Dolar
32.44
Euro
34.83
Altın
2,334.25
ETH/USDT
3,220.30
BTC/USDT
63,726.00
BIST 100
10,082.77
Politika, arşiv

Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor

Başbakan Erdoğan, "Bunlar cemaat filan değil, örgüt. Bunların terör örgütünden ne farkı var? Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor" dedi.

25.03.2014 - Güncelleme : 25.03.2014
Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor

KASTAMONU

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bunlar cumhurbaşkanını da dinlediler, beni de dinlediler, bakanlarımı da dinlediler. Bunlarda ahlak yok. Bunlar cemaat filan değil, örgüt. Bunların terör örgütünden ne farkı var? Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor" dedi. 

Erdoğan, partisinin Kastamonu Kuzeykent Pazar Yeri'nde düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmaya, "Kurtuluş Savaşının kahraman şehri, şehitler, evliyalar diyarı Kastamonu'yu yürekten selamlıyorum" diyerek başladı. 

Kastamonu'nun alimler, evliyalar, şairler, yazarlar yetiştirmiş bir kent olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Buradan Kastamonulu yazar Oğuz Atay'ı minnetle yad ediyorum. Nasrullah Camii'nde vaaz veren, Kastamonulu cemaati gözyaşlarına boğan, Kurtuluş Savaşı'nın ateşini Nasrullah Camii'nde yakan İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'i, Kastamonu'nun manevi atmosferinde eserler yazmış merhum Bediüzzaman Said-i Nursi'yi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Çanakkale Türküsünü yazan Kastamonu'nun Çanakkale şehitlerine, Kurtuluş Savaşı şehitlerine buradan rahmet diliyorum. Terörle mücadelede en çok şehit veren illerimizden biri Kastamonu, tüm şehitlerimize Rabbim'den rahmet niyaz ediyorum" diye konuştu. 

Erdoğan, 2011 seçimlerinde Kastamonu'ya geldiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Kılıçdaroğlu, dağıtmış. 'Uydurma' dedi. Bunda vicdan yok. Konvoyumuzun dönüşü sırasında Kastamonu'da alçakça bir saldırı oldu. Ve polis memurumuz Recep Şahin kardeşimiz orada şehit edildi. Buna bile 'düzmece' dedi, 'uydurma' dedi. Recep Şahin kardeşime bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Yine bugün Türkiye'nin bir yiğit evladını 2009 seçimleri sırasında helikopteri düşerek, aynı güne, bugüne rastlıyor, Hakka yürüyen Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimin de vefatının beşinci seneyi devriyesinde rahmetle yad ediyorum. Mekanı cennet olsun inşallah. Allah hepsinden razı olsun. Rabbim sizlerden razı olsun. Bu coşkunuz, heyecanınız, ahde vefanız için sizlere teşekkür ediyorum. Bugün Kastamonu'da bir tarih yazıyorsunuz. İstiklal destanını tekrar yazmaya toplandığınız için hepinizi şükranla anıyorum. Rabbim Kastamonu'yu korusun, ilmini bereketini artırsın."

30 Mart seçimlerinin tüm ülke ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Türkiye'nin son derece hayati bir seçime gittiğini belirtti. Erdoğan, "30 Mart'ta ya eski Türkiye diyeceğiz, ya yeni Türkiye diyeceğiz. Ya kirli siyaset diyeceğiz, ya temiz siyaset diyeceğiz. Kirli siyaset diyenler gitsin MHP'ye, CHP'ye, BDP'ye oyunu versin. Temiz siyaset diyenler her zaman olduğu gibi AK Parti'ye oyunu versin" dedi. 

Alim maskesi altında ne işler çeviriyor

Erdoğan, son dönemde yapılan ahlaksızlıkları, edepsizlikleri aktarmak istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu Pensilvanya'nın alim maskesi altında ne işler çevirdiğini sizlere tek tek anlatacağım. Kastamonu ilim şehridir, alimlerin şehridir. Kastamonu her zerresiyle bir ahlak, edep şehridir. şu anda sürdürülen kirli, ahlaksız, edep dışı siyaseti sizlerin dikkatine sunacağım. Bazı ahlaksız görüntüleri internet üzerinden servis ederek, önce CHP'yi baştan sona dizayn ettiler. Eski genel başkanı gönderdiler, yerine şu andaki zatı getirdiler. Ardından 2011 seçimleri öncesinde MHP'li sazı adaylara, milletvekillerine aynı şekilde ahlaksızca görüntüler üzerinden saldırdılar. Şu anda onlar MHP'nin milletvekili kadrolarında yok. Sayın Bahçeli; madem güveniyordun niye gönderdin? Onlarla devam etseydin. Öyle mi? Göndermeseydin? Sonuna kadar arkasında dursaydın. Böylece MHP'yi tehdit ettiler, MHP'ye şantaj başladı.

