İstanbul'da düzenlenen terörle mücadele konferansı ikinci gününde devam ediyor
Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Ofisi, TBMM, Katar Şura Meclisi ve Akdeniz Parlamenter Asamblesi işbirliğinde düzenlenen "Terörle Mücadele ve Şiddet İçeren Aşırılığın Önlenmesi Konusunda Küresel Parlamento Konferansı ikinci gününde devam ediyor.

İstanbul
İstanbul'da yapılan ve dünyanın dört bir yanından parlamenterler, BM kuruluşları temsilcileri ve akademisyenlerin katıldığı konferansta konuşan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesinin (AGİT PA) Terörle Mücadele Özel Komisyonu Başkanı ve MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, terörle mücadelenin artık dijital çağın gerçeklikleriyle şekillendiğini söyledi.
Aydın, teknolojinin bir yandan toplumları birbirine bağlayıp ilerlemeyi sağlarken, diğer yandan 'demokratik toplumlara karşı silah haline getirildiğini' belirterek "İnsansız Hava Araçları (İHA) ve otomatik silahlar teröristlerin elinde ölümcül olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Gençlerin radikalleşmesini önlemek için okullarda eleştirel düşünme ve dijital farkındalık eğitimlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Aydın, "Güvenliğimiz, teknoloji ile güvenlik arasında bir seçim yapmaktan değil, teknolojiyi geliştirirken ve kullanırken insani değerlerin yol gösterici olmasını sağlamaktan geçiyor." dedi.
Yapay zekanın kötüye kullanılma potansiyeli 5 yılda önemli derecede arttı
UNOCT Siber Güvenlik ve Yeni Teknolojiler Birimi Program Yönetimi Yetkilisi Balques Alradwan, yapay zekanın artık sadece teknik bir alan değil, barış ve güvenliğe doğrudan etki eden küresel bir mesele haline geldiğini belirtti.
Alradwan, UNOCT'un 2021'de yayımladığı bir rapora göre, o dönemde teröristlerin yapay zekayı kötüye kullanma potansiyelinin düşük olduğunu ancak 5 yıl içinde bu tablonun önemli derecede değiştiğini kaydetti.
UNOCT'un 2020'de başlattığı program kapsamında bugüne kadar 150 ülkede 4 binden fazla yetkiliye yapay zeka, siber güvenlik, çevrim içi soruşturma gibi konularda eğitim verildiğini belirten Alradwan, "Terörle mücadelede kullanılan yeni teknolojileri düzenlemek için yasal çerçeveleri güçlendirirken insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü korumak, bugün geliştirdiğimiz çözümlerin etkili, hesap verebilir ve geleceğe dönük olmasını sağlamak için çok önemli." ifadesini kullandı.
"Yapay zekanın terörle mücadelede kullanımı, kenarda oturup izlenemeyecek kadar fazla önemlidir"
Uluslararası hukuk firması DLA Piper Müdürü Matt Botwin de parlamentoların terörle mücadelede yapay zekanın rolünü değerlendirdi.
Botwin, yapay zekanın halen "çok yeni ve güçlü bir teknoloji" olduğunu belirterek "Parlamentolar her zaman yeni ve zorlu bir konu karşısında yaptıkları gibi (bu konuda) mevzuat oluşturabilir, denetim yolları açabilir ve kaynak planlaması yapabilirler." diye konuştu.
Yapay zekanın üretebileceği hatalı bilgiler konusunda uyarıda bulunan Botwin, "Yapay zekayı ele alan tüm terörle mücadele önlemlerinde, gerçeklerin ve yapay zeka tarafından sağlanan girdilerin insan tarafından doğrulanmasının önemine özellikle dikkat edilmelidir." ifadelerini kullandı.
Botwin, parlamentoların bu süreçte harekete geçmesi gerektiğini belirterek "Yapay zekanın terörle mücadelede kullanımı, kenarda oturup izlenemeyecek kadar fazla önemlidir." dedi.
Çevrim içi katılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Terörle Mücadele Komitesi Yürütme Direktörlüğü Bilgi ve İletişim Teknolojileri Koordinatörü Jennifer Bramlette de teröristlerin mesajlaşma uygulamaları, sahte profiller ve yapay zeka destekli sohbet araçlarıyla bireyleri etkilemeye çalıştığını söyledi.
Yapay zeka ile üretilmiş içeriklerin tespit edilmesinin giderek daha da zorlaştığını aktaran Bramlette, "Yapay zeka araçlarının gözetim faaliyetleri yürütmek, analiz etmek, haritalar oluşturmak, güvenlik zafiyetlerini belirlemek ve hatta tam kapsamlı saldırı planları geliştirmek ve karmaşık saldırılar planlamak amacıyla kullanılma riski artmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"İnsanların teknolojiyle liderlik etme kapasitesi geliştirilmeli"
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) Terör Önleme Şubesi, Yeni Nesil Terörizm ve Stratejik Müdahale Portföyü Koordinatörü Arianna Lepore da teknolojinin terör örgütlerince kötüye kullanılmasının yeni bir tehdit biçimi değil, mevcut amaçların yeni araçlarla yürütülmesi anlamına geldiğini belirtti.
Lepore, terör örgütlerinin dijital araçları uzun süredir kullandığını vurgulayarak "Terörizmden etkilenen ülkeler, suç grupları veya teröristler tarafından kötüye kullanımı önlemek için mevcut teknolojiyi uygulamaya hazır olmalıdır." diye konuştu.
UNODC olarak teknolojinin kötüye kullanımını önlemede insan kapasitesinin güçlendirilmesine odaklandıklarını dile getiren Lepore, "Bu, bir insan sorunu ve insanların teknolojiyle liderlik etme kapasitesini geliştirmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Temel özgürlükleri güvenlik adına feda edersek, hem güvenliği hem özgürlükleri kaybederiz"
İngiliz insan hakları örgütü Article 19'un Avrupa Bölge Müdürü Antanina Maslyka da teknolojinin terör örgütleri tarafından kötüye kullanılmasının yanı sıra insan hakları savunucuları ve gazeteciler için de hayati bir araç olduğunu ifade etti.
Maslyka, "Yapay zeka sistemleri, şifreli iletişim ve dijital platformlar teröristler tarafından propaganda yaymak, operasyonları koordine etmek ve yeni üyeler kazanmak için kullanılabiliyor." dedi.
Devletlerin teknolojiye yönelik yasal düzenlemelerinde aşırılıktan kaçınması gerektiğini belirten Maslyka, "Eğer temel özgürlükleri güvenlik adına feda edersek, hem güvenliği hem özgürlükleri kaybederiz." ifadesini kullandı.
Konferansta, terörle mücadele çalışmalarında parlamento denetimi tartışıldı
Konferansın ikinci gününde, dünyanın dört bir yanından parlamenterler, BM kuruluşları temsilcileri ve akademisyenlerin katıldığı "Terörle Mücadele Çalışmalarına Yönelik Parlamento Denetiminin Güçlendirilmesi" oturumu yapıldı.
Birmingham Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Dr. Fiona de Londras, parlamentoların hem ileriye dönük onay süreçlerinde hem de geriye dönük değerlendirmelerde etkin denetim mekanizmaları geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Londras, "Önerilen bir terörle mücadele önlemine karşı çıkmak, devletin bunu kanıtlarla gerekçelendirmesini talep etmek ve en sıkı denetime tabi tutmak, devleti zayıflatma veya terörist şiddete sempati duyma girişimi değildir. Bu, sorumlu ve etkili bir parlamento olmanın bir parçasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Terörle mücadelede denetim süreci
Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) CT Phare Proje Yöneticisi Francesca Amerio da denetim süreçlerinde sivil toplumun dışlanmasının gözetim mekanizmalarını eksik ve yüzeysel hale getirdiğini kaydetti.
Amerio, terörle mücadele önlemlerinin şeffaf, hesap verilebilir ve insan haklarına dayalı olması gerektiğini belirterek "Denetim, hesap verebilirlik şeffaflıkla birleştiğinde anlamlıdır." ifadesini kullandı.
Afrika Polis Faaliyetleri Sivil Denetim Forumu Direktörü Sean Tait de, parlamentoların terörle mücadeledeki denetim rolünün güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Tait, parlamentoların, terörle mücadele stratejilerinde bağımsız denetim mekanizmalarını kurma ve bu kurumların yetkilendirilmesini sağlama sorumluluğu bulunduğunu kaydetti.
Etkin bir denetim için milletvekillerinin kapasitesinin arttırılması, bilgiye erişim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesinin önemine dikkati çeken Tait, "Yasama organlarının kapasitesini artırmak için özellikle terörle mücadele konusunda araştırma destek eğitimi de dahil olmak üzere kaynaklara ihtiyacımız var." dedi.
Yardım ve Güvenlik Ağı Direktör Vekili Ashleigh Subramanian-Montgomery ise "Parlamentolar, terörle mücadele ve terörün finansmanıyla mücadele yasalarının başlangıç noktasının insan haklarına uyum ve toplumsal cinsiyete duyarlılık olmasını zorunlu kılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Kadınların barış süreçlerindeki rolünün yıllar içinde "güvenlik politikalarına entegre edilerek araçsallaştırıldığını" belirten Subramanian-Montgomery, bunun nedeninin BM Güvenlik Konseyi kararlarının giderek güvenlikçi bir hale gelmesi olduğunu vurguladı.
Subramanian-Montgomery, kadın öncülüğündeki birçok sivil toplum örgütünün terörle mücadele yasaları nedeniyle faaliyetlerinin kısıtlandığını belirterek bu durumun barış inisiyatiflerini zayıflattığını dile getirdi.
Terörizmle mücadelede "bütüncül devlet" yaklaşımı
Ekonomi ve Barış Enstitüsü Kurucusu ve İcra Kurulu Başkanı Dr. Steve Killelea ise terörizmin toplumsal sistemin içinden doğduğunu ve bu nedenle çözümün de bütüncül bir devlet yaklaşımıyla ele alınması gerektiğini kaydetti.
Killelea, aşırı müdahaleci önlemlerin toplumda güvensizlik yaratarak terör riskini artırabileceğine dikkati çekerek "Terörizmin çözümü, yalnızca terörle mücadele yasalarında değil, onun ortaya çıktığı sistemsel koşulları ele alan bütüncül bir devlet yaklaşımında yatıyor olabilir." diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.