Dolar
40.26
Euro
46.83
Altın
3,338.97
ETH/USDT
3,162.30
BTC/USDT
118,208.00
BIST 100
10,222.19
Yaşam, 28 Şubat

'28 Şubat'ın yaralarını sarmaya çalışıyorlar

Iğdır'da yaşayan 28 Şubat mağdurları, "kara gün" diye nitelendirdikleri o günün, hayatlarında açtığı yaraları sarmaya çalışıyor.

Hüseyin Yıldız  | 26.02.2016 - Güncelleme : 26.02.2016
'28 Şubat'ın yaralarını sarmaya çalışıyorlar Fotoğraf: AA/Hüseyin Yıldız

Iğdır

IĞDIR - HÜSEYİN YILDIZ 

Sivas'ta 1997 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde yükseköğretime başlayan Şebnem Kayla Alakan (36) ve İzmir'de aynı yıl Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde 2. sınıf öğrencisi olan Nuray Bayat Usta (40), 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlarla ordu ve bürokrasi merkezli olarak uygulamaya konulan antidemokratik uygulamaların hayatlarına etkilerini AA muhabirine anlattı.

"Başörtüsüyle girmek yasaktır"

O dönem üniversitenin girişine "başörtüsüyle girmek yasaktır" yazısı asıldığını ve bunu ilk gördüğünde adeta yıkıldığını ifade eden Alakan, şöyle konuştu:

"Tek isteğimiz okuyup istediğimiz mesleğe kavuşmaktı ama olmadı, hayallerimize kavuşamadık. Bizi okulun kapısından içeri bile almıyorlardı. Ne suçumuz olduğunu bilmeden sadece bekliyorduk. Hırsızlık yapmamıştık, cinayet işlememiştik, tek suçumuz Allah'ın emrini yerine getirmekti. Aşağılayıcı bakışlarla başımızdaki örtüye basit bir kumaş parçasıymış gibi bakıyorlardı. Bir silah bir kurşun gibi korkuyorlardı. Tek yaptıkları gerici ve yobaz yakıştırmalarıyla aşağılamaktı."

Alakan, bu baskıcı tutum nedeniyle başörtüsü ve okul arasında tercih yapması gerektiğinden okulu bırakmak zorunda kaldığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Hiç unutamadığım, bir gün fakültenin kapısında beklerken bir anda kar fırtınası çıktı ve bizler sığınmak için içeri girmek istedik ve engellendik. O an bu insanların insanlığını kaybettiğini fark ettim. Nasıl bu kadar kötü olunabilirdi. Üşüdük ama bekledik fakültenin kapısında, titrek dudaklarımızda yalnızca Rabbimizi anarak... Kapkaranlık yolda savunmasız gibiydik. Rabbim bizimleydi, bunu biliyorduk, onun için yaşıyor ve onun için mücadele ediyorduk, gurur duyuyorduk çünkü başımızda Allah'ın ayetini taşıyorduk." 

"Evlerimize hapsedildik"

Nuray Bayat Usta da o dönem felsefe bölümünde okumasının da katkısıyla hocalarının biraz daha anlayışlı olduğunu ve bu sayede mezun olabildiğini, ancak öğrenim hayatının ardından kamusal alanda devam eden başörtüsü yasağı nedeniyle çalışamadığını belirtti.

Yasaklarla sırf başörtüsü taktıkları için kamusal alandan çıkarılıp evlere hapsedildiklerini dile getiren Usta, şunları söyledi:

"Kendi ülkemizde eğitim hakkımız, çalışma hakkımız elimizden alındı. Derken AK Parti hükümetiyle kamusal alandaki başörtü yasağı kalktı. Hayata yeni baştan başlamak hiç de kolay olmayacaktı. 12 yıl aradan sonra tekrar sıfırdan başlamak zordu. Zorluklarla sınanmaya alışmış biri olarak mücadele etmeye başladım. Ücretli öğretmen olarak dönemlik çalıştım. Şartlar çok zorlaşmıştı, halbuki mezun olduğum yıl, sınavsız atanma hakkım vardı. 40 yaşına gelmiş iki çocuk sahibi bir anne olarak mücadeleye devam ettim. Tabiki bu süreçte çocuklarım da bu süreçten nasibini aldı. 28 Şubat'ın bedelini sadece ben değil çocuklarımda ödedi."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.