Sonra bizim gençlerimiz şehit olmasın, çocuklarımız ölmesin, terör bitsin diye vermiş olduğumuz çözüm mücadelesini baltalama vazifesini üstlendiler. Oslo'da yapılan görüşmeleri, yine bu Pensilvanya eliyle kamuoyuna sızdırdılar, montajlayarak sızdırdılar. Yalan, yanlış sızdırdılar. Çözüm sürecinde çok önemli rolü olan MİT Müsteşarını 7 Şubat 2012'de gözaltına almak istediler. Bu Bahçeli ne dedi? 'Sen, İmralı'ya ne söz verdin?' dedi. Bahçeli, benim adım Tayyip Erdoğan. Ben hayatım boyunca, Rabbim'e hamdolsun, bu vatanımı, milletimi kimseye satmadım. Onun hesabını siz verin. Ecevit, sen Bahçeli ve Yılmaz, üçünüz beraber burayla ilgili idam kararını sümen altı ettiniz. Sümen altı eden sensin. Niye itiraz etmedin? Niye o zaman kalkıp da hükümetten çekilmedin?  Bunlar hiçbir zaman dik durmadılar. Hep iftira attılar. Bizim çözüm sürecimiz farklı bir olaydır, benim müsteşarımın görüşmeleri farklı bir olaydır."

Bizi sırtımızdan hançerlemeye başladılar 

Dershanelerin kapatılması kararı ardından yaşanan gelişmelere de değinen Erdoğan, "Pensilvanya dershaneleri bahane etti, rantı bahane etti ve açık şekilde bizi sırtımızdan hançerlemeye, hainlik etmeye, nankörlüklerini açık açık ifade etmeye başladılar. 17 Aralık'ta 'yolsuzluk' diyerek, rüşvet iftiraları üzerimize atarak saldırdılar" dedi. 

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ardından illegal olarak kaydedilmiş ses kayıtlarını servis etmeye başladılar. Bir cumhurbaşkanını, başbakanı, genelkurmay başkanını, bakanları hiçbir suretle, mahkeme kararı filan olamaz, böyle bir mahkeme kararı filan yok, böyle bir şey alamazsın, dinleyemezsin. Ama bunlar cumhurbaşkanını da dinlediler, beni de dinlediler, bakanlarımı da dinlediler. Bunlarda ahlak yok. Bunlar cemaat filan değil, örgüt. Bunların terör örgütünden ne farkı var? Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor. Aynı şeyi bunlar yapmış. İşte Pensilvanya'daki zatın konuşmalarını dinliyorsunuz, neler söylüyor, neler. Sevgili peygamberimizi Miraç'tan indiriyorlar, kamyonete bindiriyorlar ve bunu kendi televizyonlarında da yayınlıyorlar. Bunlarda takiyye var, yalan var, iftira var. 

Merhum Savaş Ay 95'de bununla söyleşi yapıyor. 'Hayatımda bir kere oy kullandım. Şimdi Hazreti Cebrail inse, parti kursa ona bile oy vermem' diyor. Böyle bir benzetme olur mu? Sen ne biçim hocasın? Benzetme hata kabul etmez. Hazreti Cebrail'in işi gücü yok da afedersiniz, parti mi kuracak? 99'da buradan kaçtı ya, soruyorlar, nereye gitti? Verdiği cevap, 'inzivaya çekildi' Nerede inzivaya çekildi? Pensilvanya'da. İnzivaya çekilmek istiyorsan sana Kastamonu yetmez mi? Kastamonulu Şabanı Veli Hazretlerinin inzivaya çekildiği yer var. Sen de buraya komşu olabilirdin. Memleketin Erzurum'da bunu yapabilirdin. Konya'da, İstanbul'da yapabilirdin. İstanbul'da Altunizade'deki o devasa yer senin inziva hayatın için gayet güzel, geniş rahat bir yer. Orada da yapardın. Hani diyor ya tek odada yaşamış. İnsanın hayatında tek oda da olur, ondan sonra o genişleyerek şu andaki gibi Pensilvanya'daki saltanat sarayları da olur, villalar da olur. Ben bunu garipsemiyorum. Ama bunu istismar etme. 'Bir odadan geldim' deme. Şimdi neredesin onu söyle. Affedersiniz milletten topladığınız zekatlarla, sadakalarla, himmetlerle inşa ettiğiniz buraları konuşuyorsun. çirkinlikler, edepsizlikler, ahlak dışı eylemler artık bunlarla sınırlı değil."

