Dolar
32.33
Euro
34.96
Altın
2,213.83
ETH/USDT
3,575.40
BTC/USDT
70,805.00
BIST 100
9,056.61
Yaşam

"Evde kal" döneminde aile içi şiddete karşı uzman tavsiyeleri

Uzmanlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle evde kalan aile bireyleri arasında şiddeti önleme konusunda öneri ve uyarılarda bulundu.

Emin İleri, Fatih Çağlar Demirbaş  | 09.04.2020 - Güncelleme : 09.04.2020
"Evde kal" döneminde aile içi şiddete karşı uzman tavsiyeleri

İstanbul

Kovid-19 salgınıyla mücadele için dünyanın birçok ülkesinde sokağa çıkma yasağı veya kısıtlamalar uygulanırken, evde kalmak, salgınla mücadelede en önemli tedbirlerin başında geliyor.

Ancak bu durumun aile içi şiddet vakalarına olumsuz etkisine dikkat çeken uzmanlar, bu süreçte ilk kez şiddet görenlerin sayısının arttığını vurguladı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerine göre, kentte mart ayında aile içi şiddet olayları, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38,2 arttı.

Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) Vuhan başta olmak üzere İtalya, İspanya, Fransa'da aile içi şiddetin arttığını ve boşanmaların başladığını bildirmişti.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Altınbaş Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuba Demirci Yılmaz, aile içi şiddet konusunda Türkiye'nin yalnız olmadığını, salgının yaygın olduğu ve insanların eve kapandığı tüm ülkelerde aile içi şiddet vakalarının arttığını söyledi.

Aile içi şiddet vakalarında dünya genelinde yüzde 38 ile 60 arasında artış yaşandığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"İlk Çin'de öğrendik bunu. Özellikle İtalya ve İspanya'da yaygın. Salgın ne kadar yaygınsa bu oran da o kadar artıyor. Hiç geçirmedikleri kadar çocuklarla stresli bir zaman geçiriyor insanlar. Eve kapanma hissiyatının yarattığı bir gerginlik var. Özellikle hiç şiddet görmemiş kadınların da çeşitli şekilde devleti, polisi ve varolan bir takım yardım hatlarını aradığını biliyoruz. Yani bu süreçte ilk kez şiddet görenlerin oranı da arttı. Bir de zaten şiddet mağduru olup bu kapanma yüzünden daha fazla şiddete maruz kalanlar var. Mağdur sadece eşler olmuyor. Anne, baba, ağabey, kardeş, çocuk... Bazen kadınlar da saldırgan olabiliyor. Özellikle çocuklar için. Yaşlılara yönelik şiddet de var. Bunların da arttığını biliyoruz."

Bu kriz döneminin çok ciddi ekonomik ve psikolojik sıkıntılar yarattığını belirten ve sorunlu aile ilişkilerinin bu süreçle iyice stresli hale geldiğini anlatan Yılmaz, eve kapanmayla beraber bireylerin sürekli birbirlerini kontrol etme, telefonlarına bakma gibi durumların arttığını, bazılarının tepkisini şiddetle gösterdiğini söyledi.

Saldırgan bireylerin evden uzaklaştırılamaması

Yılmaz, aile içi şiddetin önlenmesi konusunda yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı:

"6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi'nin saldırgan aile bireyi ve yakın partner-eşi evden uzaklaştırma konusundaki esaslarını uygulamak gerek. Zaten polis ve acil başvuru hatlarının açmazı da burada. Şiddetten kaçan kadın ve diğer bireylerin boş otel gibi yerlerde kurulacak acil sığınak ve sığınma evlerine alınması, seyahat, sokağa çıkma yasağı gibi salgın zorunluluklarında bir grubun -polis, bakanlık yetkilileri- bu işe yönlendirilmesi gerek. Şiddetin artmasının bir nedeni de saldırgan ve şiddet eğilimli bireylerin evden uzaklaştırılmıyor ve kurbanlarına yakın olması, bunun avantajını kullanıyor olması..."

"Bağ kurmak güveni arttırır"

Psikiyatrist Bahar Tezcan ise kaotik dönemlerde insanın en temel ihtiyacının bağ kurmak olduğunu ve bağ kurmanın güveni artıracağını söyledi.

Özellikle eşlerin bu süreçte olumlu bağlarını güçlendirerek, karşıdakini anlayarak hareket etmesi gerektiğini anlatan Tezcan, "Partnerinizi anlamaya ve derinlemesine ilişki kurmaya fırsat tanıyan bu bol zamanı iyi değerlendirir ve eşinizi düşmanınız gibi algılamazsanız bu süreçten güçlenmiş bir ilişki ile çıkabilirsiniz." dedi.

Tezcan, evde katı kurallar uygulamayı bırakıp esnekleşebilen kişilerin bu süreçte dayanıklılığı öğreneceğini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ama bu sınırsızlık da demek değildir. Herkesin kendine ait bireysel zamanları ve yalnız kalabileceği alanları olursa dinlendirici olacaktır. Hatta günün belirli saatlerini böyle organize edebilenler, tek başınalığın da tadına varabilecek ve yalnız kalmayı idealize etmeyecektir. Başkasının ne düşündüğüne, hissettiğine karar vermeyip sadece anlamaya ve eşlik etmeye çalışan, yönetimi ele geçirmek için zorlamayan, kabullenmeyi öğrenen, diğerinin yaşamını çoğaltmasa bile en azından eksiltmeyecek olan, acıdan öğrenmeye ve anlam çıkarmaya çalışan bireyler bu zorlu ilişki sınavından daha bağlanarak çıkacak."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın