Dolar
32.28
Euro
34.76
Altın
2,310.56
ETH/USDT
2,969.80
BTC/USDT
61,125.00
BIST 100
10,247.75
Ekonomi, arşiv

Bankalar ile ilgili tek yetkili kurum BDDK'dır

Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bankalar ile ilgili konularda tek yetkili kurum BDDK'dır, gerektiğinde gözünü kırpmadan her adımı atar " dedi.

16.09.2014 - Güncelleme : 16.09.2014
Bankalar ile ilgili tek yetkili kurum BDDK'dır

İSTANBUL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Anadolu Ajansının üst üste ikinci defa global iletişim ortağı olduğu 5. İstanbul Finans Zirvesi'nde gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Ekonomik büyüme tahmininde revizyon olup olmayacağına yönelik soru üzerine Babacan, geçen yılı yüzde 4,1'lik gerçekleşmeyle beklentilerden daha yüksek büyüme ile kapattıklarını söyledi.

Yılın ilk çeyreğinde tahminlerin üstünde 4,4'lük büyüme yakalandığını dile getiren Babacan, ikinci çeyrekte daha düşük büyüme rakamı görüldüğünü ifade etti. Babacan, şöyle konuştu:

"İlk yarının tamamına baktığınızda tablo çok da iç karartıcı değil. Bu yılın tamamıyla ilgili beklentimiz olumlu. Çok geniş bir aralık vermek gerekirse 3-4 aralığı oldukça emniyetli bir aralık olarak görülmekte. Orta Vadeli Programımızla beraber kesinleşmiş son tahminimizi resmen duyurmuş olacağız. Onu duyurmadan önce benim daha nokta atışı bir tahmin vermeme çok da doğru olmaz. Konsensüs rakamına ya da farklı uluslararası kuruluşlarının, piyasa analistlerinin yaptığı çalışmalara bakıldığında 3-3,5 arasındaki rakamları daha sık görüyorsunuz."    

Büyümenin daha yüksek rakamlar yerine 3'lü rakamlarla ifade edilmesinin nedenlerini de değerlendiren Babacan, ihracat pazarlarındaki düşük performansın bu gelişmede önemli bir etken olduğunu belirtti. Babacan, özellikle Irak'taki gelişmelerin ve güvenlikle ilgili sıkıntıların ihracatın aksamasına neden olduğunu, Avrupa ekonomilerinin beklenenden düşük performansının da bir başka etken olduğunu söyledi.  

Bankalar ile ilgili tek yetkili kurum BDDK'dır

Bank Asya ile ilgili soruyu yanıtlayan Babacan, "Banka bazında takip ve denetleme görevi BDDK'nın, burada temel oyuncu BDDK'dır. BDDK bankacılık kanununa göre hareket eder, buradaki kurallar da çok açıktır. Bankacılıkla ilgili kaynağı belirsiz bilgilerin önemli kısmı kasıtlıdır. BDDK herhangi bir şey söyleyecekse bunu ya başkan söyler ya da internet sitesinde duyurur, bunun dışındaki söylemlere itibar etmeyin. Bütün dünya tarafından sağlamlığı tescil edilmiş bir bankacılık sektörümüz var.  Bankalar ile ilgili konularda tek yetkili kurum BDDK'dır, gerektiğinde gözünü kırpmadan her adımı atar." dedi.

İç piyasada, "gelirimiz varsa harcayalım, borçlanarak harcama konusunda dikkatli olalım" yaklaşımında olduklarını ifade eden Babacan, önemli ölçüde arzu edilen tablonun gerçekleştiğini vurguladı. Babacan, toplam kredi hacmi artışının uzun vadeli dengeli rakam olarak görülen yüzde 15'e yaklaştığını, ticari krediler çok daha hızlı artarken tüketici kredilerinin artış hızının düştüğünü, KOBİ kredilerinin yüzde 20'nin de üzerinde arttığını dile getirdi.

Bundan sonrası için dengeli ama daha yüksek büyüme oranlarının önemli olacağını belirten Babacan, bunu yaparken de enflasyonu ve cari açığı kontrol altında tutabilmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Özel sektör yatırımları

Babacan, özel sektör yatırımlarının yavaşlaması konusundaki soruyu yanıtlarken, özel sektör yatırımlarının çok önemli olduğunu, en çok sevindikleri dönemlerin büyümenin özel sektör yatırımlarıyla gerçekleştiği dönemler olduğunu söyledi.

