'Sosyal medyadaki terör dezenformasyonuna dikkat'
İletişim bilimciler ve sosyologlar, özellikle son dönemdeki terör saldırıları öncesi ve sonrasında görülen sosyal medyadaki dezenformasyon ile manipülasyona karşı dikkatli olunması, her paylaşıma itibar edilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Sakarya
SAKARYA - YÜCEL VELİOĞLU - ONUR ORHAN
İletişim bilimciler ve sosyologlar, özellikle son dönemdeki terör saldırılarının öncesi ve sonrasında sosyal medyadaki dezenformasyon ile manipülasyona karşı dikkatli olunması, her paylaşıma itibar edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
İletişim Bilimci Yalçın Arı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Yapılan araştırmalar, teröristlerin yeni çıkan bir teknolojiye herkesten önce sahip oldukları yönünde. Kendi cep telefonu şebeklerini oluşturuyorlar, şifrelenmiş ulusal radyo sistemleri var. Uydu görüntüleme erişimleri, uydu telefonları hatta gece görüş gözlükleri var. Kendi operasyon merkezlerini kurabiliyorlar." dedi.
Teknolojinin her şeyi daha açık hale getirdiğine, ancak bunun suçlular ve teröristlerin de daha kolay suç işlemesine imkan yarattığına işaret eden Arı, İstiklal Caddesi yakınlarındaki patlamanın da teröristlerin teknolojiyi ve interneti bu eylemleri için kullandığını gösterdiğini söyledi. Arı, şöyle dedi:
"13 Mart'taki Ankara saldırısı sonrası nereden geldiği bilinmeyen mesajlar sosyal medya mecralarında, WhatsApp'ta yayıldı. Bu mesajların içeriğinde bazı destinasyonlarda bombanın patlayabileceği yazıyordu. İnsanlar büyük bir korku ve endişe içinde kalabalık yerlerden uzaklaşmaya, gündelik hayatı aksatmaya başladı."
Bu mesajların amacının, "devletin artık yönetilemez olduğu hissini vermek" ve "güvende değilsiniz" mesajını yaymak olduğunu söyleyen Arı, "Can güvenliğinin olmadığını düşünen bireyler, bir kaosun çıkmasını tetikleyecektir. Teröristlerin dezenformatif bilgileri yaymalarının temel amacı budur. Bu faaliyetler saldırı öncesi ve saldırı sonrası devam eder."
Ankara'da 13 Mart'taki terör saldırısı sonrası birbirinden farklı 245 dezenformatif mesajın sosyal medyada dolaşıma sokulduğu ve her an her yerde bombanın patlayabileceğinin paylaşıldığını anlatan Arı, "Önümüzde nasıl bir tablonun olduğu ortada. Teröristlerin amacı, merkezi otoriteyi zaafa uğratıp yaşanılmaz bir ülke meydana getirmek. Dezenformasyonları yayarak bunun bir parçası olmayalım." şeklinde konuştu.
"Bilinç üretimi şebekesi"
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan da sosyal medyanın terör hadiseleri ve operasyonlarda yüksek oranda "bilinç üretimi şebekesi" gibi çalıştığını söyledi.
Başka bölgelerdeki terör sahnelerinin Türkiye'de icra ediliyormuş gibi gösterildiğine dikkati çeken Şan, her türlü imge ve imajın hiçbir etik ile ahlaki kaygı güdülmeden sosyal medyaya boca edildiğini dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Parçalanmış insan bedenlerini yayınlamak, insanların gözlerinde korku oluşturmak ve sosyal medya aktörlerinin bilerek yaptıkları, imaj oluşturma eyleminin bir parçasıdır. Bugün için yaşadığımız demokrasiyi bir kısım toplum kesimleri içselleştiremedi, hazmedemediler. Diledikleri her türlü hakareti yapabilecekleri, her türlü melaneti 'özgürlük' adı altında boca edebilecekleri zehabına kapıldılar. Sosyal medya, bu bakımdan herkesi kışkırtan bir havaya sahip."
"Doğru kaynaklara ulaşın"
SAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ekmel Geçer de sosyal medyanın en önemli etkisinin, bireysel gerçekliğin toplumsal olanın yerini alması olduğuna dikkati çekerek, "Bir kere, bir kaynağa inanmaya başladınız mı artık oradan gelen bilgileri mukavemetsiz kabul edersiniz." dedi.
Terörün temel amacının korku salmak ve günlük hayatı sekteye uğratmak olduğunu ifade eden Geçer, "Doğru haber kaynakları yerine, teyit edilmemiş haberlere inanırsak tam da istenilen gibi 'yönlendirilmiş kitleler' olmaktan kendimizi alıkoyamayacağız." diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.