Dolar
32.49
Euro
34.87
Altın
2,335.56
ETH/USDT
3,163.80
BTC/USDT
64,765.00
BIST 100
9,716.77
Gündem

Kamuoyu darbeye basın aracılığıyla hazırlanıyor

Gazeteci Yazar Seda Şimşek, "Hem 27 Mayıs'a hem 15 Temmuz'a giden süreçte kamuoyu darbeye basın aracılığıyla hazırlanıyor. Medya, darbenin meşrulaştırılmasında önemli bir role sahip" dedi.

Aynur Ekiz  | 18.05.2018 - Güncelleme : 18.05.2018
Kamuoyu darbeye basın aracılığıyla hazırlanıyor

Ankara

ANKARA- AYNUR EKİZ

Gazeteci Yazar Seda Şimşek, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ve 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde medyanın rolünü karşılaştırdığı çalışmasını AA'ya anlattı.

Şimşek, "Türkiye'de bütün darbe süreçlerinin hazırlanmasında medya önemli bir etkiye sahip." dedi.

Medya, yargı, akademi dünyası ve askeriyenin dörtlü bir yapı ile darbe sürecini hazırladığına dikkati çeken Şimşek, "Hem 27 Mayıs'a hem 15 Temmuz'a giden süreçte kamuoyu darbeye basın aracılığıyla hazırlanıyor. Medya, darbenin meşrulaştırılmasında önemli bir role sahip." değerlendirmesinde bulundu.

Darbelere giden süreçte ulusal ve uluslararası medyada benzer cümleler kullanıldığının altını çizen Şimşek, "Darbeler sürecine baktığımızda, medyada o günkü liderin 'diktatör' olduğu algısı işleniyor. Yönetimin 'otoriterliğe kaydığı' iddia ediliyor. Yolsuzluklar, çok sık işlenmeye başlanıyor. Hatta Türkiye'nin NATO üyeliği tartışmaya açılıyor. Basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ileri sürülüyor. Bu açıdan baktığımızda neredeyse medyada bire bir aynı cümleleri görüyoruz. 15 Temmuz'da da 27 Mayıs'a benzer bir şablonun oluşturulduğunu görüyoruz." diye konuştu.

Menderes'ten oğluna "İsmimi satarsın" uyarısı

Gazetecilerin yaptığı provokasyonların yeni olmadığını belirten Şimşek, 15 Temmuz'a giden sürecin de aynı şekilde ilerlediğini söyledi.

"Başbakan Hazine'nin altınlarını uçağa doldurdu kaçırıyor" haberlerini örnek gösteren Şimşek, "Menderes'in oğlu Yüksel Menderes'in ticaret yapmaması konusunda gösterdiği hassasiyeti biliyoruz. Diyor ki 'Benim ismimi alıp satarsın.' Kendi topraklarını köylüye dağıtan bir başbakandan bahsediyoruz. Çiftçinin haklarını seslendiren bir tutumla CHP'de muhalif olmuş bir isim. Demokrat Parti döneminde başbakanın yolsuzluk yaptığını söylemek, akla yatkın bir şey değil. Ama halk, bu iddialarla darbeye hazırlanıyor." diye konuştu.

Şimşek, 1960 darbesinin ardından basın özgürlüğünden bahsetmenin mümkün olmadığını belirterek, "Basın özgürlüğü şuraya kadar; 27 Mayıs ile ilgili hiçbir eleştiri yapmayacaksın, 27 Mayıs'a yönelik aleyhte hiçbir şey yazmayacaksın. Bu sadece basın değil, akademi dünyası için de böyle." ifadelerini kullandı.

Akademi dünyasında 27 Mayıs 1960 darbesine ilişkin çok kapsamlı araştırmalar yapılmadığını savunan Şimşek, "Geçmiş, geçmişte kaldı. O günün koşullarında da zaten kimse bir şey yazamazdı. Dolayısıyla biz süreçleri hiçbir zaman tam olarak analiz edemedik. Akademi dünyasının en önemli eksiği bu. Bu süreçlerde nasıl demokrasi adına demokrasinin gasbedildiğinin, nasıl hukuk adına hukukun gasbedildiğinin mutlaka bilimsel çalışmalarla ortaya konulması gerekiyor." dedi.

"Kamuoyunu iknaya çalıştılar"

Darbe sonrasında basında yer alan haberleri anımsatan Şimşek, gazetelerde "Partizan valiler birer birer tevkif ediliyor", "Ethem Yetkiner'in bankada 15 milyon lirası olduğu tespit edildi", "Sarol, otomobil kaçakçılığı ile meşgulmüş", "Kemal Aydın, belediye tahvillerini kırdırıp kendi hesabına toplamış", "Menderes, 10 yılda 480 bin lira maaş ve tazminat almış", "Bayar, kahve ithali işinde de ortakmış" başlıklı haberlerin yer aldığına dikkati çekti.

27 Mayıs'ın meşrulaştırılması için yapılan "yolsuzluk" yayınları ile 17-25 Aralık'ta yapılmak istenenin benzerliğine işaret eden Şimşek, "Yolsuzluk algısını net olarak görüyoruz. 'Yolsuzluk yaptılar, darbeyi hak ettiler', kamuoyunu buna iknaya çalıştılar." diye konuştu.

"Batı ile iyi geçiniyorsa lider, çatışıyorsa diktatör"

Ortadoğu'daki bazı diktatörlüklerin Batı tarafından eleştirilmediğine dikkati çeken Şimşek, "Eğer Batı ile iyi geçiniyorsa lider, çatışıyorsa diktatör oluyor. 27 Mayıs'tan 15 Temmuz'a bütün darbe süreçlerinde medya ve medyanın darbe için ürettikleriyle toplum darbelere hazırlanmıştır. 27 Mayıs askeri darbesinden farklı olarak 15 Temmuz 2016'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe girişimine karşı halkı sokağa çıkmaya ve direnmeye çağıran açıklamalarını yayınlayan televizyon kanalları var. Bu en önemli fark." değerlendirmesinde bulundu.​

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.