İstanbul
Enerji Depolama Sistemleri Derneği (EDSİS) Yönetim Kurulu Başkanı Can Tutaşı, 2026'nın enerji depolama sektörü için "dönüm noktası" olacağını belirterek, "2026, yalnızca kapasite tahsis edilen bir dönem değil, depolama teknolojilerinin sahada gerçek anlamda devreye alındığı bir döneme geçiş yılı olacak." dedi.
Tutaşı, EDSİS tarafından İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, enerji depolama sistemlerinin, özellikle rüzgar ve güneş enerjisindeki hızlı kapasite artışı dikkate alındığında elektrik şebekesinin esnekliği için kritik önemde olduğunu söyledi.
Depolama teknolojilerinin enerji mimarisinin merkezinde yer aldığını vurgulayan Tutaşı, bu alanın ülkelerin enerji politikalarında giderek daha güçlü rol üstlendiğini dile getirdi.
Tutaşı, Türkiye'de depolamalı elektrik üretim tesisi kurulmasına yönelik ön lisans verilen toplam 33 bin megavatlık projenin yıl sonundan itibaren devreye girmeye başlayacağını ifade ederek, bu santrallerin önemli bölümünün 3 yıl içinde işletmeye alınmasının beklendiğini aktardı.
Gelecek yılın enerji depolama sektörü için "dönüm noktası" olacağını ifade eden Tutaşı, "Tahsis edilen 33 bin megavatlık hibrit kapasitenin yanı sıra 6-7 bin megavat aralığında öngörülen müstakil depolama projelerinin önemli bölümünün yıl içinde fiziki inşaat ve devreye alma aşamasına geçmesini bekliyoruz." dedi.
Tutaşı, yaklaşık 40 bin megavata ulaşan toplam kapasitenin ilk aşama için son derece yüksek bir seviye olduğunun altını çizdi.
- Yerli tedarik zinciri önem kazanıyor
Türkiye'nin depolama alanında yerli tedarik zinciri oluşturmasının kritik önem taşıdığını anlatan Tutaşı, donanımın yanı sıra yazılım tarafındaki çalışmaların da stratejik bir yere sahip olduğunu ifade etti.
Tutaşı, gelecek yıl ilk büyük ölçekli batarya destekli güneş ve rüzgar santrallerinin işletmeye alınmasıyla bu tesislerin şebekede yan hizmetler, pik yönetimi ve frekans regülasyonu gibi alanlarda aktif rol üstlenmesinin beklendiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yerli batarya üretimi için yapılan başvuruların sonuçlanması, enerji yönetim yazılımlarının ticarileşmesi ve yerli tedarik zincirinin olgunlaşmasıyla 2026, depolama teknolojilerinin ithal edilmekten çıkıp Türkiye'de üretilen bir yapıya dönüşmeye başladığı bir yıl olacak. Bu gelişmeler ışığında 2026, yalnızca kapasite tahsis edilen bir dönem değil, depolama teknolojilerinin sahada gerçek anlamda devreye alındığı bir döneme geçiş yılı olacak."
Enerji depolama yatırımlarının gelişiminde düzenlemelerin belirleyici olduğuna işaret eden Tutaşı, sektör ihtiyaçları doğrultusunda yönetmeliklerde güncellemelerin yapıldığını söyledi.
Tutaşı, Türkiye'nin 2022 sonrası yayımlanan enerji depolama yönetmeliğiyle "agresif ve yatırımcı dostu" bir çerçeve oluşturduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Standartların, sertifikasyon süreçlerinin ve teknik kriterlerin netleşmesiyle yatırım ortamı her geçen gün daha da güçleniyor. Uzun vadeli planlama yapabilmek için öngörülebilir fiyatlandırma mekanizmalarının oluşturulması ise sektörün sürdürülebilir büyümesi açısından kritik önem taşıyor. 11 Kasım 2025 düzenlemesi de depolamanın sistemdeki zorunlu rolünün en güncel örneklerinden biri. Bu düzenlemeyle üreticilere belirli bir dönem boyunca anlaşma güçlerinin üzerinde enerji verebilme imkanı tanındı. Bu adım, arz güvenliğini desteklerken özellikle kış döneminde sistem esnekliğini artırdı. Aynı zamanda bu gelişme, depolamanın ani talep artışları ile şebekedeki dengesizliklerin yönetimi açısından ne kadar kritik bir rol üstlendiğini net biçimde ortaya koydu. Fazla üretimin depolanabilmesi halinde, bu tür dönemsel baskıların çok daha etkin şekilde yönetilebileceğini açıkça görüyoruz."
Tutaşı, sektör kurallarını değiştiren enerji depolama teknolojisinin sürekli geliştiğini, bu nedenle teknolojik gelişmelerle uyumlu regülasyonların gelecek dönemde de devam etmesinin beklendiğini ifade etti.