Büyümenin tüketim ve yatırım harcamalarından kaynaklandığına işaret eden Babacan, yatırım için yapılan harcamaların hem bugünün hem de geleceğin büyümesinin temelinin atılması açısından önemli olduğunu vurguladı. Babacan, "Son 1 yılda bu konuda maalesef arzu ettiğimiz tabloyu görmüyoruz. Yatırım harcamalarında, özellikle makine-teçhizat yatırım harcamalarında arzu ettiğimiz rakamları görmüyoruz. İmalat sanayine daha çok yatırımın olması önümüzdeki dönemde temel önceliklerimizden olacak. Bu sadece teşvik politikasıyla mümkün değil. Bu, ekonominin tüm sektörlerinde rasyonel kazancın oluşmasıyla mümkün" diye konuştu.

Babacan, inşaat sektörüne yönelik sözlerini anımsatarak, şunları kaydetti:

"İnşaat sektörü de desteklediğimiz çok önemli bir sektörümüzdür. Gelişmiş ülkelerde dahi milli gelirin yüzde 8'i inşaat sektöründen gelir ama bir inşaat sektörünün kendi kuralları içerisinde düzenleme ve denetlemelerle çalışması, bir de kısa vadeli küçük kalem oynatmalarla oluşan ölçüsüz rantlar var. Bu ölçüsüz rantların oluşmasıyla ilgili eleştirilerimiz var. Ölçüsüz rantların daha kontrollü, fırsat eşitliğine dayanan ve şeffaf şekilde yönetilmesi gerekiyor. Böyle olmalı ki hangi sektöre yatırım yapayım denildiğinde sektörler arasında kararlar daha sağlıklı verilebilsin. Aksi halde çok kolay ve bir gecede bir kalem değişikliğiyle, mevzuat değişikliğiyle sağlanan rantların olduğu bir alan varken, ister istemez sanayi gibi uzun vadeli, çok emek, ciddi fedakarlık isteyen bir sektöre ilgi düşebiliyor. Bunu yeniden dengelememiz gerekiyor."

Faizin yatırımcı, hele hele borçlanarak yatırım yapanlar için maliyet unsuru olduğunu, bunun da yatırımlar üzerinde etkisinin bulunduğunu ifade eden Babacan, bunun yanında yatırım kararları verilirken sadece faize bakılmadığını, en önemli unsurun güven olduğunu dile getirdi. Babacan, ülkenin demokrasisine, ekonomisine güven varsa, öngörülebilirlik varsa yatırım kararlarının büyük ölçüde verileceğini söyledi.

Babacan, şöyle konuştu:

"Bizim asıl amacımız önümüzdeki dönemde Hazine'nin borçlanma faizlerinin, yatırımcıların kredi kullanırkenki faizlerin düşük oranlara inmesi olacak. Faizler çeşit çeşit ama piyasayı asıl etkileyen Hazine'nin 2, 5, 10 yıllık borçlanma faizleri ya da sanayicimizin, iş dünyamızın iş yaparken kullandığı kredilerin faizleridir. Bunu da zaten BDDK ve Merkez Bankasının düzenlemeleriyle kredileri sanayi ve KOBİ'lere yönlendirecek adımları attık. Önümüzdeki dönemde gerekirse buna benzer adımlar başka enstrümanlar kullanılarak atılabilir. Yatırımı, sanayiyi daha cazip hale getirebilmek için makro ihtiyati tedbirleri de daha güçlü şekilde kullanabiliriz." 

Kredi kartına taksit sınırlandırması

Tüketici kredilerine ilişkin düzenlemeler ve kredi kartına taksit sınırlaması ile ilgili bir soru üzerine Babacan, tüketici kredileri veya borçlanıp harcama açısından gelinen noktanın arzu ettikleri bir nokta olduğunu söyledi. 

Başbakan Yardımcısı Babacan, arzu edilen bir noktaya gelmişken bunun yeniden farklı bir noktaya gitmesini istemediklerini dile getirerek, buna karşın sektör bazlı bazı küçük rötuşlar yapılabileceğini kaydetti. 

Örneğin kuyumculuk sektöründe 4 taksit uygulanması konusunda ilgili tüm kurumlar arasında ortak bir görüş oluştuğunu anlatan Babacan, "Böyle çok küçük düzenlemeler olabilir ama onun dışında çok geniş çaplı gevşetme yönünde bir tedbir asla gündemimizde değil. O zaman ne olur? Bir sene öncesine döneriz. Bir sene öncesinin problemlerini tekrar önümüzde buluruz. Dolayısıyla doğru bir iş yaptıysak doğruda ısrar etmek mutlaka önemli olacaktır" diye konuştu. 

"Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'yi daha iyi anlamalı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kredi derecelendirme kuruluşlarına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Babacan, söz konusu kuruluşların son krizde ciddi ölçüde kredibilite kaybına uğradıklarını dile getirdi.

Yatırımcıların kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri nota eskisi kadar itibar etmediklerine dikkati çeken Babacan, buna karşın bazı fonların kendi iç işleyişleri gereği yatırım yapacakları ülkeyi seçerken kredi notunu dikkate aldıklarını belirtti.

Anılan kuruluşların Türkiye'yi objektif bir şekilde değerlendirmeleri ve ülkenin ekonomik ve siyasi gerçeklerini daha yakından izlemeleri gerektiğini anlatan Babacan, şöyle devam etti:

"Çoğu zaman bu kuruluşlar yılda birkaç defa yaptıkları Türkiye ziyaretlerinde 2-3 kişilik ekiple Türkiye'nin nabzını tutmaya çalışıyorlar. Öte yandan Türkiye'ye milyarlarca dolar yatırım yapan çok sayıda yatırımcı var. Büyük çapta yatırım yapanların çoğunun zaten kendi değerlendirme ekipleri var. Kredi derecelendirme kuruluşunun 2-3 kişilik ekibi belki çalışma yapıyor ama diğerleri 10 kişi araziye geliyorlar, yüzlerce kişiyle görüşüyorlar. Ülkeyi derinlemesine kavrıyorlar. Ondan sonra yatırım kararlarını veriyorlar. Dolayısıyla bizim bu kuruluşlardan beklentimiz ülkeyi daha iyi anlamaları, daha geniş ekiplerle ve daha derinlemesine analizlerle Türkiye'nin gerçeklerini öğrenip  kredi notlarını vermeleri ve ona göre yatırımcılara bu bilgileri ulaştırmaları."

Birçok yatırımcıdan, söz konusu kuruluşlardan Türkiye'nin hak ettiği kredi notunu alamadığını duyduğunu aktaran Babacan, fiilen yapılan yatırımların bunu gösterdiğini söyledi. 

Tarım ürünleriyle ilgili komite 

Gıda enflasyonunu kontrol altına alacak bir şeyler yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine Babacan, geçen hafta pazartesi gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında tarım ürünleri ile ilgili bir komite kurulması kararı aldıklarını söyledi.

Babacan, komitede ilgili diğer bakanlıkların müsteşarları ve kurum yetkililerinin de bulunacağını ifade ederek, komitenin tarım ürünleri piyasasını yakından izleyeceğini belirtti.

Komitenin çok yakında Başbakanlık Genelgesi ile resmen kurulacağını bildiren Babacan, tarım ürünlerinin özel bir izlenmeye ihtiyaç duyulduğuna işaret etti. 

"Ekonomik değişim dönüşüm yaşadı"

SPK Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş da zirvede Anadolu Ajansı Finans Haberleri Editörü Yılmaz Yıldız'ın moderatörlüğünde yaptığı mülakatta, Türkiye'nin son yıllarda ekonomik değişim ve dönüşüm yaşadığına, bunun sadece sermaye piyasalarında değil ekonominin bütün alanlarında görüldüğüne dikkati çekti.

Türkiye'nin, hukuki alt yapısını kapsamlı şekilde yeniden dizayn ettiğini belirten Ertaş, bunun birinci nedenin çağın ihtiyaçlarına cevap verebilmek olduğunu ifade etti.

Avrupa Birliği'ne (AB) uyum kapsamında da kanunlarda bir takım yenilikler yapıldığını anımsatan Ertaş, "Türkiye’nin önünde iddialı hedefler var. Türkiye, 2023'e kadar dünyanın önemli küresel finans merkezlerinden biri olmak istiyor. Bu kolay değil ama olmaz da değil. Eğer ödevimizi layıkıyla yaparsak, hedeflere ulaşabileceğimizi düşünüyoruz" diye konuştu.

Ertaş, 30 Aralık 2012’de yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun yürürlüğe girdiğini anımsatarak, yeni kanunun 1 yıl içinde tüm sermaye Piyasası Mevzuatı yenilenmesini emrettiğini aktardı. 

Bunun üzerine 67 tane düzenleme yaptıklarını dile getiren Ertaş, şu anda gerek kanun gerekse ikinci düzenleme olarak dünyanın en yeni sermaye piyasası mevzuatının Türkiye'de bulunduğunu açıkladı.

Bunu yaparken bazı temel noktadan yola çıktıklarını ifade eden Ertaş, "Birincisi İstanbul küresel finans merkezi olacak. İkincisi AB direktiflerini esas almak suretiyle düzenlemelerimizi uluslararası normlarla aynı noktaya taşımak. Üçüncüsü, yatırım olanaklarını koruma noktasında en ileri noktayı yakalamak. Türkiye artık sermaye piyasalarıyla büyümeli. Şirketlerimize alternatif finansman kaynakları araçlarını düzenledik" ifadelerini kullandı.

SPK Başkanı Ertaş, Türkiye'nin son yıllarda tüketimi çok benimseyen bir ülke olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin, genç bir nüfusa sahip olduğunu, tüketim iştahının her geçen gün arttığını ve teknolojik erişimin kolaylaşmasının da tüketim iştahını kabarttığını anlattı.

Ertaş, Türkiye'nin yatırım ve büyüme ihtiyacı olan bir ülke olduğunu belirterek, geçen yıl Avrupa’nın en fazla büyüyen ülkesi konumunda bulunduğunu ancak yüzde 4,1’i yeterli bulmadıklarını, Türkiye'nin yüzde 5 ve üzerinde büyüyebilmesi gerektiğini söyledi.

"Kapsamlı bir eylem planı üzerinde çalışıyoruz"

Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) tasarruf oranının artırılmasıyla ilgili yakın tarihte açıklayacakları, kapsamlı eylem planı üzerinde çalışmalar yürüttüklerini bildiren Ertaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İpucu vermek gerekirse, birincisi BES'te Türkiye çok kapsamlı bir reform yaptı. Çok cömert bir kamu teşvikiyle sistemi teşvik eder noktaya getirdi. Biz bir şeyi eksik yaptık gibi geliyor. 1. sistemden 3. sisteme geçtik. Ama sistemin 2. ayağını hayatı geçirmedik. İnşallah önümüzdeki dönemde de 2. ayakla ilgili çalışma hayatına katılan herkes mutlaka BES’e katılmalı. Böylece yıllık 700-800 bin kişinin daha sosyal güvenlik adıyla ya da ikinci emeklilikle Türkiye ile buluşturulması demek. 

Bu, Türkiye'nin sermaye piyasaları açısından şu anda gündemde olan konularından biri. Yasal düzenleme gerekiyor ama genel bir konsensüs sağlanmış durumda. Ama yeterli değil. Türkiye’de şirketleri halka açılmaya teşvik etmemiz gerekiyor. Çaba sarf ediyoruz ama belli bir noktaya kadar geliyoruz. Son yıllarda özellikle küresel krizle birlikte hem Avrupa'da hem Amerika'da hem de Japonya'da faiz oranları adeta yüzde 0’lara kadar çekildi. Bu, şirketleri halka açılmaktan uzaklaştırdı, borçla finansmana yönlendirdi. Sadece bizde değil dış dünyada da böyleydi."

Türkiye'de ise seçimlerden sonra yeni yeni canlanmanın başladığını dile getiren Ertaş, canlanmanın teşviklerle de desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Ertaş, konuyla ilgili "halka açılmayı", "ikinci temettü dağıtmayı" teşvik eden, "öz kaynaklarını güçlendiren" ve "halka açılan şirketlere teşvik getiren" bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Türk firmalarının kendini bugünden yeni yapıya uyarlaması gerektiğini vurgulayan Ertaş, bu dönüşümün gerçekleştirilmesi halinde Türkiye'nin 2023 hedeflerine sermaye piyasalarıyla ulaşacağı öngörüsünde bulundu.

Bu düzenleme için kanun değişikliği gerektiğini dile getiren Ertaş, çeşitli alternatifler hazırladıklarını, yasal taslakların da hazırlanıp parlamentoya gönderileceğini ifade etti.

"Düzenleme olarak eksiklik yok"

Vahdettin Ertaş, bugün sermaye piyasası mevzuatında yurt dışında olup da Türkiye'de olmayan hiç bir enstrüman bulunmadığının altını çizerek, ancak bunun kullanımıyla ilgili bazı eksikliklerin olduğunu söyledi.

Bunun çeşitli nedenleri olduğuna dikkati çeken Ertaş, "Tasarruf oranlarımız düşük. Kurumsal yatırımcılarımız yeterince gelişmiş değil. Ancak son dönemde olumlu gelişmeleri de gözardı edemeyiz. Yaklaşık 18 milyar dolarlık kamunun ve özel sektörün sukuk ihracı oldu. Teminatlı, ipotekli, varlığa dayalı menkul kıymetler gibi yeni düzenlemelerimiz de uygulamalarını görüyoruz. Düzenleme olarak eksiklik yok ama uygulama ve yatırımcı algısında katetmemiz gereken mesafe var" değerlendirmesinde bulundu.

Ertaş, bu küresel krizi en hafif atlatan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir bankamız, aracı kurumumuz batmadı. Ancak küresel kriz piyasalarda dalgalandırmayı çok artırdı. Dolayısıyla yatırımcıları bu piyasalardan biraz uzaklaştırdı. Daha çok sabit enstrümanlara yönlendirdi. Ama küresel kriz artık yavaş yavaş sonlanıyor. Piyasalar gerek faiz gerek endeksler bazında daha stabil bir ortama girdi. Geçmişte kalan tereddütlerin de giderek azaldığını göreceğiz" diye konuştu.

"SPK’nın temel politikasının ceza vermek değil"

Vahdettin Ertaş, SPK’nın hem düzenleme hem de denetim fonksiyonu olduğunu belirterek, aktörlerin bu düzenlemelere uygun hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Ertaş, halka açık şirketlerin yatırımcılarını yanlış, eksik bilgilendirmeden, basiretli dürüst tüccarlar olarak faaliyetlerini sürdürmesi gerektiğini, zaman zaman eksiklik gördükleri konularda müdahalede bulunduklarını anlattı.

SPK Başkanı Ertaş, şunları kaydetti:

"SPK’nın temel politikasının ceza vermek değil ancak mecbur kaldığımız zamanlarda da bu yetkimizi kullanmaktan imtina etmiyoruz. Tüm aktörler kendilerine çizilen hukuk çerçevesinde işlem yaparsa biz de ceza veren değil, teşvik eden bir kurum olmayı arzu ediyoruz. Gerek teknolojik alt yapı gerek insan kalitesi ve sayısı açısından ciddi gelişmeler kaydettik. Bugün işlemlerin gerçekleştiği veya bir iki hafta öncesindeki yanlışlıkları tespit edip yaptırıma bağlıyoruz. Bu da kurumsal kapasitemizin artırılmasının bir sonucu.

Yeni kanunla birlikte idari para cezalarının limiti artırıldı. Gerektiğinde bu yetkimizi kullanıyoruz. Ceza davalarıyla ilgili ise hem Ankara’da hem İstanbul’da sermaye piyasası suçlarıyla ilgili artık belli mahkemeler bu konuyla görevlendirildi. Eski davalar eski mahkemelerinde görülmeye devam ediyor. Dolayısıyla mahkemelerdeki uzmanlığın artmasıyla ceza davalarının kısa sürede neticelenmesi, cezaların caydırıcılık etkisini daha da artıracaktır."

Muhabir: Göksel Yıldırım, Murat Birinci

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.