"Balkonlarınızdan AK Parti bayrakları dalgalansın"

Erdoğan, "Pensilvanya'nın" artık açık açık "Yeter ki AK Parti'ye oy vermeyin" diyerek CHP, MHP ve BDP'yi desteklemeye başladığını belirtti. 

Kastamonu'ya da, "MHP'ye oy verin" mesajını vermeye çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Buradaki taktik de bu. Haberiniz var mı? Ablalar size de geldi mi? Abiler size de geldiler mi?" dedi. 

Kastamonululara, 5 gün kapı kapı dolaşarak çalışmaları çağrısında bulunan Erdoğan, "Sizden bir ricam var. İstiyorum ki 5 gün tüm Kastamonu bir festival yerine dönsün. Balkonlarınızdan AK Parti'nin bayrakları dalgalansın, Kastamonu'daki, ilçelerdeki belediye başkanlarımızın portreleri, posterleri dalgalansın. Buna var mıyız?" diye konuştu. 

Bunun hassas bir konu olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Psikolojik üstünlüğü ele almanız lazım. Bunu başarmanız lazım. Efendim, 'tehdit ediyorlar...' Neyi tehdit ediyorlar? Hani demokrasi vardı? Tehdit varsa hemen emniyete, kaymakamlığa, valiliğe bildireceksiniz. Gerekli tedbirler alınmıyorsa bize bildireceksiniz. Ne kaymakam ne emniyet ne vali eğer burada gerekli tedbiri almazsa gerekeni biz yaparız. Çünkü benim vatandaşımı kimse tehditle sindiremez. 

Şu anda İstanbul'da, Ankara'da aleni şekilde CHP'ye oy istiyorlar. Onlar istedikçe halkımız kükrüyor. İstanbul'u gördünüz. 2 milyonun üzerinde insan İstanbul Yenikapı'da toplandı. Cumhuriyet tarihinde böyle bir miting yok. Niye? Ne diyor şimdi halkımız: 'Yetti be...' diyor. Fakat, ben Kastamonu'da bu kadar miting yaptım ama böylesini hiç yapmadım. Bugün Kastamonu bir başka. Kardeşlerim bunlarda şantaj, tehdit, tuzak, komplo var. Evlerde kalan kız öğrencilere ne diyorlar biliyor musunuz? 'Seni ailene şikayet ederiz. Elimizde görüntüler var' diyorlar. Kızcağız tabi korkuyor, 'acaba ne oldu?' diye. Sonra öğreniyor ki çok enteresan, üniversitedeki erkek arkadaşıyla oradaki görüşmesini, bunlar kalkıyorlar, farklı bir şekilde annesine, babasına yansıtıyorlar. Bunlar ahlaktan filan nasibini almamış. Ahlakın izmihlali ne müthiş izmihlal. Ne millet kalır zira ne milliyet ne istiklal. 

Korkunç bir şey. Esnafa ne diyorlar: 'Senin telefon kayıtların elimizde, bunları yayınlarız.' Buyur... İşte, Samsunlu Metro Turizm'in sahibi açıklamalar yaptı. 'Tehdit ettiler, (bize şu kadar para vereceksin) diye. Kayıt? 'Kayıt dışı.' 'Makbuz verin yardımcı olayım' dedi. 'Yıllarca yardımcı oldum' diyor adam. Adamcağızı tehdit ediyorlar, o da şimdi makbuzlu olan yardımın dışında etmediği için 'sen böyle yapıyorsun hadi bakalım içeri' diyorlar, içeri alıyorlar. Kim? Paralel yargı. İçeride yatan Metro Turizm'in sahibi bugün onları açıkladı.

Bunların neler yaptığı ortada. Bunlar o kadar ileri o kadar ileri gittiler ki hastaya, gidip bir kadına ne diyorlar biliyor musunuz? 'Senin kardeşine hastayken kan verdik, CHP'ye oy vermezsen bu kanı haram ederiz.' Bunların gözü dönmüş. İffetli insanlara iftira atıyorlar. Namuslu insanlara hiç çekinmeden çamur atıyorlar. Emeği ile geçinen insanları ahlaksızca sömürüyorlar. İş adamlarına, sanatçılara, gazetecilere hiç çekinmeden tuzak kurabiliyorlar.

 'CHP'ye, MHP'ye oy ver' diyerek yemin ettiriyorlar. İnanın bu yeminlerin hiçbir geçerliliği yok. CHP ve MHP'ye oy verdirmek için Kuran'a el bastırıyorlar. İnanın hiçbir geçerliliği yok. Anne babalarıyla kavga ediyorlarmış. Kardeşleriyle, akrabayla kavga ediyorlarmış. Bunlara inanmayın, aldırmayın. Bir çok yalanı birlikte söylüyorlar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunların ki yatsı olmadan söndü."

"CHP, MHP Pensilvanya'nın kuyruğu oldu"

Erdoğan, "30 Mart'tan sonra sizi tutuklayacaklar, hapsedecekler, gözaltına alacaklar" diye yalanlarla insanların kandırılmaya çalışıldığını dile getirerek, "Bunlara inanmayın. Biz, bu terör örgütünün yöneticilerinin, suça bulaşanların inlerine kadar elbette gireceğiz. Ah benim temiz, ihlaslı, inançlı kardeşlerim. Biz asla size karşı böyle bir provokasyona fırsat vermeyiz" dedi.

Sandık üzerinde de tuzaklar hazırlandığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Bu ahlaksızlar sandık üzerinde de tuzak hazırlıyorlar. Oy pusulalarını geçersiz hale getirmek için gayret ediyorlar. Oy kullanacağınız pusulanın üzerinde en ufak bir kalem çiziği görmeyin. Görürseniz iade edin. 'Bu oy pusulasını kullanmam' diyin. Tertemiz oy pusulası olacak. Mührü vuracağız, nereye? AK Parti ambleminin altına mührü vuracağız. Hayırlı olsun. Ama yazmayacağız, herhangi bir çizik atmayacağız. Abiler, durmak yok. 5 gün çok koşacağız, çok çalışacağız.

Dün Trabzon, Ordu; döndüm Keçiören'de bir miting, ardından Yenimahelle'de bir miting. Her miting aynen böyle. İlçe mitingi aynen böyle. Milletin artık yüreğinden, ciğerinden geliyor. Kastamonu'da bu yanlış yerel yönetimi değiştirmeyecek miyiz? Ama çok çalışmamız lazım. Belediyecilik bunların işi değil, bizim işimiz bizim. 

Biz bu ülkede 12 yıldır temiz siyasetin, namuslu siyasetin, ahlaklı ve edepli siyasetin hakim olması için mücadele veriyoruz. 12 yıl, bu temiz siyaset üzerindeki vesayeti, çete baskısını kaldırmaya çalışıyoruz.  Siyaseti temize çekmek için samimiyetle gayret gösteriyoruz.

Pensilvanya, Türkiye'yi, devleti, siyaseti zehirlemek için her yola başvuruyor. Maalesef bu CHP Pensilvanya'nın kuyruğu oldu. MHP, Pensilvanya'nın kuyruğu oldu. Kasetlerle, montajlarla, şantajlarla hem CHP'ye hem MHP'ye boyun eğdirdiler, bu hale getirdiler. 28 Şubat'ta zulüm yaşattı. Bu MHP'ye asla aldanma Kastamonu. Asla bunlara aldanmayın. CHP ile yol arkadaşı olan MHP'ye asla aldanmayın. 'Okyanus ötesi' deyip, Pensilvanya'ya hakaret eden Devlet Bahçeli'nin, bugün Pensilvanya'nın dizinin dibine oturmasına bakın.  Bunların ahlakını, ilkesizliğini görün. Bunlar sadece slogan atarlar, milliyetçiliğin istismarını yaparlar. Biz ise milleti, bayrağı sevmek, vatanı ihya ederek sevmek olarak bildik milliyetçiliği."

"Bahçeli sen mi yaptın bunu?"

AK Parti'nin, 12 yıl önce iktidarı MHP'den aldığını belirten Erdoğan, "Milli gelirimiz, 79 senede onların bize teslim ettiği milli gelir, 230 milyar dolardı. 12 yılda biz bunun üzerine 590 milyar dolar ilave ettik. Şimdi ne oldu, 820 milyar dolar. Bahçeli sen mi yaptın bunu? 79 senede Türkiye'de yapılan bölünmüş yol 6 bin 100 kilometre. Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Fark bu. Ey MHP, ey Bahçeli sen IMF'ye borçlandın. Hani IMF'ye hakaret ediyordun? 23,5 milyar dolar borçla devretti. Bunu sıfırladık. Şimdi IMF'ye borcumuz var mı? IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar biz onlara borç vereceğiz. Bitmedi; 'milliyetçiyiz' diyorlar ya. Merkez Bankası milli bankamız değil mi? Bizim Merkez Bankamızı neredeyse bitiyorlardı. Döviz rezervi 23, 5 milyar dolardı. Şimdi döviz rezervi 128 milyar dolar oldu. Sayın Bahçeli herhalde 128 milyar dolara sen getirmedin" diye konuştu.

Bu sırada izleyiciler arasında bir kişinin ağladığını gören Erdoğan, "Sen niye ağlıyorsun? Ağlama, bugün sevinç günümüz. Coşkuyu görüyorsun" dedi.

Erdoğan, kendilerinden önceki koalisyon hükümeti döneminde kamu bankalarının zor durumda olduğunu belirterek, "Sayın Bahçeli senin döneminde Ziraat, Halk bankası çöktü ve bütün bu gerilemeyi görev zararı diye yutturdunuz. 42 milyar dolar... Vakıfbank, Halkbank gidiyordu. Ama şimdi bunların ederi bire 20; bire 30, bire 40 arttı ve dünyanın sayılı bankaları haline geldiler. Ziraat Bankası öyle, Halk Bankası öyle, Vakıfbank öyle..." diye konuştu.

Ziraat Bankası'nın o dönemde çiftçilere yüzde 59 faizle kredi verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu mu milliyetçilik Allah aşkına, halkını sevmek bu mu?" diye sordu.

Halk Bankası'nın yüzde 47 faizle esnaf ve sanatkara kredi verirken şimdi yüzde 4-5 ile kredi verdiğini anlatan Erdoğan, "Halkı, esnafını sevmek bu. Halep oradaysa, arşın Kastamonu'da.  Bununla kalmadık. 'Türkiye'nin çok borcu var' diyorlar; Kılıçdaroğlu da aynı yalanı söylüyor, Bahçeli de aynı yalanı söylüyor. Borç milli gelire oranla ölçülür. Biz göreve geldiğimizde 12 yıl önce bizim borcumuzun milli gelire oranı yüzde 73'tü, şimdi yüzde 35... Yani 100 liranın 73 lirası borçtu, şimdi 35 lirası borç. Bak nereden nereye geldik. Bitmedi... Devlet yüzde 63 faizle borçlanıyordu, şimdi tek haneli rakama düştük. 4,6'ya düşmüştük, Mayıs Haziran Gezi olaylarıyla beraber ortalığı karıştırdılar. Orada maalesef bir yükseliş oldu. Bunlar zalım, zalım. Onun için diyorum 'zalimler için yaşasın cehennem.'  Evet, zulmettiler. Yani bu Gezi olayları filan kime zarar verdirdi? Benim fakir fukara kardeşime, orta tabaya, bunlara zarar verdirdi. Kaymak tabakanın keyfi yerinde. Onlarda bir numara yok. Bununla da kalmadık. Bütün bu atılan adımlarla nereden nereye getiriyoruz ülkeyi. Daha da iyi olacak" diye konuştu. 

Erdoğan, işçi ve memurlardan "zorunlu tasarruf" adı altında para kesildiğini belirterek, şöyle konuştu:

