar AK Parti hükümetini düşürebilmek. 

Bizi millet getirmiş, kim götürebilir. Millet ayağa kalmışken, onun adına ayağa kalkanları kim geri adım attırabilir. Samsun'a ilk adımla çıkmış olanlar o adımdan rücu ederler mi? Etmedik. 30 Mart'ta bu oyunlar bozuldu. Hamdolsun çok büyük başarıyla 30 Mart seçimlerini geçtik. Ondan sonra beklediler ve istediler ki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öncesinde bazı kumpaslarla yine cumhurbaşkanlığı seçimi engellenebilsin. O da olmadı. 10 Ağustos'ta da milletin yüzde 52,5 oyla ilk defa doğrudan kendi cumhurbaşkanını seçti. Samsun'a teşekkür ediyoruz. Yüzde 65 oyla buna destek verdi."

"AK Parti'de fitne, farklı görüşler çıksın, türbülans yaşansın" beklentisinde olanların bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bu yola Hakk'ın ve halkın rızası için çıkmış olan biz AK Parti kadroları buna izin vermedi. Omuz omza verdik, gönül gönüle verdik ve olağanüstü kongremizde bendenize başbakanlık ve genel başkanlık görevleri tevdi edildi" diye konuştu.

"1 saniyeyi, 1 dakikayı da kaybetmedik"

"Bizim istiklalimizi, bizim hürriyetimizi, bu hürriyeti ve istiklali teminat altına alan milli irademizi kimse tehdit edemeyecektir" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dikkat edin cumhuriyet tarihinin en kısa süresi içinde, 3 günde  hükümetimizi kurduk. Parti  grubumuzda gerekli değişiklikleri yaptık. Meclis grubunda ve AK Parti yönetiminde görev değişimlerini yaptık ve 3 gün sonra 62. hükümetimizin programını Meclis'te okuduk. 1 hafta sonra da güvenoyu alıp göreve devam ettik. Çünkü bizim için bu millete hizmet yolunda 1 saniyelik, 1 dakikalık gecikme bile Allah indinde hesap verilmesi gereken bir sorumluluktur. 1 saniyeyi, 1 dakikayı da kaybetmedik."

"Eğer IŞİD'ci arıyorsa sağına baksın"

Başbakan Davutoğlu, 12 yıl içinde tahkim ettikleri milli iradenin gücünü kimseye çiğnetmeyeceklerini belirterek "Bir daha bu milletin arasında, kimse herhangi bir vatandaş topluluğunu iç tehdit olarak tanımlayamayacak. 28 Şubat'ta olduğu gibi bu milletin öz evlatları, üvey evlat muamelesi görmeyecek. Kimse bir daha bu milletin arasında kardeş kavgası çıkaramayacak" dedi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şimdi bakınız Kılıçdaroğlu'nun bugün bir gazeteye yansıyan demeçlerine bakınız. CHP zihniyeti 28 Şubat'ı çıkaran zihniyettir. Kendisi de 28 Şubat'ın takipçisi zihniyettir. Ortaöğretimde başörtüsüne özgürlük getirdik diye diyor ki: 'Bunlar IŞİD'ciler gibi davranıyorlar' Bunu bize söylüyor. Şimdi buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum. Yine edebimi koruyarak sayın diyerek. Eğer IŞİD'ci arıyorsa sağına baksın, bir hanımefendi görecek. 28 Şubat'ta ikna odalarında bu milletin aziz evlatlarını süründüren bir hanım görecek. IŞİD zihniyeti oradadır. Gencecik kızlarımızı, onurlarını çiğneterek, İstiklal Harbi'ni bir başörtü için başlatan Sütçü İmam'ın ruhuna ihanet ederek zorla başını açtıranlar, IŞİD zihniyeti onlardır. İster dini kimliği olsun, ister başka ideolojilerle insanlığa bir kıyafeti dayatanlardır IŞİD zihniyeti. IŞİD zihniyeti, ikna odalarını kuranlardır.

Bu milletin evlatlarına dedesi bu topraklar için şehit düşmüş, İstiklal Harbi'ni yan yana yapmış olan o aziz insanların çocuklarına, 'sen başörtülüsün' diyerek bir başka kapıdan sokup o kapılarda işkence edenler, IŞİD zihniyeti sizsiniz. Sonra Kılıçdaroğlu dönüp sol tarafına baksın. Orada da bir beyefendi milletvekili görecek. Kitap düşmanı bir milletvekili görecek. Meclis'te aziz milletimizin temsil makamı olan Meclis'te Sayın Cumhurbaşkanımıza, 95 ülkenin temsilcisi Ankara'dayken millet iradesine saygısızlık yaparak Sayın Cumhurbaşkanımızın töreni öncesine Meclis Başkanına, Samsun'dan söylüyorum, yani Gazi Mustafa Kemal'in kürsüsüne kitap fırlatan, o kitap düşmanı milletvekili varya, dönsün ona baksın. IŞİD'i orada görecek, bağnazlığı orada görecek, özgürlük düşmanını orada görecek. Hiç başka yerlere bakmasın."

"Bu iradeden geri dönüş olmayacak"

Ahmet Davutoğlu, "Gururla ve iftiharla söylüyorum. 62. hükümetin ilk icraatlarından biri, başörtü yasağını ebediyen tarihe gömecek şekilde ortaöğretimde de başörtüyü serbest bırakmak olmuştur. Bu milletimizin iradesidir ve bu iradeden geri dönüş asla olmayacaktır" dedi.

Hükümet herkesin başını örtmeye çalışıyormuş gibi bir intiba verilmeye çalışıldığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hayır. Biz diyoruz ki: İsteyen başını örtsün, isteyen örtmesin. Özgürlükçülük budur. Onlar ise diyor ki geçmişte demişlerdi ki: Başörtülüler bu üniversiteye giremez. Başörtülüler bu Meclis'e giremez. 'Dışarı, dışarı' diye tempo ettiler. Başörtülülerin de oy verdiği o Meclis'teki milletvekillerinden birine dışarı, dışarı diye tempo eden 28 şubat zihniyetidir. O zihniyetin devamı olanlar sonra üniversite kapılarını kapatmaya çalıştılar ve dediler ki 'Eğer başörtülüler de  başı açıklar gibi üniversiteye girerlerse orada mahalle baskısı olur.' Meclis'e girerlerse doğru olmaz. Kamu görevi alırlarsa hizmet farklı olur. Peki bunların hepsi oldu? Ben bugün Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde ders verdim. Başörtülü de vardı, başı açık da kıyamet mi koptu? Kim rahatsız oldu. Onlar kardeştir.  Onların, dedeleri de omuz omza savaşmıştı. Kamuda şimdi beraber çalışıyorlar. Bir baskı mı oluşuyor? Millet Meclis'ine 4 başörtülü milletvekilimiz girdi, huzursuzluk mu oldu?  Başörtülüyle başı açık milletvekilleri, hepsi onurlu olan o milletvekilleri arasında bir tatsızlık mı yaşandı? Siz sokakta başörtülüyle başı açık arasında bir fark görüyor musunuz, bizim yönetimimizde? herhangi bir başı açık kardeşimiz, bir vatandaşımız yanlış bir muameleye maruz kaldı mı? Bakın şöyle bir örnek veriyorum: Herhangi bir vatandaşımız kıyafeti dolayısıyla başı açık ya da kapalı olduğu için herhangi bir negatif muameleye, olumsuz muameleye tabi olursa onun hesabını soracak olan biziz. Hiç kimse vatandaşlarımız arasına nifak tohumu ekemez.

Şimdi ortaöğretimde de aynısı olacak. İsteyen takacak, istemeyen takmayacak. Ama Kılıçdaroğlu'nun o geri kafalı zihniyetini biz hiç takmayacağız. O önce ikna odalarının hesabını versin. Milletin karşısına çıksın ve o ikna odalarında yapılan psikolojik zulmün hesabını versin. O zulmü yapanları nasıl Meclis'e taşıdığının hesabını versin. Türkiye Cumhuriyeti bayrağını, bu aziz bayrağın üzerinde olduğu anayasa kitapçığını Meclis kürsüsüne fırlatan kitap düşmanlarının hesabını versin. Biz kitabı da aziz bildik, insanı da aziz bildik. Bundan sonra da aziz bileceğiz."

Muhabir: Kurbani Geyik, Serdar Açıl

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın