Dolar
40.94
Euro
48.02
Altın
3,372.59
ETH/USDT
4,905.80
BTC/USDT
114,447.00
BIST 100
11,372.33
Analiz

Rusya-Ukrayna Savaşı'nda çözüme giden yolda son durum ne?

Bu savaşın kısa vadede sona ereceğini söylemek doğru olmaz. Görünen o ki Ukrayna, Rusya ve Avrupalı ülkeler, Trump'ın ateşkes çağrılarını kendi çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde yönetmeye çalışıyor.

Prof. Dr. Tarık Oğuzlu  | 24.08.2025 - Güncelleme : 24.08.2025
Rusya-Ukrayna Savaşı'nda çözüme giden yolda son durum ne?

İstanbul

İstanbul Aydın Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın çözümüne yönelik çabaları, sınırlılıklar ve gereklilikler çerçevesinde AA Analiz için kaleme aldı.

***

Şubat 2022'den bu yana devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nın çözümüne yönelik çabalar son zamanlarda hızlandı. ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşın sona ermesi noktasında gösterdiği kararlılık bu süreçte hiç şüphesiz en önemli etken.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Trump-Putin Zirvesi'nden geriye kalanlar

Hak ettiğini düşündüğü büyük güç statüsünü Putin Rusya'sına vererek Rusya’yı Çin’in yanından uzaklaştırıp kendi tarafına çekmek, ABD-Rusya ilişkilerinin daha iyi bir noktaya evrilmesinin önünde Ukrayna’yı bir engel olmaktan çıkarmak ve Avrupa'nın güvenliği ve küresel siyasetin geleceğini yakından ilgilendiren bu savaşı sona erdirerek Nobel Barış Ödülü'nü kazanmak Trump'ın ana motivasyonları gibi. Trump’ın bu aceleci kararlılığıysa savaşın tarafları açısından fırsatları ve riskleri beraberinde getiriyor. Geride bıraktığımız 3,5 senede 1 milyona yakın ölü ve yaralı kaybı veren Rusya, savaşın kendi istediği şekilde sona ermesi adına Trump'ı bir şans olarak görüyor.

Geçen günlerde Alaska'da yapılan Trump-Putin Zirvesi'nden Trump kaybetmese bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in oldukça karlı çıktığı genel kabul gören bir görüş. Ateşkes ilan edilmeden doğrudan barış görüşmelerinin hedeflenmesi, Rusya’nın üzerine konması düşünülen ekonomik yaptırımların belki bir süreliğine belki de kalıcı olarak askıya alınması ve Putin rejiminin uluslararası meşruiyetinin artık şüpheye yer vermeyecek şekilde tescillenmesi Rusya’nın elde ettiği somut kazanımlardır. Savaşın sonlanması noktasında Putin'in uzun zamandır dile getirdiği şartların hemen hemen hiçbirinde bir yumuşama yok.

NATO'nun Ukrayna'ya doğru genişlememesi, Ukrayna topraklarında NATO üyesi ülkelerin askerlerinin bulundurulmaması, savaşın başından bu yana Rusya'nın ele geçirdiği toprakların kalıcı bir şekilde Rusya'ya bırakılması ve Ukrayna'nın silahsızlandırılması Rusya’nın kırmızı çizgileri olmaya devam ediyor. Trump'ın aldığı bu inisiyatif kesinlikle değerli olsa da eğer Trump'ı harekete geçiren temel motivasyon tarafların her birinin içine sinebilecek adil ve sürdürülebilir bir barışı bulmaktan öte nasıl olursa olsun savaşın bir an önce sonra ermesiyse "ihtiyatlı iyimserlik" yerine "kalıcı kötümserlik" çok daha olası bir sonuç olur.

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerle Ukrayna'nın, Rusya’nın zor kullanarak elde ettiği toprak kazanımlarının Rusya’nın yanına kar kalmaması için ne kadar direndiklerini görüyoruz. Trump-Putin yakınlaşmasının bu bağlamda kötü bir sonuç üretmemesi için adeta diken üstündeler. Alaska Zirvesi'nin hemen ertesinde Avrupalı liderlerle Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin apar topar Washinghton’a gidip Trump’ı ziyaret etmeleri başka nasıl yorumlanabilir? Avrupalılar ve Ukrayna, Putin’in asla Ukrayna’yla yetinmeyeceğini ve sıranın mutlaka diğer Avrupalı ülkelere geleceğini düşünüyor. Ukrayna'da Rusya'yı tatmin etme üzerinden bulunabilecek bir çözüm Trump tarafından belki de tek gerçekçi seçenek olarak görünüyorsa da Avrupa ve Ukrayna bunu zamanın Büyük Britanya’sının Hitler Almanya’sının İkinci Dünya Savaşı öncesinde daha da ileri gitmemesi adına uyguladığı yatıştırma politikasına benzetiyor. Japonya Başbakanı İşiba Şigeru'nun bir konuşmasında dile getirdiği gibi “Bugün Ukrayna yarın Asya” mı acaba?

Kalıcı barış için sınırlılıklar ve gereklilikler neler?

Kalıcı bir barış için Ukrayna'nın toprak güvenliğinin ve anayasal egemenliğinin net bir şekilde garanti altına alınması ve olası bir barış anlaşmasını imzalanmasından sonra Rusya'nın bir daha Ukrayna'yı zor kullanarak tehdit etmemesinin temin edilmesi gerekiyor. ABD'nin dolaylı ya da doğrudan sunacağı güvenlik garantileri olmadan Ukrayna'nın Rusya’yla orta yolu bulması neredeyse imkansız. Ukrayna'ya sunulacak güvenlik garantilerinin neleri içereceği sorusu ise cevaplanmaya muhtaç durumda.

Trump'ın herkesin içine sinecek "adil bir barış" yerine savaşın bir an önce sona ermesini mümkün kılabilecek "herhangi bir barışı" istediği algısının Avrupa ve Ukrayna'da güçlenmesi hayra alamet değil. İşin içinde ABD'nin olmadığı bir düzlemde Avrupa’nın Ukrayna'nın güvenliğine yönelik kalıcı garantiler sunma kapasitesinin sınırlı olduğu biliniyor. ABD ve NATO'ya bağımlı bir şekilde bugünlere kadar gelen Avrupa'nın kendi kendine yeterli ve tek sesli hareket edebilen jeopolitik bir aktöre dönüşebilmesi kısa ve orta vadede pek mümkün görünmüyor.

Kırım'ın 2014’teki işgalinden bu yana Rusya'nın Ukrayna topraklarının yaklaşık beşte birini ele geçirdiği bir ortamda Ukrayna’nın Rusya'ya karşı kısa ve orta vadede bir yıpratma savaşı sürdürebilmesi pek mümkün görünmüyor. Olaya Rusya tarafından bakıldığındaysa Putin’in pek de acele etmediği görülüyor. Trump’ın gazabını çekmeyi önlemekle Ukrayna’da ateşlerin kalıcı bir şekilde susmasını istemek arasında çok fark var. Putin daha çok ilkini istiyor gibi. Hem asker sayısı hem stratejik derinlik hem de savaş ekonomisine geçmiş olmanın Rusya'nın askeri kapasitesini gözle görülür bir şekilde iyileştirmeye başlaması Putin’i acele etmekten alıkoyuyor. Savaşın devamının Rusya'nın kazanımlarını artırdığı varsayımı Moskova’da kabul görüyor gibi.

Hal böyle olunca 3,5 senedir süren bu savaşın kısa vadede sona ereceğini iddia etmek doğru olmaz. Görünen o ki hem Ukrayna hem Rusya hem de Avrupalı ülkeler Trump'ın bir an önce ateşkes ilan edilmesi noktasındaki tutum ve davranışlarını kendi çıkarlarına zarar vermeyecek ölçüde yönetmeye çalışıyor. Kendi yanlarında olmasını temin edemeseler bile Trump'ın en azından karşıt kampta yer almasını engellemeye çalışmak tarafların öncelikli stratejisi olmuş durumda.

Şayet Trump kendisine yönelik dile getirilen güvenilmez ve öngörülemez olma özelliklerini geride bırakıp savaşın sonlanması noktasında herkesin içine sinebilecek bir barış önerisiyle ortaya çıkar ve bu süreçte ABD'nin elindeki bütün güç unsurlarını hem Ukrayna hem Avrupa hem de Rusya üzerinde dengeli bir şekilde kullanırsa savaşın sona erme ihtimali artar. Aksi takdirde savaşın devam etmesi ve bu süreç içinde masum insanların ölmesi kaçınılmaz görünüyor.

[Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, İstanbul Aydın Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın