Gündem

28 Şubat davasının detayları savcı mütalaasında

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı Yıldırım, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada 28 Şubat sürecinde yaşananlar, detaylı şekilde yer aldı.

21.12.2017 - Güncelleme : 21.12.2017
28 Şubat davasının detayları savcı mütalaasında

ANKARA

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki 28 Şubat davasının duruşmasına, sanıklar, bazı müdahiller ve taraf avukatları katıldı. Duruşmayı bazı milletvekilleri de takip etti.

Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra devletin tüm yasal organları üzerinde askeri vesayetin en üst seviyeye ulaştığını, bu durumun Turgut Özal'ın başbakan olmasından itibaren azalma eğilimi gösterdiğini ancak 1994'te yapılan mahalli idareler seçimlerinde İstanbul, Ankara, Konya ve Kayseri büyükşehir belediyeleri dahil pek çok belediyede Refah Partili adayların belediye başkanı seçilmesinden sonra TSK içinde bir grubun askeri müdahalede bulunmak için harekete geçtiğini söyledi.

Bu aşamada, askeri müdahaleye karşı çıkabilecek TSK personelinin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamak amacıyla faaliyetler yürütüldüğünü belirten Yıldırım, "25 Aralık 1995 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Refah Partisi'nin en çok oyu alıp, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla milletvekili ile temsil edilmesi ve kurulacak muhtemel koalisyon hükümetinin büyük ortağı olacağının anlaşılması üzerine askeri müdahale düşüncesine sahip olan bu yapılanmanın, aktif biçimde her türlü argümanı kullanarak Refah Partisi'ne ve halka karşı açıkça psikolojik harekat yürüttüğü, gayriresmi olarak hangi tarihte oluşturulduğu tespit edilemeyen ve faaliyetlerini Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında yürüten bu yapılanmanın 28 Şubat Kararlarının alınmasını sağladığı ancak 10 Nisan 1997 tarihine kadar hiçbir resmi belgede bu yapılanmanın izine rastlanılmadığı, 10 Nisan 1997 tarihli BÇG oluşturulması konulu belgede daha önce oluşturulan bir yapılanmadan bahsedildiği tüm kovuşturma dosyası kapsamından anlaşılmıştır." dedi.

"İlk defa bir resmi belgede yer aldı"

Kovuşturma kapsamında elde edilen delillerden BÇG'nin fiilen hangi tarihte faaliyete geçtiğinin tespit edilemediğini kaydeden Yıldırım, "Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir imzalı, 4 Nisan 1997 tarihli, 'Çalışma grubu oluşturulması' konulu belgede özetle, 'İrticanın, oluşturduğu tehdit açısından iç güvenliğin önüne geçtiği ve ülkenin bir numaralı sorunu haline geldiği, bu maksatla Genelkurmay Harekat Başkanlığı koordinatörlüğünde bir çalışma grubu oluşturulacağı, bu çalışma grubunun diğer (J) Başkanlıklarının uygun göreceği personelin katılımı ile her gün toplanacağı' ifade edilerek bu şekilde BÇG ilk defa resmi bir belgede yer almıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyet Savcısı Yıldırım, mütalaasını şöyle sürdürdü:

"Bu belgenin 'özel oturum notları' bölümünde özetle, 'Amaç, bugünkü ortamda öncelikli hedef DYP'nin çökertilmesi, dolayısıyla hükümetin derhal iktidardan çekilmesini sağlayıcı önlemleri almaktır. DYP'nin hükümetteki oy potansiyelini kırmak örtülü yapılmalıdır.' ibaresinin yer aldığı, 'Acil Tedbirler' başlığı altında, 'Hükümetin, RP'nin yumuşak karnını tespiti, menfaat çatışması yaratmak, DYP liderinin düşürülmesi, liderden kurtulmanın parti için kazançlı olacağı, YAŞ/TSK'nın kararlılığını göstermek, MGK kararlarında taviz vermemek takipçisi olmak, TSK içinde irticaya karışmış olanları ayıralım.' ibaresinin bulunduğu, 'Çalışma Şekli' bölümünde de '1.Kurul, 2.Kurul, 3.Kurul, harekat tarzları, MGK, toplantı gündemini tespit ederler.' ifadelerine yer verilmek suretiyle BÇG'nin resmi olarak kurulmasının temelleri atılmıştır."

Bu emirden sonra 7 Nisan 1997'de, Genelkurmay Başkanlığı İnönü Salonunda, Genelkurmay İkinci Başkanlığı tarihçesinde 'General/amiral Toplantısı' olarak geçen bir toplantı düzenlendiği aktarılan mütalaada Yıldırım, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir başkanlığında yapılan toplantıya, Genelkurmay J Başkanları (J-7 hariç) Yıldırım Türker, Çetin Saner, Çetin Doğan, Kamuran Orhon, Vural Avar, Hayri Bülent Alpkaya, Kuvvet ve Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanları, Şükrü Sarıışık, Altaç Atılan, Hakkı Kılınç, Daire Başkanları Ayhan Cansevgisi, Fevzi Türkeri, Orhan Yöney, Ersin Yılmaz, Köksal Karabay, Kadri Özer, Kenan Deniz, Hüsnü Dağ, Oğuz Kalelioğlu, İsmail Ruhsar Sümer, Şevket Turan, Metin Yaşar Yükselen, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şener ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Yücel Özsır'ın katıldığını ifade etti.

"Hükümeti cebir ve şiddet uygulamak suretiyle ıskat"

Toplantı tutanağına göre, toplantıya katılanların büyük bir çoğunluğunun, hükümeti cebir ve şiddet uygulamak suretiyle ıskat etmek amacıyla bir grubun kurulması konusunda fikir birliği içinde oldukları, oluşturulacak gruba etkin bir iş bölümü içinde destek vereceklerini ifade ettikleri belirtilen mütalaada, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Söz konusu toplantının Genelkurmay Karargahı ve Karargaha bağlı birliklerde görevli general ve amirallerin yanında kuvvet komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli general ve amirallerin de katılımıyla yapılması ve BÇG'nin resmi olarak kurulmasının bu toplantıda karara bağlanması karşısında, hükümeti cebir ve şiddet kullanmak suretiyle ıskat ve çalışamaz hale getirme suçunun sadece Genelkurmay Karargahı ve karargaha bağlı birliklerde görevli general ve amirallerle sınırlı kalmadığı, Kuvvet Komutanlıklarında ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli en üst rütbeli subayların da bu suça iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde askeri müdahale sürecine Türk Silahlı Kuvvetlerin tüm unsurlarının katılımının amaçlandığı görülmüştür.

Söz konusu toplantı sonucunda Genelkurmay Karargahında ve Karargaha bağlı birliklerde görevli general/amiraller ile kuvvet komutanlıklarında ve Jandarma Genel Komutanlığında görevli bazı general/amirallerin ortak kanaati ile BÇG'nin resmi olarak kurulmasına karar verilmiştir. Bu ortak iradenin sonucu olarak Genelkurmay Karargahında 7 Nisan 1997 tarihinde yapılan toplantıdan 3 gün sonra, 10 Nisan 1997 tarihinde, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir imzalı, 'Batı Çalışma Grubu Oluşturulması' konulu emirle BÇG resmi olarak kurulmuştur. Bu emirde, BÇG'de yer alacak personelin hangi birimlerden görevlendirileceği, çalışma grubunun nerede faaliyet göstereceği de ayrıntılı olarak belirlenmiştir."

Sincan'da yürütülen tanklar

Yıldırım, mütalaanın "Hukuki Nitelendirme" bölümünde de Genelkurmay Başkanlığı tarafından organize edilen bilgilendirme toplantıları ve brifinglerin çeşitli konular üzerinde hükümete bir ön uyarı, kamuoyu oluşturma ve manüplasyon aracı olarak kullanıldığı, basın açıklamalarının da aynı kategoride olduğu, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay tarafından düzenlenen irtica brifinglerinin, gazetecilerin yanı sıra yargı mensuplarına da verildiğine işaret ederek, şöyle dedi:

"Genelkurmay tarafından organize edilen bilgilendirme toplantıları ve brifinglere çağrılan katılımcıların genellikle medyadaki genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileri olmasından hareketle, brifinglerin amacının gazete ve dergilerin yayın politikasını direkt olarak etkilemek olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Genelkurmay Başkanlığının yaptığı brifinglere medya temsilcilerini çağırmasının asıl amacı, birlikte hareket edebilmeyi gerçekleştirmektir. Bu yöntemler dışında askeri güvenlik bürokrasisinin siyaseti etkilemek için kullandığı bir yöntem ise gücünü göstermek ve yapabileceklerini hatırlatmaktır. Nitekim 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan'dan geçen tanklar gazetelerde 'TSK'nın gövde gösterisi' olarak yer bulmuştur. Refahyol koalisyonu döneminde Ankara'nın Sincan ilçesinde düzenlenen Kudüs Gecesinde sahnelenen bir oyunun şeriat propagandasına dönüştüğü iddialarının basında yer alması üzerine, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'na bağlı tanklar Sincan caddelerinden geçmişlerdir. Genelkurmay, bu tank geçişlerini altı ayda bir yapılan normal eğitim faaliyeti olarak açıklamışsa da gazetelerin ve yazarların görüşü bunun bir gövde gösterisi olduğudur."

Sanıklara ilişkin değerlendirmeler

Yıldırım, sanıklardan Karadayı ve Bir'in de arasında bulunduğu 60'ının "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçlarından "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırılmalarını isterken, sanıklara ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Buna göre görüşte, İsmail Hakkı Karadayı'nın 30 Ağustos 1994 ile 30 Ağustos 1998 arasında Genelkurmay Başkanı olduğuna dikkat çekildi.

BÇG'nin kurulması, rapor sistemi, harekat konsepti, eylem planı konularındaki belgelerin, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir tarafından Genelkurmay Başkanı emriyle Kara Kuvvetleri Komutanlığına, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına, Hava Kuvvetleri Komutanlığına, Jandarma Genel Komutanlığına ve ilgili yerlere gönderildiği anlatılan görüşte, Karadayı'nın BÇG'nin karargahta kurulmasından ve BÇG belgelerinden haberinin olmamasının düşünülemeyeceği belirtildi.

Çevik Bir'e ilişkin değerlendirme

Sanıklardan Çevik Bir'in BÇG şemasına ilişkin belgede, "BÇG'nin başında" olduğuna işaret edilen görüşte, Bir'in, BÇG'nin oluşturulması ve eylem planına ilişkin yazıları değişik tarihlerde Genelkurmay J Başkanlıkları ile ilgili komutanlık ve başkanlıklara gönderdiğine yer verildi.

Bir'in, Haziran 1997'de farklı günlerde irtica brifingleri verileceğine dair mesaj formunda ad ve imzasının bulunduğuna dikkat çekilen görüşte, Refahyol Hükümetini takip ve düşürmek için faaliyet göstermek üzere BÇG oluşturulmasına ilişkin Genelkurmayda yapılan toplantılara katıldığı ifade edildi. Görüşte, "Hükümete muhtıra verilmesi, sıkıyönetim ilan edilmesi. hükümetin değişimi, hükümetin devamını önleyecek tedbirler, gelecek hükümetin oluşumu, kriz yönetimi oluşturulması, eylem planı yapılması, yargı ve kamu yöneticilerine destek/tehdit, üniversite, sendika ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapılması, cesaret verilmesi, basın ve medyaya hakimiyet sağlanması, yanlarına alınması, Batı Çalışma Grubu'nun kurulması, iki kez yapılan YAŞ toplantıları ile personelin atılmasının yeterli olmadığı, halkın yanlarına değil önlerine alınması, taarruzi psikolojik harekat icra edilmesi, polise havuç ve sopanın gösterilmesi, bilgi toplayan, eyleme dönüştüren, psikolojik harekat yapan bir grup oluşturulması" ve buna benzer konuların gündeme geldiği toplantıya Bir'in de katıldığı ve konuşma yaptığı anlatıldı.

"Çetin Doğan, toplantılarda koordinatördü"

Görüşte, sanıklardan Çetin Doğan'ın da BÇG'nin kurulduğu dönemde Genelkurmay Harekat Başkanı olduğu ifade edilerek, BÇG'ye ilişkin kimi evraklarda imzasının bulunduğu, Bir'in, BÇG'ye ilişkin kimi evrakları gereği için ona gönderdiği, Doğan'ın BÇG'nin toplantılarına katılarak koordinatörlük görevi yaptığı kaydedildi.

Dönemin Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri emekli Korgeneral Erol Özkasnak'ın 4 Nisan 1997 tarihli "Batı Çalışma Grubu" oluşturulmasına dair yazıyı hazırlayarak Çevik Bir'e sunduğu ve onun da gereği için Özkasnak'a gönderdiği anlatılan görüşte, sanığın Refahyol Hükümetini takip ve düşürmek için faaliyet göstermek üzere BÇG oluşturulmasına ilişkin Genelkurmay Başkanlığında Çevik Bir'in başkanlığında 7 Nisan 1997'deki psikolojik harekat ve buna benzer konuların gündeme geldiği toplantıya katıldığı, BÇG faaliyeti kapsamında verilen bir kısım irtica brifinginde mesaj formunda parafının bulunduğu bildirildi.

Özkasnak'ın televizyondaki sözleri

Özkasnak'ın, 13 Ocak 2001 günü Kanal 6'da yayınlanan Ceviz Kabuğu programına katıldığı belirtilen görüşte, sanığın buradaki şu sözleri söylediğine dikkat çekildi:

"28 Şubat sürecini herkesin bildiği gibi Genelkurmay Karargahında yapılan faaliyetler açısından, Genelkurmay Başkanının başkanlığında kuvvet komutanlarının da katılımıyla bir silahlı kuvvetler faaliyeti olarak nitelendirebiliriz. Ben de bu faaliyetler içerisinde üzerime düşen rolü oynayan veya rol verilen bir kişiyim. Bu sürece de çok güzel isim takmışlar, 'post-modern darbe' demişler. Aslında post-modern darbe bence buna yakıştırılan en iyi isim. Bu post-modern darbe, tereyağından kıl çeker gibi, eski darbelere benzemeyen bir şekilde, hiç kan akıtmadan, hiç kimseyi üzmeden, gayet usulüne uygun bir şekilde demokratik uygulamalarla, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da benimsenerek, devletin başındaki en büyük insandan ilgili bakanlara kadar hepsi de dahil edilerek, hatta halkımız ortak edilerek, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla, çok başarılı bir şekilde yürütülen bir süreçtir. Başta Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay İkinci Başkanı olmak üzere, o zamanın kuvvet komutanlarıydı, bunlar aktif olarak bu rolün ve görevin içerisinde olmuşlardır."

"İçişleri Bakanlığı önünde..."

Sanıklardan emekli Korgeneral Çetin Saner'in BÇG'nin kuruluş döneminde Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak görev yaptığına işaret edilen görüşte, Çevik Bir'in, BÇG'nin kuruluşuna dair yazıları Saner'e de gönderdiği, Saner'in BÇG'nin toplantılarına katıldığı, Refahyol Hükümetinde dönemin İçişleri Bakanının BÇG belgelerini açıklaması sebebiyle İçişleri Müsteşarına, "Söyle o kadına, çırılçıplak soyarız, avanesi ile birlikte İçişleri Bakanlığının önünde bir yağlı kazığa oturturuz" şeklinde tehditte bulunması ile ilgili olarak da ifadesinde; dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan'a "Söyle o kadına, insanı İçişleri Bakanlığı binasının önünde kazığa oturturlar" dediğini beyan ettiği kaydedildi.

Sincan'da tankların yürütülmesi

Sanıklardan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal'a, BÇG'ye ilişkin bazı evrakların "gereği için" gönderildiği ve BÇG faaliyetlerinin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında sürdürüldüğü belirtilen görüşte, Köksal'ın talimatıyla 4 Şubat 1997'de zırhlı araç ve tankların Sincan'ın en işlek caddesinde sabah ve akşam yürütüldüğü anlatıldı.

Sanıklardan dönemin Eğitim ve Doktrin Okul Komutanı emekli Korgeneral İzzetin İyigün'ün de tankların yürümesi için şifahi emirle talimat verdiği ifade edilen görüşte, sanıklardan emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin o dönemde Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı, BÇG'nin kuruluşuna dair yazıyı Çevik Bir'in gereği için ona gönderdiği, Çörekçi'nin, 27 Mayıs 1997 tarihli BÇG Eylem Planı'na göre icra makamında bulunduğu aktarıldı.

Kemal Gürüz

Sanıklardan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün, BÇG'nin çalışmaları kapsamında kurulda faaliyet yürüttüğü, YÖK ve BÇG'nin koordinasyon içinde olduğu, 7 Ocak 2008'de Gürüz'ün evinde yapılan aramada 28 Şubat ve BÇG ile ilgili belgelerin ele geçirildiği, Genelkurmay Başkanlığından Gürüz'e yazılan belge ve Gürüz'ün eski Genelkurmay Başkanı Karadayı'ya "arz ettiği" bilgi notu bulunduğu kaydedildi.

Görüşte, YÖK Başkanlığı tarafından verilen belge ve dokümanlara göre, BÇG faaliyetleri kapsamında öğretim görevlileri, personel ve üniversite öğrencilerinin fişlendiği anlatıldı. 

Savcının görüşünde, cezalandırılması istenen diğer sanıklara ilişkin değerlendirmelerde de bulunuldu.

Muhabir: Barış Kılıç-Zafer Fatih Beyaz-Serdar Açıl

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.