"MHP, CHP, SHP, DSP, DYP kesti. Çok eskiye dayanıyor.  13,5  katrilyon... Geldim göreve, önüme bunu getirdiler. Dediler ki 'işçinin, memurun devletten 13,5 katrilyon lira alacağı var.' Dedim ki 'devlet  işçisine memuruna borçlu olur mu? Hemen sendikalarla oturun, bu parayı ödeyelim' dedim. 3 yılda 13,5 katrilyonu işçiye, memura ödedik. Bitmedi. Bir de vatandaşı yine kandırmışlar; işçiyi, memuru kandırmışlar 'sizi konut sahibi edeceğiz' demişler. Konut Edindirme Yardımı (KEY) adı altında da milyarlarca lirayı toplamışlar. Maaş veremiyorlardı ya. Ey Bahçeli sizin gidecek yeriniz var mı? Kılıçdaroğlu sen zaten bitmişsin, seni konuşmama gerek yok. Sen bu SSK'nın başında olduğunda bu millete ettiğin eza, cefa yeter. Bizim vatandaşlarımızı rehine olarak aldınız. Hatırlıyorsunuz değil mi? Bırakın hastaları rehine olarak almayı, ölülerimizi bile rehine aldılar bunlar. Bu Kılıçdaroğlu onlardan bir tanesidir. Suçlu bu, suçlu... Ama aynı dönemin ortaklarından bir tanesi de Bahçeli idi.

Merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz... Bunların iktidarı döneminde aynı bu zulüm yapıldı. Hastanelerde vatandaş rehine olarak alınıyor muydu, parayı ödemedikçe hayır diyorlardı. Biz o senet topladıkları zamanı bildiğimiz için gelir gelmez dedik ki 'hiçbir hastanede hasta kapıdan geri çevrilmeyecek. Çevrildiği anda orada o  başhekim görev yapamaz.'  Bunları kaldırdık. Her doğan Genel Sağlık Sigortası'na tabidir dedik. Babası, anası hiç önemli değil. Sağlık Sigortası var mı yok mu bu öyle bir şey yok. 18 yaşına kadar her doğan, şu anda Genel Sağlık Sigortası'na tabidir. Bunu biz getirdik. Hani Kılıçdaroğlu sen sağlıkçıydın, niye bunları yapmadın? Ama bak biz yaptık bunları."

Erdoğan, vatandaşın istediği eczaneye gidip ilacını alabildiğini istediği hastaneye gidebildiğini belirterek, bunun AK Parti ile geldiğini söyledi.  Erdoğan, "Kastamonu ve ilçelerinde şu 5 gün iyi çalışalım, Kastamonu'nun yerel yönetiminde de ak belediyeciliği getirelim. Yıllar yılı burada görev yapan Tahsin Babaş kardeşimizle beraber inşallah modern belediyeciliği Kastamonu'yu getirelim, ilçelerde getirelim" dedi.

"30-35 yıldır sızmadıkları yer bırakmamışlar"

Pensilvanya'nın yargıda, Emniyet ve diğer birimlerde uzantıları olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar 30-35 yıldır sızmadıkları yer bırakmamışlar. Bakın,  İstihbarat Teşkilatımızın tırlarına Adana'da alçakça bir operasyon yaptılar. İnanın başka başka devletin savcısı olsa, başka devletin emniyet birimi olsa o alçaklığı yapmazdı. MİT mensuplarını durduruyor, yere yatırıyor, ellerini kelepçeliyor ve bir yüzbaşımızı, bir üsteğmenimizi tekmeliyor, yumrukluyorlor. Öyle bir-iki kişi değil, 10-15 kişi üzerine çullanmışlar. Birisi ayağına basıyor, birisi gövdesine basıyor. Ben bunları izleyince şok oldum. Gereğini  yaptık zaten, hala devam ediyor, bitmedi. Peki o MİT ne yapıyordu. Suriye'deki bayır bucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Bu MHP milliyetçi de neden sesi çıkmıyor? Oradaki bayır bucak Türkmenlerine biz yardım elimizi uzatmasak, onları biz bu katil Esed'in bombalarına mı mahkum edelim? Ah kardeşlerim ah...  Bunların meydanlarda yaptığı konuşmalara bakmayın. Bunlar dürüst değiller,  samimi değiller. Sadece iftira yapıyorlar. Devlete saldırı var MHP susar. Türkiye Cumhuriyeti'ne,  onun Başbakanına, Cumhurbaşkanına, Genelkurmay Başkanına saldırı var, bu MHP susar. MİT'e saldırı var, götürülen yardımlar engellenmek suretiyle Türkmenlere saldırı var, bu MHP neden susar? Çünkü Pensilvanya öyle istiyor. Pensilvanya bunların boynuna ipi takmış, istediği yere çekiyor, istediği yere sürüklüyor. "

"Suriye'nin avukatlığını yapıyor"

Erdoğan, önceki gün bir Suriye uçağının düşürüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bakın önceki gün bir Suriye jeti, angajman kurallarını ihlal etti, hava sahamızı ihlal etti. Defalarca uyarıldı, dinlemedi. Hava kuvvetlerimize ait jetler gitti ve o uçağı düşürdü. Biliyorsunuz, daha önce de bir helikopterleri bu şekilde bizim hava sahamızı ihlal etmişti, onu da düşürmüştük. Çok ilginç... Suriye daha tepki vermeden, CHP bu hadiseye tepki verdi. Hale bak ya... Bunların yayın organları, yandaş medyaları var ya, hepsi birden tepki veriyor. Daha Suriye kendisini savunmadan, CHP onun yerine Suriye'yi savundu. Bunların birbirinden farkı yok, aslında birbirlerinden haberleri de yok. Önceki gün CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı çıkıyor, Suriye lehine açıklama yapıyor. Genel Müdür çıkıyor, o farklı söylüyor, baktı ki tepkiler gelmeye başladı, farklı söylüyor. Dün Genel Müdür yine çarkediyor. Genel Müdürün kim olduğunu buluyorsunuz değil mi? Suriye'nin avukatlığını yapıyor bu defa... Bunların birbirlerinden de haberi yok, kendilerinden de haberleri yok. 

Bu CHP Ergenekon'un avukatlığını yaptı mı? Suriye'nin avukatlığını yaptı mı? DHKP-C denilen terör örgütünün avukatlığını yaptı mı? Twetter'in avukatlığını yaptı mı? Burada bir şey daha söyleyeyim; benimle ilgili hani uydurdukları bir şey var. Sürekli... Şüphem yok, şüphem yok. Zaten meydanlar konuşuyor, televizyonlarda üç-beş kişi çıkmış konuşmuş, onlar bizi bağlamaz. Bizi meydanlar bağlar, millet bağlar millet..."

"Twitter'ın mı avukatısınız?"

"Başbakan prestij kaybediyor, AK Parti prestij kaybediyor" denildiğini söyledi. Twitter'i yasaklayarak kaybedildiğinin söylendiğini belirten Erdoğan, "O Twitter önce mahkeme kararlarına uymayı öğrensin. Sen kalkıp da ABD'de ABD Başkanı'na Tayyip Erdoğan'a yapılan hakareti yapamazsın, yaptığın anda indirirler seni. Bu kalkacak, Erdoğan'a her türlü hakareti yapacak, bunları Twitter'dan bütün uyarılara rağmen indirmeyecekler, aynı şekilde bakanlarıma bu tür şeyleri yapacaklar, uyarılara, mahkeme kararlarına rağmen indirmeyecekler, ee biz de seyredeceğiz. O televizyonlara çıkanlara söylüyorum, siz ABD'deki Twitter'in mi avukatısınız, bu ülkenin başbakan, bakan veya milletin mi avukatısınız?" diye sordu.

"Katilin elinde can alır, doktorun elinde can kurtarır"

Erdoğan, ileri teknoloji diyerek, her türlü adımı attıklarını, 10 milyonu aşkın tablet bilgisayar dağıttıklarını anlattı. Erdoğan, ancak bu ahlaksızlıklar yapılsın diye değil, ileri teknolojiyi kullanmaları için yaptıklarını belirterek, bıçağın, katilin elinde can aldığını, doktorun elinde can kurtardığını dile getirdi. Erdoğan, "Şimdi bu tür bilgisayarla kalkıp da sen eğer Tayyip Erdoğan'a böyle bir iftirayı yapar, bunu da Twitter'da yaymaya kalkarsan, biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz" dedi.

"Ergenekon'un avukatlığını yapan bir kişi var"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Erdoğan'ın, İsviçre'de 13 ayrı bankada hesabı var" dediğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunda yüz yok, bunda karakter yok. 'Hangi bankadaysa bu hesaplar, bul çıkar' dedim. Hukukta kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Bu hesaplar nerede, bul çıkar, gidelim beraber o paraları alalım, bu paraları sana vereceğim, sen çok fakirsin ya. Kendim almayacağım. Hala sesin çıkmadı, bekliyorum. Ta Siirt'te söyledim. Eline diline dursun, iftira olur da böylesi de olmaz, hadi açıkla. Klavuzu karga olanın... Olay bu. Şu yalana bak ya. Halen cevap yok. Ey CHP'ye gönül veren kardeşlerim, bu adamın arkasından daha ne kadar gideceksiniz, bunda yalan, takiyye, iftira var. Akşam başka sabah başka. Şu dev yatırımları yapan bir iktidara sen bunu nasıl söylersin? Montaj kasetlerle, iftiralarla üzerimize geldiniz, geliyorsunuz. Yine başaramayacaksınız. Bu pazar günü benim milletim bunlara en güzel cevabı sandıkta verecek.

Şu anda yeni Ergenekon'un avukatlığını yapan bir kişi var. Ama Türkiye'nin avukatlığını yapamadılar. Bütün bu süre içinde bu CHP, bu MHP, BDP, Pensilvanya hep birlikte BAAS rejiminin askerleri oldular. Bu millet eğilmez, Türkiye yenilmez. MHP'ye gönül veren kardeşlerime özellikle sesleniyorum. Türkiye'yi esir alamayacaklar, çeteleri diriltemeyecekler, siyasete vesayet getiremeyecekler. Gelin el ele verelim. Şu ana kadar bu ülkede hiçbir hizmeti olmayan Bahçeli'nin arkasından daha gitmeyin. Millet 5 yıllığına iktidar görevi vermedi mi bu Bahçeli'ye? Ne oldu 3,5 yıl kaldı, kaçıp gitti. Niye 5 yıl idare etmedin, kaçıp gittin? Sakarya, Düzce, Kocaeli depreminin altında kaldı. Kalkamadılar. Yolsuzluklarla da yargılandılar. Biz de deprem geçirdik. Bingöl, Simav, Van depremleri geçirdik. 1 yılda yeni Bingöl, yeni Simav, yeni Van inşa ettik. Niye, güçlüyüz, yere sağlam basıyoruz, onlar gibi 3,5 yılda kaçıp gitmedik, işimizin başındayız. Bu kardeşiniz Başbakanlık'ta aralıksız 11 yılını doldurdu. Hizmete devam."

"Dürüst iletişimi yasaklar mıyız?"

Erdoğan, Kastamonu'nun uzun yıllar hak ettiği yatırımları alamazken, bunları kendilerinin getirdiğini, ili hizmetle tanıştırdıklarını söyledi. Erdoğan, Ilgaz Tüneli'ni, gelecek yıl sonunda hizmete sunmayı planladıklarını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Kastamonu'nda yaptıkları ve yapacakları yatırımları anlattı. Kastamonu'nda, gençlerin dünya ile görüşmesi için 422 okula internet bağlantısı sağladıklarını ifade eden Erdoğan, "Dürüst bir iletişimi biz yasaklar mıyız? Ama dürüst olmayanın da karşısındayız" dedi. 

Konuşması sırasında slogan atan kadınlara işaret eden Erdoğan, "Beyler, şu bayanların heyecanı sizde yok. Şu heyecana bak, size bak. Şöyle canlanın" diye seslendi. Erdoğan, bu pazar günün, başka pazar olduğunu dile getirdi.

"Sizden de belediyeyi istiyorum"

Erdoğan, belediyeciliğin kendilerinin işi olduğunu kaydederek, 1994'te İstanbul Belediye Başkanı olduğunu, 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptığını anımsattı. Erdoğan, "Sen Siirt'te şiir okudun" denildiğini belirterek, bu şiirin de Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütün kitaplarında olan Ziya Gökalp'in şiiri olduğunu anlattı. 

Alanda bulunanlar Erdoğan'ın konuşmasına, "Bir daha, bir daha" şeklinde sloganlarla karşılık verdi. Erdoğan, "Ama ben de sizden bir söz istiyorum, okuyacağım. Ama pazar günü de sizden belediyeyi, belediyeleri istiyorum" dedi. 

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker... Bir şey bizi sindiremez, gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa, biz oyuz ki, imanıyla öğündüğümüz ecdadımız, korkutucu şeylere hiçbir gün diz çökmemiş, zaferlerin kapusu, Anadolu'nun tapusu, Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar, ecdadımızı zaferden zafere koşturan şey, işte şu içinde bulunduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik ruhudur.

Hadi dediler içeri, Pınarhisar'a. Hayırlı olsun dedik. Bak orası bizim için Medrese-i Yusufiye oldu. AK Parti orada kuruldu, oradan kurduk, öyle yola çıktık."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın