Dolar
39.91
Euro
46.74
Altın
3,274.27
ETH/USDT
2,439.60
BTC/USDT
107,376.00
BIST 100
9,404.89
Gündem, 15 Temmuz Darbe Girişimi

Darbeci general Huduti savunmasını yapıyor

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili tutuklanan dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti, savunmasına başladı.

09.03.2017 - Güncelleme : 09.03.2017
Darbeci general Huduti savunmasını yapıyor

MALATYA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili tutuklanan dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti, savunmasına başladı. 

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince haklarında kamu davası açılan aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti, 2. Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun, 7. Ana Jet Üs Komutanı Emin Ayık, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı Zeki Karataş, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Mustafa Serdar Sevgili, meslekten ihraç edilen 2. Ordu'da görevli Ersin Yıldırım ile subay, astsubayların da bulunduğu 28'i tutuklu 76 sanığın yargılandığı Yakınca Spor Salonundaki 3. duruşmada Huduti'nin savunması alınıyor.

Jandarma eşliğinde cezaevi araçlarıyla spor salonuna kelepçeli getirilen Huduti, savunmasına başladı.

Huduti, 1967 yılında Kuleli Askeri Lisesine gittiğini ve o dönemlerde bulunduğu bölgede dershane olmadığını, tüm hazırlığını kendisinin yaptığını ifade etti.

Askeriyede görev yaptığı yerlere ilişkin bilgi veren Huduti, 43 yıl boyunca hizmet verdiğini belirtti.

Bu süre boyunca kendisine verilen görevi onur ve şerefiyle yaptığını düşündüğünü söyleyen Huduti, şöyle devam etti:

''Basına göre FETÖ sayesinde çok hızlı yükseldiğim yazılmıştır. Ben o dönemler dershanesi olmayan bir bölgedeydim. Beni tüm öğretmenlerim Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir birey olarak yetiştirmiştir. Kendilerine müteşekkirim. Fikri hür, aklı hür, vicdanı hür olarak yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Normalde devrelerim 4 askeri şurayla orgeneralliğe yükselirken ben 7'nci seferde yükseldim.''

Basında yer aldığı gibi istihbarat, genel kurmay karargahı gibi yerlerde görev almadığını ileri süren Huduti, savunmasına şöyle devam etti:

''Olayın başından itibaren darbeye karşı olduğum kurmay başkanına verdiğim emirlerle net olarak ortadadır. Bununla birlikte Vali beyi, saat 00.00 civarında 2. Ordu komutanını istediğini söyleyerek telefonla bana bağladılar. Birtakım gelişmeler yaşandığını, Ankara'daki komutanlara ulaşamadığımı ve devletimin yanında olduğumu sözlü olarak beyan ettim. HTS kayıtlarında Vali beyle 20'den fazla görüştüğüm ortadadır. Ben 17 ilin komutanlarıyla irtibat halindeydim. Ben onlarla konuşurken zaman zaman garnizon komutanım ve kurmay başkanım ile emir subayım görüştü. 'Silah ve mühimmat depolarına sahip çıkın' diye emir verdim. Bunlar 6. Tümen Komutanı'yla yaptığım ilk konuşmadır. Benzer emirleri diğer komutanlara ve kurmay başkanlarına verdim. Lehime olan bu durum iddianamede yer almamıştır.''

'Darbecileri derdest ederek Türk adaletine teslim ettim'

Huduti, kendisine bağlı birlikler ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi vererek, darbe girişimine ilişkin Ankara'daki ilk FETÖ iddianamesinde adının geçmediğini savundu.

Kendisine yönelik suçlamaların detaylı incelenmesi gerektiğini savunan Huduti, Malatya'da darbe girişimi sırasında yaşananlara ilişkin, "Darbecileri derdest ederek Türk adaletine teslim ettim. Sorumluluk bölgemde sadece Malatya'da bir kişinin ölmesi haricinde hiçbir can kaybı olmamıştır. Türkiye genelindeki şehit ve yaralı sayısına bakıldığında yapılan faaliyetin başarılı olduğunu belirtmek isterim. Emeği geçen komutanları, kurmay başkanı ve beni korumakla görevli emir subayıma görevlerini başarıyla yaptıkları için teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Huduti, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianameyi defalarca okuduğunu ve anlamaya çalıştığını belirterek, şöyle savunma yaptı:

"İddianamede terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorum. Hayatımın hiçbir safhasında FETÖ ile ilgili hiçbir faaliyetim olmadı. Yaşam biçimim gereği bana uyuşmaz. Ağabeyini, ablasını, hiç kimseyi bilmem, bankalarını kullanmadım, bilgisayar ve cep telefonlarına yüklenen o programları bilmem, hiçbir dönemde himmet parası vermedim. Eşim ve oğlum da benim gibi hayatlarının hiçbir safhasında bu terör örgütleriyle irtibatlı ve ilişkili olmamıştır."

Darbe girişimini İstanbul'daki oğlunun telefonla aramasıyla öğrendiğini öne süren Huduti, şöyle devam etti:

"Bu zamana kadar yatağımda uyuyordum, televizyonu bile açmadım çünkü 12 ve 14 Temmuz arasında Gaziantep-İskenderun-Adana ziyaretlerim olmuştu. Daha sonra Kurmay Başkanı Avni Angun, bölgemizde helikopter uçuşlarının yasaklandığını belirtti. Bunun dışında darbeyle ilgili ne Genelkurmay Başkanlığı ne karargah ne bölgemizdeki mülki amirlerden herhangi bir bilgi tarafıma ulaşmadı."

Darbecilere yardımcı olmak için kimseye emir vermediğini savunan Huduti, "Darbeci hiç kimseyle görüşmedim. Sorumluluk bölgemde darbenin engellenmesi için tüm gücümle çalıştım. 'Çocuklar ne yaptınız, beni de yaktınız.' şeklinde bir söz kullanmadım. Darbeciler beni Ankara'ya götürmek istediler. Kurmay Başkanım, Kara Havacılık Alay Komutanı'nı arayarak, bunu engellemiştir. Elimizde birkaç kez fırsat varken, darbecileri etkisiz hale getirmediğimiz, darbecilere süre kazandırdığımız iddiaları doğru değildir." iddialarında bulundu.

Huduti, "Yurtta Sulh Konseyi"'nin "Harekat Yıldırım" öncelik dereceli gizli mesaj formunda "Görevine devam" olarak isminin geçmesi iddiasını da kabul etmeyerek, "İsmimin orada geçmesi bir ödüllendirme değil, bir cezalandırmadır." şeklinde savunma yaptı.

'Personeli tanımak için zaten vaktim olmuyor'

Huduti, savunmasında 15 Temmuz'da "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından yayınlanan mesajda görevlendirme listesi bulunduğunu belirterek, "Kalın bir kalemle belirtilmiş bir sıkıyönetim mesajı vardı. Mesajı inceledim. Son imzalara bakınca o anda bu emrin uygunsuz bir emir olduğunu, uymayacağımızı emrettim." şeklindeki iddiasına yer verdi. 

Konutundan dışarı çıkmadan önce Genelkurmay İkinci Başkanı'nı aradığını aktaran Huduti, ''Kendi yoktu, hanımefendiye ne olup bittiğini sordum. Heyecanlı bir sesle uçakların çok alçaktan uçtuğunu, Ankara'da bombaların atıldığını söyledi. Olay daha vahim hale geldi. Karargaha gidip, yönetimi elime almak istedim." diye savunma yaptı. 

Makamındaki telefon görüşmelerinin büyük bölümünü askeri hat olan "tafix" üzerinden yaptığını anlatan Huduti, "Cep telefonlarıyla da görüştüm. Olayın gizliliği nedeniyle uzun hattan görüştüm. Benim hatırladığım iki tuğgeneral ve Bahadır Erdemli ile birlikte odaya girdik. İkisi de darbeyle ilgili bir şey beyan etmediler. Avni Angun Paşa beni aradı; 'Komutanım karargaha gelemiyorum, kapıda silahlı askerler beni geri çevirdi' dedi. O zamana kadar bizde böyle bir olay olacağını düşünmedim.'' ifadelerini kullandı. 

Mahkeme Başkanı Koç'un "Bunca yıllık askeri hizmetin olduğunu söylüyorsun. Terör örgütü FETÖ'yü hiç sezmedin mi, güçlendiğinin farkına varmadın mı?" sorusu üzerine Huduti, "Hayır sezmedim çünkü bu tip konular Genelkurmay istihbarattan alınır. Bu alınan personeller hakkındaki bilgilerinde olumsuz hiçbir belge, bilgi yok. Buradaki personelin hemen hemen hepsini göreve başladığımda tanıdım, personeli tanımak için zaten vaktim olmuyor." yanıtını verdi.

Ankara'da bulunan kitapların kendisine ait olup olmadığı ve üzerilerindeki işaretlemelerin kendisi tarafından yapılıp yapılmadığı sorulan Huduti, kitapların kendisinin olduğunu belirterek, "Okuduğum tüm kitapları işaretlerim. Ben Ergenekon ve Balyoz'la ilgili o dönem tüm kitapları aldım. Emekli olunca tekrar inceleyecektim." dedi.

Muhabir: Volkan Kaşik, Emrah Gökmen

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın