Dolar
32.53
Euro
34.86
Altın
2,325.12
ETH/USDT
3,202.90
BTC/USDT
62,501.00
BIST 100
9,915.62
Gündem, arşiv

Kıbrıs'ta müzakerenin başlaması yönünde güçlü bir irade var

Başbakan Davutoğlu, Türkiye ve Yunanistan'ın Kıbrıs'ta müzakerenin çözüm odaklı şekilde başlaması yönünde güçlü bir iradeye sahip olduğunu belirtti.

05.12.2014 - Güncelleme : 05.12.2014
Kıbrıs'ta müzakerenin başlaması yönünde güçlü bir irade var

ATİNA

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki Hiltoh Otel'de, Batı Trakya Türkleri ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras'ın daveti ve Türkiye Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nı gerçekleştirmek üzere Atina'yı ziyaret ettiğini belirterek, ziyaret kapsamında ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ile görüştüğünü söyledi.

Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Papulyas ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Çok samimi, çok tecrübeli bir devlet adamı. Türk-Yunan ilişkilerinin şu anki durumu ve gelecek perspektifi itibarıyla son derece istifade ettiğimiz güzel görüşme oldu" diye konuştu.

Daha sonra, Yunan mevkidaşı Samaras ile Dışişleri bakanlarının da katıldığı ikili görüşme gerçekleştirdiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu, iki başbakan olarak Bakü'de, TANAP açılış törenindeki görüşme sonrasında yaptığımız ilk yüz yüze görüşmemiz. Telefonda da birkaç kez görüşmemiz olmuştu. Burada bir taraftan yarın yapacağımız YDİK toplantısının ön hazırlıklarını gözden geçirdik. Ayrıca akşam iş formunda beraber olacağız. Ayrıca Ege, Kıbrıs ve diğer iki ülkeyi doğrudan ilgilendiren konularda da çok samimi çok dostane ve kanaatlerimizin açık yüreklilikle paylaşıldığı hususları ele aldık. Tabii burada yaptığımız görüşmede özellikle Batı Trakya’daki azınlık soydaşlarımızın durumları, iki ülkeyi de ilgilendiren dini özgürlükler ve azınlık hakları konularında da  dostane ve geniş kapsamlı istişare imkanı oldu."

Batı Trakya'dan gelen müftüler, milletvekilleri ve dost ve eşitlik Partisi Başkanı ve diğer temsilcilerle de onların konularını ele aldıkları görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Davutoğlu, bu gece ayrıca Türkiye’den göç etmiş olan Rumlar ile bir araya geleceğini kaydetti.

"Psikolojik eşik, büyük ölçüde aşılmış durumda"

Daha önceki Yunanistan ziyaretinde, Türkiye'den göç etmiş Rumların yaşadığı mahalleyi ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Güzel hatıralarla ayrılmıştık. Onlarla da yine bütün bu topluluklar gerek Batı Trakya'daki soydaşlarımız, Rodos'daki soydaşlarımız gerekse Türkiye'den göç etmiş Rumlar, hepsi bizim için Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk köprüleridir. O anlamda da hatıraları paylaşıyoruz ve iki ülke arasındaki insani ilişkiler bağlamında da bir anlamda insani diplomasiye katkıda bulanan süreçlerdir, bunlar. Güzel olan şu, daha önce belki 10 sene, 15 sene görülmeyecek ortamda, her iki tarafta komşuluk ilişkiler ve ortak kültür değerleri etrafında çok yakın bir ilişki içinde her konuyu ele alabiliyorlar. Psikolojik eşik, büyük ölçüde aşılmış durumda. Bunlar, bizim için gerçekten büyük kazanç. İnşallah biraz sonra iş forumunu gerçekleştireceğiz. Yarın da YDİK toplantısı yaptıktan sonra ülkemize döneceğiz."

"Hedefimiz müzakerelerin tekrar başlamasını sağlamak"

Başbakan Davutoğlu, "Samaras ile yaptığınız görüşmede, Kıbrıs'ta müzakerelerinin tekrar başlaması yolunda ileriye doğru bir adım atıldı mı? Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi'nin gerek Mısır gerekse İsrail ile ilişkileri gündeme geldi mi?" sorusu üzerine de Kıbrıs sorununu her zaman olduğu gibi kapsamlı şekilde ele aldıklarını söyledi.

Türkiye ve Yunanistan'ın Kıbrıs'ın garantör ülkeleri ve Kıbrıs'taki iki toplumla anavatan ilişkisine sahip ülkeler olduğunu belirten Davutoğlu, dolayısıyla Türkiye ile Yunanistan'ın Kıbrıs konusunda ortak perspektife sahip olması, çözüm iradesi göstermesinin, adadaki müzakereleri olumlu etkileyeceğini ifade etti.

Aksine görüş ayrılıkları bulunduğunda ise bunun da bir yansıması olacağını dile getiren Davutoğlu, "O bakımdan zaten telefon görüşmemde Sayın Samaras ile bütün bu konuları 'yüz yüze görüşelim' derken, özellikle son dönemde Kıbrıs bağlamında ve doğalgaz araştırmaları konusunda ortaya çıkan yeni durumla ilgili bir istişare ihtiyacı vardı" diye konuştu.

Bunları çok açık yüreklilikle paylaştıklarını belirten Davutoğlu, "Şunu ifade edebilirim: Her iki tarafta da Kıbrıs'ta müzakerenin tekrar çözüm odaklı şekilde başlaması yönünde güçlü bir iradeye sahip. Yine her iki tarafın da ortak görüşü, Kıbrıs etrafındaki doğalgaz kaynakları Kıbrıslıların bütüne aittir ve bu aynı zamanda, bir anlamda Kıbrıs'taki kapsamlı çözüm sürecine de katkı sağlayacak bir imkandır" değerlendirmesinde bulundu.

Şu aşamada hedeflerinin bu konudaki görüş ayrılıklarını giderip, müzakerelerin tekrar başlamasını sağlamak olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Türkiye olarak bizim kanaatimizi ifade etmek gerekirse ilkesel olarak biz tek taraflı her türlü adımın karşısındayız. Birlikte görüşmek suretiyle her meseleyi çözebiliriz ama sanki Kıbrıs Rum Yönetimi bütün adayı temsil ediyormuş gibi. Yapılacak tek taraflı adımların sürece katkı getireceğini düşünmüyoruz" dedi.

Yarın görüşmelere devam edeceklerini, bu konuda Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarını görevlendirdiklerini bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu gece, yarın da görüşmeler sürecek. Ancak son derece olumlu bir atmosfer olduğunu ifade edebilirim ve bunun bir imkan olduğunu kendisine de söyledim. Öyle bir ortak pozisyon belirleriz ki bundan herkes kazançlı çıkar. Bir taraf, iki taraf, üç taraf, dört taraf değil, bütün taraflar kazançlı çıkar. Ortak olarak çıkarılacak bir doğalgaz Türkiye ile Kıbrıs ve Yunanistan arasında bir barış köprüsü olur. Sayın Samaras ile biz Bakü'de beraberdik ve Hazar'dan, Azerbaycan'dan, Türkiye üzerinden, Yunanistan üzerinden Adriyatik'e uzanacak olan doğalgaz boru hattının büyük bir barış köprüsü olacağını söylemişti. Şimdi aynı şey aslında Doğu Akdeniz için geçerlidir. Kıbrıs'ta iki tarafın da ortak çabalarıyla doğalgazın işletilmesi, birlikte bu konuda karar verilmesi bu kaynakların Türkiye üzerinden zaten interconnecte olan sisteme katılarak, Yunanistan'a bir köprü oluşturur, barış köprüsü oluşturur. O bakımdan bunları pozitif gündemle değerlendirme ihtiyacı var."

