Soykırımın bedeli: Dünyada en çok nefret edilen ülke İsrail
Konserler, sinemalar ve spor etkinlikleri gibi kültürel alanlarda giderek daha belirgin hale gelen İsrail'e yönelik artan küresel antipati, uluslararası düzeyde önemli bir tavır değişikliğine işaret ediyor.

İstanbul
İslam ve Küresel İlişkiler Merkezinde (CIGA) kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Ramzy Baroud, Gazze'deki soykırımın İsrail'in küresel imajını nasıl çökerttiğini ve Filistin anlatısının dünya genelinde nasıl güç kazandığını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Konserler, sinemalar ve spor etkinlikleri gibi kültürel alanlarda giderek daha belirgin hale gelen İsrail'e yönelik artan küresel antipati, uluslararası düzeyde önemli bir tavır değişikliğine işaret ediyor. Bu eğilim, bir dizi kritik soruyu da gündeme getiriyor: Gazze'deki soykırım, İsrail'in imajını nasıl geri döndürülemez biçimde [1] zedeledi? İsrail'in, dünyanın en çok tepki çeken ve nefret edilen devletlerinden biri haline gelmesinin ne gibi sonuçları var? Bu derin yalnızlaşma İsrail toplumunda nasıl yankı buluyor ve ülkenin uluslararası itibarı böylesine keskin bir şekilde düşerken soykırımın hala sürüyor olması neyi ortaya koyuyor?
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
İsrail'in uluslararası imajının çöküşü
İsrail'in giderek artan uluslararası yalnızlığı, belki de en net biçimde ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya yaptığı "İsrail tüm dünyayla savaşamaz, Bibi." uyarısıyla [2] açığa çıktı. Bu söz, dünya genelinde benzeri görülmemiş ölçüde yükselen İsrail karşıtı dalgaya işaret ediyor. Bu değişim artık yalnızca söylem düzeyinde kalmıyor, somut sonuçlar da doğuruyor: İspanya gibi ülkelerin uyguladığı yaptırımlar [3], uluslararası mahkemelerde açılan davalar [4], giderek yaygınlaşan boykot çağrıları [5] ve özgürlük filolarının yeniden organize edilmesi [6] bu dönüşümün açık göstergeleri. Tüm bu küresel gelişmeler, bugün hem Washington hem de Tel Aviv açısından ciddi bir stratejik endişe kaynağı haline gelmiş durumda.
Gelecekteki tarihçiler bu dönemi, İsrail işgaline karşı küresel tutumların değişiminde bir dönüm noktası olarak nitelendirebilir. Bir zamanlar marjinalleştirilip "radikal" olarak etiketlenen muhalif görüşler artık ana akım haline geldi, özellikle de ABD'deki Demokrat Parti içinde bu değişim açıkça görülüyor. Kamuoyu araştırmaları büyük bir kitlesel yön değişimini ortaya koyuyor: Demokrat seçmenlerin çoğunluğu artık İsrail'in politikalarına karşı tavır alıyor. Örneğin Gallup anketine göre [7], Demokrat seçmenlerin yüzde 59'u Filistinlilere, yalnızca yüzde 21'i İsraillilere daha fazla sempati duyuyor.
Gazze'de yaşanan soykırım, yalnızca tepki ve muhalefeti tetiklemekle kalmadı, İsrail'e yönelik açık karşıtlık kısa sürede ana akım haline geldi ve geleneksel siyasi ayrışmaları da aştı. Bu durum, İsrail'in cezasızlık algısını sürdürmek isteyenler açısından son derece rahatsız edici. Hatta İsrail'in geleneksel destek tabanlarında bile -örneğin Cumhuriyetçi Parti içinde- belirgin bir çözülme yaşanıyor. Maryland Üniversitesi tarafından yapılan bir ankete göre [8], 18 ila 34 yaş arasındaki Cumhuriyetçi seçmenlerin yalnızca yüzde 24'ü, Filistinlilere kıyasla İsraillilere daha fazla sempati duyuyor.
Bu yüzleşme, nihayetinde dünyanın artık İsrail'i gerçekten olduğu gibi -ve aslında her zaman olduğu haliyle- görmeye başladığını gösteriyor. Filistinlilerin sistematik biçimde katledilmesi, İsrail'in doğasındaki şiddet yanlısı siyonist ideolojiyi bütün açıklığıyla gözler önüne serdi.
İsrail toplumundaki yansımalar
Soykırımı, iç siyasette yeniden popülerlik kazanmak için kişisel bir araca dönüştüren Netanyahu, dünya kamuoyunun mucizevi bir şekilde kendi lehine döndüğüne inanarak hareket ediyor. Ancak bu inanç gerçeklikten tamamen kopuk çünkü savaş başlamadan önce bile kendi halkının önemli bir bölümü ona karşı derin bir hoşnutsuzluk duyuyordu. Bugün ise dünya genelinde kendisine destek verenlerin sayısı son derece az.
İsrail yanlısı medya mekanizması tarafından, soykırımı gizlemek amacıyla yürütülen propaganda savaşı [9] -ki bu süreçte sürekli olarak suç Filistinlilere yüklenmeye çalışıldı- sonunda başarısızlığa uğradı. Sosyal medyanın sağladığı etkiyle güçlenen insanlar, onlarca yıldır İsrail'in en güçlü savunma hattı olarak işlev gören ana akım propaganda makinesini geride bıraktı. Üstelik destek kaybı o kadar derinleşti ki İsrail sosyal medyayı manipüle etmek için fenomenlere yüksek meblağlar ödeyerek kendi dezenformasyonlarını yaymaya dahi başvurdu [10].
Bu yeni tablo, hasbara'nın (İsrail'in dış dünyadaki imajını savunmaya ve meşrulaştırmaya yönelik propaganda faaliyetlerinin) son direnişini temsil ediyor. Artık hiçbir para ya da ne kadar profesyonel ve karmaşık olursa olsun hiçbir kampanya, tarihin en kapsamlı biçimde belgelenmiş soykırımlarından birini böylesine açık şekilde gerçekleştiren bir devletin imajını düzeltemez.
Bir zamanlar marjinalleştirilen Filistin anlatısının güçlü ahlaki üstünlüğü güçlü bir şekilde bugün yeniden yükselişte. Filistin halkının dimdik duran onuru ve sarsılmaz direnci ise dünya genelinde eşi benzeri görülmemiş bir sempati ve destek dalgası yarattı.
Anlatının aklanmasını önlemek
Gazze'deki açık soykırımın yeniden başlaması ya da Filistinlilerin sıkı bir abluka ve apartheid düzeni altında yavaş yavaş yok edilmesi ihtimalleri karşısında ortada duran sert gerçek şudur: Dünya, İsrail'in ve onu destekleyen geniş çevrelerin, ülkenin imajını uluslararası kamuoyunun gözünde yeniden düzeltmesine asla izin vermemelidir.
İsrail, özellikle Batı toplumlarında kaybettiği desteği yeniden kazanmak için kaçınılmaz olarak büyük kaynaklar ve ciddi miktarda para harcayacaktır. Siyonist proje, içinde bulunduğu izolasyonu kırmak amacıyla çok yönlü bir hamle başlatacak, bu kapsamda, agresif karalama kampanyaları [11], planlı tehdit ve baskı yöntemleri, stratejik hukuk girişimleri ve sosyal medyaya benzeri görülmemiş ölçüde yatırımlar gibi yıkıcı bir dizi stratejiye başvuracaktır. Artık geleneksel medyanın, işgal, şiddet ve sömürgeci politikalarla ilgili anlatıyı kontrol etme gücünü yitirdiğinin farkındalar. Algı mücadelesi artık her dijital platforma taşınmış durumda.
Ahlaki zorunluluğumuz açık ve net: Gerçeklerin anlatı ve algı yoluyla örtülmesine asla izin veremeyiz. Bu taahhüt ve çaba Gazze'ye ve İsrail'in tüm kurbanlarına karşı bir borçtur. İki yıllık soykırımda yaklaşık çeyrek milyon Filistinlinin öldürülmüş veya yaralanmış olması felaket boyutunda ve artmakta olan bir bilançodur. Bu durum, uluslararası toplumun sorumluların hesap vermesini sağlamasını zorunlu kılmaktadır.
İsrail'in imajını yeniden canlandırmasına izin vermek, ona gelecekte bir soykırım gerçekleştirmesi için gerekli siyasi kamuflajı sağlamak demektir. Bu kabul edilemez. Bunu önlemek için elimizdeki tüm güçleri kullanmalıyız. İsrail'in üzerindeki soykırım lekesi asla silinmemeli.
[1] https://www.lemonde.fr/en/opinion/article/2025/10/16/israel-is-in-a-rare-position-strong-and-isolated_6746499_23.html
[2] https://www.timesofisrael.com/liveblog_entry/trump-netanyahu-told-me-everyone-likes-him-now-i-said-more-importantly-they-are-loving-israel-again/
[3] https://www.aljazeera.com/news/2025/9/8/spain-imposes-total-arms-embargo-on-israel-to-stop-genocide-in
[4] https://www.icc-cpi.int/news/situation-state-palestine-icc-pre-trial-chamber-i-rejects-state-israels-challenges
[5] https://www.theguardian.com/world/2025/jul/29/letter-sanctions-israel-gaza-starvation
[6] https://freedomflotilla.org
[7] https://news.gallup.com/poll/657404/less-half-sympathetic-toward-israelis.aspx
[8] https://sadat.umd.edu/sites/sadat.umd.edu/files/Young%20Republicans%20Final.pdf
[9] https://www.politico.com/news/2024/06/05/israel-targeted-lawmakers-in-disinformation-campaign-00161906
[10] https://www.politico.com/news/2024/06/05/israel-targeted-lawmakers-in-disinformation-campaign-00161906
[11] https://www.freepressunlimited.org/en/current/israeli-smear-campaigns-have-disastrous-repercussions-journalists-gaza-free-press-unlimited
[Ramzy Baroud, İslam ve Küresel İlişkiler Merkezinde (CIGA) kıdemli araştırmacı olarak görev yapmaktadır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.