Moldova seçimleri: Rusya-AB rekabetinde yeni bir cephe mi?
Moldova'daki seçimler, Kişinev'in ötesinde aynı zamanda Rusya ve AB'nin sahip olduğu iki farklı dünya görüşünün ve güvenlik algısının çarpıştığı bir arena oldu

İstanbul
Doğu Avrupa bölge uzmanı Emrah Dokuzlu, 28 Eylül 2025’te Moldova’da yapılan parlamento seçimlerini ve bu seçimlerin Rusya ile Avrupa Birliği (AB) açısından taşıdığı önemi AA Analiz için kaleme aldı.
***
Moldova'da 28 Eylül 2025'te gerçekleştirilen parlamento seçimleri, ülkenin jeopolitik kaderini belirleyen kritik bir dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanı Maya Sandu'nun liderliğindeki Avrupa yanlısı Eylem ve Dayanışma Partisi (PAS) oyların yaklaşık yüzde 50,2'sini alarak 101 sandalyeli mecliste mutlak çoğunluğu (55 sandalye) elde etti. Bu sonuç, PAS'ın önceki dönemdeki oy çoğunluğunu koruduğunu ve diaspora oylarının (yaklaşık 288 bin oy) belirleyici rol oynadığını gösteriyor. Seçimlere katılım oranı yüzde 52,21 olarak gerçekleşirken, muhalif Patriotik Seçim Bloku (BEP) yüzde 24,17 oy alarak ikinci oldu. Diğer partiler ve bloklar ise parlamentoda sınırlı temsiliyet kazandı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Doğu Avrupa'nın stratejik fay hattında yer alan Moldova Cumhuriyeti'nde gerçekleşen son seçimler, yalnızca ülkenin iç politik yönünü değil, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin seyrini de belirleyen kritik bir dönüm noktası niteliğinde. Sandıktan AB yanlısı adayın zaferle çıkması, Moldova halkının ezici bir çoğunlukla rotasını Batı'ya çevirdiğini teyit ederken, ülkeyi birtakım zorluklar ve imkanlar bekliyor.
AB yanlısı adayın kazanması ne anlama geliyor?
Bu seçimler her iki tarafın karşılıklı müdahale iddialarıyla gölgelendi. Bununla birlikte, AB yanlısı PAS'ın zaferi ülkenin Avrupa'ya yöneliminin teyidi anlamına geliyor. Maya Sandu, 2024'te Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 55'in üzerinde oy alarak ikinci dönemini kazanmıştı. 2025 parlamento seçimleri ise bu zaferi yasama düzeyinde konsolide etti. PAS, oyların yüzde 46'sını alarak 101 sandalyeli mecliste 50'den fazla koltuk elde etti, Rus yanlısı bloklar ise yüzde 27 civarında kaldı. Bu sonuç, Moldova halkının büyük kısmının AB üyeliğini tercih ettiğini gösteriyor. Zira, 2024 referandumunda da AB entegrasyonu yüzde 50,16'lık kıl payı bir farkla onaylanmıştı.
Bu zafer şüphesiz iç politikada reformların hızlanmasını tetikleyecektir. Sandu hükümeti, yolsuzlukla mücadele, yargı reformu ve ekonomik entegrasyon gibi AB kriterlerini karşılamaya odaklanacaktır. Moldova, AB adaylık statüsünü 2022'de Ukrayna ile birlikte almış olsa da önünde daha çetrefilli bir süreç vardı. PAS'ın çoğunluğu elde etmesi, bu engelleri aşmak için yeni imkanlar doğuruyor.
PAS'ın bu zaferi jeopolitik açıdan, Moldova'nın Rusya'dan kopuşunu mu simgeliyor? Bu soruya yüzde yüz evet demek için henüz erken. Seçim sonuçları AB'nin Doğu Avrupa'daki etkisini artırmaya devam ettirdiğini gösteriyor. Bu süreçte Polonya gibi Doğu Avrupa’daki etkin ülkeler, Moldova'yı NATO'ya yaklaştırmak için destek verecektir. Ancak, zaferin kırılganlığını göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin, Gagavuzya gibi bölgelerde Rus yanlısı partilerin aldığı oylar yüzde 95'e ulaştı, bu durum iç bölünmeleri derinleştirebilir.
Jeopolitik satranç tahtası: Seçimler neden Rusya ve AB için önemliydi?
Moldova, Ukrayna ve Romanya arasında bir "jeopolitik tampon" olarak, Rusya-AB rekabetinin mikro kozmosu niteliğinde. Ülke, uzun zamandır Rusya'nın kendi "yakın çevresi" (near abroad) olarak gördüğü ve Batı'ya kaptırmak istemediği kilit bir coğrafya. Bu açıdan AB’nin doğu genişlemesi Ruslar nezdinde tehdit olarak algılanıyor. Bu sebeple Ruslar Moldova’yı Avrasya Ekonomik Birliğine (AEB) dahil etmeyi hedeflemişlerdi. Bu seçimler de Moldovalılar için AB entegrasyonu mu Avrasya Birliği mi tercihi olarak da görüldü.
Ukrayna'da bitmeyen savaş, Gürcistan’ın kritik durumu ve Azerbaycan ile yaşanan gerginliklerin gölgesinde Moldova’nın jeopolitik önemi daha da arttı ve bu seçim, iki blok arasındaki çekişmenin en somut sahnelerinden biri haline geldi. AB için Moldova seçimleri genişleme planlarının ve Doğu Ortaklığı girişiminin testiydi. Zira, Rusya yanlısı zafer Ukrayna’ya karşı “ikinci cephe” yaratabilir ve bölgenin hikayesini başka bir evreye taşıyabilirdi.
Moldova’yı gelecekte neler bekliyor?
Gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse de parlamento seçimlerinde AB yanlılarının zaferleri, Batı entegrasyonuna yönelik güçlü bir motivasyona işaret ediyor. Ancak aynı zamanda derin toplumsal bölünmeleri de açığa çıkarıyor. Yaklaşık 2,5 milyon nüfuslu Moldova, dilsel ve kültürel olarak bölünmüş durumda, Romence konuşan çoğunluk AB’yi tercih ederken, Rusça konuşan azınlıklar genellikle Moskova’ya eğilimli. Ekonomik koşullar, tarıma bağlı ekonominin kuraklıktan ve yeterli pazar bulamamaktan etkilenmesi, artan enflasyon ve 7,8 milyar dolar gibi ciddi rakamlara ulaşmış ulusal borç ülkede AB tercihini zorunlu kılmışa benziyor.
Moldova'nın geleceği, AB entegrasyonu etrafında şekillenecek ama zorluklar da büyük. Kısa vadede, PAS hükümeti yargı bağımsızlığı, yolsuzlukla mücadele ve enerji çeşitliliği gibi reformlara odaklanacak. AB, Moldova ve Ukrayna için 2030'u üyelik hedefi olarak belirledi. Bu noktada, iki ülke birlikte ilerleyebilir. Moldova da ekonomik büyüme beklentileri söz konusu. AB fonlarının altyapıyı geliştirip, diaspora yatırımlarını artırması bekleniyor.
Ancak Rusya’nın gölgesi ülkenin üstünden kalkmış değil, bu noktada gerginlikler devam edecek. Ülkede ekonomik sıkıntılar devam eder veya daha da kötüleşirse muhalefet protestolarının hükümeti istikrarsızlaştırabileceğini tahmin etmek güç değil. Bununla birlikte, Transdinyester meselesi kritik. Sandu’nun birlik çağrılarına rağmen iç bölünme riski henüz geçmiş değil. Gagavuzların durumu göz ardı edilmemeli. Toplumsal olarak bölünmeleri köprülemek yani farklı kimliklerin ayrışmasını engellemek kritik önemde. Bu noktada, azınlıklara tanınan hakların artırılması ve ekonomik kapsayıcılık girişimleriyle Rusça konuşanların desteğinin alınması Moskova’nın çekiciliğini azaltabilir.
Moldova başarılı olursa post-Sovyet devletler için bir model olabilir, başarısızlık ise yenilenmiş istikrarsızlığa yol açar. Genel olarak Moldovalılar gelecek umudunu Avrupa’da arıyor, bu bedeli olan riski almış durumdalar. AB yolu, pazar erişimi, vizesiz seyahat ve fonlar demek ancak Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmak gibi zorlu değişimler de gerektirdiği unutulmamalı.
Seçimlerin Transdinyester ve Gagavuzya’ya olası etkileri
AB yanlısı yönetimin güçlenmesi, ülkenin donmuş çatışma ve özerk bölgeleriyle olan ilişkilerini de şüphesiz yeniden şekillendirecektir. Transdinyester de facto bağımsız bir bölgedir. Bu bölgede 450 bin insan ve bin 500 Rus askeri bulunuyor. Transdinyester'i Moldova'nın özerk 150 bin nüfuslu Türk kökenli bölgesi olan Gagavuzya takip ediyor. Gagavuzya halkı 2024 referandumunda AB'ye karşı yüzde 95 oy kullandı, 2025 seçimlerinde de Rus yanlısı partilere destek verdi. Gagavuz liderlerinin genel olarak Rusya ile yakın bağlar kurduğu biliniyor. Polonya gibi bazı ülkeler Gagavuzya’yı Rus dünyasının (Ruski mir'in) bir parçası olarak görüyor. Rusya da Gagavuzya’yı kalesi olarak görüyor, Romenler ise bu bölgenin Moldova’nın bütünlüğünü tehdit ettiğini düşünüyor.
Türkiye, Gagavuzları "soydaş" olarak görüyor ve bölgeyle derin tarihi ve kültürel bağlara sahip. Bu noktada Ankara, Kișinev ile Komrat arasında bir diyalog kanalı açarak yapıcı bir arabulucu rolü üstlenebilir. Türkiye'nin hem Moldova'nın toprak bütünlüğüne verdiği destek hem de Gagavuzlar üzerindeki etkisi, onu bu rol için önemli bir konuma getirmektedir. Ankara için öncelik, Gagavuzların özerklik haklarının korunması ve Moldova'nın anayasal çerçevesi içinde barışçıl bir şekilde varlıklarını sürdürmeleridir. Bu durumun Moldova'yı istikrarsızlaştırmak için bir bahane olarak kullanılmasını engellemek, Türk diplomasisinin temel hedeflerinden biri olacaktır.
Moldova'nın önümüzdeki dönemdeki başarısı, reformları kararlılıkla sürdürme kapasitesine, iç bütünlüğünü koruyabilmesine ve Transdinyester ile Gagavuzya gibi karmaşık sorunlara dengeli çözümler üretebilmesine bağlı olacaktır. Türkiye gibi bölgesel aktörlerin bu süreçte oynayacağı rol bölgenin istikrarı açısından kritik bir önem taşıyacaktır.
Bir dönüm noktası ancak yol uzun
Rusya, Batı'nın kendi güvenlik çıkarlarını hiçe sayarak sınırlarına dayandığı, tarihi nüfuz alanlarını istikrarsızlaştırdığı ve yurt dışındaki vatandaşlarının haklarını tehdit ettiği bir kuşatılmışlık hissine uzun süredir sahip ve buna karşı hamleler yapmaktan sakınmıyor. AB ise doğuya, özellikler post-Sovyet coğrafyaya doğru genişleme çabalarına devam ediyor. Dolayısıyla Moldova'daki seçimler, Kişinev'in ötesinde aynı zamanda Rusya ve AB'nin sahip olduğu iki farklı dünya görüşünün ve güvenlik algısının çarpıştığı bir arena oldu
Moldova seçimleri AB'nin Doğu'da kazandığını gösteriyor, ama Rusya'nın gölgesi ülkenin üzerinden henüz kalkmış değil. Özellikle geçtiğimiz günlerde Gürcistan’da yaşanan seçim protestolarının rövanşı önümüzdeki günlerde Moldova’da da görülebilir. Ayrıca Moldova Ukrayna savaşının kilit bir ülkesi haline geldi. Bu noktada, AB veya Rusya'dan hangi taraf ağır basarsa Ukrayna’daki dengeleri değiştirmede bir kazanım elde edecek. Bu seçimler, Moldova gibi küçük nüfuslu ulusların daha büyük jeopolitik dinamikleri nasıl etkileyebileceğini açıkça gösteriyor.
[Emrah Dokuzlu, Polonya Bilimler Akademisi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde (GSSR) Avrupa’daki Türklerin siyasileşme süreci hakkında akademik çalışmalar yapmıştır, Polonya siyasetiyle ilgili çalışmalar da yapmaktadır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.