"Yunanistan'ın da böyle bir amacı gütmediğini ifade ediyor"

"Yunanistan'ın Mısır ile ve İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile değişik düzeylerde yürüttüğü temaslara" ilişkin olarak da Davutoğlu, şu görüşleri bildirdi:

"Değişik vesilelerle onlar da zikrettiler. Tekrar bu konuyu bir daha ifade ettiler, 'Bunlar Türkiye'ye karşı bir tutum değildir' dediler. Açıkçası biz de her zaman söylediğimiz görüşü teyiden söyledik, Doğu Akdeniz'de kimse dominasyon, bir tek taraflı, iki taraflı, üç taraflı bir egemenlik hattı oluşturma hülyasını, rüyasını taşımamalıdır. Zaten Yunanistan'ın da böyle bir amacı gütmediğini ifade ediyor her vesileyle bugün de ifade ettiler." 

Türkiye'nin Akdeniz ve Ege'de en uzun sınıra sahip ülke olarak bütün bu konularda her türlü işbirliğine hazır olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ancak tek taraflı, herhangi bir tarafı dışlayan iki, üç taraflı angajmanların da Doğu Akdeniz'de barış getirmeyeceği kanaatinde olduğunu çok dostane, iyi niyetli şekilde paylaştıklarını bildirdi.

Davutoğlu, bütün görüşmelerinin son derece verimli, gelecek perspektifi olacak şekilde ve samimi şekilde cereyan ettiğini, karşılıklı latifelerle de güzel bir atmosfer olduğunu sözlerine ekledi.

"9 bakan buradayız" 

Başbakan Davutoğlu,  Atina'daki Hilton Otel'de düzenlenen Türk-Yunan İş Forumu'nun kapanışında da konuştu.

Davutoğlu, konuşmasında, iş forumunun başarılı olması temennisinde bulundu ve Yunan mevkidaşı Samaras’a gösterdiği misafirperverlik dolasıyla teşekkür etti.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Şu anda Atina’da 9 Türk bakan bulunuyor. Ankara’da bu kadar sayıda bakan yok. Atina’daki bakan sayısı Ankara’dan daha fazla. Dolayısıyla burada bir Bakanlar Kurulu toplantısı ayrıca yapabiliriz. Biz 4 sene önce Yunanistan ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması kurduğumuzda bunu geçici ve bir hevesle başlayan bir süreç gibi görmedik. Türkiye için bu stratejik karardı. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman yine Atina’da dönemin başbakanı Papondreo ile bu süreci başlattıklarında çok açık net stratejik hedef peşindeydik. Bir vizyonumuz vardı. Bu vizyon, iki ülke arasında tarihi köklü ilişkileri, kalıcı dostluk ilişkisine döndürmek, Türkiye ve Yunanistan’ın gerek Doğu Akdeniz’de gerek Ege’de gerekse Balkanlar’da bir barış örneği teşkil edecek en üst düzey ilişkiler seviyesine getirmek, Avrupa’da birlikte çalışmak, dünyada birlikte çalışmak. O sebeple ortak kabine şeklinde gerçekleştirdiğimiz bu sürecin 3. toplantısı dolayısıyla Yunanistan’dayım.”

Atina ziyaretinin, Başbakanlık görevini üstlendikten sonra yaptığı ilk ziyaretlerden olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Samaras ile telefon görüşmemizde 'bir an önce görüşelim' dedik. Bakü’de görüştüğümüzde de bu sürecin gecikmemesi konusunda prensip kararı almıştık. Ayrıca G20 Dönem Başkanlığını, 1 Aralık’ta üstlendikten sonra yurt dışına yaptığımız ilk ziyaret. Dolayısıyla Sayın Samaras ile sadece ikili ilişkilerimizin ekonomik boyutunu değil, bölgesel sorunları diğer ikili konuları değil aynı zamanda dünya ekonomisiyle ilgili de intibalarımızı paylaşma imkanı bulduk. 2010 yılında bu süreç başladığından bu yana gelişmelere baktığımızda aslında Türkiye ile Yunanistan arasındaki işbirliği konseyinin anlamın daha arttı ve ona duyduğumuz ihtiyaç daha arttı, daha da artarak çeşitlendi çünkü 2010’da, 2008 krizinin hemen üzerinden kısa süre geçmişti ve Dünya ekonomisinde ciddi bir kriz vardı. Hepimizi etkileyen kriz ardı. Şimdi bu kriz, Avrupa bağlamında daha da derinleşerek sürüyor. Türkiye’de Gümrük Birliği üyesi olarak, Avrupa ekonomisinin piyasa anlamında parçası olarak bu gelişmeleri yakından takip ediyor.”

“Türkiye-Yunanistan el ele...”

“En başından şunu ifade etmek isterim: Türkiye ve komşu bir ülke olarak Yunanistan’ın en güçlü ekonomiye sahip olmasına ve Yunanistan istikrarına çok büyük önem vermektedir ve kendi istikrarı, kendi refahı gibi görmektedir. Kesinlikle...” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu işbirliği konseyi vesilesiyle bir kez daha hem dost ve komşu halklar olarak Türk ve Yunan halkına hem de bütün dünyaya şunu ifade etmek isterim: Türkiye-Yunanistan, el ele güçlü bir bölgesel ekonomik alan oluşturmak niyetindedir, güçlü bir Yunanistan istemektedir. Hem iki ülkenin geleceğe dönük perspektifini hem de Avrupa içindeki konumunu güçlendireceğine inanıyoruz. Ekonomilerimiz, Sayın Samaras’ın dediği gibi tamamlayıcılık ilişkisine sahiptir ve Birbirimize yapacağımız katkı ve desteklerle her iki ülke ekonomisinin kalkınması ve refaha erişmesi mümkündür. Bu perspektifle bakıyoruz. 9 bakan arkadaşımız yarın muhataplarıyla daha önce ele aldığımız konuları gözden geçirecekler ve birlikte Sayın Samaras ile eş başkanlık yapacağımız YDİK toplantısında da bunları tek tek ele alacağız.

 Şunu özellikle iş dünyasının temsilcisi siz değerli işadamlarıyla paylaşmak istiyorum; iki ülke arasında ilişkinin gelişmesinin bir doğası vardır. Bu doğa, temelde halklar arasındaki kültürel ilişkilere dayanır, zemin odur. O halkların birbirine hissettiği yakınlıktır, kültürel ilişkilerdir. Üstte ise yöneticilerin vizyonu ve siyasi iradesi vardı arayı dolduracak olan husus ise iş dünyanın performansıdır.  Bazı halklar vardır ki çok yakın hissederler birbirine, Türkiye ve Yunanistan gibi. Biraz önce yine kahvelerimizi içerken yaptığımız sohbette ortak birçok kültürel unsuru hemen keşfettik. Altta bu kültürel zemin var. Buraya gelmeden önce yani bu toplantıya hem Batı Trakya’dan Yunanistan’daki Türk kökenli soydaşlarımızla görüştük hem de Türkiye’den Yunanistan’a gerek mübadele gerek daha sonra İstanbul’dan göç ederek gelmiş Rum dostlarımızla görüştük. Orada zikrettim. Şimdi burada da zikretmek istiyorum, eğer iki heyet karşılıklı oturmuyor olsalardı, karışmış olsalardı ve bunları 'Türk ve Yunan diye ayırın' denmiş olsaydı, ayırmak mümkün olmazdı. Bu ortak geçmiş tarihi tecrübe üzerinde yükselen bir ilişkidir. Buradan düşmanlık çıkarmak isteyenler olabilir ama biz Türkiye ve Yunan hükümetleri dokuzar bakanla yarın yapacağımız toplantıda dünyaya bu vesileyle ilan etmiş etiğimiz şey, artık bu iki ülke arasında gerilim ve çıkar çatışması değil işbirliği ve dostluk ilişkisi vardır. Bu siyasi irade yukarıda bizim hükümetler olarak size sunmak durumunda olduğumuz bir çerçevedir.”

"Kimse bir gerilim beklentisi içinde olmasın"

Başbakan Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkilerin gelişmesi için iş dünyasına sağlayabilecekleri üç husus bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“İki ülke arasında siyasiler ve devlet adamları olarak güven ve istikrarı teyit etmek, birinci şart bu. Büyük bir açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki biraz önce yaptığımız verimli toplantıda da birbirimize o kadar açık, dürüstçe her konuyu paylaştık ki siz iş adamları hiçbir tereddüt göstermeden kısa, orta ve uzun vadede her türlü yatırımı karşılıklı iki ülke olarak yapabilirsiniz. Hiçbir şekilde Türkiye-Yunanistan arasında kimse bir gerilim beklentisi içinde olmasın.

Orada da Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmede zikrettim, hiç merak etmeyin Atina’da da Ankara’da da artık vizyoner ve barışçıl yönetimler var. Bunlar geleceği birlikte inşa edecekler. Bu çerçevede iş dünyamızın kendilerini rahat hissetmesi, yatırımları ticareti, hele hele turizme karşılıklı gidiş gelişi en üst düzeye getirmesi lazım.”

"Paranteze alıp yolumuza devam edebiliriz"

Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında farklı görüşlere sahip olunan hususlar olduğunu belirterek, "Her ülke arasında olabilecek farklılıklar var" dedi. 

Ege konusunda ikili ilişkileri geliştirmek için kararlar aldıklarını ve bunları devam ettireceklerini anlatan Davutoğlu, "Kıbrıs sorununda Sayın Venizelos'un, Sayın Samaras'ın söylediği gibi sorunun bir an önce çözülmesi, hem Kıbrıs'taki iki tarafa hem de Türkiye ve Yunanistan'a büyük kazanç sağlayacaktır. Gerek oradaki enerji kaynakları gerekse barışın kendisi herkese refah getirir. Biz, ne Doğu Akdeniz'de ne Ege'de gerilim istemiyoruz. Bütün sorunları konuşarak, göz göze bakarak, anlaşarak çözebiliriz. Görüş ayrılıklarımızı olduğu zaman paranteze alıp yolumuza devam edebiliriz" diye konuştu. 

Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiades'e sağlık temennisinde bulunan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"İnşallah en kısa zamanda önce kendi sağlığına kavuşur, bedeni sağlığına, sonra hep beraber Kıbrıs adasının siyasi sağlığı için birlikte çalışırız. Bu olduğunda görecektir ki Doğu Akdeniz, bir barış havzası olacak ama burada iradeyi güçlü olarak sergilemek lazım. Özetle Türkiye ile Yunanistan arasında herhangi bir gerilime sebep teşkil edecek bir husus yoktur. Bu konsey çalışmasıyla da hem halklarımıza hem bütün dünyaya artık işbirliği yapma zamanı. Dolayısıyla da iş adamlarının zamanı diye seslenmek istiyorum burada. Sizin devreye girmenizin tam vaktidir, değerli iş adamları. Siz, ne kadar çok devreye girerseniz, aradaki güven ilişkisi daha da artacaktır."

Yapılan anlaşmalarla iş adamlarının önünün açılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, son iki konsey toplantısında 47 anlaşma imzaladıklarına işaret etti. "Bütün Türk-Yunan ilişkileri tarihinde o vakte kadar 2010'a kadar 35 anlaşma vardı. İki toplantıda 47 anlaşma imzaladık" diyen Davutoğlu, yarın anlaşmaları tekrar gözden geçireceklerini ve bu anlaşmaların uygulanma düzeylerine göre bir sonraki toplantı için hazırlıklar yapacaklarını anlattı. 

Davutoğlu, özellikle ticaret ve yatırıma imkan sağlayacak şekilde bürokrasinin azaltılması gerektiğini vurgulayarak, her iki ülkenin iş adamlarının karşılıklı ziyaretlerde, işbirliği çalışmalarında engelle karşılaşmamalarının önemine dikkati çekti. Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye'de bir Yunanlı, Yunan Bankası, bir banka satın aldığında biz memnuniyet duyuyoruz. 'Yunan Finans sektörü Türkiye'yi işgal ediyor', diye düşünmeyiz. Aksine 'Dostluğumuz pekişiyor' diye düşünürüz. Artık ekonomik ilişkiler, barışın en önemli araçları. Ekonomik karşılıklı bağımlılık ne kadar artarsa çatışma ve gerilim ihtimali o kadar düşer. Onun için bırakalım Atina sokaklarında daha çok Türkçe konuşulsun. Daha çok turist gelsin, daha çok iş adamı gelsin. Nasıl olsa Atina sokağına ben çıktığımda dükkanların tabelaların sonunda oğlu diye soyadları bitiyor birçok yerde. Zaten birçok şeyi paylaşmışız geçmişte. Bırakalım daha çok Rum ve Yunan kökenli dostumuz İstanbul'a gelsin. İstanbul sokaklarında daha çok Rumca konuşulsun. Bundan hiç kimse tedirgin olmasın. Hep beraber birlikte bu coğrafyayı paylaşıyorsak ne Yunanistan'daki Türk iş adamlarının daha çok dolaşmasından ne de Türkiye'deki Yunanlı iş adamlarının daha çok gelmesinden kimse rahatsızlık duymasın. Bu tınılar, bu ortak dostluk sesleri her yerde yankılandığı zaman halklarımız geleceğe daha büyük bir ümitle, daha büyük bir perspektifle bakacaklar."

Bir milyona yakın Türk'ün Yunanistan'a turizm için geldiğini ve bundan büyük memnuniyet duyduklarını dile getiren Davutoğlu, bu sayının daha da artacağını belirtti. Davutoğlu, aynı şekilde Yunanistan'dan Türkiye'ye gelen turistlerin de dostluğu pekiştirdiğine inandıklarını vurguladı.

"Her iki ülkenin ekonomilerine de büyük katkı yapacak"

Davutoğlu, iş dünyası için turizm, bankacılık, finans sektörü, gıda güvenliği ve ortak yapılacak projeler alanında çok ciddi potansiyel olduğuna işaret etti. Davutoğlu, "Ama bir başka alan daha var ki şu ana kadar zikredilmemiş ve iki güzel örneğini, birisi Katar'da, birisi Birleşik Arap Emirlikleri'nde olmak üzere, Türk ve Yunan şirketlerinin birlikte üçüncü ülkelerde çalışmalar yapması. Şu anda dünya ekonomisi büyük bir krizden geçerken şirketlerimizin oluşturacağı sinerji her iki ülkenin ekonomilerine de büyük katkı yapacaktır" diye konuştu.

Böylesi bir kriz döneminin aynı zamanda fırsat dönemi olduğuna dikkate çeken Davutoğlu, şunları ifade etti:

"Hep beraber, birlikte tarihte birçok medeniyete ve hem deniz ticareti anlamında hem de İpek Yolu ticareti anlamında en canlı ekonomik havzalara sahip olmuş olan Türkiye ve Yunanistan coğrafyasını, tekrar barış coğrafyası yapmak durumundayız. Ve Sayın Samaras ile birlikte olmaktan büyük gurur duyduğum, TANAP'ın başlangıç adımının atıldığı Bakü toplantısından sonra kurulan TANAP-TAB birlikteliğiyle birlikte Hazar'dan Türkiye üzerinden Yunanistan'a, Yunanistan'dan Adriyatik'e giden köprü, doğalgaz hattı bir barış projesidir. Bunalımlarla anılan Balkanlar ve Kafkaslar coğrafyasını birleştiren bir barış projesidir. Türkiye ile Yunanistan'ın ve Azerbaycan'ın omuz omuza vererek gerçekleştirdiği bir barış projesidir."

"Barıştan zarar eden ülke görülmemiştir"

Bir çağrıda daha bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Gelin Kıbrıs sorununu birlikte çözelim, adaya barış gelsin. Şimdi ihtilaf konusu olan Kıbrıs'ın iki halkın da üzerinde hak sahibi olduğu doğalgaz ve enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Yunanistan'a getirelim, hem Hazar'ı nasıl Türkiye üzerinden Yunanistan ve Adriyatik'e bağladıysak, Doğu Akdeniz'de de yine Türkiye üzerinden Yunanistan ve Adriyatik'e, Avrupa'ya bağlayalım" dedi.

Davutoğlu, bundan herkesin karlı çıkacağını, kimsenin zarar etmeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Barıştan zarar eden ülke görülmemiştir. Yeter ki barışı kurabilecek iradeye sahip vizyoner adımları atabilelim. Nihai kertede depremlerde geçmişte görüldüğü gibi, orman yangınlarında görüldüğü gibi başımıza bir felaket geldiğinde Yunanistan doğuya bakar 'Acaba Türkiye'den ne yardım gelebilir' diye, Türkiye batıya bakar 'Acaba Yunanistan'dan ne yardım gelebilir' diye. Biz ortak kaderin şekillendirdiği bir coğrafyada yan yana yaşayan ve köklü tarihi geçmişe sahip milletler olarak geleceği de aynı bilinçle kurmak durumundayız. Bizim bugünkü ziyaretimiz ve siz iş adamlarının bugün gerçekleştirdikleri toplantılar böyle parlak bir geleceğin habercisi olacak gelişmelerdir."  

"Değerlendirilmemiş birçok alan var"

Yunanistan Başbakanı Samaras da,  Türkiye ve Yunanistan arasında ekonomik ve ticari işbirliğinin iki ülkenin yararına yeni yatırım ve kalkınma yolları açtığını ve aralarındaki güven ve istikrarı geliştirdiğini söyleyerek, son yıllarda ekonomik ve ticari ilişkilerde büyük ilerleme kaydedildiğini ancak, halen değerlendirilmemiş birçok alan bulunduğunu ifade etti.

Samaras, “Örneğin, yüksek teknoloji, denizcilik, taşımacılık, yatırımların arttırılması ve turizm alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi. Bunlar gerçekten iş alanındaki işbirliğimiz için yeni sinerji oluşturabilir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bugüne kadar olan ticari veriler gerçekten cesaret verici. Ancak inanıyorum ki bunlar gelecekteki büyük imkanların sadece göstergesi" diye konuştu.

 Tüm bunların gerçekleşmesi ve sonuna kadar değerlendirilmesi için iyi komşuluk ilişkileri ve güvenin sağlamlaştırılmasına yönelik ikili çabanın sürmesi gerektiğini ifade eden Samaras, “Bugün bulunduğumuz noktada iki ülke de yakın işbirliğinin öneminin farkında. Bunun için karşılıklı güven ve istikrar şart” dedi.

"Kıbrıs meselesi önemli"

Kıbrıs konusuna değinen Samaras, Ada’daki sorunun çözülmesinin iki ülke ilişkileri açısından önemli olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu ile olan görüşmenin ardından Güney Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasiadis’i telefonla arayarak Davutoğlu’nun selamlarını ilettiğini söyledi.

Samaras, hedeflernin Türk-Yunan ilişkilerinin daha da genişletilerek ilerletilmesi ve bu çerçevede iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin büyütülmesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: 

"Bu hedefin başarılması için iki hükümet de istikrarlı biçimde çalışmayı sürdüreceğiz. Hedefimiz kalkınmayı getiren istikrar ve güveni sağlamak. Kalkınma da istikrarı, güveni ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğu güçlendiriyor. İyi komşuluk ilişkileri ve güven gerekli. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi ikili ilişkilerin ilerletilmesine ve ikili temasların tüm alanlarda sistemli hale getirilmesine büyük oranda katkı sağlıyor."

Muhabir: Kurbani Geyik/Esra Altınmakas/Fatma Can

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın