Gündem

Prof. Dr. Bedri Gencer: Genç evlilerin ahını almayalım

Prof. Dr. Bedri Gencer, "Mesajım, sık sık yaptığım gibi, evrensel olarak meşrû, ergenlik yaşında evlendikleri halde hapse atılan babaların çocuklarının ahının tutacağı uyarısından ibaretti" dedi.

Mücahit Türetken  | 31.01.2020 - Güncelleme : 06.10.2020
Prof. Dr. Bedri Gencer: Genç evlilerin ahını almayalım

İstanbul

Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer, sosyal bilimler alanında Türkiye’nin uluslararası tanınmış, en parlak akademisyenlerinden biri. Cambridge, Oxford gibi dünyanın önde gelen yayınevlerinden çıkmış on kitapta, yüzlerce yerli ve yabancı master ve doktora tezinde çalışmalarına atıf yapıldı, eserlerinden, ikisi de ödül alan İslâm’da Modernleşme, 1839–1939 (2008) ile Gelenekten Modernliğe Osmanlı (2019), konularında (İslâm ve Osmanlı modernleşmesi) çıkmış en önemli eserler sayıldı. İran Sosyoloji Birliği’nin yaptığı bir mülakatta İslâm dünyasının yaşayan en önemli beş düşünüründen biri olarak gösterildi.

Akademik çalışmalarının ulaşamadığı genel kitleye da mesajını iletebilmek için Eylül 2016’da Twitter’a giren Prof. Dr. Bedri Gencer de sonunda sosyal medyanın fitne çarkına kapılanlardan oldu. Gencer, anaakım medyada hiç yer almayan Twitter paylaşımının fitne peşindeki bir sosyal ve formel medya kesimi tarafından kasıtlı olarak çarpıtıldığını, söz konusu mesajı Elazığ depreminden önce 21 Ocak 2020’de not aldığını belirterek, "Mesajım, sık sık yaptığım gibi, eşleriyle evrensel olarak meşrû, ergenlik yaşında evlendikleri halde hapse atılan babaların çocuklarının ahının tutacağı uyarısından ibaretti." dedi.

Prof. Dr. Gencer, AA muhabirine 25 Ocak 2020'de paylaştığı "Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir. AIDS, Ebola virüsü, Avustralya, Çin gayretullaha dokundu, azap geldi. Maazallah biz de zinayı, livatayı yasallaştırırsak, Allah'ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. Az kaldı." mesajının nasıl “Elazığ depremini çocuk evliliğinin yasaklanmasına bağladı” diye çarpıtıldığını anlattı. 

Ne Elazığ depremi ifadesi, ne kasdı 

Yapısı itibarıyla sosyal medyanın yanlış anlama ve çarpıtmalara müsait olduğunu kayd eden Prof. Dr. Bedri Gencer’e göre söz konusu tweetinde ne Elazığ depremi ve çocuk evliliği ifadeleri, ne kasdı vardı. Mesajının Elazığ depremi ile alakası olmadığının dört açık delili vardı:

“1. 24 Ocak 2020’de meydana gelen Elazığ depreminden dört gün önce 20 Ocak 2020’de paylaştığım tweette de aynı şekilde genç evlilere yapılan zulme değinmiştim:

“Zulüm=haksızlık: şeylerin yer değiştirmesi, yanlışların doğruları gölgelemesi

Baş zulüm=haksızlık: şeylerin alt-üst olması, yanlışların doğru, doğruların yanlış haline gelmesi. Meşrûnun (nikâh) yasadışı, gayri meşrûnun (zina) yasal olduğu bir ülke iflah olur mu?” (https://twitter.com/GencerBedri/status/1219327870914514944?s=20)

2. İlginçtir ki bu tweeti girdiğim gün 20 Ocak 2020’de Avustralya'da yangın felaketinin ardından toz fırtınası, dolu ve sel felaketi başladı. Pek çok kişi, bu felaketi Avustralya’nın güneyindeki kuraklık sebebiyle 15 Ocak 2020’de 5 bin deveyi öldürmesine, keza Ocak 2020 başında başlayan koronavirüs salgınını da Çin’in Uygur Türklerine yaptığı zulme bağladı. Ben de 21 Ocak 2020’de “bu zulümlerin sonuçlarından ibret alalım, eşleri hapislerde çürüyen genç evlilerin ahını almayalım” uyarısını yaptığım söz konusu tweeti not aldım.

3. Örnek olarak verilen Avusturalya ve Çin’de deprem değil, emsalsiz afetler olmuştu.

4. Lafzen “-mayalım” (“Gayretullaha dokunmayalım, az kaldı.”) kipi, babaları hapse atılan çocukların ahının tutacağı yolunda gelecek bir musibet uyarısını ifade eder, zaten gerçekleşmiş depreme karşı uyarı olur mu?”

Prof. Dr. Bedri Gencer anlatmaya devam etti:

“Takip edenler bilir, ben aklına estikçe sürekli tweet atan biri değil, akademik bir disiplinle aldığım notlara göre Twitter’da paylaşım yapan biriyim. Mazlum genç evlilerin ahının tutacağı uyarısını yaptığım söz konusu tweeti 21 Ocak 2020’de not aldığım halde masamda iyice birikmiş kitapların tanıtımını bitirdikten sonra girmeye karar verdim. Twitter hesabımızın geçmişinde görüleceği gibi (https://twitter.com/GencerBedri/status/1219904621906403328?s=20 - https://twitter.com/GencerBedri/status/1220769296474832896?s=20), bu programa göre 22 Ocak 2020’de başladığım kitapların tanıtımını 24 Ocak 2020 akşamı (ÖS 9:04) bitirdikten sonra 25 Ocak 2020 sabahı (11:56) söz konusu tweeti girdim. Ancak bunu girer girmez bir arkadaşımın kötü niyetli kişilerin bir gün önce 24 Ocak 2020’de meydana gelmiş Elazığ depremine bağlayabilecekleri uyarısı üzerine (yaklaşık yarım saat sonra 12:26’da) bilahare yeniden girmek üzere sildim.

Ancak depreme bağlanmasın diye tedbiren silmemi bizzat “Elazığ depremini çocuk evliliğinin yasaklanmasına bağladığı tweetini gelen tepkiler üzerine silmek zorunda kaldı.” diye suçlama bahanesi olarak alan, pusuda bekleyen bir fitne şebekesi karalama kampanyası için düğmeye bastı. Sadece yarım saat Twitter’da kalan mesajıma gelen üç-beş trol tepkisi, “Türkiye’yi sarsan tweet” manşetlerinin yalan olduğunu göstermeye yeterdi. Belli ki tweetim, Türkiye’yi değil, evlilik ve aileyi bitirip zina ve livatayı yaymayı gaye edinmiş fitne şebekesini sarsmış, linç kampanyası için harekete geçirmişti.

Bilahare bazı tanınmış gazeteci yazarlar bile mesajımı ya hiç aktarmadan veya “Gencer, Elazığ depremi çocuk evliliğinin yasaklanmasının sonucudur demek istedi, kasd etti, mealen dedi ki” diye açıkça çarpıtarak şahsıma yönelik bu ahlaksız karalama kampanyasına katıldılar. Bedri Gencer “dedi” yerine “demek istedi” ifadesi, zaten çarpıtmayı ele veriyordu. “Biri “Filana gül atın” sözüyle aslında “kurşun atın” demek istedi” diye bu tür bir niyet okumayla çarpıtılamayacak bir söz var mıdır? Deprem, aslında çocuk evliliği ithamının bahanesiydi. Deprem ithamının bahane olduğunun delili, normal zamanlarda genç evlilerin mağduriyetlerini dile getiren akademisyen ve yazarlara da “çocuk evliliğini savundukları” iftirasının atılmasıydı.” 

Genç evli atlı süvari demek gibidir

Prof. Dr. Bedri Gencer, mesajındaki “Allah’ın helal kıldığı yaşta evlilik” ifadesinin nasıl ahlaksızca çocuk evliliği olarak çarpıtıldığını şöyle anlattı:

“ “Allah’ın helal kıldığı yaşta evlilik” ifadesinin “çocuk evliliği” olarak çarpıtılması, tam bir kötü niyetin ürünüdür. Zira Allah, ibadetleri bile ancak âkıl, bâliğ (akıllı, ergen) olanlara farz kılmışken çocukla evliliği helal kılmış olamaz. Şu halde “çocuk evliliği” çarpıtmasına karşı “genç evliliği” demek, “atlı süvari” demek gibidir; evlilik, zaten çocukla değil, gençle (ergenle) yapılır. Bir çocuk bile çocukla “evlilik” değil, ancak “evcilik” olacağını bilir! Şahsıma yönelik bütün saldırının sebebi, bülûğ (ergenlik) yaşını “Allah’ın helal kıldığı yaş” olarak ifade etmemdir. Aslında “Allah’ın helal kıldığı yaş” ifadesi de iki bakımdan “bülûğ yaşı” gibi evrenseldir:

            1. Mazlumun ahının Allah’ın gayretine dokunacağı, gazabına yol açacağı, dünyada bütün atasözlerinde görülebilecek evrensel bir inanıştır. Dolayısıyla bülûğ yaşını “Allah’ın helal kıldığı yaş” olarak ifadem, “mazlum genç evlilerin ahlarını alarak Allah’ın gayretine dokunmayalım” uyarısı yapmak içindir ki lafzen “(gayretullaha) dokunmayalım” kipi, gelecek bir musibet uyarısını ifade eder, zaten gerçekleşmiş depreme karşı uyarı olmaz.

2. Dünyada bülûğ yaşında evliliğin caiz görülmediği bir topluluk yoktur. Dolayısıyla bülûğ yaşını “Allah’ın helal kıldığı yaş” olarak ifadem, bülûğ yaşında evliliğe cevazın evrenselliğini vurgulamak içindir. Allah inancı kadar “hakka, töreye uygun” mânâsında “meşrû” kavramı, “meşrû yaşta evlilik” ifadesi de evrenseldir.

            Ancak bizim gibi bülûğ çağında evliliği bir insan hakkı olarak savunanlara yönelik çocuk evliliği ithamının sebebi, biyolojik ile psikolojik yaş olarak ayırabileceğimiz bülûğ ile rüşd yaşının birbirine karıştırılmasıdır. Fıtrat/âdet ayırımına göre bülûğ yaşı evrensel, rüşd yaşı değişkendir. Dünyada hiçbir insan hakkı nazariyesi, evlenme gibi insan haklarını evrensel fıtrat yerine değişken âdete, yani bülûğ yaşı yerine rüşd yaşına bağlamaz. Çarpıtılan tweetimde dile getirdiğim gibi, evliliğe dair bülûğ ile rüşd yaşı arasındaki yasal çelişkinin büyütülmesinin sonucu, zina-evlilik çelişkisidir.

Rakamlar ortada: Son yıllarda giderek evlilik oranları düşerken zina ve boşanma oranları artıyor. İstanbul Sözleşmesi ile bu gidişat çok daha vahim hale geldi. 20 ve 25 Ocak 2020 tarihli tweetlerimde dile getirdiğim gibi, benim gibi sağduyulu insanların isyan ettiği, gençlere temiz nikâh yolu kapatılırken pis zina yolunun açılmasıdır. Hâlbuki mülkün ve milletin bekasının bağlı olduğu adalet, aksine gençlere pis zina yerine temiz nikâh yolunu açmaktır. Atatürk’ün zamanında 1938’de çıkarak 2002’e kadar yürürlükte kalan Türk Medenî Kanunu, evlenme için kadınlara 14 yaşını tamamlama şartını getiriyordu. Bu yüzden Gönül Yazar ve Ahu Tuğba gibi ünlüler bile 14 yaşını tamamlamadıkları için ancak “histeri (evlenemezse krize girer!) krizi” raporu alarak evlenebilmişlerdi. Diğer taraftan feminist dernekler, okullarda zina ve kürtaj yaşının 14’e düştüğünü söylemiyorlar mı?

Psikolojik rüşd yaşının 20-25, ekonomik evlilik yaşının 30-35’e çıktığı günümüzde ben dâhil aklı başında hiç kimse, gençlik (14-17) yaşında evliliği tavsiye edemez. Dikkat edilirse ben, çarpıtılan tweetimde “mutlu yuva kuralım” demiyorum, “mutlu yuvaları bozmayalım” diyorum. Gençleri evlenmeye teşvik etmek ile zaten evlenmiş olanların yuvalarını bozmak, genç yaşta evlilik tavsiyesi ile ÇOCUKLUK değil, ERGENLİK yaşında pis zina yerine temiz nikâh yolunu seçerek evlenmiş, çocuk sahibi olmuş binlerce insanın hapse atılmasına rıza farklı şeylerdir.

Benim ve bütün sağduyulu insanların savunduğu, bu temel insan hakkını kullanmış olanlara zulm edilmemesi, en azından bir defalık affedilmeleridir. Günümüzde muhtemelen 2002 tarihli Türk Medenî Kanunu ile evlenme yaşının büyütülmesinden habersiz olarak evlenerek kanunen suçlu durumuna düşmüş, TBMM’den af bekleyen on bin aile var. Bülûğ yaşında meşrû olarak evlenmiş bir babanın kendi kızına tecavüz eden biriyle aynı duruma, hapishaneye düşmesine, biz sıcak yuvalarımızda ailelerimizle otururken binlerce gözü yaşlı ailenin hapishanedeki kocalarının-babalarının yolunu gözlemesine hangi yürek dayanır?

CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, 22 Kasım 2018'de genç evlilik mağdurlarını temsilen Nagehan Der ile TBMM’de basın toplantısı yaparak onun şu sözlerini Twitter hesabından paylaşmıştı: "8 bin aileyi temsil ediyorum. Cezayı yalnızca eşlerimiz değil, biz de çocuklarımızla birlikte çekiyoruz. Resmî nikâhlı eşlerimize tecavüzcü damgası vuruldu. Madem bu suçtu neden resmî nikâh yapıldı? Adalet istiyorum. Elinizi vicdanınıza koyun." (https://twitter.com/AtillaSertell/status/1065637699971923968?s=20). Sorarım: Atilla Sertel’e de çocuk evliliğini savunduğu iftirasını atabiliyor musunuz?”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın