Dolar
32.48
Euro
34.73
Altın
2,337.94
ETH/USDT
3,123.00
BTC/USDT
63,172.00
BIST 100
9,915.62
Gündem, arşiv

Suriyelilerin uyumu için çalışıyoruz

AFAD Başkanı Oktay, Türkiye'deki Suriyelilerin uyum sürecinin doğru yönetilmesine işaret ederek, bu uyum sürecinde ciddi faaliyetler yürüttüklerini belirtti.

09.01.2015 - Güncelleme : 09.01.2015
Suriyelilerin uyumu için çalışıyoruz

ANKARA 

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay, Türkiye'deki Suriyelilerin uyum sürecinin doğru yönetilmesinin önemine işaret ederek, "Özellikle dil ile kültürel ve yaşam tarzı boyutundaki farklılıkların bu uyum sürecinde kolaylaştırılması noktasında bizim ciddi faaliyetler içinde bulunmamız gerekiyor. Bunları yapıyoruz" dedi.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yürütülen saha çalışması sonucu hazırlanan "Suriyeli Mültecilerin Türkiye'ye Etkileri ve Suriyeli Mültecilerin Türkiye'ye Ekonomik Etkileri: Sentetik Bir Modelleme" başlıklı raporun açıklandığı çalıştay, AFAD himayesinde gerçekleştirildi.

Oktay, TOBB ETÜ Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen çalıştayda, bu tür raporları karar vericiler olarak özellikle teşvik ettiklerini söyledi. Sağlıklı sonuca ulaşmak için veriye dayalı kararlar almak istediklerini ifade eden Oktay, bu çerçevede hazırlanan raporun alacakları kararlarda ve Suriye konusunu yönetmelerinde önemli katkılar sağlayacağını ifade etti.

Türkiye'de şu an itibarıyla 1 milyon 652 bin Suriyeli'nin bulunduğunu dile getiren Oktay, Türkiye'de 10 ildeki 22 barınma merkezinde 228 bin kişiyi misafir ettiklerini söyledi.

Bu kampların uluslararası barınma merkezlerinin çok üzerinde standartlara sahip olduğunu vurgulayan Oktay, uluslararası camianın, Birleşmiş Milletlerin her kademesinin dile getirdiği gibi "dünyadaki en iyi sistemin kurulduğu bir yapıdan" bahsedildiğini kaydetti.

Oktay, kamplarda 70 bin civarında çocuğun eğitim, yaklaşık 50 bin yetişkinin kurs gördüğünü dile getirdi.  

Kampların dışına çıkıldığında ciddi bir problemin olduğunu ifade eden Oktay, "Bunu özellikle ifade ediyoruz ki sadece geçici barınma merkezlerindeki durumlara bakarak Türkiye'deki 1 milyon 652 bin kişinin durumlarının aynı şartlarda olmadığının bütün uluslararası camia tarafından da biliniyor olması lazım" diye konuştu.

Buna rağmen özellikle kamp dışıyla ilgili çalışmalarının ciddi anlamda yoğunlaştığını bildiren Oktay, şöyle devam etti:

"Rapordaki bulgularda özellikle birkaç noktanın altı çiziliyor. Bu problemin kısa vadede bitmeyeceği öngörüsüyle, Türkiye'deki Suriyelilerin yakın zamanda dönüyor olmaması varsayımıyla bir uyum sürecinin söz konusu olduğu ve bu uyum sürecinin ne kadar doğru yönetilirse orta ve uzun vadede bunun gerek Türkiye'ye gerekse Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacılara katkısının son derece faydalı olacağı ki bu hepimizin malumu. Yine bulgular içerisinde bulunan özellikle dil ile kültürel ve yaşam tarzı boyutundaki farklılıkların bu uyum sürecinde kolaylaştırılması noktasında bizim ciddi faaliyetler içinde bulunmamız gerekiyor. Bunları yapıyoruz. Bizim de yoğun olarak çalıştığımız ve yine bulgular içerisinde yer alan özellikle bütüncül bir politikanın uygulamaya konuluyor olması tavsiyesi. Tabii bununla ilgili de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak çok yoğun çalışma var."

"Sağlık politikasında bir adım öteye geçeceğiz"

Kamplarda olaya sadece beslenme ve barınma hizmeti olarak bakmadıklarını belirten Oktay, kamptaki eğitim, sağlık, güvenlik politikası, meslek edindirme, kültürel faaliyetlerle oluşturulan bütüncül yaklaşımı Türkiye geneline yaymak durumunda olduklarını dile getirdi.

Kamp dışındaki sağlık politikasına değinen Oktay, her Suriyeli sığınmacının, Türk vatandaşının aldığı her türlü hizmete devlet hastanelerinde ücretsiz erişim sağlayabildiğini kaydetti. 

Sağlık politikasıyla ilgili bir adım öteye geçeceklerini belirten Oktay, "Sağlık Bakanlığımızla birlikte yürüttüğümüz bir çalışma, provizyon sistemini de getirecek, bir anlamda Türk vatandaşı olarak kendimize uyguladığımız sistemin bir benzerini aslında Suriyeli kardeşlerimize de uyguladığımız bir sistem" diye konuştu.

Suriyelilerin kayıt altına alınması konusunda çok ciddi aşama kaydettiklerini bildiren Oktay, bugün itibarıyla kayıtlı Suriyeli sayısının 1 milyon 500 bini geçtiğini ifade etti. Oktay, bu durumun kamu hizmetleri ve sivil toplum kuruluşlarının sağlayacağı hizmetler ve bütüncül politikanın geliştirilmesi noktasında son derece önemli olduğunu vurguladı.

"500 binin üzerinde okul çağında Suriyeli var"

Eğitim politikası konusunda da ciddi bir açılım sergilediklerini kaydeden Oktay, ülkede 500 binin üzerinde okul çağında Suriyelinin bulunduğunu dile getirdi. 

Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle 70 bin çocuğa barınma merkezlerinde eğitim verildiğini, kamp dışında 75 bin çocuğun sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü eğitim faaliyetlerine katıldığını anlatan Oktay, ayrıca ilk zamanlar pasaportlarıyla gelen ve Türkiye'deki sisteme entegre olan yaklaşık 25 bin öğrenci bulunduğunu bildirdi.

Toplamda 175 bin kadar öğrencinin fiilen eğitim hayatına katılmış durumda olduğunu vurgulayan Oktay, "Bizim özellikle arzu ettiğimiz şey, çocukları sokaklardan çekmek. Çocukları sokaklara emanet etmemek. Başkaları bu çocuklara ulaşmadan biz ulaşmak zorundayız" dedi.

Uluslararası camiadan bu konuda da destek görmediklerini belirten Oktay, "175 bin öğrenci var ama araya baktığınızda yaklaşık 350 binlik bir farktan bahsediyoruz" dedi.

Bu çocukları sokaklara teslim etmemek adına Milli Eğitim Bakanlığıyla başlattıkları çalışmayı 1,5 ay önce hayata geçirdiklerini dile getiren Oktay, e-okul benzeri, "Yabancı Öğrenci Bilgi İşletim Sistemi" ile kayıtlarını yaptıran Suriyeli çocukların tamamını eğitim hayatına dahil etmek istediklerini söyledi. 

Çalışma hayatıyla ilgili düzenleme

Çalışma hayatıyla ilgili ciddi sorunlar olduğunu bildiklerini anlatan Oktay, sınır illeri başta olmak üzere kaçak çalışmayla ilgili şikayetler aldıklarını söyledi. Oktay, bununla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yürüttüğü çalışmada sona yaklaşıldığını belirtti. Oktay, burada hem Suriyelileri hem de Türk vatandaşlarını rahatlatacak ortak çözüm bulunmaya çalışıldığını kaydetti.

Uyum sürecinin önemine de değinen Oktay, "Özellikle yaşam tarzı, dil ve kültürel farklılıkların giderek azaltılıyor olması önemli. Süre uzadıkça iki toplum arasındaki tansiyon artmaya başlıyor. Niye? Aynı kaynakları kullanmaya başlıyorsunuz. Her iki tarafın da iyi niyetle hareket etmesine rağmen kültürel ve yaşam tarzlarındaki farklılıklardan, yanlış anlamalardan kaynaklanabilecek sıkıntılar olabiliyor" diye konuştu.

Dil öğretimi, kültürel uyumla ilgili faaliyetlere yönelik çalışmalar yürütüldüğünü belirten Oktay, "Sadece devlet kurum ve kuruluşlarının vermeye çalıştığı hizmetlerle böyle bir sorumluluğun üstesinden gelinemez. Mutlak ve mutlak sivil toplum kuruluşları bu işin içinde olmak zorunda. Bunun da olmazsa olmazı, bütün bu çalışmaların doğru veriye dayalı ve doğru analizlere dayalı ortaya çıkan bulgular çerçevesinde yapılıyor olması" değerlendirmesinde bulundu. 

"Her iki toplumda fren mekanizması gelişmiştir"

Raporda Suriyeli sığınmacıların Türkiye'ye toplumsal etkileri şöyle sıralandı:

"Dil, kültür ve yaşam tarzı farklılıkları toplumsal uyumu güçleştirmektedir. Yerel halk arasında çok eşlilik yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranları artmaktadır. Çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır. Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmaktadır. Çarpık yapılaşma artmaktadır. Bazı sınır illerinde demografik yapının değişmesinin yarattığı kaygı söz konusudur. Suriyeliler'in yaşam koşullarının zorluğu ve eğitim imkanından faydalanmıyor olması uzun vadede suç oranlarındaki artış da dahil bazı sosyal sorunlara uygun zemin hazırlamaktadır. Yerel halk ve Suriyeliler arasında yaşanan bazı sıkıntılara rağmen toplumsal barışı bozmamak adına her iki toplumda bir fren mekanizması gelişmiştir. Sancılı da olsa Suriyeliler'in Türk toplumuna entegrasyon süreci başlamıştır."

"Kiralarda artış gözlenmektedir"

Rapora göre, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'ye ekonomik etkileri de şöyle:

"Suriyeliler'in ekonomik alandaki etkilerine genel olarak bakıldığında risk ve fırsatların iç içe geçtiği bir tablo söz konusudur. Kiralarda artış gözlenmektedir ve kiralık ev bulmak giderek zorlaşmaktadır. Sınır illerinde enflasyon artışı ortaya çıkmıştır. Özellikle küçük işletmelerde kaçak işçi çalıştırma yaygınlaşmaktadır. Küçük Suriyeli çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasında haksız rekabet ortaya çıkmaktadır."

Yerel halkın, iş fırsatlarının ellerinden alındığına da inandığı ifade edilen raporda, "Ancak iş dünyası açısından bakıldığında bu iddianın karşılığının olmadığı görülmektedir. Normal şartlarda işini kaybedecek kişiler de Suriyeliler nedeniyle işsiz kaldığını düşünmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu. 

Suriyeliler'in sınır illerinde işgücü açığını kapatmasının bölgedeki yatırım ortamına olumlu katkı sağladığına işaret edilen raporda, ücret düzeyinde önemli düşme gözlendiği bildirildi. Raporda, Suriyeliler'in küçük işletmeler yoluyla üretim ve ticarete katkı sağladığı da ifade edildi.

"Yerel nüfus, kendilerini terör saldırılarına açık hissediyor"

Suriyeli sığınmacıların Türkiye'ye siyasi-güvenlik açısından etkileri de raporda şöyle yer aldı:

"Yerel halk arasında Suriyeliler'in asayişi bozduğu yönünde bir söylem olmuş durumdadır. Ancak bunun karşılığının olmadığı görülmektedir. Sığınmacıların karıştığı adli olayların oranı son derece düşüktür ve çoğunda davacı pozisyonundadırlar. En ciddi güvenlik riski yerel halk arasında var olan tepkinin bir provokasyon neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye dönüşmesi ihtimalidir. Sınıra yakın yerleşim alanlarında yaşayan yerel nüfusun en büyük kaygılarından biri, kendilerini terör saldırılarına açık hissetmeleridir. Suriyeliler'in kenar mahallelerde bir arada yaşamlarını sürdürmesi uyum sürecini zorlaştırmaktadır ve uzun vadede güvenlik sorunlarının doğmasına neden olabilecek bir zemin hazırlamaktadır."

"Sınır illerindeki devlet hastaneleri yüzde 30-40 oranında, Suriyeliler'e hizmet veriyor"

Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de temel hizmetler üzerinde yarattığı etkilere de yer verilen raporda, sınır illerindeki devlet hastanelerinin toplam hizmetin yüzde 30 ile 40'ı arasında bir oranda Suriyeliler'e hizmet verdiğine işaret edildi. Raporda, bu nedenle sınır illerindeki devlet hastanelerinde kapasite sorunu yaşandığı belirtildi. 

Belediye hizmetlerinin mevcut nüfus sayısına göre tasarlandığından göçmenler nedeniyle yaşanan nüfus artışı karşısında yetersiz kaldığı ifade edilen raporda, nüfus oranına göre bütçeden pay alan belediyelerin, yetersiz bütçelerle faaliyet sürdürmek zorunda kaldığı kaydedildi. 

"Uzun vadede toplumsal zenginliğe katkı sağlayacaktır"

Raporun sonuç ve öneriler kısmında yer verilen üç genel tespit ise şöyle:

- Her şeyden önce Suriyeliler'in orta ve uzun vadede Türkiye'de kalma ihtimalleri ve oranları konusunda gerçekçi tespitler yapılması gerekmektedir. Bu çalışma, Suriyeliler'in uzun süre Türkiye'de kalacağı ve önemli kısmının Suriye'de güvenlik durumu iyileşse dahi Türkiye'de yaşamaya devam edeceğini göstermektedir. Suriyeli misafirler artık Türkiye'nin bir gerçeğiyse, bunun olumsuz etkilerini azaltacak, olumlu etkilerini daha fazla hayata geçirecek önlemler üzerinde durulmalıdır.

- Suriyeli sığınmacıların kalıcı olduğu varsayımından hareket edilecekse, yerel halkın tepkisini önlemeyi de içeren geniş kapsamlı Suriyeli mülteci politikasının hayata geçirilmesi elzemdir.

- Entegrasyon sürecinin başarılı yönetilmesi durumunda uzun vadede toplumsal zenginliğe, çok kültürlü yapının gelişmesine katkı sağlayacaktır.

Raporda ayrıca yerel halkın güvenlik kaygısının da azaltılması için Suriyeliler'in kayıt altına alınması, Suriyeli doktorların çalışmasının önünün açılması önerildi.

Eğitimin önemine işaret edilen raporda, ilk ve orta öğretimde Suriyeliler ile Türkiye vatandaşlarının birlikte karma eğitim alacağı bir sisteme geçilebileceği ya da sadece Suriyeliler'e özel eğitim imkanı sunulabileceği belirtilerek, her iki durumda oluşabilecek sorunlara da yer verildi.

Raporda, Suriyeliler'e, yabancı statüleri baki kalmak şartıyla sığınmacılara çalışma izni verilmesinin, kayıt dışı şekilde ucuz işgücü olarak çalıştırılmalarından kaynaklanan sorunları engelleyeceği vurgulandı.

Suriyeliler konusunda atılacak adımlarda sorunları daha iyi bilen yerel otoritelere inisiyatif verilmesinin faydalı olacağı belirtilen raporda, Suriyeliler'i yoğun olarak ağırlayan şehirlerde belediye hizmetleri için ek kapasite inşası ve bütçe verilmesi gerektiği kaydedildi.

Rapordaki diğer önerilerden bazıları şöyle:

"Suriyeli misafirlerin elit kesimi arasından kanaat önderi grubu oluşturulması, farklı konularda bilgilendirici Arapça broşür ve internet sayfası oluşturulması, Suriyeliler'i ağırlayan şehirlerde yeni imar alanları açılması, uluslararası yardımın artması, sınır kontrollerinin artırılması, Türkiye kamuoyunun Suriyeliler'e alıştırılması, Suriyeli algısının düzeltilmesi, sınır illeri üzerindeki yükün dağıtılması, Suriyeli nitelikli işgücünün Türkiye'de kalışının teşvik edilmesi, Suriyeli sığınmacılar meselesinin siyasi tartışmalardan bağımsız şekilde ele alınması, dilenciliğin, kadın ve çocuk istismarının önlenmesi, Suriyeliler'e yönelik sosyal alanların inşa edilmesi." 

Muhabir: Esra Altınmakas

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın